• hala uçan araba ne zaman çıkacak muhabbeti var. cevap vereyim: çıkmayacak. halihazırda bunu yapmaya gücü yetecek firmaların hiç biri uçan arabayı gelecek planları içine koymamıştır. sadece çoğunlukla amerika bazlı küçük firmalar deneysel çalışmalar yapıyor ki bunu da devlet finanse ediyor. amaç siviller değil bir takım askeri amaçlara katkı sağlamak. sebebi ise bu aletlerin büyük sorunlar doğuracak olması, ikincisi ekonomik anlamda anlamsız olması. önce uçan arabanın sakıncalarını sonra bunun yerine nelerin mantıklı bir alternatif olarak görülüp üzerinde çalışıldığından bahsedeyim.

    uçan araba fikri çok cezbedici olabilir. ancak henüz yerdeki araçların kaza oranı çok fazlayken ve kazaların 18/20 si insanlardan kaynaklanırken çok daha tehlikeli olan havaya bulaşmak anlamsız. ayrıca bunu denetlemek, ani reflekslerle aracı yönlendirmek imkansıza yakın. bunun tek çözümü tamamen bilgisayar kontrollü araçlar geliştirmek, şu anda bile mümkün olan birşey bu, ancak yine de bunun pek çok olumsuz yönü var. bu araçlara en yakın olan kişisel küçük uçaklar ve küçük sınıf tek kişilik helikopter çeşitleri dahi geçen yıllara rağmen pek çok problemle karşı karşıya.

    ekonomik tarafı da var bu işin. bu tür araçları uçurmaya yarayacak üç tür motor var. birincisi 50lerde ve öncesinde kullanılan pistonlu pervaneli motorlar. şurada bu motorların resimlerini görebilirsiniz. o zamanlar bunlar bildiğin av tüfeği mermisiyle ateşlenen ve şimdiki otomobil/jet yakıtı arasında rafine edilmiş bir tür yakıt kullanan motorlardı. bunlar jet motorlardan daha sessizdi dışarıdan bakınca ama hala büyük gürültü sebebiydi. piston hareketleri sebebiyle oluşan büyük titreşim ve açıkta çalışan pervane kokpit için hem gürültü hem de tehlike kaynağıydı. 58'de üretilen boeing 707'ye kadar bu motorlar yüzünden oldukça güvenilmez taşıtlardı uçaklar. bu motorların ürettikleri güç bir otomobil için müthiş olsa da jet motoruna göre çok zayıftı ve inanılmaz bir yakıt sarfiyatı vardı. eskiden de helikopterlerde bazı modeller dışında bunlar kullanılıyordu. şu anda kırma motor olan turboshaft kullanılıyor. hiç de sevmem kendisini. neyse. aslında en ünlü pistonlu uçak motoru rotary denen türüydü ama insancıl bir yakıt tüketimi olsun diye son dönem uçaklarında v türü ve boxer türü motorlara geçildi.

    bu kadar problemli bir motor teknolojisini araçlara koymaları çok mantıksız. o yüzden modern hava taşıtlarının motorlarına bakmak gerekir. kendileri jet motorlar. bunlar kısa mesafede çok pahalı olduğundan turboprop denen jet motor kırması versiyonları da var. ben ikisi için de genel konuşacağım. bunlar çalışma prensibi sağolsun titreşim yönünden başarılı olduğundan kokpite pek rahatsızlık vermez ve hemen kokpitin dibinde dönen bir metal olmadığından içimiz rahat eder. ki gerçekten başarılıdırlar güvenlik açısından. ama sıkıştırılıp üflenen hava ve çok yüksek hızda dönmek zorunda olan türbinler nedeniyle dışarıya müthiş bir ses verir. şimdi bunlardan onlarcasının çevremizde çalışması pek çekici değil. ayrıca bunlar için pek de ucuz olmayan jet yakıtı gerekir ve hala şu yılda yakıt/verim oranı çok düşüktür. yakıtın ortaya çıkardığı enerjinin çok büyük kısmı havaya gider. o yüzden müthiş yakıt tüketimi vardır. ee tabi uçan arabalarımız 40km öteye gitmek için 11 km yukarıya çıkmayacak. oksijenin sıcak olduğu yere yakın hava tabakasında çalışacaklar bu da verimin kat kat daha düşmesine neden olacak. mucize oldu, çok verimli ve sessiz bir motor geliştirdik diyelim. bu motorların çevrede gezinmesi demek normal ateşten daha yüksek sıcaklıkta ateş ya da buna yakın derecelerde hava üfleyen onlarca aracın senin benim tepemizi doldurması demek. bu motorları kullanmak demek aracın parası kadar yıllık bakım yapma gereksinimi demek.

