• direkt uçağa niye büyükçe paraşüt yapılmaz hadi bana bunu açıklayın? kanat falan koparsa açsın paraşütü süzüle süzüle konsun yere.

    ekleme: ya arkadaşlar mesaj atmayın lütfen, geyik sadece bu. böyle bi fikir sadece benim aklıma gelmiş olabilir mi ya? ya da ben gündüzleri ekşi sözlük'te takılan geceleri de nasa'da çalışan uzay mühendisi daredevil gibi bir şey miyim? kullanışlı olsaydı yapılırdı zaten, vardır bi sebebi.

    ekleme2: sevgili dostlar, aynı videoyu 35. kez alınca ekleme yapmam zaruri oldu. evet böyle çalışmalar var ama bence bu "şu an için" uygulunabilir bir yöntem değil. neden?
    * dünyada her yıl 7 milyar insan (bir kişi birden çok uçuş yaparak) uçakla seyahat ediyor ve yıllık ortalama ölüm sayısı 500 (beş yüz). hatta şu anda uçakta olan yolcu sayısı 2 milyon! yapman gereken o beş yüzün içinde olmamak, bu kadar.
    yani bu noktada oluşacak maliyete göre (belki trilyon dolar) illa çözümlenmesi gereken bir sorun gibi durmuyor. en azından ekonomi sınıfı olan bizler için! ayrıca kazaların çoğunluğunun iniş ve kalkış esnasında olmasından dolayı paraşüt irtifası problemi de var. taktık paraşütü rahatız akaminko durumu yok yani. yine paraşütün ağırlığı vs. gibi etmenler de mevcut. var oğlu var yani.

    gelin ben size motorsuz uzay mekiği projemden bahsedeyim.*
  • saçmalık olmayan durum.

    paraşütle atlamanın başarılı olması için atlayanların belli bir eğitimi almış olması, uçağın hızının ve pozisyonunun stabil olması, uçaktan çıkış noktalarının doğru şekilde konumlandırılmış olması ve nefes alınabilecek irtifada veya uygun nefes alma techizatına sahip olunması gerekmekte.

    yolcu uçaklarının ortalama seyir irtifalarına baktığınızda yaklaşık 25-35 bin feet yani 9-11 bin metre arasında olduğunu görürsünüz. bu seviyelerde yapılacak atlayışlar (askeri terminolojide halo/haho teknikleri olarak da geçer) özel donanımlarınız yoksa (nefes alabilmek için maske, paraşüt, kıyafet vb.) direkt ölüm demek. bir de paraşütler nasıl olacak, her atlayan kendisi mi açacak yoksa uçağa sabitlenmiş demire halka takıp sırası gelen mi aşağıya hoop atlayacak ve paraşüt öyle mi açılacak çok derin teknik meseleler. zaten iniş-kalkışta olan kazalarda hiç şansınız yok, paraşüt maraşüt derken yerde oluyorsunuz anında.

    ayrıca uçağın sürati de önemli. yolcu uçaklarının yandan açılan kapıları olduğundan daha siz kapıyı açar açmaz basınç düşmesine bağlı emme kabindeki herkesi dışarı çeker. ayrıca sürat nedeniyle siz yandan atlar atlamaz hemen aşağı düşemez eğer önden atlarsanız doğrudan kanada, kanat arkasından atlarsanız doğrudan yatay stablizeye çarparsınız. önden atlayanlar bonus olarak motora kaçıp kebap olabilir. ondan gayrı uçakta, yandan açılan kapı gibi geniş aralıklardan ötürü aşırı yapısal zorlanmaya maruz kalınması ve bunun sonucunda gövdede yırtık oluşması tehlikesi başlar. hadi diyelim ki uçağın kuyruğunda bir kapı yaptınız e o zamanda acil durumda olan bir uçağın stabil ve düz tutulması genelde mümkün olamayacağından daha kapıya bile ulaşamadan millet birbirinin üzerine yığılır kalır. unutmayın hedef kitleniz uçak yerde beklerken dahi koridorda birbirine yol vermeyen benciller, kendi boyundaki çantaları başüstü dolaba koymaya çalışan ve bu yüzden arkalarındaki 50 tane adamı bekletmeyi hak gören öğrenci ablalar, uçak havadayken o boş koridorda dahi tuvalete doğru ilerlerken kolunuza, kafanıza sürekli erkek berberi gibi sürttüre sürttüre gidebilen insanlardır. düşme anındaki panikte kim kime nasıl izin verecek de düzen sağlanıp herkes paraşütle atlayacak? daha yaşlı teyzelere, emekli albay amcalara gelemedim bak...

