• ya ben bu filmde en çok yavuz bingöl'e şaşırdım, en çok; nereye koyayım bilemedim. oyuncu seçimleri o kadar sağlamdı ki.
    uzak'la tavan yapıp iklimler'le vasatın altına inen nbc'dan beyaz bayrak. kabul edilmiştir.
  • oyuncuların yanlış seçildiği film. bazı spoiler'lar içerebilecek diğer eleştirilerime gelince:

    servet son derece yanlış bir seçim, madem ki kadın köpekler gibi aşık olacaktı servet patates kafalı biri olmamalıydı, ayrıca doğal konuşma sahneleri yapmaya çalışılmış, ama hiç olmamış, servetin telefon konuşması sahnesi, dil sürçmeleri, çocuk ve annenin tv karşısında "gözümün altında kırmızılık mı var" diyalogları son derece yapaydı, kadının servetin odasındayken telefonunu bulamama sahnesi de yapmacıktı, buna benzer bir çok sahne sayabilirim, yavuz bingöl'ün, karısının intihar sahnesindeki bakışları dışında ben etkileyici veya iyi bir oyunculuk göremedim filmde. malesef hatice aslan bir çok sahnede son derece iticiydi.

    japon korku filmlerinden fırlamış gibi ortalıkta gezen ve muhtemelen boğularak ölen/öldürülen ıslak çocuğun neden orada olduğunu bize anlatan fotoğraf sahnesinde ise salakça bir hata vardı, fotoğrafta yavuz, oğlu ve ıslak çocuk var, en az 15 yıl evvel çekildiğini varsayarsak arkadaki 2004 model hyundai nerden çıkmış çok merak ediyorum.

    çok şaşıracaksınız ama daha evvel burada bir çok kez yazılan "kadının o kıçıkırık eski nokia cep telefonu nasıl oluyor da mp3 çalıyor" eleştirilerine ise katılamayacağım, zira o şarkıyı çalamayacak özellikte bir telefon olsaydı sesleri filme sonradan eklemeleri gerekirdi, bi dünya iş...muhtemelen telefona format falan atmıştır nuri bilge ceylan efendi, elektrik elektronik mühendisi ne de olsa...

    kötü oyunculuk ve teknik dikkatsizlikler haricinde mantıksal hatalar da vardı, bir kere o kadar önemli bi şahsiyet öldürüldüğünde eğer cep telefonunda kadının mesajını buldularsa baba ve oğul anında içeri tıkılırdı, kesinlikle ilk şüpheli onlar olurdu.

    kısacası olmamış, ama kötü, berbat, sıkıcı, iğrenç diyemem, hatta gayet de ilginç sır dolu gerilimli ve gizemli bir senaryosu var, tam benlik, izlenebilir bir tempoda hoş sahneler barındıran bir film ama malesef oyunculuklar yüzünden tahammül etmesi zor oldu. üzgünüm leyla.
  • herkesin övgüyle söz ettiği, cannes film festivalinde en iyi kadın oyuncu ve en iyi yönetmen ödülü almış olan nuri bilge ceylan filmi. büyük beklentilerimi boşa çıkardı maalesef. film hd ile çekilmiş bi kere, 35 mm nin suyu mu çıktı? oyunculuklar vasat, senaryo kötü, yönetmenlik vasat, görüntü yönetmenliği ise fevkaladeydi. bence nuri bilge ceylan çok iyi bir görüntü yönetmenidir. gerisi hikaye...
  • hatice aslanın seslendirmesi hariç harikulade bir türk filmi. her bir sahne, diyalog, çerçeve... velhasıl her bir sinematografik öge üzerinde uzun uzun düşünmek oturmak yazmak gerek. o kadar iyi. insan ne diyeceğini bilemiyor o kadar güzel. hatice aslanın oyunculuğu için ayrıca alkış.
  • yalnız ve güzel insan nuri bilge ceylan ın kendine has filmlerinin sonuncusu... her nbc filminden sonra olduğu gibi üç maymun'da da sinemaseverler siyah ve beyaz olmak üzere iki kutuba ayrıldı... her iki kutubun da beğenme ve beğenmeme kriterleri üç aşağı beş yukarı belli zaten... ben her şeyden önce nuri bilge ceylan'a saygı duyuyorum... çünkü sinema yapmaya çalışıyor... tüm enstrumanlarıyla gerçek anlamda bir film çekmeye çalışıyor. şuan bence türk sinemasının en büyük ihtiyacı, film çekmeye çalışan yönetmenlerdir. onlar bu yolda birikimlerini ortaya koymadığı sürece sinema sektörü gişede yani girişte kalır. türk yapımları baz alındığında, uzun bir zaman sonra yönetmen, senaryo, görüntü yönetmeni, ses, ışık, sinematografi gibi sinemasal kavramları yeniden hatırlamama sebep oldu bu film... sadece bu sebepten bile benim için görülmesi, destek verilmesi gereken bir film üç maymun...
  • emrahın başrolde olmadığı sanatsal küçük emrah filmi...netekim senaryo aynı küçük emrah....
  • filmi beraber izlerken kuzenimin son sahnesinde
    "ekran koruyucu(!) çabuk.. çabuk.. mausu oynat!!"
    dediği...
  • nuri bilge ceylan filmi.