    bir diğer uçuş yöntemi de motorlarla değil elektronik itiş gücüyle (mıknatıs) uçmak. şu ufa diye görülen şeylerin de bu teknoloji üzerine yapılan ordu deneyleri olduğu söylenir mesela. bu teknoloji daha akla yatkın amaa bu müthiş bir sıcaklık oluşması demek, yeryüzünün dengesini alt üst etmek demek. o yüzden hemen rafa kaldırılan fikirlerden biri.

    çok içimiz daraldı. peki bu önder otomobil kuruluşları nelerle uğraşıyor şu anda? en büyük araştırma konuları motor yine. yüz yıldır motor teknolojisi gelişse de turbo sistemine sahip olan bir motorun verimi dahi %20 civarında. teoride en çok %35 verimliliğe çıkabiliriz deniyor. ancak özellikle siemens ve roll-royce buna pek katılmıyor. gelişmiş bileşenlerle, kuvvetli metal karışımlarıyla ve belki seramik&teflon yardımıyla bunların üzerine çıkmak muhtemel deniyor. ki aynı klasmanda olmasa da elektrik konusunda siemens bazı türbin modellerinde %62lik verimliliğe kadar ulaşmış. ama onlar enerji üreten şeyler. neyse. motorda üretmeyi başardığımız enerjinin de büyük kısmı kullanılamadan enerji egzozdan çıkıyor. sözgelimi otomobiller için en gelişmiş motoru üreten bugatti firmasının 1000 beygirlik motoru ortalama 3000 beygirlik salt enerji üretiyor. ancak bunun sadece 1000 beygiri aktarma organlarına aktarılabiliyor. geri kalanı egzoz sıcaklığı olarak gidiyor. 1000 beygir güç ürettiği vites ve devirde zaten bunu başarabilmek için dakikalar içinde deposunu tüketen bir motor teknolojisinden bahsediyoruz.

    tabi bunlar uç örnekler. artık büyük otomobillerde 2000cc, küçük otomobillerde 1000cc motorlar ile alıştığımız 2000-5700cc motor güçlerine ve ilginçtir torklarına ulaşacak motorlar üretilmeye başlandı. özellikle alman markaları 980cc ile 125 beygirlik ve yeterli torka sahip araçlar üretebiliyor (opeldi sanırım). yine 1905'de siemens'in ortaya attığı ancak batarya sıkıntısı yüzünden yayılamamış elektirikli motor teknolojisi tekrar geliyor. aslında markalar bu motorlarla pek haşir neşir olamıyor, genelde başka şirketlerden satın alınıyor. zira kendileri üretemiyor.

    bizim gibi keyfine düşkün, uçalım kaçalım diyen insanlar için çalışmaları da diğer en önemli konu. bu dalda en önemli konu ise a noktasından b noktasına ulaşmak için direksiyon pedal uğraşmak zorunda kalan ve neredeyse her kazaya sebep olan insanları aradan kaldırmak. ne alakaysa google denemelere başlamıştı ancak 2006dan bu yana pek bir gelişme gösteremedi; mercedes şu anda en uç noktaya kadar gelmiş marka. bunlar diyor ki, bırak sen uçmayı. bak ben sana bir araba veriyorum, yine direksiyonun vs olsun ama canın çekmedikçe sen dokunma araba kendisi gider. mercedes 2000 km lik almanya test sürüşünde dağlardan köylere, şehir trafiğinden kalabalık yaya merkezlerine kadar bir parkuru sıfır hata ile ve sıfır ihmal ile kateden şoförsüz araçlarını (s63) geliştirdi bile. trafik kuralları falan bir otursa bu araçlar için, piyasaya sürülmeye hazır. hem sen canını sıkmazsın, hem insan hataları yüzünden binlerce insan ölmez, hem trafikte denyo hareketler görmeyiz vs. binbir türlü güzelliği var. bunun yanında yoldayken rahatın kaçmasın diye sana en bozuk yollarda dahi sıfır titreşimle (mümkün) multimedia araçlarıyla uğraşabileceğin (yapılmışı var) yolculuk vaadi sunuyorlar. tüm bunlar uçan araba gibi iki deste problem getirmektense neredeyse sıfır probleme ulaşma yolundalar. sona yaklaşıldı bu konuda. geriye sadece motor teknolojisi kalacak yakın zamanda.

