• muhtemelen hayatında bırakın bir projede bulunmayı, proje görmemiş tiplerin gelip aklı sıra matematiksel oranlarla normalleştirmeye çalıştığı olaydır (eğer gerçek ise)

    sadece matematiğin değil, hiçbir şeyin insan hayatından daha önemli olmadığını bilmeyen ya da bilmek istemeyen bu gerizekalılar her konuda olduğu gibi bu konuda da dünya standartlarından bir haber şekilde klavye başında atıp tutuyorlar.

    havalimanından çok daha tehlikeli, binlerce kişinin çalıştığı, on milyonlarca adam saatlerin yapıldığı, sadece inşaat değil, inşaatın yanında devasa makinelerin, elektrik sistemlerinin, üstelik de patlayıcı maddelerin bulunduğu ortamlarda devreye alındığı devasa rafineri ve endüstriyel tesisler bile ölüm olmadan bitirilebilirken böylesine pervasızca bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan aptalların çokluğu da memleketin durumunu özetler şekilde karşımızda duruyor maalesef.
  • kanım dondu!
    bir de bunu 400 işçi hayatını kaybetti haberlerine karşı söylemek zorunda kaldıkları da apaçık belli.
    1 de olsa, 27 de, 400 de olsa can candır!
    ne kadar basit sizin için.
    ne kadar da "bütçesi öngörülü" adamlarsınız maşallah!
  • 2 yıldan fazla bir süre orada çalıştım.

    yazılacak yahut şahit olduğum anlatılacak o kadar çok şey var ki... sadece "orkun" harfiyat firmasındaki şoför ölümleri 100'ün üzerindedir.
    pazardan pazara -7 günde 5 insanın öldüğüne şahit oldum.
    gece karanlıkta dozerin altında kalan hophopçuya "intihar" demekten imtina etmediler, edemediler. beyninin parçaları bariyerlere yapışmış kamyon şoförünün iş arkadaşları, 10 dk duraksamadan sonra, vızır vızır son sürat yer çekimine meydan okumaya döndüler, döndürüldüler.
    siz gibi güruhların, canlı görünüründe ehlileşmekten ırak, insani değerlerden yoksun var-oluşunu bildiğim için, bu tür bin taklalı manipülasyonları, alengirlikleri, olması gerektiği gibi puripak vicdanınızla icra ettiğiniz laf cambanlığını ve haysiyetsiz savunuculuğuzu hoş görüyorum.
  • altına imza atan bir mühendis tarafından normalleştirilmeye çalışılan üzücü durum.

    elbette inşaat riskli bir sektör, can kaybı olabilir fakat 27 çok büyük bir rakam. iş güvenliği konusunda ilkeleri olan inşaat şirketleri var bu ülkede, bir tanesinde çalışmışlığım da var (eskinin 1 numarası, yandaş şirketler çıktıktan sonra unvanını kaybetti), dünyanın bir çok ülkesinde havaalanları, gökdelenler, enerji tesisleri gibi büyük projeleri sıfır ya da sıfıra yakın can kaybı ile bitirirlerdi bundan yıllar önce.

    inşaatı kim yapıyor bilmiyorum ama bakarsanız kesin bir yandaş şirket olduğunu görürsünüz, bu şirketlerin mazisi yok, son yıllarda devletten aldıkları kaymaklı işlerle zengin olmuş hanzolar tarafından yönetilen, oturmuş sistemleri olmayan, yetkinlikleri kısıtlı, toplama kadrolarla iş yapan firmalar bunlar.

    dolayısıyla 27 can kaybı normal sonuç, aynı işi köklü firmaya verseniz muhtemelen maliyet biraz artar ama zaten normalin bilmem kaç misli paraya yap-işlet-devret şeklinde peşkeş çekilmiş bir ihale bu, kısacası en fazla birkaç ay geç çıkarır parasını müteahhit firma, sizin anlayacağınız yandaş müteahhit daha erken kara geçmek için önlem almayarak 27 cana kıymıştır.

    yukarıdaki mühendis arkadaşın bahsettiği o canların bedellerinin maliyete yansıtılması ise maliyete yansıtmaktan ziyade kaç elemana kadar kayıpta bekledikleri kar etme tarihi hedefinden saparlar hesabıdır.

    vicdanınızı siksin sizin eşekler.

