• sayın atilla kıyat'ı fenerbahçe'ye yöneticilik yaptığı yıllardan itibaren tanımaya başladım. ondan öncesinde askerlikle çok ilgili olmadığım için, tanıma ihtimalim de doğal olarak düşüktü elbette. bana göre, kitap aslında tam bir otobiyografi değil. anladığım kadarıyla kıyat paşa askerlik hayatı boyunca, olayların genel olarak matrak yönlerini ele alan ve prensiplerine bağlı bir asker portresi sergilemiş. kitap hakkında okuduğum yorumlarda da, genellikle askeri camia içerisinde yer alan insanların, kendisini saygıyla andığını görüyorum. fakat default olarak asker karşıtı olan insanlar, kitap tanıtımında geçen bazı anektodlardan hemen saldırı pozisyonunu almışlar.

    herneyse ben kendi fikirlerime döneyim.
    1 - paşa, çoğu olayda isim vermemiş ama tabi ufak bir araştırma ile bu isimler bulunabilir. herhalde icraatlarından hoşlanmadığı insanların isimlerini anmak istememiş.
    2 - genel olarak işin askeri yönlerinden değil, nasıl dolaştığından, nasıl gezdiğinden, komik hatıralarından bahsetmiş.
    3 - aslında çok uzun bir askerlik süresine sahip olmasına rağmen ve ülke kritik dönemlerden geçerken, önemli bir askeri başarıdan bahsetmemiş. bahsedilenler, çok rahat bir kıbrıs çıkartması, bir dolu tatbikat, başarılı savaş oyunları, diplomatik türk-yunan atışmaları, "ben bunu dedim, o şunu dedi atışmaları" v.b. başarı diye bahsedilenler, bu konuğu böyle ağırladık, şu tatbikatı böyle yaptık, gemiyi buraya böyle yanaştırdık gibi şeyler. demek ki deniz kuvvetleri, ülkenin o kritik dönemlerinde çok aktif rol oynamamış.
    4 - eleştirileri, harp akademileri eğitim yöntemi, komutan yalakalığı, komutanlara gönderilen pahalı hediyeler, komutan - iş adamı ilişkileri. çok kısa geçtiği gereksiz subay istihdamı konusu bence önemli bir eleştiri mevzusudur. benim anladığım kadarıyla paşa, idealist ve kimseden medet ummayan ve doğru bildiğini söyleyebilen bir asker. kendi hayat tarzına uymayan kişileri eleştirdiği gibi, tam olmasa da önyargısız davranabilmiş güzel bir insan.

    fakat benim hissettiğim ve rahatsız olduğum, askerlerin genel olarak içinde bulunduğu ruh hallerini kendisinde de gördüm maalesef. nedir bunlar :
    1 - her şeyi en iyi ben/biz yaparım/z,, bu vatanı, bu milleti en çok ben veya biz seviyoruz düşüncesi. atanmışlıkla-seçilmişliğin farkında olmaması. ki atilla paşa bana göre, genele göre çok daha olumlu bir yerde duruyor.
    2- gördüğü aksaklıkları, ancak kendi döneminde düzeltmeye çalışması. kendi bulunduğu makamın ihtiyaçlarının her şeyden önemli olduğu düşüncesi. (lojistik başkanı iken eski mercedeslere binen komutanlara bütçe yok derken, kendi görev yaptığı belçika'da 45 milyon franklık şato aldırması, (ikisininde bence mantığı aynı, ona itiraz eden buna da etmeli idi))
    3- benim genel düşüncem, orduda paşalığa yükselen insanların büyük bir bölümünün bu makamı hakettiği düşüncesidir. kendisinin ifade ettiği "bu nasıl asker" portresine sahip bir insanın koramiralliğe yükselmesi bile bence, genelde bu terfilerde hakkaniyet ölçüsünü gösteriyor.
    4- maalesef teknik ve teknolojinin değil gösterişin peşinde olması. (bu madde belki kitabı okuduğunuzda haksız bir madde olarak gelebilir. ama bence maalesef durum budur)
    5- genel hayat standartlarından haberi olmayıp veya içinde bulunduğu çevrenin sivillerinin hayat standartlarını genel olarak düşünmesi nedeniyle asker hayat standartlarını eleştirmesi.

    bunlar ana başlıklar, bence kitap deneyimli bir askerin tecrübelerini paylaştığı ve aksayan düzenin nasıl değiştirileceğini gösteren önemli bir mihenk taşıdır. galiba devamı da gelecek. sanki kitap tam bitirilmemiş gibi.
  • atilla kiyat in yapi kredi yayinlarinda cikan kitabi
  • çok satanlar listesinde göreceğimiz kitap.

    http://www.haberturk.com/…000-uc-yildiz-bir-penalti
  • kıyat ise hiçbir yolsuzluğa müsamaha göstermeyen, meslek ve kişisel onurunu herşeyin önünde tutan bir isimdi. erdil ile kıyat’ın herhangi bir konu üzerinde anlaşma ihtimalleri yoktu. atilla kıyat, bu özellikleri yüzünden sert bir hamleyle oyun dışı bırakılmış, dördüncü yıldızı alamamış, oramiralliğe terfi ettirilmemişti. atilla kıyat, belki bu nedenden dolayı daha sonra yapı kredi yayınları tarafından basılan anılarına, “üç yıldız, bir penaltı” adını verecekti.

    (bkz: https://kronos1.news/…yat-bahriyenin-en-ozgur-sesi/)
hesabın var mı? giriş yap