    bu arada devletler ise (bizim gibileri değil) iki şeye odaklanıyor. 1: şehrin büyük kısmını kapsayan bu araç yollarından kurtulalım; 2: en büyük derdimiz olan enerji ihtiyacından kurtulalım.
    birincisi için japonya önderliğinde yeraltı dünyası kurma peşindeler. sanayi kuruluşlarını ve araç yollarını, otoparkları hep yeraltına alalım diyorlar. japonya yıllardır kazıyor. başta sel baskınlarını en iyi şeklinde tahliye edelim fikri üzerine devasa bir yeraltı sistemi kuruldu burada. sonra sonra 2010 sonrası japon hayali olarak sanayileri falan da buralara alsak ya denmeye başlandı. marmaray gibi projelerin de buna yönelik deneyler olduğuna yönelik komplo teorileri var. neyse.
    ikinci sorun için de amerika baya uğraşıyor. yoktan yere alternatif enerji ile çalışan motorları geliştirecek kuruluşlara destek arttırıldı, elektirikli araçlar piyasada yaygınlaşsın diye vergiler azaltıldı, şehiriçlerine şarj istasyonları kuruldu vs. nevada çölüne miydi emin değilim, devasa bir solar panel dünyası kuruldu. en çok mısır üretildiğinden mısırdan yapılma yakıtlar dendi ama o fikir söndü gitti daha büyük problemler getireceğinden. sonra birleşik arap emirlikleri masdar city projesine girişti. ben de gönüllülerden biri olmak istemiştim de olmadı. şehirde üretilen zehirli gaz da, dışarıdan alınıp tüketilen su, enerji miktarı da sıfır olsun, çölün ortasında yiyecek de istemeyelim dışarıdan, yeşilimiz de olsun, en büyük üretimimiz bilim olsun şeklinde hayranlık uyandıran bir proje işte. içimde ukte.

    neyse artık. uçan araba işini unutun demek için nerelere kadar geldik. yıl olmuş 20xx nerede uçan araba diye yıllık başlık parselleme olayı geride kalır umarım.
  • icat edilmiş ve yaklaşık 100 yıldır kullanılmaktadır. ama adı "uçan araba" değil "uçak"tır. icadı beklenen teknoloji ise "uçan araba" değil manevra kabiliyeti çok yüksek oranda artırılmış olan uçaklardır. bu "uçan araba" zihniyetine göre muhtemelen henüz televizyon da icat edilmemiştir, herkes radyonun resimlisi ile idare etmektedir.
  • benim yapılmasına bir 100 yıl kadar daha ihtimal vermediğim, ama maşallah her holivud filminde 2050 hatta 2030 da bile kullanacağımız iddia eden, ve hatta back to the future bakılırsa 6 sene içerisinde kullanmamız gereken şey.

    teknoloji çok hızlı ilerliyor, onu da yaparız bunu da yaparız bakın uçaklar 1905 den 1955 e geldiğinde jet itkisine vardık efendim diye mazeret göstermemek gerek (ayrıca bu 50 sene içerisinde iki dünya savaşı yaptık, dünya savaşları sırasında teknolojinin daha hızlı geliştiğini ihmal etmeyelim.) şimdi nedir bu uçan araba, neleri eksiktir ve neleri çok zordur bakalım.

    1) birincisi uçak gibi piste ihtiyaç duymayan, helikopter gibi yavaş ve fazla yükselemeyen birşey olmaması gerek. yani çeviklik ve hız bizim için önemli.

