• eski uçak yolculuklarından kalan alışkanlıktır aslında. uçak yolculuğunun artık kolay ulaşılabilir durumda olmasından dolayı şu an insanlara garip geliyor.

    pan am'in okyanus ötesi uçuşlara ilk başladığında avrupa ve amerikan sosyetesinin biletleri kapıştığı, statü göstergesi uçuşlarındaki ''elitizm'' inanılmaz. okyanus ötesi uçuşlar için özel kıyafet diktirilen zamanlardan bahsediyoruz.

    - 1960'ların sonunda pan-am 747'sinin ''ekonomi'' sınıfından bir kare

    - 1958 lufthansa'dan james bond seti gibi

    - pan-am boeing 707

    - 1959 (kıyafetler inanılmaz)

    havacılığın altın yılları hakkında yazı ve görseller

    şıklık, elit tavırlar havacılığın fıtratında var.
  • uçak almaya gelmiş sanırsın bunları. öylesine elit öylesine değerliler ki.

    birazdan uçağa binecekler ve herkese tepeden bakacaklardır. el sallayacaklardır pis fakirlere bulutların arasından.

    zaten otobüs, minibüs de nedir ki?

    cnm ya.

    edit: az önce uçaktan indim. sabiha gökçen'de bir yağmur vardı ki sormayın. o elit olan kişiler var ya havaş kuyruğunda deli gibi birbirlerine girdiler önce binmek için. birileri bagaj teslim ederken bagajı olmayan elitler aradan sıvıştı. yerçekimi böyle bir şey galiba. havada çok asiller ama yere inince yer çekiyo hödükleri.
  • thy uçuşlarında ücretsiz ikram dağıtıldığında, yerini tablada köfte ekmek yiyen yurdum insanı ifadesine bırakan ifadedir.

    (bkz: havanız kime amk)
  • belki de gerçekten elit oldukları içindir. nedendir bilmiyorum; algımız son zamanlarda ters psikoloji üzerine kurulu hale geldi. bir uçakta seyahat eden yolcuların özenti, sonradan görme, çakma insanlar olduğu sanrısı veya çöp toplayan bir temizlik işçisinin aslında muazzam bir matematik bilgisine sahip olduğu düşüncesi ya da yılın altı ayını dağlarda geçiren bir çobanın müthiş bir düşünür olduğu önyargısı gibi. nereden geliyor bu aşağılananı yüceltme merakı ya da yüceltileni aşağılama eğilimi? (herhangi bir mesleği yapıyor olmanın aşağılanmasından bahsetmiyorum) mesele x kişisi, y toplumu, z olgusu meselesi değil. belki de her şey gördüğümüz gibidir, neden bir şeylerin özünün aslında bir yerlerde saklı olduğu düşüncesi yerleşir insana hep merak etmişimdir. uçak mevzusu da böyle. o bacak bacak üstüne atıp kahvesini yudumlayarak kitabını okuyan kadın ya da boynunda fuları, ağzında piposu; sartre-camus kritiği yapan adam belki de gerçekten entelektüeldir, davranışlarını tercih etmiyor, yaşama biçimi budur.
  • bu elit ifadeyi kendi uydurdukları verilerle desteklerler. frankfurt uçuşu sırasındayken, yanındaki gencin doktor oğlu olduğunu öğrenen teyze elit bir muhabbet tutturmaya çalışırken şunu sordu: ''baban sanata ilgili mi? doktorlar sanatı sever de genelde.''
  • uçağa binince hepsi aynı tuvaleti kullanır. dahası tuvalet kullanır. tıpkı biz fakir otobüs yolcuları gibi.
  • günümüzde azalmış olsa da evet vardı(r) böyle bir şey.

    çünkü eskiden (2010 öncesi) hem sefer sayıları daha azdı, hem de bilet fiyatları bu kadar uygun değildi. yani uçak kullananlar kendilerini ayrıcalıklı hissediyordu. işte buna bağlı olarak da böyle bir tavır sergiliyorlardı sanırım.

    meselâ, yine benzer bir durumu lüks restoranlarda da görebilirsiniz.

    tüm yüzlerde, oraya sanki isteyerek değil de zorla cenaze yemeğine getirilmiş gibi bir ifade vardır.
    burada, özellikle ilk kez gelmiş olanlar çok fenadır, hemen farkedilirler. çünkü yemek boyunca huzursuzdurlar; her lokmada çaktırmadan sağı solu keserler, acaba bir yamukluk yapıyor muyum diye. ( yanlış anlaşılmasın; zamanında bu tarz mekanlarda çalıştığımdan yazıyorum, yoksa kimseyi yemek yerken izlemiyorum )

    neyse; bu boş beleş entrymi, aspavalar candır diyerek alakasız bir şekilde bitiriyorum. herkese sevgiler.
  • eh, hele bir de elite kart sahibiyse ...
  • uçak otobüsten daha ucuz artık. yeni bir düzenleme ile hızlı trene binenlere konmalı bu ifade
hesabın var mı? giriş yap