• galatasaray: ürün alır, maça gelmez.

    beşiktaş: ürün almaz, maça gelir.

    fenerbahçe: hem ürün alır, hem maça gelir.
  • 1- fenerbahçe: orta-üst gelir grubunun takımıdır ama yanlış anlaşılmasın elit insanlar değildir fb taraftarları. gösteriş düşkünlüğü had safhada olup, tuttukları takımın renklerinden de aşikar olduğu üzere estetik kaygıları bir hayli geri plandadır. ikili ilişkileri 1 koyup 3 almak üzerine kuruludur ancak çoğunlukla 3'ün 1'ne razı olmak durumunda kalırlar. ingiltere'de yaşasalar chelsea, ispanya'da yaşasalar real madrid'i tutarlar. eğer birgün herkes fenerbahçeli olursa afganistan dahil herhangi bir ülkeye iltica etmek yerinde olur.

    2- galatasaray: gene orta-üst gelir grubuna hitap eden bir takım olan gs'nin taraftarlarının -fb taraftarlarına kıyasla- elit oldukları söylenebilir. galatasaray lisesi'nden gelen avrupai imajları hakan şükür tarafından yandan auta atılmıştır. ikili ilişkileri "al gülüm ver gülüm" felsefesi üzerine kuruludur. beyefendilikle fırlamalık arasında iyi bir denge tutturdukları söylenebilir. ingiliz olsalar manchester'ı, ispanyol olsalar barcelona'yı tutarlar. şayet birgün herkes gs'li olursa türkiye'nin ab'ye girme ihtimalinden söz edilebilir.

    3- beşiktaş: alt-orta gelir grubunun, yaygın tabiriyle halkın takımıdır beşiktaş. her ne kadar bjk kültürü son 3-4 senedir demirören yönetimince yıpratılmış olsa da beşiktaş ve taraftarı her daim vefa, saygı, iyi niyet, onur ve adalet kavramlarıyla birlikte anılacaktır. çarşı'nın bir takım eylemlerinden de anlaşılacağı üzere duyarlı ve esprili insanlardır bjk'liler. güldürürken düşündürürler. sade ve kalender beşiktaşlılar, ispanyol da olsalar ingiliz de olsalar farketmez; gene beşiktaş'ı tutarlar. birgün herkes beşiktaşlı olursa motorları maviliklere sürebilirsiniz.
  • birbirlerinden hiçbir farkı olmayan taraftar profilleridir.

    herkesin bildiği üzere aynı kültür ve coğrafyada yetişmiş, yüksek nufüslu topluluklar birbirleri arasında ayrılamazlar, zira hepsi büyük ölçüde homojen olarak her tip insanı barındırırlar. ancak yinede, nedense üç büyük takım içinde bir takım kalıplar geliştirilmiştir. bunlar malum:
    - gs taraftarı : elit, başarılı ...vs...
    - bjk taraftarı : delikanlı, sadık, mert, vefalı, yaratıcı.. .vs...
    - fb taraftarı : zengin, züppe, kendini beğenmiş ...vs...

    böyle bir tabloda birazcık haksızlık yok mu dersiniz? yoksa gerçekten türkiye'deki nüfusun belkide 3 de 1 i* bu karakterde mi? ve hepsi ne hikmetse aynı takımı mı tutmuş?

    peki nedir bu ayrımı bize yaptıran, bu yaftaları yapıştırtan?

