• yurt dışında tatil yapmak isteyen ve "para da biriktiremedim bu sene" diyerek bu isteğinden cayanlar için hazırlanmış rehberdir.

    efendim müsade buyrunuz 2016 turizm krizi'ne su veren itfaiyenin hortumunu sikmek yerine yangına körükle giden biri olayım. işbu giri, yurt dışına çıkıp ucuza tatil yapmanın püf noktalarını anlatmaktadır.

    öncelikle yurt dışı kavramından başlayalım. her nedense yurt dışı tatili denince akla gelen 3-5 tane ülkenin bilindik şehirleri oluyor. bunlardan başlıcaları paris*, roma*, amsterdam*, barcelona*, ve viyana*. eğer hesapta "baba bu sene de roma'daydık yeaa" demek yoksa, bilin ki bunlar yurt dışında tatil yapılabilecek sadece bazı yerler. ve emin olun, hayvan gibi turist çektiği için otellerinden restoranlarına kadar tek amaçları size giydirmek olacak. bi' nevi bizim bodrum otelleri gibi.
    bu yüzden, rotamızı "avrupa'nın önde gelen şehirlerinde tatil" yerine, "ucuz ve eğlenceli tatil"e çeviriyoruz. tabi tutup da "new york'ta tatil" de demeyeceğim. yine avrupa. ama daha nezih yerler.

    pasaport
    bir tane edinin. artık lütfen edinin. 10 yıllık çıkartın. son çıkan yasaya göre 25 yaş altı öğrenciler pasaport harcından muaf tutuluyor. değilseniz de 600 tl civarına 10 yıl boyunca size özgürlük sağlayabilecek bir araç.

    sadece tatil için de değil. diyelim linkedin gibi bir sitede yurt dışında konumlanmış bir şirkete başvuru yaptınız ve sizi görüşmeye çağırdılar. adama "ama benim basabortum yog ki" mi diyeceksiniz? demeyin. gidin bir tane alın.

    vize
    pasaportu olanların da gözünde en fazla büyüyen şey bu. biraz uğraştırıcı bir süreç, evet. ama artık turistik vize için konsolosluğa gitmenize gerek yok. vfs global isimli şirket çok daha hızlı ve zahmetsiz biçimde işlerinizi halletmekte. gidip şahsi başvuru yapıyorsunuz, onlar belgelerinizi işleme koyuyor, sonuçlanınca da size ulaşıyorlar.

    burada birçok kişinin gözünden kaçırdığı nokta schengen bölgesi denen kavram. yani almanya'ya gitmek için yunanistan'dan aldığınız vizeyi de kullanabilirsiniz. çünkü anlaşmaya göre bu devletlerden biri bir turistin topraklarına girmesinde sakınca görmüyorsa, kalanları da görmüyor demektir.

    yalnız burada dikkat edilmesi gereken nokta, vize aldığınız ülkeye mutlaka girmeniz gerekmekte. örneğin yunanistan vizesi alıp direkt almanya'ya gitmeye kalkarsanız "hayırdır bruder, sen vize aldığın yere niye gitmedin" diye sıkıştırabilirler. buna karşın ne yapmanız gerektiğini seyahat planı bölümünde detaylandıracağım.

    not: i am the wooden doors düzeltti; eğer çoklu giriş vizesi alırsanız başka bir ülke'ye direkt girebiliyormuşsunuz. ben denemedim, bilmiyorum.

    vizesizlik
    unutmayın ki tüm avrupa ülkeleri avrupa birliğine dahil değil ve schengen bölgesinde değil. şu linkten türk vatandaşlarının tabi olduğu vize uygulamalarını görebilirsiniz. avrupa'da arnavutluk, bosna hersek, ukrayna, gürcistan, karadağ gibi ülkelere vizesiz biçimde girebiliyoruz.

    gidilecek yer
    öncelikle kendinize bir bütçe belirleyin. ama "şu kadar param var" diye değil. "son kuruşuna kadar harcayabileceğim para" diye. şahsen ben yurt dışına çıktığım vakit götü yanmış kedi gibi o ülkeden bu ülkeye dolaşmayı sevmiyorum. gittiğim yerde 3-5 gün kalayım, sağını solunu göreyim, eğleneyim, poker oynayayım, biralarından tadayım falan istiyorum.
    bu yüzden örneğin kendime 1000tl gibi bir bütçe ayırdıysam, "önce fransa, sonra almanya, oradan ver elini hollanda" demek eziyet olur. gittiğim şehirlerde en pespaye yerlerde kalmak zorunda kalırım. gerek yok.

