• uçaklar zaten prensip olarak uçmak üzere tasarlanırlar.
  • tomofille gideriken kolunuzu pencereden dışarı çıkarın.
    avucunuzu yere paralel hale getirin.
    sonra avucunuzu hafifçe (10 derece kadar) karşıdan gelen havaya doğru çevirin.
    elinizin arkaya* ve yukarıya* gittiğini hissedeceksiniz.

    şimdi elleriniz o haldeyken kollarınızı dirsekten kesip arabanın her iki yanına yapıştırın ve gaza basın. arabanın uçması lazım.

    uçmadı mı? o zaman elleri biraz büyütün, hızı da biraz arttrın, motor yetmiyorsa jet motoru takın.

    jet motoru da taktınız, tam uçacakken kollar mı kırıldı? e kırılır tabi, biraz güçlendirecektiniz. o incecik kollar 2000 kg'lik (1200'dü ama jet motoru koyunca 2000 oldu) arabayı taşır mı?
  • uçuş korkusu olan kişilerin pek kurcalamaması gereken prensiptir. zira kalkıştan önce iki kadeh viski içip gözleri kapayıp güzel şeyler düşünerek uyumaya çalışmak bu prensibi düsünmekten daha iyidir.
  • ya şimdi kaldırma-taşıma falan bunlar ufak meseleler..
    galat-ı meşhur* denen bişey var, götten element uydurmanın -tam günah olmasa da- mekruh olması durumu var, tam anlayacaklardıyken yeniden kafa karıştırmaya tam teşebbüs var, var oğlu var..

    kaldı ki, uçaklar (hacimleri kadar hava ağırlığınca) havanın kaldırma kuvvetinden de yararlanırlar. mesela 50 tonluk bir uçağı havada tutan 50 tonluk lift'in 50 kg'ı aerostatikten* geliyor olabilir. o yüzden fazla bagajınıza ek ücret isteyen kontuardaki hanıma "yav kardeşim, bunun da buoyancy ile yükseldiğini varsayıverin, havada tutmak için yakıt kullanmıcanız ki" demeyi deneyebilirsiniz. tabii hanım kızımız yeterince hazırcevapsa, "hanım hanım, biz o (havanın kaldırma kuvvetini yaratan) hacmi bedavaya mı inşa ettirdik? hem orda pilotun kaynının çocuğunun oyuncağı uçacak" der ve göt eder.
  • çok gizli güçlere ve komplike mekanizmalara dayanır: http://goo.gl/3lfhj
  • aslında anlaması o kadar da karışık olmayan prensiptir.
    pek çoğumuzun küçükken sahil kenarında oynadığı bir oyun vardır.
    hatta bugün bile imkan olsa oynamaktan yine çocukça bir zevk alırız.
    bu oyunun adı: (bkz: taş sektirme)
    bu oyunda amaç bir taşı deniz yüzeyine paralel olarak fırlatıp, deniz yüzeyinde hareket ettirmektir.
    şimdi kısaca oyunu oynamak için ne yaptığımızı hatırlayalım.
    önce yassı ve yuvarlak hatlı bir taş ararız.
    sonra o taşı, hafif yana ve öne doğru eğilerek deniz yüzeyine paralel olacak bir pozisyonda, suyla taşın yassı ve pürüzsüz tarafını temas ettirecek şekilde fırlatırız.
    taş, bir, iki, üç derken suya çarpa çarpa ilerler ve hızı yetersiz kalınca da suya gömülür.
    eğer hızının azalmasına engel olacak şekilde sürekli bir kuvvet uygulayabilseydik o taşı asla batmadan çeşme sahilinden sakız adasına kadar yollayabilirdik.
    aslında uçaklarda da (çok kabaca) olup biten budur.
    bu kez akışkan deniz suyu değil, havadır.
    yassı olan ise uçağın kanatları ve gövdesinin altındaki düz kısımdır.
    geriye bu cismi sürekli belirli hızda tutabilecek bir motor kalıyor ki biz bunu geçtiğimiz yüzyılın ilk yarısına kadar büyük vantilatörlere benzeyen pervanelerle yapıyorduk.
    sonra birisi yine denizdeki bir canlıyı örnek aldı. nasıl mürekkep balığı ilerlemek için suyu ön tarafından içine çekip, içeride sıkıştırdıktan sonra arkasından fırlatıyorsa biz de havayı içeri alıp, sıkıştırıp, arkadan hızla itecek bir motor geliştirdik. buna jet motoru diyoruz.
    mühendislik olarak elbette bu anlattıklarım çok karışık hesaplar ve çok ince planlanmış bir geometri ile harmanlanınca anlam kazanıyor.
    yine de bir kütleyi havada düşünmek tuhaftır. su üstünde bir taşı düşünmek gibi.
    fakat asıl tuhaf olan akışkanlar dinamiği ile ilgili hiçbirşey bilmeden o oyunu binlerce senedir oynayan insanoğlunun kendisidir.
  • bernuliler üflii alttan
  • uçak kanatlarına etki eden iki kuvvet vardır efendim. biri kaldırma kuvveti, diğeri de şüphesiz ki iman kuvvetidir. iman seviyesi ile uçuş menzili, güvenliği ve verimi doğru orantılıdır. örneğin, tarifeli bir uçağın motorları çalışmadığı halde iniş yapabilmesi, içindeki müminlerin yüzü suyu hürmetinedir.

