• bizi olduğumuz dünyadan soyutlayıp, kendi dünya algısına dahil eden, göremediğimiz noktaları görmemizi sağlayan ibrahim tenekeci kitabı.

    --- spoiler ---

    ''rabbim sen olmasan
    kimin aklına gelirim ben''

    ''allah'a bizleri ölümle tedavi ettiği için şükretmeliyiz.
    yoksa hepimiz hırs kanseri olurduk.''

    ''ölüm, biriktirdiğimiz şeylerin altında kalmak olmalı.''

    ''allah'ım, sadece annemi babamı değil, gökyüzünü de başımdan eksik etme...''

    ''mesafe iyidir, ayrılık değil..''

    ''seni öpmem gerekiyor, hasar tespiti için
    diyecektim, demedim.''

    --- spoiler ---
  • 'ellerim vardı, bana bakardı.' böyle diyor, kolları kopmuş olan."

    ibrahim tenekeci
  • ibrahim tenekeci'nin iç hesaplaşması.

    saçlarımın beyazladığını gören annem, 'saç sefayı sever, yoksa bir derdin mi var?', demişti. yüzüne kaçamak bir bakış atıp acı acı gülmüş ve şunu düşünmüştüm: tetiği çekilmek üzere olan bir tüfeğin önünde kim olmak ister? ben senin, hiçbir zaman övünemeyeceğin bir oğlun olarak, işte oradayım. *
  • aynanın karşısına geçip de dışarıdan içeriye bakmaya cesaret edebildin mi hiç..kendi gözlerinden kendi içine? gördüğün nedir.. sığ bir deniz dipsizliği mi yoksa yükseklik korkusu mu? hangisine doğru bırakmak istersin kendini?
  • pek başarılı olamayanı için ısrarla:
    (bkz: uçan adam sabri)
  • ibrahim tenekeci'nin hayata vakti olmayanların okuması gereken kitabı.

    öyle basit ki kitap, su gibi rahat rahat, içer gibi okuyorsun,
    bu basitlikten sonra bir ama geliyor ki, okuyan anlar,
    okuduktan sonra o kısa cümlelerini düşünmen saatlerini alıyor.

    şöyle de bir alıntılar yaparsam ;

    -aşk-

    soğuktan eliniz ayağınız uyuşmuş bir halde eve geldiniz
    ve hemen sobanın yanına sokuldunuz.

    ısınmak için sobanın yanına sokulduğunuz andan itibaren,
    her geçen dakika sobadan biraz daha uzaklaşır ve en sonunda odanın,
    sobaya en uzak köşesine oturursunuz.

    ilk dakikada sizi rahatlatan, huzur veren ateş; yavaş yavaş canınızı sıkmaya başlamıştır. önce üstünüzdeki kazağı çıkarır, daha sonra evdekilerin bütün itirazına rağmen, pencereyi hafifçe aralamaya kalkarsın.

    aşk da böyledir işte.

    -iyi şeyler-

    civcivler, yavru kediler, yeni doğmuş oğlaklar...
    bu üçü hakkında kötü birşey diyeni duymadım.
hesabın var mı? giriş yap