• dün gece, bundan bir kaç saat evvel ama, henüz uyumazdan önce karşıma çıkan şarkı.

    rumca ya da yunanca

    ya da dünya üzerinde konuşulduğu halde bilmediğim dillerde söylenmiş de olsa usul usul mavisinin koyuluklarına açıldığım şarkılardan.

    sebebini bilmiyorum; bazı şarkıların akıntısı güçlü oluyor.

    eleni tsaligopoulou ve melina kana nın bir canlı performansıydı beni, evimden, yatağımdan alıp imroz un kuzey batısında, samanyolu'nun binlerce yıldız döşeli sonsuzluğu altında semadirek e bakar hâlde bırakan.

    yunanca bilmiyorum ama ricamı kırmayıp, üstelik işitmek, okumak istediğim şiirsellikle bildiğim dillerde işitmeme, okumama yardımcı olacak çokça arkadaşım var.

    yine de istiyorum ki öğrenmeyeyim o dili, kendimce mânâlar uydurayım.

    hayatımın son üç, dört senesi geçerken gözlerimin önünden, arka planda çalan şarkılar arasında alsın yerini.

    sebepsiz kendimi ittiğim yalnızlıklarda eşlik eden şarkılardan olsun.

    zannımca insanlığın milattan sonraki iki bin on yedinci yılında dinlediğim grama kai grafi den sonra, ömrümün bir türlü doğru hesabını yapamadığım yirmi dokuzuncu mu, otuzuncu mı yılı olduğunu bilmediğim yılında en çok dinleyeceğim şarkı olacak.

    bunun da hatrına içilir ha!

    kendi mezhebimizce...

    çaysa çay, şarapsa şarap...

    ben şuradan dinleyip duruyorum gayri.

    sağlıcakla.
hesabın var mı? giriş yap