    bu arada 1000 tl abartı değil. evet evet, sadece 1000 tl harcayarak (nööy sadece mii?? demeyin ağzınıza kürekle vururum. 3-5 günlük yol-yemek-barınma dahil yurt dışı tatilinden bahsediyorum) örneğin prag'da gayet eğlenceli 3 gün geçirebilirsiniz.
    kalacağınız yerin kalitesi - kalacağınız gün sayısı - yapacağınız aktiviteler üçlüsünün toplam faydasını maksimize etmek için aşağı yukarı 2000 tl yeterli olacaktır (yol da dahil).

    genelde yurt dışı tatili denince akla ilk gelenler arasında olmayan çek cumhuriyeti, hırvatistan, belçika gibi ülkeler orta pahalılıkta olup, hiç akla gelmeyen estonya, letonya, karadağ, slovakya, slovenya gibi ülkeler gayet ucuzdur. "nereden bilicem lan hangi ülkenin hangi şehri ne kadar ucuz?" sorusuna yanıtınız burada. tabi "ohoo kiralar çok pahalıymış abi, ne gidicem" demeyeceğinizi varsayıyıorum. asıl önemli olan yemek ve alışveriş masrafları.

    tabi ne yiyip içeceğiniz de önemli. "ben börgırcıyım abi, dünyanın en güzel yemeğini vopıra değişmem" derseniz size macaristan, çek cumhuriyeti, polonya ve ukrayna gibi sovyet rusya zamanından kalma geleneklerle devam eden ülkeleri tavsiye ederim. yok eğer "oraya kadar gittim şöyle güzel ama ucuz akşam yemekleri isterim" derseniz de yuanistan, bulgaristan, romanya, estonya, letonya ve litvaya gibi orta avrupa kültüründeki ülkeleri tavsiye ederim.

    orta ve doğu avrupada alkol her halükarda çok ucuz.

    kalınacak yer
    burada da belirleyici kriter bütçeniz. size booking.com ve hotels.com sitelerini tavsiye ediyorum. buradan en uygun fiyatları bulduktan sonra da tripadvisor'dan yorumları okuyun. şehrin göbeğinde bir yere bakmayın. ama tutup 25km uzaktaki köyün bir oteline de bakmayın. şehir merkezine aşağı yukarı 1-2 km uzaklıkta gayet uygun üç yıldızlı oteller ve lüks pansiyonlar bulabilirsiniz.

    kalite/fiyat oranı en yüksek ülkeler orta avrupada bulunuyor. slovakya, slovenya, çek cumhuriyeti civarında otel ve pansiyonlar çok pahalı değil. gidip hiltonda da kalın demiyorum ama 3 ve 4 yıldızlı otellerin gecelik ücretleri antalya, bodrum, çeşme'deki birçok otelden çok daha az.

    not: perfettissimi diyor ki; hostelworld.com ucuza hostel bulmak için bire bir. yer masrafını minimuma indirmek isteyenler için tavsiye edilir.

    bunların yanında mutlaka (bkz: #60105874). immanuel tolstoyevski'nin harika bir kalacak yer rehberi.

    ayrıca cevirimanyagi da kendi anılarıyla süslemiş: (bkz: #60099085)
    seyahat planı
    en önemlisi. ne gün gidilecek, ne kadar kalınacak, ne zaman dönülecek? bu konuda skyscanner en iyi dostunuz. en ucuz ay diye bir seçenek var, hangi ayın hangi günü uçaklar en ucuz, onu gösteriyor. eğer tatil yapacağınız ülke vizeyi veren ülkeden farklıysa bunu göz önünde bulundurarak bir plan yapmalısınız. yunanistan vizesiyle almanya örneğine dönecek olursak, önce yunanistan uçağına, daha sonra almanya uçağına bakmanız gerekiyor. zira pasaport memuru hans işkillenebilir "bruder, napıyon ayıptır sorması" diyebilir. demesin.

    genelde pazartesi ve perşembe günleri ilginç biçimde uçak biletleri ucuz olur. ama ola ki bir gün sonrasına daha ucuz bilet yakaladınız, onu alın. bazen gözden kaçabiliyor ama bir günlük ekstra otel masrafı aradaki farktan daha az olabilir.