    (bkz: iman kuvveti > kaldırma kuvveti)

    biz bize kaldığımıza göre biraz akışkanlar mekaniği konuşalım. şimdi efendim, kanadı karşılayan havanın ikiye ayrıldıktan sonra kanadın üstünden ve altından aynı sürede geçip kanat profilinin (airfoil) sonunda buluşması, deneylerle de ispat edildiği üzere pek mümkün değildir. yani, eşit zaman prensibine göre kanadın üstünde hava akımının daha hızlı hareket ettiğini söylemek yanlıştır ve bu bağlamda bernoulli'den faydalanmak da bilimsel açıdan yanlıştır.

    önce, kanadın üstünden geçen hava akımının, kanadın altından geçen havadan daha hızlı nasıl ilerlediğini görelim. ilgili deney

    peki nasıl oluyor da hava, kanadın üst yüzeyinde daha hızlı hareket ediyor peki? bunu coanda etkisi ile açıklayabiliriz. coanda etkisi, akışkanın bir ortamda düz bir şekilde ilerlemesi yerine en yakın yüzeye yapışıp yüzeyi takip ederek hareket etmesidir. günlük hayattan bir örnek vermek gerekirse; sürahiden bardağa su koyarken suyun ısrarla sürahiye yapışık ilerlemesi ve bir türlü bardağa suyu dökemememiz diyebilirim. gerçi o biraz da bizim beceriksizliğimiz, sürahiye de çok yüklenmeyelim şimdi.

    özetle, coanda etkisinin uçak kanatlarındaki uygulaması şu şekildedir: uçak kanatlarının üst profili, alt profiline göre daha kavisli olduğu için hava, kanat üzerinden geçerken coanda etkisiyle kanada yapışık hareket eder. üst tarafın alt taraftan daha kavisli olması; havanın, kanadın üst tarafında alt tarafından daha fazla yol almasına neden olur ve üstteki hava akımı nispeten daha hızlı olur. bernoulli prensibine göre de akışkanlarda hız arttıkça basınç azalır. dolayısıyla kanadın alt tarafındaki basınç, üstündeki basınçtan fazla olacaktır ve kaldırma kuvveti oluşacaktır.

    newton'un 3. hareket yasası der ki; eğer bir cisme herhangi bir büyüklükte bir kuvvet etkirse, cisim de bu kuvvete eşit fakat zıt yönde bir tepki gösterir. kaldırma kuvvetini açıklarken newton'un bu yasasından bahsetmemek olmaz. kanadın hücum kenarı üzerinden geçen hava akımı kanadın airfoil şekli ve hareketi (flap, slat) ile aşağıya doğru saptırılır. dolayısıyla yukarı yönde bir kaldırma kuvveti oluşur.

    yukarıda saydıklarımın gerçekleşmesi için, yani kanatlarda kaldırma kuvvetinin oluşması için belli bir hızda hava akımı geçmesi gerekir. bu hız da modern yolcu uçaklarında turbofan jet motorlarıyla ile sağlanır. (bkz: thrust)

    aslında anlattıklarımı çok basit bir deneyle de pekiştirmek mümkün. ortalama hızla giden bir araçta camdan elinizi dışarı uzatıp, parmaklarınızın ucunu aracın istikametine ve hafif yukarı doğru yönlendirdiğinizde avuçlarınıza bir kuvvet uygulandığını ve elinizin yukarı doğru hareket etme eğiliminde olduğunu göreceksiniz.
  • hiç kastırmadan basitçe söyleyebileceğimiz şudur;
    uçaklar tasarımları gereği hızlandıkça kaldırma kuvveti kazanır ve uçar.
    uçağa etki eden yerçekimi ve sürtünme sayesinde de yavaşlar ve alçalır.
    bu kadar basit.
  • dua ile ucuyor.
    size o kadar aciklama yeter.
hesabın var mı? giriş yap