    hadi gelelim o amcalara, teyzelere. o teyzelere, amcalara, 100 liralık biletiyle uçağı satın aldığını zanneden dangozlara, en ufak sarsıntıda "ay düşüyoruz!" diye paniğe bağlayan tiplere, prens ve premses yetiştiren aşırı hassas ailelere, uçağa biner binmez su, çay, bira diye hostese sipariş vermeye başlayan aşırı susamışlara, güvenlik anonsunu kabin görevlilerinin kendi sağlıkları için yaptıkları bir cimnastik hareketleri bütünü sanan aşırı esprili tiplere paraşüt dağıtacak, o paraşütün açma halkalarını acil durumda ayağa kalkıp tavandaki sabit demire takmalarını anlatacak ve acil durumda bu işlemin gayet sakin ve panik olmadan uygulanmasını bekleyeceksiniz! ahahahahaha... boşverin bu fantazi işleri. uçuk fikirleri olan arkadaşları alternatif tanzim satış projeleri başlıklarında görmek isteriz.

    şu kabini komple fırlatma fikri bile daha mantıklı. veya her yolcuya ejection seat bile tahsis edilebilir. yalnız ejection seat yapacaksak klasik yukarı doğru fırlatma yerine focke wulf ta-154 moskito'daki gibi aşağı doğru bir fırlatma olmalı ki roket motorunun sıcaklığından yanımızdaki adam etkilenmesin. gerçi bu durumda ejection seat kumandasını kim verecek sorusunu ciddi düşünmemiz lazım? aşırı hassas ailelerimizin pens-premseslerinin veya ağır komik memleket insanımızın bir muzipliği ile her an karşılaşabiliriz.
  • ben neden olmayacağını anlatayım da, sonra üzerinde düşünmeye devam edebilirsiniz.

    a) normal bir yolcu uçağının seyir irtifasında, üzerindeki ciciş kıyafetlerle uçaktan atlarsan, donarak veya boğularak ölürsün bebeğim.
    b) hadi korucuyu kıyafetin ve oksijen tüpün var diyelim. seyir irtifasından, atlaneybıl bir irtifaya doğru [caps]düşmekte olan[/caps] bir uçağın içinde koltuğundan kalkıp, kırlarda koşturan heidi edasıyla kapıya gidemezsin. muhtemelen ayağa kalktığın anda uçağın kuyruk kısmına fırlar ve hayatının sonuna kadar da orada kalırsın. daha belediye otobüsünde tutunmadan ayakta gidemezken bu ne azim koç?
    c) diyelim ki kapıya da ulaştın, bıraktın kendini boşluğa. aniden bir kötenk sesi, ufukta bir ışık hüzmesi arasından seni çağıran büyük ninen... peki neden? uçağın yarattığı hava akımı, çıkış kapına bağlı olarak seni ya kanada, ya kuyruğa fırlattı. çarpmanın şiddetiyle balon gibi patlayan fiziksel varlığından geriye kalan tek şey kırmızı bir bulut şu an.
    d) hadi bu sefer de uçağa, savaş uçaklarında kullanılana benzer bir fırlatma sistemi kurduk. sen de "kıçımın altında bir roket motoru, tepemde de bir miktar patlayıcı ile uçayım, ne olmuş, hep yaptığım bir şey ki bu benim zaten?" diyorsun. e allah ıslah etsin seni o zaman?