    2) ikincisi bildiğimiz vstol tekniği ile bu aracı kullanamayız. yani sivrizekalılık edip "kusursuz bir vstol yeteneği olsun tamamdır hacı" deyip meseleyi hemen halletmiyoruz. şu anki itki teknolojisi ile yapılmış bir uçan arabayla evinin bahçesinde vstol yaparsan karını ve çocuklarını kül edersin. o gördüğümüz vstol yapan uçaklar savaş gemilerinde bu hareketini yapıyor, sokağın ortasında değil. ayrıca gürültüyü de hiç bahsetmiyorum.

    3) 2'den anlaşıldığı üzere bu vstol yapan aracın itkisi jet motoru olmamalı, yani bildiğimiz anlamda petrol türevi yakıtlarla çalışmamalı. çünkü eğer bu araçları şehirlerde kullanacaksak çevreye zarar vermemiz gerekiyor (ses, ısı...) dolayısı ile bize ayak oyunu yapabilecek teknolojiler lazım (anti-yerçekimi sistemleri vs.)

    4) bu araçların çoklu makine hatalarında gökyüzünden sağlıklı bir şekilde indirmesi gerekiyor. günümüzde uçaklar, motoru devre dışı kalsa bile deneyimli bir pilot ile kanatların yardımıyla en yakın havaalanına süzülerek inme şansına sahip. yada kabinde basınç düşerse tekrar dengeleyebilir. ama bu aracın motoru devre dışı kalırsa kanadı olmadığından (olsa bile o kütleyi havada kaldıracak kadar uzun olmayacaktır) anında yere çakılır. dolayısı ile bize dayanıklı veya ek sistemler lazım. bunun yanı sıra kabin basıncı, insanlara ait acil durumda çabucak inebilmesi vs. gibi olağanüstü koşullara hazır olması gerek. ( içinde yangın çıkması, birinin yaralanması vs.)

    5) böyle bir aracı yapsak da sorunlar bitmiyor. ilk olarak bu araçların kafasına göre uçmaması gerekiyor, yoksa gökyüzünde her gün çarpışan iki uçan araba yüzünden patlama olur. dolayısı ile navigasyon sistemi olması şart. ayrıca gökyüzünü bok etmemek için çeşitli hava koridolarlarının yaratılması ve katmanlara bölünmesi gerekiyor (en üst kat ağır taşıt, en alt kat acil uçuşlar vs.)

    6) bu durumda ayrıca sınırlandırmalar da gerekecek. örneğin üstünden uçuşa yasak olan (askeri, idari vs.) bölgeler ile ülkeler arasındaki sınırlar önemli olacak. bunları önlemek için çeşitli kurallar araçlara yüklenebilir, ancak bunun "hack" edilmemesi de gerekecek, yani bugün virüs-antivirüs savaşı yapıyorsak aynı şeyin daha zorlusu buralarda da gerekiyor.

    7) bu araçların kullanması da iyi öğretilmesi gerek. her zaman otomatik pilot'a (çok ileride yapay zeka olsa da) bağlayarak gidemeyiz, sonuçta insan idrakının gerektiği yerler ve zamanlamalar da gerekiyor. bunun için insanlar daha uzun sürelerde eğitilmesi gerekecek. sıradan insanlar kullanacağı için bir aracı 5 ana yön ve karışımlarında götürmeyi öğrenmeleri lazım. şu an için 3 ana yönde bile doğru düzgün kullanamayan insanlar varken 5 yönde iyice sapıtmaları mümkün.

    8) bu aracın pahalı olmaması, bakım işletim masraflarının da çok olmaması ise ekonomik boyutu.

    9) diyelim ki araç gökyüzünde, her türlü önleme rağmen bilinmeyen bir sebepten dolayı infilak etti veya birbiriyle çarpıştı. böylesi bir durumda savrulan parçaların yeryüzüne düştüğünde insanları yaralamaması gerekecek. hava koridorlarını istediğimiz kadar uygun yerden çeksek de şehirler üzerinde illa ki bazıları bulunacağından bu tehlikeli olacaktır.