    - gs lisesinden gelen bir "elit" izlenimi. ancak bu tabii ki de taraftar için geçerli olamaz, sadece onlar olmadıkları birşeyi sahiplenmiş durumdalar. zira gerçekten elit olan gs lisesi mezunları, toplam gs taraftarı arasında çok küçük bir azınlık olarak kalırlar. kaldıki türkiye'de ki tek elit lise gs lisesi değildir.
    - gs futbol takımının gerçekten başka hiçbir takımın ulaşmadığı bir başarıya ulaşmış olması. ancak bu yine taraftarın değil takımın, futbolcuların, yöneticilerin ...vs... nin başarısıdır. taraftarın bununla övünmeye hakkı vardır elbet, ancak onları* başarılı yapmaz, sadece övünmesini sağlar.
    - bjk nin nispeten fb ve gs den daha başarısız olması, daha az taraftarı olması, 3. büyük olması, dolayısıyla diğer ikisinden ayrılması. görece olarak diğer ikisinden ayrılan takım, taraftarını da, "onlara yetişemiyorsak biz onlardan ayrılıp bağımsız bir oluşum yapalım" noktasına itmiş olduğu için tüm "fanatik, delikanlı taraftar, marjinal...vs..." yaftalarının kendilerinde toplanmasına yardımcı olmuştur.
    - fb nin en zengin klup olması. klubün zengin olması su götürmez bir gerçektir, ve bunu sağlayan fb nin taraftar profili değil, stadını ve tüm oluşumlarını "zengin" taraftara göre planlamış fb yönetimidir. fb yönetimi, tüm kluplerin yapması gerekip de yapamadığını yapmış klubu ekonomik olarak üst noktalara taşımıştır. bu noktada diğer 2 takım tarafından (çoğunluğu oluşturdukları için) ortak olarak çeşitli yaftalamalara maruz kalmışlardır.
    - fb nin bundan 5-10 yıl öncesine kadar en popüler ve en çok rayting alan takım olması. ne yazıkki türk basını bütün ekmeğini fb nin başarılarını da başarısızlıklarını da abartarak prim yapmayı düşünmüş yıllarca. doğal olarak diğer taraftarlar arasında giderek büyüyen bir antipati ye neden olmuş.*

    yukarıdaki maddelerin hiçbiri taraftarın başarısı veya başarısızlığı veya sosyolojik/coğrafi/dinsel/kültürel...vs... farklılıkları sayesinde oluşan durumlar değildir. (yani chelsea-man.utd. , real madr.-barca, celtic-rangers...vs... ile karşılaştırılamaz) ancak oluşan bu durumları taraftarlar birbirlerine ve/veya kendilerine yakıştırarak bir profil oluşturmuşlardır. ne yazıkki doğru olmayan bu profil birazcıkta haksız oluşturulmuş ve fb taraftarını ülke çapında "eytere bea, sevmezseniz sevmeyin, en büyük biziz ulen!, canınız cehenneme.." noktasına getirmiştir. basınımızda bu durumu güzelce poh poh lamış ve kutuplar oluşmuştur...

    birbirlerinin aynı olan insanlar konu futbol olunca bir anda kendisini, takımının profiline adapte eder olmuşlardır. halbuki oluşan tüm şartlar tersine çevrilse, tüm o taraftarlar yer değişse, herkes yine diğerlerinin davrandığı gibi davranacaktır. türkiye de taraftar profilleri, insan karakterlerine veya durumlarına göre değil, tutmuş bulundukları takımlara göre belirlenmektedir. yani bjk li bir taraftar delikanlı veya yaratıcı olduğu için bjk li olmamıştır, bjk li olduğu için kendisini "yaratıcı, delikanlı..vs..."* görüyordur.

    halbuki herkes ortalamaya bakınca birbiri ile aynı, hatta bu kadar uzun yazıya bile gerek yok. ama zevkli konu, yazıyoruz eğleniyoruz*
  • sınıfsal analizle sittin sene sağlıklı sonuç alamayacağınız analizlerdir. abdulkadir aksu'nun oğlu murat aksu'nun beşiktaş camiası içindeki yer alma çabasını, koç ailesinin yıllardır beşiktaş'a verdiği desteği (ali koç hariç) görmezden gelemeyiz.

