• hiç rastlamadım da böyle bir şeye bir üstteki arkadaş neyin kafasını yaşıyor gerçekten merak ediyorum. hay o derdini sikeyim butonu bir tarafınıza kaçsın ya. memleketin anası sikiliyor diye insanlar başka şeyler de mi konuşmasın. şu mantığa bakın lütfen. uçak magandasında anlattığı tipten daha çok uyuz oldum ben. çünkü o anası sikilen memleketin sorunu da bu aslında at gözlüklü arkadaşım. herkesin vurdumduymaz, lakayıt olması. kafasına göre hareket etmesi. büyük bir çoğunluğun üstüne düşen sorumluluğu ( ki basit bir uçak yolculuğunda telefonu kapatmak kadar küçük şeyler de olabilir ) yerine getirmemesi ve bununla övünüp "herkes yapıyor ya" diyerek kendini haklı çıkarma çabası. sonra da bu mantalitede insanların gelip burda attention whoreluk yaparak "ülke elden gidiyor ya konuştuğunuz konulara bak " diyerek acınası bir oksimoron zincirinin içine düşmesi. ironi olduğunu ummak istiyorum ama maalesef ironi değil bu tipler. ülkenin baş sorunu sensin.

    edit: ben yazana kadar 2 3 üstte kalmış o entry. gören anlayacaktır zaten.
  • trafik magandası gibi, ama yerde değil havada, uçaklarda karşınıza çıkan varlık. muhtemelen altında bir araba varken de yerdeki o bildiğimiz magandadan farklı bir kimliğe bürünmeyecek gerçi.

    samsun'dan 21:35 uçağı ile ankara'ya geliyoruz anadolu jet uçuşuyla. uçak henüz havada, gecenin karanlığında bulutlar arasında beliren başkentin ışıklarını dalgın dalgın pencereden izliyorum. kafamda türlü düşünceler, hayaller, hesaplar kitaplar. ankara üstünde bir tur attıktan sonra da artık esenboğa'ya doğru yönelip inişe geçiyoruz. bu arada gözüme yansıyor devamlı yanımdakinin telefonu.

    hayır, merak ediyorum ama bakmıyorum ilk başta, ayıp zaten bakmam ama ister istemez görüyorum zira yanımda telefonla oynuyor devamlı ve uçağın iç ışıkları kapandığından direkt gözüme yansıyor yanımdakinin ekranı. 30-35 yaşlarında şık sayılabilecek, iş seyahatinde gibi giyinmiş bir adam, yanında da koridor tarafında bir hanım var, o da 40'lı yaşlarda belki biraz daha fazla. "şunu da yaz, bunu da yaz" diye sufle veriyor gülerek. muhtemelen o da iş arkadaşı. hani ilk başta ben herhalde uçuş modunda bir şeyler yazıyor, not filan alıyor, mail yazıyor belki diyorum, arada kendim de yapıyorum çünkü uzun uzun notlar yazıyorum bazen can sıkıntısından ama hiç ihtimal dahi vermiyorum mesaj filan olacağına ekrandakilerin. ama işte bu konuşmaları duyunca huylanıyorum. tam piste inerken gözüm iyice kayıyor orta sırada oturan adamın elindeki telefona. ve direkt whatsapp'ta birisiyle yazıştığını ve cevap dahi geldiğini görüyorum.

    meğer magandamız deminden beri elinde telefon sevgilisiyle, (belki de eşiyle) mesajlaşıyormuş. çok rahatsız oluyorum. bir laf söylemem lazım, yoksa içimde kalacak. iniyoruz o sırada ve uçak freni kesince yanımdakine dönüp, "bu yaptığınız hem tehlikeli, hem de yasak, uçuş modunda olmalıydı telefonunuz" diyorum.

    gülerek ve kendince alaycı bir şekilde "siz bu uçakta kaç kişinin telefonu açık biliyor musunuz?" diyor.
    (aslında dediği; "herkes cahil ama ben daha cahilim". )

    "başkalarının hata yapması sizi haklı yapmaz. zaten telefon kullanmak da yasak, neyini savunuyorsunuz?" diyorum ben de direkt çekinmeden daha net bir ses tonuyla yüzüne bakıp.

    bocalıyor bu sefer; "isterseniz şikayet edin, buyrun" diyor.
    (aslında dediği; "üstelik de öküzün önde gideniyim".)

    "yok, ne şikayet edeceğim, ne münasebet. herkesi tehlikeye atıyorsunuz uçaktaki. vatandaş olarak sizi uyararak görevimi yaptım ama hakkımı da size helal etmiyorum, diyeceğimi de dedim" diyorum.

    o önüne dönüyor, ben önüme...