    hiçbiri olmadıysa sana en kolayını söyleyeyim: bozulduğunda kenara çekilemeyen taşıta binmeyeceksin cancağzım.
  • şöyle de diyebiliriz:

    uçak kazalarında yolcuların hayatını kurtarabilecek herhangi bir yöntem bugüne kadar niçin geliştirilmedi?

    sebebi basit; uçak kazaları çok nadirdir. o kadar nadirdir ki, ölümlü bir uçak kazası her 1.3 milyon uçuşta bir gerçekleşir. dolayısıyla zaten uçaklar tüm kara ve deniz araçlarından çok ama çok daha güvenliler. örnekle; istanbul'dan antalya'ya otomobille değil de uçakla gitmeye karar verdiğinizde, yolda ölme ihtimaliniz, neredeyse sayısal loto'da tek kolonda 6 tutturmak kadar düşük hale geliyor.

    durum böyle olunca, böylesi güvenli bir araç için, sadece ar-ge çalışması bile milyarlarca doları bulacak bir "kaçış sistemi" geliştirmek gereksiz hale geliyor...
  • birincisi, paraşütle atlamak başlı başına eğitim isteyen bir süreç. o uçaktaki bir dünya çocuk yaşlı bilmem ne nasıl atlayacak o uçaktan?

    hadi birinciyi siktiredelim, başka çaresi olmayan bir insan irtifa ve atlanan bölge uygun olmasa dahi atlasa daha iyi diyelim, bu sefer de uçak az bi titreyince hemen kapılara koşacak bi dünya ruh hastası yolcu uçuş güvenliğini daha çok tehlikeye atacaktır. uçak türbülansa girdiğinde ya da uçağın düşmesine neden olmayacak bir emergency durum yaşandığında yolcular galeyana gelecek, hepi topu dört beş tane kabin görevlisini aşarak kapıları açmaya, aşağı atlamaya çalışacaklardır. kapıları açamasalar bile en basitinden uçağın dengesini bozacakları kesin.

    ayrıca bunun sorumluluğunu kim alacak? bir uçak, havada infilak etmediği sürece istediği kadar emergency yaşasın, her zaman bir meydana güvenli olarak inme şansına sahiptir. insanları paraşütle havaya deodorant gibi püskürtmektense bir yere mecburi iniş planlamak her zaman için daha güvenli bir seçenek olacaktır.
  • - ac kapiyi hostes atlayacagim ben!
    - beyefendi alt tarafi turbulans yuzunden 1 bardak kirildi. dusmuyoruz sakin olun.
    - hayir dusuyoruz, biliyorum!
    - abla birak atlasin pezevenk! kafamizi sikti 2 saattir.
  • 10 bin metrede soğuktan, o olmazsa basınç azlığından ölmenin kaçınılmaz olmasıyla ilgili olabilir.
  • daha can yeleğini giymekte zorlanan insanların, düşmekte olan bir uçaktan panik yapmadan tek tek atlamaları imkansız olduğu için varolan bir durumdur. neden uçaklarda ejection seat yok diye sorulması çok daha mantıklıdır.
  • cok basit iki sebebi vardir; ilki o yukseklikle basinc farki nedeniyle kapi pencerelerin acilmamasi.acilsa bile icerde bir patlama gerceklesir ucak denge kaybeder ve oksijensizlik nedeniyle yolcularda bilinc kaybi gerceklesir. ikincisi de ucak kazalarinda kontrol son ana kadar kokpitin elindedir ve son saniyeye kadar ucagi kurtarmaya calismak dolayisiyla tum yolculari kurtarmak temel gayedir.yani bu emergency durum filmlerdeki gibi 90 dakika surmuyor bir kac saniye icersinde kırım gerceklesecektir.
hesabın var mı? giriş yap