    ayrıca uçak aktarmalı mı, kaç saatte gidecek, bunlar da önemli. bilet 300tl ama 18 saat 42 dakika sonra almanya'da olacaksanız tatilinizin bir gününü havaalanında harcarsınız demek.

    alışveriş ve hediyelik eşya
    eş-dost-akraba yurt dışına çıkandan bir şeyler bekler. onlara ufak çakallıklar yapın. her şehrin bir kapalıçarşı benzeri mekanı vardır. üstelik turist kazıkçısı değiller. gidin oradan buzdolabı magneti, bardak falan alın. eğer içinizden gelmiyorsa "ayıp olmasın" diye hayvan evladı gibi 3 kiloluk biblo almayın. "yurt dışına çıktın getire getire bunu mu getirdin" diye ağız bükecek olan varsa da çevrenizi gözden geçirin.

    son notlar ve kapanış
    üşenmeyin ulan! gidin pasaportla vizeyle uğraşın. uğraşın ki şu krize az destek olun. yıllarca yurt dışından gelen turistlere kazığın alasını atan esnafa haddini bildirin. "ultra süper hiper her şey dahil öyle böyle değil off" kampanyası yapıp şampuandan ek para alan otellere muhtaç kalmayın. tatile dinlenmeye gittiğiniz yerde bilmemkim mafyanın bilmemnesinin çocuğu huzurunuzu kaçırmasın.
    gezin, görün.

    bunların dışında "ben şunu merak ediyorum" diyene yardımcı olurum.

    edit: "abartı" diye mesajlar geldi. buyrun size sıfırdan bir haftalık tatil planı (27 haziran - 4 temmuz):
    3 yıllık pasaport: 425tl
    shcengen vizesi: 300tl
    istanbul-bükreş gidiş dönüş uçak bileti: 265 tl
    bükreş'te şehir merkezine 0.1km uzaklıkta konaklama bedeli: 202 tl
    ortalama bir restoranda öğlen ve akşam yemekleri (bir hafta için): 400 tl
    günde 5 bira: 138 tl
    toplam: 1730tl
    pasaport ve vize hariç: 1005 tl

    türkiye'deki tatil beldeleri için şehir merkezine yakın bir yerde 7 günlük konaklama bedeli
    bodrum'da : ortalama 900 tl
    çeşme'de: ortalama 2000 tl
    antalya'da: 1000 tl

    kim abartıyor?

    bakınız bir örnek daha

    debedit: ulan ne kendine müslüman adamlarsınız. herkes "bi gün lazım olur" fav'a atmış diye. şükela veren yok. 420 fav'la 27. sırada debe entrysi ne demek lan!?*
    ha bi de, mesaj atan bir arkadaş bana başka bir entrymi göstererek "heni yazmayacağıdın la ekşide" dedi. youreads'te de yazıyorum ama "ekşi amaç değil araçtır." diyorum. 14 yıldır üç kuruşluk rant uğruna iyi insanları süründürenler sürünsün istiyorum. karma'ya olan inancımı kaybetmek istemiyorum.

    debedit 2: bir çomar ağlıyor gözleri yaşlı.
  • slow travelcılara yönelik eklemeler yapayım:

    1) couchsurfing: bedavaya kalacak yerler.

    konforu umursamayan gençler için iyi. yerellerle kaynaşma fırsatı. ama bu kaynaşmanın yüzde 90'ı içip sıçma üzerine, zira yaş ortamalası düşük. uzun dönem bulmak zor olduğundan birkaç günde bir yer değiştirmek gerekebilir.

    2) airbnb: ilginç kalacak yerler.

    gruplar için otelden daha ucuz ama bu işin asıl esprisi: couchsurfingden daha konforlu bir şekilde yerellerle kaynaşmak ve değişik yerlerde kalmak (teknede, şatoda, çiftlikte). uzun dönemde pahalı, ara ara konfor için iyi.

    3) workaway veya helpx: yereller gibi yaşamak için.

    part time iş karşılığında birilerinin yanında kalınıyor. çoğu zaman yemek de veriyorlar. işleri ve süreyi o aileyle kararlaştırıyorsunuz. bir kontrat yok, onur ve güven esasına dayalı. web sitesi tasarımından hayvancılığa, aşçılıktan dil öğretmenliğine kadar bir çok şey var.

