• evde birden fazla kediniz varsa zaman zaman alacakları sıfat. bazen uzanmış yatarken bir bakıyorum üstümden uçan kediler geçiyor böyle, ışık hızıyla. bazen uçarken göbeğime konup destek alarak tekrar havalanıyorlar. anlık hızın verdiği itme kuvveti, patinin yüzey alanın küçüklüğü ve şu an düşünenemediğim başka fizik kuralları sebebiyle o hareketin etkisi mike tyson midenize sağlam bir yumruk çakmış gibi oluyor. olsun uçsun onlar gene. canlarım benim*.
  • yasemin mori'nin estrella albümünden bir parça. dile dolanan cinsten.

    (bkz: sözlerini de yazayım tam olsun)

    aşıyorum varıyorum
    düşüyorum kalkıyorum
    hiçbir yere gidiyorum hep bir yere varıyorum
    uçan kedi gibi durmadan peşinden geliyorum
    kozmik otobanda

    hesaplarımdan bunalıyorum
    saymayı bırakıp anıma bakıyorum
    göz göze geldik bırakıp gittik
    ölüm yüzünden şarap peşinden
    güzel yüzünden
    akıyorum gidiyorum

    vur beni
    bu akılsız başımı duvarlara vura vura oldum deli
    büyülerle geri getir beni
    kördüğüm bir teselli etmiyor
    hasretim içimde bir türlü dinmedi
    büyülerle geri getir beni

    uçuyorum kaçıyorum
    çarpıyorum artıyorum
    içimde ne varsa doyasıya yaşıyorum
    martavallarına da inanmıyorum
    kozmik otobanda

    gözümde yaşlar
    elimde fırtına
    senin tuzun kuru
    ben döndüm şaşkına
    hadi birazcık yanıma yaklaş
    imdadıma yetiş
    bir teselli ver koş
  • aşağıdaki linkten bir örneği indirilebilir:
    http://rapidshare.com/files/7752242/flyingcat.mpeg
  • armandez de vitoro'nun arkadaşı funda'nın paylaşıp gece gece komaya soktuğu versiyonu için (bkz: http://lolsnaps.com/upload_images/real/465.gif) sdlfkjdslkfjsdlkfjdlk big up funda!
  • bugün gerçekleştirdiğimiz taksimde oglen yemegi zirvesi 5te tüm katılımcılar olarak şahit olduğumuz minik kedicik. o kadar hızlı oldu ki. bazılarımız onu havadayken gördük, bazılarımızsa yere çarpma sesiyle irkilerek baktık ona. bütün sokak bir anda kalakaldı, sanki zaman durdu.
    hepimiz içimizden "umarım dört ayak üstüne düşebilmiştir ve kurtarır kendisini" diye dua ediyorduk. şaşkın biçimde çevresine bakındı, sonra doğrulmaya çalıştı, hiçbir şey yapamıyorduk. kalktı ve hızlı adımlar atmaya başladı, derin bir oh çektik. fakat o minik kedi, hani olmaz denen o uçan kedi birkaç dakika sonra düştüğü yerin hemen yanındaki duvara yanaştı ve titreyerek ölümünü beklemeye başladı. karşımızda bir kedinin, uçan bir kedinin kısa ömrü son dakikalarındaydı. ve biz o tuhaf acıma duygusuna düşüncelerimizi teslim ederek kalakaldığımız yerden devam ettik nerede kaldığımızı hatırlayamadan. fakat eminim o masadaki herkesin aklında, hemen iki metre yakınımıza büyük bir hızla düşen o yaramaz, o meraklı ve uçma meraklısı kedinin yanan canı vardı.
    hatırlanacak olursa, çocukken oynadığımız oyunlarda her bir yenilgi (yanmak denirdi) bir hakka (yani cana) mâl olurdu. yakar topta mesela, öyle değil miydi? 9 canı olan uçan kedinin bir canı gitti bugün saat 13:00 sularında. ve eminim ki hepimiz, o güzel kedinin daha yanacak canları olmasını umuyorduk. evet, onun bir canı gitti, bizim de canlarımızı yakarak.
  • nasıl da havada süzülüyor gıdısını yaladığımının kedisi ya! işte böyle bir kedi olsa gerek uçan kediler.
hesabın var mı? giriş yap