• cumhuriyet'in haberine göre çüncü havalimanı inşaatı sırasında şimdiye dek 400 işçi hayatını kaybetmiş, ama bu kamuoyundan saklanmış:

    "doğa tahribatı nedeniyle çevrecilerin ve bilim insanlarının tepkisini çeken 3. havalimanı inşaatında iş güvenliği açısından da skandallar yaşanıyor. kayıtlı 31 bin kişinin çalıştığı inşaatta şimdiye kadar onlarca işçinin yaşamını yitirdiği iddia ediliyor. çalışanlar, şantiyeyi “mezarlık” olarak tanımlıyor. işçiler kendilerine “acele edin” baskısı yapıldığını, iş güvenliği için hiçbir önlem alınmadığını anlatıyor. “zincirlikuyu’da ölüler tabutla uğurlanıyor, burada ceset torbalarıyla” diyen işçilere göre ölüm olayları ailelere para verilerek gizleniyor. şantiyede çok sayıda yabancı işçi de çalışıyor."

    "c., hafriyat kamyonu şoförü. 59 yasında ve 6 çocuk babası. inşaatı başladığından beri 3. havalimanı şantiyesinde çalışıyor. her gün aynı saatte şantiyeye gidiyor ve kamyonunu yüklüyor. bu işi çocuklarının geleceği için yaptığını söylüyor: “bir yandan çocuklarımın geleceği için para kazanıyorum bir yandan da onların geleceğini yok ediyorum” diyor. havalimanı inşaatını ‘işçi mezarlığı’ olarak nitelendiriyor. bugüne kadar 400 işçinin öldüğünü, anadolu’dan gelen işçilerin ailelerinin ise para verilerek susturulduğunu dile getiriyor. c’nin kamyonuna binip şantiyeye giriyoruz. o günkü işleri birlikte yaparken, doğa tahribatına da bütün çıplaklığıyla tanık oluyoruz..."

    http://www.cumhuriyet.com.tr/kaydet/oku/924588
  • siz bunları hâlâ kâle alıyor musunuz?

    aklı selim insan böyle bir şeyin mümkün olmayacağını bilir. nükleer çalışma mı yapıyorlar? bomba mı üretiyorlar? 20 binden fazla kişi orada çalışmakta ölüm böyle büyük projelerde kaçınılmaz sayı artınca istemesek bile kaza ihtimali artıyor. %100 güvenlik önlemi al gene işçinin biri gider sigara içerken demiri kesmeye çalışır oradan fırlayan makine buna bir çarpar al sana ölüm, adam kemerini takmıyor düşüyor buyur... üçüncü köprüde de 1 veya 2 ölümlü kaza oldu orada da binlerce kişi çalıştı.

    301 kişi soma'da evet öldü ve hepimiz biliyoruz, 400 kişi orada ölmedi bunu da hepimiz biliyoruz.

    insanların böyle durumlarda tavır koyması güzel bir şey çünkü çoğu işletme güvenlik önlemi almıyor, biz tepki koymazsak almamaya devam edecekler. istanbul'un ortasında inşaat yapılıyor adamlarda ne bir bağlantı ne bir kask hiçbir şey yok...

    malesef inşaaylatımızdaki güvenlik önlemleri yetersiz. 3. havalimanı çalışanlatı da en çok bu konudan şikayetçi. çalışma şartlarının ağırlığı konusunda vs çoğu işçi dert yanıyor ama yani haklarını istiyorlarsa ilk başta onların birlik olmaları lazım. sonra da bizim her türlü destek vermemiz lazım.
  • havalimanında çalışan arkadaşımın söylediğine göre günde minimun 10-15 arası insan ciddi kazalar geçiriyormuş. böyle bir sayı gerçek olabilir.

    bir de, daha önce bu rotada bisiklet süren birisi olarak resmen göktürk - tayakadın arasındaki yeşillik katledildi. güzelim ormanlık alanı kuru toprak ve betona çevirdiler. her geçtiğimde içim acıyor ve beddua ediyorum. allah affetmez bu doğa katliamını...
  • iş güvenliğini bizim gibi küçük çaplı işletmelere bile kafamıza vura vura uygulatan devlet, aynı uygulamayı orada da yapıyorsa çok da inandırıcı gelmedi. uygulamıştır diye kesin konuşamam tabi burası türkiye sonuçta.
  • mümkündür ve şaşırmam. belirli bir tarihe kadar bitmesi “emredilmişse” işçilerin üzerinde büyük bir baskı vardır. ayrıca gerçekten disiplinli bir isg uzmanı varsa orada mutlaka rapor etmiştir ya da etmelidir. 400 kişiyi bırak bir kişinin ölümüyle dahi o şantiyenin derhal kapatılması gerekir insanlık namına. ama örnek olarak torun center var. ve orada oturan, oraya giden insanlar... neyse çok az şantiye deneyimine sahip olduğum için bu sayının mümkün olduğunu düşünüyorum. yukarılardan gelen o despot baskıyı bilemezsiniz. şantiye büyük, risk çok bu nedenle de ölümlü iş kazalarının da sayısı bir hayli fazla olabilir.