    türk insani, istanbul insani (istanbul'da yasayan insan), türk usulu adalet, türk'ün kafasindaki adalet, türk usulu sevgi-cinsellik-saygi; türk usulu çaliskanlik, istanbul usulu yanlizlik-varlik-yokluk, turk toplumu, turk ailesi (turk babasi, turk annesi, turk erkek cocuk); turk ailesinin ev yasantisi, turk usulu peyzaj-mimari vesaire

    herkes telefon muzigine takilmis; onu es geçmek olmaz: turk muzigi, turk insaninin kendini ifade etme bicimi

    hersey ne kadar yerel, ne kadar bizse; film o kadar sanatsal, o kadar evrensel olmus. filmin yorum getirdigini dusunmuyorum birseye; insana ahlak dersi vermiyor. ama ayna tutuyor; olani biteni kendi temposunda gosteriyor.

    bi kaç yerde kahramanlardan birinin agzi, digerinin gozleri golgede birakiliyordu; cok guzeldi.
  • üç maymun bir yeşilçam alegorisidir. türk melodramlarının en klişe mevzularını kullanarak kurulan senaryo, melodramatik yapıyı tersine çevirerek gerçekliğe bağlamıştır. bu klişeler gerçek hayatta, sıradan insanların başına geldiğinde neler olabileceğini göstermiştir. ortada bütün aileyi siken bir patron vardır, aldatan kadın, ihaneti gören genç oğlan, mutfak tezgahında parlayan bıçak, feodal bir baba.

    ama filmde bütün bu malzeme başka bir boyuta taşınır. kocasını hapse gönderdikten sonra güzel kadına asılan zengin patron yerine, patrona aşık olan ve peşini bırakmayan kadın, kadının patronla birlikte olduğunu gördüğünde hiç müdahale etmeyen oğlanın, annesini sahilde patron karşısında aşağılanırken görünce dayanamayıp adamı öldürmesi, feodal babanın önce intihar etmek üzere olan karısına "saçmalama, geç yat" (süper bir repliktir bu, zira tüm sekans buraya kadar diyalogsuz olarak adamın iç dünyasındaki savaşı verir) deyişi, sonra oğlunu kurtarmak için bütün parasını başka bir evsize verişi...

    bir de zamanı kullanma biçimi ceylan'ın. konvansiyonel sinemanın hızlı ritmine karşı, ceylan'ın sinemasında zaman bize anları ve o anların değerini hissettirir. film zamanını gerçek zamana yakın bir biçimde kullanarak modern dünyanın tahrip ettiği zaman algımızı tamir etmeye çalışır sanki. bizi durmaya ve dinlemeye, anlamaya yöneltir.
hesabın var mı? giriş yap