• ingiliz menşeili neo-prog grubu. ben muadili olan marillion ve iq'dan aldığım tadı 12. geceden malesef alamadım. hangi albümden alamadın derseniz de "fact and fiction".
  • almancada raunächte dediğimiz 12 günlük süre hakkında yazacağım. ingilizcede twelfth night ya da twelve days of christmas denen, esasen almanya’nın güneyinde ve orta avrupa’da belleklerde yer etmiş olan bir tuhaf dönem.

    gündönümleri ve ekinokslar bir sürü mitolojik-dini anlatı, masal, efsane ve hikâye üretmemize yol açıyor. bunca anlatı da nihayetinde inançlara dönüşüyor. tüm bu anlatılar belli ki kültürel üretimin (dizilerin, filmlerin, edebiyatın, hatta neticede bir söylem olması itibariyle politikanın bile) çekirdeği. 21 aralık’ta, kış gündönümünde, noelin pagan kökenlerine dair bir şeyler yazmak istiyordum, bir türlü fırsat bulamamıştım. daha önce walpurgis gecesini yazarken de biraz değindim; pagan inanışlar, ritüeller, semboller vb. tektanrılı dinlerin pratiklerine karışıp dönüşüyor, ama dikkatli bakınca pek çok kutlamanın, ritüelin, inanışın, alışkanlığın arkaik kökenlerini seçmek zor değil. (bkz: walpurgisnacht/@metonymics). modern-öncesi insanlar doğayı ve göğü gözlemleyip gündelik hayatlarını buna göre düzenliyorlar. her ne kadar bu değişimler kademeli olarak oluşuyor ve tek bir günde sertçe yaşanmıyorsa da 21 mart’tan itibaren doğanın uyanışını (bence kuzey yarımkürede 6 mayıs’a dek süren geçiş dönemi. balkanlarda letnik), 21 haziran’dan sonra bu uyanışın yerini topraktaki, bitkilerdeki kuru döneme bıraktığını, 23 eylül ve 21 aralık’ta da bunların asimetrik akislerini yaşadığımızı biliyoruz. temelde her yıl dört büyük değişim süreci yaşıyoruz eskilere göre ve buna bağlı olarak takvimi mevsimlere bölüyoruz. gündönümleri ve ekinokslar astronomi, jeoloji ve coğrafya bilgimizle çoktan açıklayabildiğimiz, haliyle artık doğaüstü özellikler falan atfetmediğimiz gezegen ve güneş sistemi olayları. mesela ben 21 aralık’ta “oh be, nihayet artık geceler ufaktan kısalmaya başlayacak“ diye sevinirim. yaz başında, kabaca 7-25 haziran arasında akşam saat 21:55’e kadar balkonda herhangi bir ışık açmadan kitap okuyabilirim. yıllar evvel almanya’nın daha da kuzeyinde öğrenciyken aynı haftalarda 22:25’e kadar bahçede bir şeyler okuyabiliyordum. bunların açıklanamaz güçlerle ilgisi olmadığını hepimiz biliyoruz.

    noel işi ise biraz karışık.
    çünkü hem hristiyan dünyasının en önemli bayramı olduğu için tektanrılı anlatının dinamikleri içinde pagan kökleri kaybolup gitmiş hem de kelt, cermen, slav mitlerindeki izdüşümlerini takip etmek zor (not: noel döneminin pagan versiyonu jul, yule, jól, julfest). coligny takviminde, yani galya’da ele geçen ay esaslı (dolunayla başlayan) kelt takviminde aslında dört temel bayram var (beltane - lughnasadh - imbolc - samhain) ve bu bayramlar ekinoks ve gündönümleriyle örtüşmüyor.
    benim daha önce yazdığım beltane 30 nisan’ı 1 mayıs’a bağlayan gece (walpurgisnacht).
    lughnasadh 31 temmuz’u 1 ağustos’a bağlayan gece.
    imbolc 31 ocak’ı 1 şubat’a bağlayan gece.
    samhain 31 ekim’i 1 kasım’a bağlayan gece (halloween).
    noel işte samhain, kış gündönümü, yeni yıl, ve imbolc arasında kalıyor. ve pratikleri, anlatısı, teolojik tasviri bunların hiçbiriyle tam olarak örtüşmüyor (hristiyanların büyük çoğunluğu tarafından isa peygamberin doğum günü kabul ediliyor, bildiğiniz üzre. doğu ortodoks kilisesi ise 6 ocak’ı noel olarak kutluyor. özellikle katoliklerde 6 ocak önemli bir yortu, üç krallar günü. isa bebekken onu kurtaran, koruyup kollayan kutsal krallar. alm. drei helige könige; isp. los reyes magos; ing. the three magi, the three wise men).

    gelelim bu entry'yi yazma sebebim olan raunächte’ye.
    şimdilerde new age inançlar nedeniyle revival yaşayan bir pagan geleneği, fakat hristiyanlarca yekten benimsenmiş bir dönem. 24 aralık’ı 25 aralık’a bağlayan gece başlıyor ve üç krallar gününe, 5 ocak’ı 6 ocak’a bağlayan geceye dek sürüyor. almanya’da geleneksel olarak bu dönemde göğün kapılarının açıldığına ve bu dönemde tutulan dileklerin gerçekleşeceğine inanılıyor. biraz tılsımlı, gizemli kabul ediliyor; yani şimdilerde dolaşımda olan new age pagan versiyonda böyle sayılıyor.
    ancak hristiyan inancı içinde aslında kötücül yanları da var. örneğin bu 12 günlük zaman diliminde (12 kutsal gece) çamaşır yıkayıp asana kötü ruhların musallat olacağına inanılır. saç kesilmez, tırnak kesilmez, tıraş olunmaz.