    aynı şekilde, her seçim dönemi alaylı mektepli kavgası yapan galatasaray yönetiminin aristokrat tavırlarının yanında tabandan bir yerlere gelmiş yöneticisi taraftarı yok mu?

    fenerbahçe'ye gelirsek, her fırsatta ekranlarda boy gösteren rambo okan'ın, istanbul'un en fakir taraftar gruplarından biri olan genç fenerbahçelilerin, aziz yıldırım beleş bilet vermese stada gelme ihtimali var mı?

    türkiye'de illa taraftar profili analizi yapılacaksa, anadolu takımlarının ideolojik analizini yapabilirsin. onu da şu şekilde yapabilirsin, sayı düştüğü için ve bölgede muhafazakarlık eksenli bir monolitikleşme olduğu için grupların homojenleşmesi daha kolaydır. ha oradan da kayserispor şahane liboş, erciyesspor da milliyetçi gibi sonuçlar beklememek lazım. daha çok anadolu kaplanlarının çıktığı kayseri, denizli, manisa gibi şehirlerle, cumhuriyet ve öncesinden beri zengin olagelmiş bursaspor, trabzonspor gibi takımların yükselişi ya da biraz daha janjanlı bir araştırma olsun istiyorsanız, bu takımların diyarbakır ve gaziantepspor'a gösterdiği tepkileri inceleyebilirsiniz.
  • mahalle maçında auta giden topa gol diyen çocuk galatasaray'lıdır. tamam gol olsun ulan diyen de beşiktaş'lıdır. o golse bizimki de gol olsun diyen de fenerbahçe'lidir.

    http://img854.imageshack.us/img854/8485/sxcs.jpg
  • 70 milyonluk bir ülke türkiye.3 büyük takım beşiktaş, fenerbahçe ve galatasaray.ortalama taraftar sayıları bir kaç milyondan aşağı değil.

    böyle büyük sayıda taraftar gruplarınıda bir kaç kelimeye dayanarak bir taraftar profili oluşturmak ne kadar doğru olabilir.
    galatasarayda elit varsa beşiktaşta yok mu.yada fakir birinin fenerbahçeyi tutma hakkı yok mu.illa her delikanlı beşiktaşı mı tutar.
    ayrıca bir profil oluşturulacaksa öznel gözlemlere değil nesnel verilere dayandırılmalıdır.
  • çok farklı yaşamlara ait insanların aynı takımı tuttuğu göz önüne alındığında saçma hale gelen genelleme çalışması.
  • rakibi avrupa'da maça çıkacağı zaman onun rakibinin tarafını tutmaları, düşmanımın düşmanı dostumdur mantığını gütmeleri, rakibinin yine avrupa'da aldığı en ufak bir mağlubiyetten bile mutlu olmaları** üzerine söylenebilir ki bu düşüncedeki adamların tiyniyetlerine sıçayım.

    yaptıkları icraatleri(!) anlatmak yerine karşı tarafın yediği haltları bağıra bağıra anlatan siyasetçilere veren veriştiren bu güzide(!) futbolseverlerimiz nedense aynı politikayı kendileri de gütmektedir. daha düne kadar ağzından köpükler saça saça yunanlılara küfredenler şimdilerde onlara kardeş takım deyip, istanbul'daki maçta onları destekleyeceklerini söylemektedirler. bir diğer taraftar grubu da alakasız bir maçta alakasız bir pankart açarak aklı sıra rakibine gönderme yapmaktadır. hala o kadar eziğiz ki total olarak tüm ülke futbolunu ilerletmek için uğraşmak yerine birbirimize çelme takıp küçük oyunların büyük adamı olmaya çalışıyoruz. aynı gece oynanan üç maçta ülke puanı olarak sadece 1 puan kazandık. üstelik milyonlarca dolarlık transfer yapılmasına rağmen**.
  • bir yerlerden gücü yakalayıp muktedir olmanın verdiği hoyratlık ortaktır.
hesabın var mı? giriş yap