    4) wwoof: milletin efendisi olmak için.

    helpx'in organik tarım odaklı olanı.

    5) housesitting: bedavaya daha güzel kalacak yerler.

    birinin evine, teknesine, hayvanlarına, çocuklarına, bitkilerine vs bakıyorsunuz onlar seyahatteyken. yazarlık, çevirmenlik, programcılık gibi işleri olanlar için ideal.

    6) voluntourism: parayla gönüllülük.

    organizasyonuna bağlı olarak para tuzağı da olabilir, güzel bir tecrübe de. ucuz bir tatile vereceğiniz paraya, genelde sivil toplum odaklı bir projede part-time çalışma imkanı sağlıyorlar. verdiğiniz paranın bir kısmı barınma, yemek masraflarınıza, kalanı da o programın finansmanına gidiyor.

    7) sezonluk iş: bildiğin iş.

    gemilere mürettebat arayan siteler var. yahut en basiti, gittiğiniz yerde bir hostele başvurun, el altından para alınabilir. masaj, fizyoterapi, aşçılık benzeri işe yarar yetenekleri olanlar hem denizde hem karada iş bulabilirler.

    8) kamp: bildiğin kamp.

    birçok ülkede sağa sola çadır kurmak serbest ve güvenli, illa kamp alanına gerek yok. bazı ülkelerde çadırı bırakıp gezmek de güvenli. kampın güzel yanı, plansız programsız gezebilmek ve kendi yemeğini yaparak sıfıra yakın masrafla yaşamak. kötü yanı ise ayılar. şaka, ayılar da güzel yanına dahil. kötü yanı, 1-3 gün kamp yapmakla 4-100 gün kamp yapmak arasında çok büyük konfor farkı var. ilk üç gün hijyen, çamaşır, kötü hava şartları, kötü beslenme, ulaşım gibi sorunları sallamak kolay ama sonrası için bunları çözmek gerekiyor. en rahatı, bunu hostellerle veya airbnb ile dönüşümlü kullanmak.

    ***

    bu arada neden slow travel, yani ağır seyahat?

    çünkü "10 günde 5 ülke gördüm" diyerek bu işi rakamlara indirgemek aptalca. bu tip seyahatlerde gördüğünüz şeyler birbirine benzeyecektir (aynı turistik yerler, aynı barlar, aynı caddeler). tıpkı iş gezileri gibi. 10 günde 5 ülkeye gidip hiçbirini gerçekten görememek yerine, tek bir bölgeye gidin, orayı gerçekten görüp öyle dönün.

    zaten bir kaç seneye kalmaz bu vr teknolojisiyle her türlü turistik ortamı oturduğunuz yerden gezeceksiniz, boşuna eyfel kulesine bakmaya gitmeye, mona lisa için sıra beklemeye gerek yok. onun yerine insanlarla tanışın, hayatlarına ortak olun. ağır yaşayıp ağır yiyin. mümkünse günlerle değil, haftalarla ve aylarla hesaplayın. mümkünse, bunun gayet mümkün olduğunu görün.

    edit:
    yakın zamanda ucuz uçak bileti hakkında yazdıklarımı da ekliyorum
  • çok da imkansız olmayan bir şey.

    çok güzel entryiler yazılmış, debeye girmiş. şahane. sadece kendimce buradakilere ek yapmak istedim.

    ülkenin dilini konuşmak gerekmez, kör topal ingilizce bile yeter. her şehride ucuz ama güzel yemek bulunur. yemek için en trustik caddelerde gezmek yerine ara sokaklara dalınız. nasıl ki istanbul'da sultanahmet'te restoranlar pahalı ve orta kalitede ise, ama eminönüne inince ucuza şahane yemek bulunuyorsa aslında bir çok şehirde de öyle. bir restoranın lokantanın filan iyiliğini anlamak için müşteri sayısına bakmak her zaman işe yarar zaten de bir de içerideki insanlar yabancı mı oranın yerlisi mi ona da bakın. çin restoranıysa ve içeride bolca çinli varsa iyidir, arjantin restoranıysa ama müşteriler hep turistse oradan uzak durun. gibi.

    lokal insanlara sorun. en başta da taksiciye, otobüs şoförüne sorun. çekinmeyin dil bilmeseniz de, adam da bilmese de açın haritayı, el kolla nereye gidelim dediğinizi anlarlar. genelde de herkes turiste yardım etmeyi sever. sokaktan adama sormayın ama. kimcidir necidir belli olmaz.