    ek: bahsi geçen #74214530 nolu entry editlerle başka kıvama gelmiş, az önce ölümler normal diyordu, şimdi şehit ilan etmiş adamları, ne de olsa fıtratında var bu işin ölmek diyor yani. bir de yap-işlet-devret modeliyle yapılan bir inşaat ne kadar kamuya aittir tartışılır. yandaş şirket para kazansın diye ölüyor adamcağızlar orada, devletin bekası için değil.
  • iş kazası ile ölüm sayısında 1 (bir) bile çok büyük rakamdır. normalleştirmeye çalıştığınız şey çalışırken ölen insan hayatıdır.
  • önemli olan havalimanının cumhurbaşkanımızın emrettiği tarihe yetişmesi ve bundan siyasi rant elde edilmesidir. yoksa işçi ölür, asker ölür yerine yenileri doğar. 3 çocuk emri boşa mı? siz doğurun, büyütün ülkeye daha çok emeği sömürülecek, ölecek fakir insan lazım. yoksa büyük nasıl daha fazla büyük olur.
  • meraklısına atatürk barajının imalatı sırasında hayatını yitiren 23 işçi üzerine bir araştırma:

    pdf link

    kamu denetiminin ciddi olduğu, koştura koştura iş yapılmayan bir imalatta durum böyle. gerekçeleri de verilmiş...
  • aramızda insan olmayanlar var farkında mısınız? adam 27 sayısını az bulmuş, normal görmüş. 20000 bin adam yanında lafı olmaz demiş.
  • türk müteahhitlerinin yurtdışındaki başarıları diye bir geyik var ya hep bu yüzden aslında. mesela üçüncü bir dünya ülkesinde bir ihale yayınlanıyor ve idare işin iki senede bitmesini istiyor. fransız, italyan müteahhitler teşekkür atıyorlar işveren'e, bu iş bu kadar sürede yapılamaz diye. türk müteahhitler hem teklif veriyor, hem de idarenin gözüne girmek için iş programında süreyi iki seneden daha kısa tutuyor. idare de işi bunlara veriyor tabi. yapacağım diyen adama, yapamazsın denir mi.

    neyse, kol gibi cezalar içeren sözleşme imzalanıyor ve bizimkiler avansı almak için şantiyeye adam yığıyorlar. bu benim tabirim değil, proje müdürlerinin tabiri. buraya adam yığacam, adam yığdım... adam dedikleri şeyin kumdan, çakıldan, çividen farkı yoktur onlar için. neyse bir anda bir sürü adam şantiyeye geliyor, tabi kalacak yer, altyapı, yemekhane bile doğru düzgün değil. oturması için en az 3 ay gerekiyor. bu kadar adam şantiyeye gelince bir çalışma beklersin, ay sonunda hakediş filan ama yok. adamlar çalışamıyorlar, çünkü işe başlanması için bir sürü prosedür, izinler, alınması gereken eğitimler filan var. sonuç itibariyla, gelen adamlar belirli bir süre yatıyorlar kamp sahasında, işlerde de geri kalınıyor haliyle.

    işin başlangıcından itibaren bir süre laylaylom havasında olur şantiye. eğlence, gırgır, mangal, alkol, imkan varsa fuhuş. her şey böyle giderken iş başladıktan yaklaşık bir sene sonra patron şantiyeye gelir, "bir senede yüzde 5 ilerleme yapmışşsınız hayvanlar" diye herkesin ağzına tükürür," beni mi batıracaksınız" diye mühendislere yerden çivi toplattırır ve şantiyede terör estirir. bir senede yüzde beş-on neyse ilerleme yapan şantiyenin kalan bir senede işi bitirmesi için epeyce kasması gerekir. patrondan şamarı yiyen, altındaki adamları zorlamaya başlar. ikinci adam yığma dönemi tam olarak burada başlar. iş güvenliği, prosedürler, önlemler iş zamanında bitsin diye resmen askıya alınır. gece, gündüz, öğlen her zaman çalışma olur şantiyede. iş kazaları da en çok bu zamanlar olur. şantiyenin zamanında iyi planlanmamasını karşılığı pek çok insanın ölmesi, kalıcı şekilde sakatlanması ile sonuçlanır. ilginçtir, işler bir şekilde biter zamanında, elbette bazı insanların canı karşılığında.
hesabın var mı? giriş yap