    orada çalışan özellikle isg uzmanı arkadaşlar varsa bu durumu açıklasın. dürüstçe!
  • ayni rezillik mecidiyekoyde ki torun center da goz gore gore yasanmistir ve on kisi olmustur.
    asansorlerin bozuk oldugu belli oldugu halde uzmansiz yukseltme yapanlar, basinda durmayan muhendisler ve igrenc bir proje mudurunu barindiran mezarligin insaasina turkiye cumhuriyeti goz yummustur.
    rant saglayanlardan bir gun elbet hesap sorulacaktir.
    korkmasinlar ama titremeye baslasinlar hepsi yaptiginin bedelini elbet bir gun odeyecek.
  • pek inandirici gelmeyen haber. doga katliamina girmiyorum onu baska yerde konusuruz ancak herhangi bir yerde 400 insanin oldugunu iddia etmek, okuru salak yerine koymaktir. bu 400 kisinin hic mi bir tanidigi yok bu iddiayi dogrulayacak? internette veya tv’de boyle bir sey elbette gorurduk. haberi aksam saatlerinde okumustum, esat yilmaer’in chicago bulls roportajina benziyor bence.
  • --- spoiler ---

    cumhuriyet'in böyle bir iddiası olduğunu sanmıyorum. haber bir tane kamyon şoförünün ifadesine dayanıyor. böyle bir ifade dünyanın her yerinde haberleştirilir ama iddia nötral olarak dile getirilir. tek bir ifadeye dayanan doğrulanmamış bir hikayenin haberleştirilmesi konusu, şahıs ifadesine verilen öneme dayalı bir konu. batı hukukunda ve toplumunda bireylerin ifadelerinin ağırlığı bizde olduğundan çok fazladır. mağdur olduğunu iddia eden bir kişinin ifadesi, karşı tarafın tecavüzden hüküm giymesine yol açabilir. haliyle projedeki bir kamyon şoförünün ifadesi, haydi haydi bu iddianın haberleştirilmesine yol açar.

    tabii böyle bir kabulün gelişebilmiş olmasının temel sebebi, bireylerin genel olarak yalan söylemekten ve kendi inanılırlıklarını zedelemekten çekinmeleridir. bunun sebebine bakacak olursanız, meşhur düello ve pusu ayrımına kadar gidersiniz. burdan sonrası, tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan çıkar hikayesi. hukuk sistemi bireylere kıymet verdiği için mi birey ifadesi kıymetli hale gelmiştir, bireyler yalan ifade vermekten imtina ettikleri için mi hukuk sistemi birey ifadelerine değer vermektedir? bu sorunun yanıtnı bilmiyorum ama benim de kanaatim dört yüz işçinin ölümünün saklanamayacak kadar büyük olacağı yolunda. bununla beraber bu ifade, sayısı dört yüz olmasa da kamuoyuna yansıtılmamış işçi ölümleri olabileceği şüphesini doğuruyor.

    yapılması gereken, çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığı'na bilgi edinme yasası kapsamında bir yazı yazarak, üçüncü havaalanı inşaatındaki iş kazalarıyla ilgili bilgi istemek. gelecek yanıta bağlı olarak, daha fazla çalışanla temas kurup bu iddianın doğruluğunu araştırmak. bunlar da gazetecinin işi. ne bakanlığın yanıt vereceğine, ne de gazetecinin işini yapacağına inanıyorum.
    --- spoiler ---

    edit: başlıkta projede çalışmış, çalışan birden fazla kişi bu söylentiyi doğruluyor. tabii bu söylentidir, kimsenin elinde çeteleyle ölen herkesin hesabını tutma şansı yok. ama iş kazalarının trafik kazası olarak raporlanması çok vahim ve acı bir iddia. o yüzden yapılması gereken emniyet müdürlüğüne bilgi alma yasası kapsamında bir yazı yazarak üçüncü havalimanı yolu ve çevresinde, kamyonların karıştığı ölümlü trafik kazalarının sayısı hakkında bilgi istemek. gazete ve muhabirleri bu hikayeyi takip edebilseler, dünya çapında ses getirecek bir gazetecilik başarısı gerçekleştirmiş olurlar.
  • muhtemelen gerçek olan iddia, ne var ki ortada somut delil olmadan haber yapıldığı için delil karartma, geriye dönük belge düzenleme vb. ne varsa yapılabilir.
    şu saatten sonra hiç bir şeyi kanıtlamanın etmenin imkanı yok.

    haberde ayrıca vietnamlı işçilerin de inşaatta çalıştığına dair iddialar var. bizimkilere kıran girdi herhal.
  • kaynağa rağmen bu sefer ciddiye alınması gereken iddia. katar'daki stadyum inşaatlarında olanlar malum. bu raddede can kaybı mümkün.
hesabın var mı? giriş yap