    başka yemek opsiyonu bizim migrosa denk gelen ne varsa onu keşfedip peynir, salam ekmek filan alıp bir parkta kendine sandviç yapıp yemek. her öğün farklı lezzet deneyecem diye bir amacınız yoksa, ucuza karın doyurur.

    internet önemli; gitmeden önce gideceğiniz ülkenin kullanıp atmalık internet seçeneklerine bakın. bazı ülkelerde çok ucuza turistler için ucuz ve kısıtlı süreli telefon kartları oluyor. her ülkede o kadar da kolay bulunamayabiliyor ama. bir ülkede 2 gün kullanmalık kartı alırsın işine yarar, öbür ülkede ananın nikahına kadar sorup seni 6 aylık kampanya almaya zorlamaya çalışırlar. ikincisi olduğu takdirde free wifi bulacaksınız. özellikle avrupa, amerika, rusya, avustralya ve yeni zelanda'da kolayca bulursunuz. hatta civarınızdaki cafeden bir kahve alıp wi fi şifresi sormaya bile paranız yetmiyorsa oradan çıkan müşterilere sorun. birisi illa şifreyi verecektir.

    kütüphane keşfedin. gittiğiniz ülkeye göre bolca vardır ya da hiç yoktur. ama turistik kitaplar vs burada bulunur. hem de gün içinde yorulunca yine cafeye filan para vermeden takılıp zaman geçirmek için güzel mekandır. ya da bana öyle geliyor ama kütüphane hep benim çok işime yaradı şimdiye kadar. temiz tuvaleti vardır, wifi'ı, bilgisayarı vardır. kimseye hesap vermeden oturur herşeyini şarjedersin. evceğizinden uzakta bir ev adeta.

    kalacak yer için de couch surfing, air b&b gibi opsiyonları gözden geçirin. hostel de çok keyifli olabilir ama birinin evinde kalıyor olmanın da farklı avantajları oluyor. evinde kaldığı kişiden çok yardım alan arkadaşlarım oldu. kaldığı evin sahibi bisikletini sürekli ödünç veriyordu mesela bi tanesine, öbürüne giymediği kıyafetlerini vermiş hep anında hava soğuyunca.. diğeri havaalanından almaya geldi filan.. yani tabi böyle beklentiler içinde olmayın ama birine misafir gitmişsin gibi de olabiliyor. bunlar olmasa bisiklet ya da yol paraları ek masraf, hava soğudu hesap edemedin mont alınacak masraf, havaalanından taksi masraf. yarın bir gün sana birisi gelir sen de onu ağırlarsın.

    havaalanından taksi demişken. gideceğiniz yere göre taksi aşırı pahalı olabilir, otobüs münasebetsiz erken saatte bitiyor olabilir. otostopa güvenemiyor olabilirsiniz. ama otostop her zaman bir opsiyon. hele türkiye'den daha güvenli bir yere gittiğinizi düşünüyorsanız. otobüs saatlerine bakın, genelde havaalanından şehir merkezine shuttle lar vardır. keşfedin. o yorgunlukla üşenmeyin. hatta havaalanından sizin gibi arrival'dan çıkan diğer insanlara bile sorun "abi arabanızda yer var mıdır beni/bizi de atsanız merkezi bir yere" diye. tipine göre seçin tabi bu insanları.

    bir de son olarak, şahsi kanaatim bu herkesin tercihi farklı olabilir ama, paranızı bence gece içmek yerine daha çok kültürel şeyleri gezmeye harcayın. gece içmeyin demiyorum, ama her zaman sarhoş olursun, bir kaç günlüğüne geldiğin şehirde sarhoş olacağına, geceleri al eline bir bira ortamı izle, muhabbet et tadını çıkar. ikinci üçüncü dördüncü içkiye harcamadığın parayla da kendi ülkende göremeyeceğin şeyleri gör, mesela bir konsere git, müze gez, tarihi bir yapıya gir bak, hiç yemediğin çok tuhaf bir şeyin tadına bakmaya harca parayı, türkiye'de yapmayacağın bir aktiviteye yatır.

    bol keyifli gezmeler diliyorum.
  • yukarıda debe'ye giren entry'de güzel bilgiler verilmiş, ben de birkaç bir şey eklemek istiyorum nacizane.