    halk ağzında şu isimlere rastlanıyor: “on iki gece” (12 nächte), “ara geceler” (zwischennächte), “alt geceler” (unternächte), “kutsal geceler” (weihenächte) (“weihe” eski-yüksek almancada kutsal anlamına geliyor, ama daha yakın zamanlı anlamlarından biri kutsanma sayılır: kutsanma demişken üç krallar günü ingilizcede epiphany).
    ara geceler (zwischennächte) ifadesini açmakta yarar var, zira bu 12 gecenin ilk altısı eski yılda yaşanırken son altısı da yılbaşından sonraya denk geldiği için yeni yıla sarkıyor. normalde almancada noel ve yılbaşı gecesi arasındaki zamana “zwischen den jahren” denir. bu ifade öyle efsunlu, pagan, dini falan bir ima içermez, dümdüz noel ve yeni yıl arasında kimi meslek gruplarının çalıştığı, çoğunun da tatil yaptığı, çoluk çocuğuyla geçirdiği, adeta adı konmamış bir ara tatil olan istirahat dönemi. “zwischennächte” (ara geceler) ise 354 günü kapsayan ay takvimiyle 365 gün 6 saatlik bir dönemi gösteren güneş takvimi arasında kalan 12 geceyi anlatıyor. işte bu arada kalmışlık meselesi zamanın dışında kalmak gibi algılanıyor. muhtemelen bu nedenle gökyüzünün kapıları açık diye düşünülmüş. tabii yedi kat göklerin kapıları açık olunca sadece dilekler göğe erişmiyor, demonik yaratıklar da yeryüzüne inebiliyor geleneksel inançlara göre. ama ben gerçekten özellikle noel döneminde uygulanan ritüellerde ve anlatılagelen söylencelerde monoteist pratiklerle pagan arketipleri birbirlerinden ayırmanın zor olduğunu düşünüyorum. noel çoktan insanların içine, belleğine, dünya algısına hem bireysel hem de toplumsal olarak işlemiş pratikler bütünü; walpurgis ya da samhain gibi değil. bu yüzden raunächte konusunda neyin hristiyanlık öncesinden geldiğini, neyin tektanrılı dine geçtikten sonra tasarlanmış olduğunu anlamakta zorlanıyorum.

    ingilizcedeki “twelfth night” ya da “twelve days of christmas” adlandırması apaçık 12 geceden geliyor, almancadaki raunächte sözcüğüne ise biraz daha eğilelim:
    - rauen pek kullanılan bir eylem değil, daha ziyade flüstern kullanıyoruz. rauen birine bir şeyi fısıltıyla söylemek, birinin kulağına bir şey söylemek anlamına gelen kısmen eski bir fiil. raunächte “fısıltı geceleri”. tahmin ettiğiniz üzere, bir yandan dilek tutmak, fısıltıyla bir şeyler dilemek ya da kulağına kötücül bir şeylerin üflenmesi gibi bir yerlerden geldiği varsayılıyor.
    - başka bir varsayım, ifadenin aslının “rauchnächte” olduğu (smokey nights / nights of smoke). günümüzde hâlâ yılın bu döneminde evini tütsüleyen, 12 gün boyunca ot çöp, çalı çırpı yakan insanlar var.
    - üçüncü bir iddia orta-yüksek almancadaki “rûch” (kıllı) sözcüğünün raunächte’nin kökeni olduğu, çünkü bu dönemde tekinsiz, pis, kıllı yaratıkların dünyaya indiği.
    - başka bir varsayım raunächte adının “rau”, yani insanı rahatsız edecek kadar soğuk anlamında kara kıştan kaynaklandığı.

    galiba benim bu raunächte meselesinde pagan inanışları tam konumlandıramama sebebim raunächte pratiklerinin alpler’de, almanya’nın güneyinde, isviçre’de ve avusturya’da daha çok kutlanması. diğer pagan inanışlara temelde tarihsel ve kökensel olarak kuzeyde rastlandığı için alpler n’alâka diye düşünüyorum. neyse artık. bu entry raunächte’nin sonuna yetişti. son gece dilek tutup tutmamaya yukarıda bilgiler ışığında sizler karar verin.

    edit: percht veya krampus figürlerini muhtemelen biliyorsunuz. yarı keçi, yarı şeytan olarak tasvir edilen antromorfik bir canavar figürü. şöyle bir şeyorta avrupa'da çok yaygın. boynuna çan takarak aralık, ocak aylarında alplerde dolaşır, kötü ruhları kovarmış güya. belli ki bu kısım eski inançlardan kalan kısım. hristiyanlar ise st. nikolas’ın, bildiğimiz noel baba’nın eşlikçisi, şeytanî yoldaşı olarak anlatıyorlar bu figürü. bu versiyonda krampus yaramazlık yapan çocukları cezalandırıyor. bkz keza 6 aralık'ta kutlanan nikolaustag'da aslında st. nicholas değil de krampus gelirmiş eskilere göre.
    günümüzde alplerde yapılan festivallerde insanlar percht kılığına girip eğleniyor. mesela şurada salzburg civarında bu tür kutlamalar bol bol yapılıyor.
hesabın var mı? giriş yap