    10) hava durumu daha da önemli olacaktır. uçaklar uçtukları rotalarda genellikle bulutların üzerinde olduğundan, şu anki otomobiller karada gittiğinden en kötü havakoşulunda dahi yerle teması bulunduğundan bu sorundan dikkatli kullanıldığında etkilenmez ancak, orta yükseklikte uçan bu araçlar etkilenecektir. yani ani bir rüzgar, şiddetli bir dolu, beklenilmeyen bir fırtına durumları değiştirebilir.

    hepsini geçtim, gökyüzünün kirlenmesi kimin hoşuna gidebilir? en iyisi karada kalalım ve gerektiğinde uçalım. boşver gökyüzünü.
  • türkiye'de tüketilmesi halinde peygamber vitesi hızıyla kullanılacak araç.
    - taksim'in beşbin metre üstündeyiz ustaaa!
    - salla boşa benzin yakmasın amk!
  • kaza yapan, arızalanan, benzini biten arabaların direkt düşecek olması nedeniyle trafik sıkışıklığını bitercek olan buluştur.
    ayrıca uzun süreçte tepesine durmadan gökten araba düşen yayalar evrilerek, kafalarının tepesinde üçüncü bir göz geliştirecektir, böylece insan sınıfı, yayalar ve şoförler olarak ikiye ayrılacaktır.
  • muhtemelen gereksizliğinden dolayı havalarda görmediğimiz araç. dikey bir şekilde inebilen ve havada asılı kalabilen uçaklar var yani böyle bir şey mümkün ama gerek olmadığı ve tehlikeli olmanın yanında masraflı da olacağı için bu sivil halk için uygun hale gelmiyor. hem uçunca nasıl hala araba oluyor ?

    sanırım bir kaç nesil sonra yediden yetmişe herkesin teknolojiye hakim olduğu; ailelerin televizyonun ayarları bozulunca çocuklarından yardım almadığı günler geldiğinde yani insanların teknoloji çakraları açıldığında (!) piyasada görebiliriz bu aletleri. bu şekilde insanlar daha rahat kullanmayı öğrenebileceklerdir diye düşünüyorum ama buralara yine de gitmez gibi. bir de uçan böyle uçarken altında vauv vauv şeklinde elektrik dalgaları çıkartan şeylerden önce gelişmiş helikopter tasarımları uçan araba görevi üstlenecekmiş gibi duruyor.
  • benim için uçan araba luke skywalker'ın kullandığı arabadır.

    80'lerin bir senesinde trt'de star wars izlerken bu arabayı gördüğümde aklım uçmuştu. havada duran, harika bir hızda giden süper harika bir şeydi. akabinde geleceğe dönüş serisi geldi ve uçan delorean hepten aklımızı aldı. 2000 yılı çok uzak değil gibiydi bu nedenle 2010'dan sonrasına kesin gözü ile bakmıştı bizim nesil. hele hele 2020 yılı aboww. neler neler olacaktı kim bilir?

    lakin fosil yakıtların ne kadar karlı olduğunu düşünmedik. ki o öyle şeyler düşünemezdik. darbe sonrası nesil olarak evimize telefon bağlatmak, telsiz ile brek brek arkadaş aramak ve ilk sosyal medyanın gölgesinin ucu ile tanışmak ile meşguldük.

    akabinde ne oldu?

    şu an 2005 model albea var bende. tüplü. 1,2 motor 16 valf. çok az yakıyor. 17-17 buçuk gibi bırakacağım. hafif güneş yanığı var. ölücüler aramasın.
  • atmosfere karşı uyguladığı kuvvetle değil de, yer çekimine karşı uyguladığı elektromanyetik bir kuvvetle uçanlarının tercih edileceği kesin olan araçlardır. ayrıca eğer çıkarsa öncelikle toplu taşıma araçlarında deneneceğini öngörmekteyim.
  • bu uçan arabalar mantık olarak karbon kaynaklı yakıtlar ile gitmeyecek. önce petroldü, şuydu buydu tüketilene kadar dünya sömürülecek etrafa karbon salınılacak dolayısıyla çevre kirlenecek, çevre kirlilikleri, atmosferdeki incelme ile dünyaya daha zararlı gelen güneş ışınları sonucu yeni bir bitki türü çok hızlı çoğalıp bütün dünya yüzeyini kaplayınca insanoğlu çare olarak uçan arabaları kullanıma dahil edecek.

    bir nükleer santralimizin bile olmadığı o gelecekte heralde biz ses hızında yerin altından gidecek araçlar üretiriz.
hesabın var mı? giriş yap