    "ah ters bir laf söylese ya" diyorum içimden, söylemiyor. şimdi düşünüyorum da, iyi ki söylememiş zaten. ama utanmıyor da. suskunluğu utandığından değil, muhtemelen cüssemden ve belki derinde haksız olduğunu hissetmesi yüzünden uzatamıyor.

    neyse öyle bir hikaye işte, gece gece. ben de uzatmadım zaten, bu aralar sakin kalmaya çalışıyorum ve çok yorgunum, sabah 6'da evden çıkıp yollarda koşturduğum bir günün ardından olaysız bir şekilde evime varmak istiyorum artık.

    cahille, edepsizle, bencille, terbiyesizle, magandayla lüzumsuz tartışmaya girmek, laf anlamayan adamla konuşmak, iknaya çalışmak veya kavga etmek de artık istemiyorum. yanındaki kadın yüzünden zaten üstelesem o da üsteleyecek horoz gibi, alttan alamayacak. gayet iyi biliyorum. hem diyeceğimi demişim, daha uzatmanın anlamı yok. bakıyorum önüme.

    senelerdir işim gereği sürekli bir yerlere gidiyorum. hakkari'den edirne'ye, kars'tan antalya'ya. hatta dönem dönem yurtdışına da gittiğimiz oluyor. bazıları arabayla olsa da ortalama haftada bir gidiş geliş uçuyorum desem 1000 küsür uçuşum vardır rahat 15 yılda. bu tarz magandalara artık çok rastlanıyor onu da biliyorum. bir saatlik uçuşta koltuğu sanki endonezya'ya uçuyormuşcasına arkasındaki insana dönüp sormadan sonuna kadar yatıran. uçak piste iner inmez çantasını almak için ayağa kalkıp üst kapakları açan ve şimdi aklıma gelmeyen sayısız görgüsüzlükler oluyor uçaklarda. hani özellikle yaşlıların telefonlarını açık unuttuklarını, inişte kalkışta çaldığını çok gördüm, ama ilk kez birinin uçuşta böyle yazıştığını gördüm.

    bunu okurken ne var bunda diyecek başka insanlar da var elbette, burun kıvıracak. üff çekecek. "of ya buna mı taktın" diyecek. sözlükte bile, hatta badilerimde var hem de. normalleştiriliyor artık böyle cahillikler, bencillikler onu da biliyorum. eleştiren, düzeltmek isteyen, tepki veren insanlar hatta artık önce kınanıyor, dalga geçiliyor ama işte yazdım yine de dayanamadım. gün gelir, belki okur da hatırlar kendini diye. olmaz ya, gün gelir belki hatasını anlar, utanır diye; o da çıkar birilerini uyarır ve "vatandaşlık vazifesi" der diye...

    (bkz: bir hatıra defteri olarak ekşi sözlük)

    sabah editi: sağolsun birileri beni asla yanıltmıyor. mesajla küfreden yok ona denk gelseymişim keşke diyen mi, altına entry girip derdine söven mi ararsın, her cinsten bol bol var güzel memleketimde.
  • ben bunlar ile istanbul-ercan uçuşlarında karşılaşıyorum...

    iç hatlarda bile bu kadar hayvanı bir arada göremezsiniz. bağıra bağıra konuşanı, uçakta telefon açanı, uçak iner inmez bavulunu almaya kalkanı, kapılar açıldıktan sonra diğer yolcuları da iterek koşa koşa pasaport kontrole gideni... k.k.t.c. hava sahasına girdikten sonra, bu arkadaşlara bir haller oluyor; zombi virüsü girmiş bedenler gibi arsızca kıvranmaya başlıyorlar... aralarından birileri hostesler ile dalga geçmeye bile çalıştı... neyse ki, hem bizden, hem de kabin görevlilerinden tepki görünce kuyruklarını bacak altına alıp sustular...

    bir tanım yapmak gerekirse, uçak magandası, yerdeki çomarlıkları havadayken de sürmeye çalışan kişidir. tanım, kısa ve net. detaylandırmaya gerek yok.

    en son, izmir'den istanbul'a gelirken, bunlardan birini polis götürdü. olay da şöyle oldu. uçağımız inerken, genç bir kadın, ön taraftan gelip, arka taraftaki kabin görevlilerine şunu dedi:

    - yanımdaki beyefendi, tüm uçuş boyunca telefonu ile mesaj gönderdi. telefonu uçuş modunda değil. kendisini uyardık, ama dinlemedi. rica etsem siz de uyarıp, havalimanı polisini de bilgilendirebilir misiniz?

    uçak indi. kapılar açılmadan önce, hostesler bu adamın yanına gidip konuştular. sevgili magandamız, "kime şikayet ediyorsanız edin", dedi. kendisini şikayet eden genç kadın da, "sizi dava edeceğim. hakkınızda şikayetçi olacağız", dedi. adam da... "şimdi, bana açıklayın... şu telefonu kullanmamın ne gibi zararı var, kanıtlayın", diyerek çirkefleşti. neyse ki, karşısındaki insanlar ondan daha zekiydiler ve bu çirkef pislik ile yüz göz olmadılar. polis geldi, arkadaşı tuttu ve götürdü.

    sizin de bilginiz olsun;

    eğer birisi uçuş sırasında telefonunu kullanıyorsa, mutlaka kabin görevlilerini bilgilendirin. öyle nazikçe falan uyarmayın. direkt bilgilendirin. kabin görevlisi uyarıyor. kişi bu uyarıyı dinlemiyorsa da, polis gelip arkadaşı alıyor. ciddi cezaları var, diye biliyorum. yazık etti o maganda kendisine...
  • haklı bir serzeniş. kurallara uyma konusunda çağın gerçekten çok gerisindeyiz. ancak ciddi ceza/yaptırımlarla birşeyleri ağır aksak rayına koyabiliyoruz. bunun için ne gerekli acaba? telefonların toplanması mı? veya telefonunu açtığı tespit edilen yolcuya yüklü bir para cezası yazılması mı? veya başka birşey mi? herşeyden öte yaptığı hatayı, dangozluğu övünerek anlatan bir topluluk da var günümüzde.

    cmylmz’ın bir skeci vardı “son saniyeye kadar telefonunu kapatmayan var ya.. hayır ne konuşuyosun bu kadar önemli?” diye. gerçekten bakınca bu tiplere “acaba 2 dakika telefonsuz duramayacak kadar önemli ne konuşuyor?” diye soruyorum içimden..
  • evet memleketin büyük dertleri olduğu için içinde bulunduğun sıkıntıyı da dile getirmemeni söyleyen tipler de türedi.
    ortada problemli bir durum var ama yapan değil dile getiren suçlu oluyor. merak etme kimsenin sikinde değil senin telefonun keyiflerinden kapattırmıyorlar onları. iki saat kapalı gitsen ölmezsin. oturduğun yerden dert edilecek bir durum yok ama o uçakta olduğunu düşünüp bir de uçaktan korkan biri olduğunu varsayarsak her şeye takabilirsin ki ortada bir kuralları çiğneme durumu var. uçağı etkileyebilecek her türlü olaydan kaçınman lazım. bugün olmamışsa yarın da olmayacak diye bir şey yok.
    koltuk meselesine gelince; arkadaşım zaten göt kadar uçak, zor sığıyorsun oturunca ona bile imkan vermiyorlar. hayır rahatsız olup olmadığın sorulabilir en azından ne var bunda. memlekette medeniyet, saygı artık sadece bir kelime oldu diye senin o an en azından iki saat boyunca insan gibi seyahat etmene bile saygı duyulmamasına laf edince suçlu oluyosun. çok garip gerçekten.
  • sözünü ettiğin uçak magandası yere inice yer magandası oluyor. silahla havaya ateş açıyor, damadı vuruyor falan.

    yani "şu olay varken buna bakılır mı, derdini öpeyim" kafası saçma sapan bir anlayışı temsil ediyor. uçakta, otobüste, okulda, plajda zorla bile olsa insana benzemeyi öğrenenler zamanla birbirini boğazlamamayı da öğrenirler. birazcık frontal korteksi geliştirmeye çabalayın.
  • büyük ihtimalle uçağa binmeden önce biletinin fotoğrafını instagram storysine koymuştur.
  • uçak pilotları bile telefonun çektiği yerlerde telefon kullanıyorlar. sıkıntı yok.
  • elindeki boarding pas ile uçağı satınaldığını zanneden insan tiplemesi
  • ya şu saçma salak inanışı bırakın artık amk, uçak inip kalkarken çevredeki baz istasyonları kapatılıyor mu ya da havaalanında telefonunuz çekmiyor mu? stratosferden yansıyan ve uçağın maruz kaldığı bin tane rf dalgası var farklı frekanslarda, onu da geçtim telefonu açık internette geziyor diyorsun, o adamın telefonu çekiyorsa o uçak kapsama alanında ve gsm sinyaline maruz kalıyor demektir, telefonlar kapalı bile olsa çatır çutur uçak düşmesi lazım bu mantıkla, zira telefonun output gücü ile yerdeki istasyonun output gücü aynı değil, baz istasyonu kaç kat daha fazla dbmv bazında sinyal gönderiyor bilsen bu kulaktan dolma şeylerle uçağa binmezsin, bir de cahil falan diyor keko millete :)

    bir dönem otobüsler yenilenirken de aynı geyik ortaya atılmıştı, ya bsg demiştik o zaman da vardı böyle dedikodu ile bir halt bildiğini sananlar, şimdi noldu unutuldu gitti, bu hikayenin tek olayı yolcuların uçağı otogar gibi her kafadan bir ses çıkan telefon kulübesine çevirmemeleridir
hesabın var mı? giriş yap