    bu işin sırrı araştırmak. ne için araştırma? tatillerdeki en masraflı iki kalem olan uçak bileti ve otelin ucuzunu bulmak için.

    son üç senedir hem yaz hem kış olmak üzere altı kere yurtdışına çıktım. berlin, gent, floransa vs. gibi nispeten ucuz şehirlerde de bulundum, münih, stockholm, zürih gibi kafedeki bir sandviçin fiyatını görünce yuh amk çektiğim yerlerde de. her seferinde ortalama 6-7 gün civarında kalıp döndüğüm için ortalama her şey dahil 1500 tl'den daha fazla harcamadım. ha bu rakam bazen 1700 bazen 1200 oldu ülkeye ve şehre göre. dersen ki "bu para az mı amk?", ona da saygı duyarım. bir haftada bu kadar parayı gömmek istemeyebilirsin bir tatile. ama ben kalacak yeri veya yiyeceğin kalitesini açıkta kalmadıktan veya karnım doyduktan sonra pek önemsemiyorum. konfor vazgeçilmezim değil yani. önemli olan bir şehir daha fazla görebilmek. benim gibi olanlar için dört vazgeçilmez kural var her tatilde.

    1. ucuz uçak bileti için erken almak şart zaten, bunu bilmeyen kalmadı. hatta bu konuda birkaç tane analiz de okudum, en ucuz biletler gideceğiniz tarihten 6-8 hafta öncesinde bulunuyormuş. ama özellikle tatilin zirveye çıktığı ağustos ayları için bu pek geçerli değil. o yüzden yaz tatilinin biletini taa şubattan almanızı öneririm. ha illa yazın göbeği olmasın derseniz de eylülün ilk haftasında çok uygun seviyeye geliyor biletler. kış tatili içinse en uygun zaman sömestr tatilinin öncesi veya sonrası. havayolu şirketleri ekim kasım gibi "ulan ocak'ta kim tatile gider sömestr dışında?" diyerek acayip indirimler yapıyor olacak yine.

    ikinci püf nokta da hafta içi uçmak. modern dünyanın yoğun iş temposundan ötürü insanlar haftaiçi bir yerlere gitmek için fırsat bulamıyor zaten, dolayısıyla herkes cuma akşamdan başlamak üzere pazar gününe kadar bir yerlere iki günlüğüne de olsa kaçmak istiyor. o yüzden de cumartesi ve pazar günü uçak biletleri acayip pahalı olur. o yüzden siz haftaiçi uçmaya bakın. özellikle salı ve perşembe günleri bu konuda ideal. mesela pazar-cuma arası alınacak bir yurtdışı gidiş dönüş biletiyle perşembe-salı arası alınacak bir bilet arasında neredeyse 300 tl fark olabilir. hele ki thy gibi low-cost olmayan şirketlerde bu durum iyice tavan yapar.

    bu konuda yardımcı olacak bir diğer bilgi de havayolu şirketlerinin kampanya maillerine üye olmak. ummadık anlarda maile düşen yüzde 30 indirim haberiyle roma'ya 360 tl, isviçre'ye basel gidiş zürih dönüş 250 tl ve kopenhag gidiş stockholm dönüş 350 tl'ye bilet almıştım. diğer yardımcı ise mil puanlı kredi kartı. alışveriş çok mil puan kazandırmasa da bu kartla aldığınız biletlerle yaptığınız uçuşlar gelecek uçuşlar için de bayağı faydalı oluyor. özellikle ing pegasus plus bu konuda bir numara.

    2. ucuz otel bulmanın ilk adresi de hosteller. adam sadece başını sokup duş alacağın ve bir de internet kullanacağın bir yer yapıp geceliği 20-30 euro arasında uygun konaklama sunmuş sana. daha ne olsun? gittiğinde birkaç gece kal, hem de zaten gelenler senin gibi ucuzlukçu olduğu için tam bi yurt havasında sohbet ortamı doğar. booking.com'u bilmeyen yok herhalde artık. bu arada yukarıda yazar arkadaş şehrin göbeği yerine 1-2 km dışında kalacak yer bulun demiş ama ben bu konuda ona katılmıyorum. zira şehrin göbeğinde 5-10 euro fazla para vermeyeceğim derken uzakta kaldığın hostelden merkezde bulunan turistik mekanlara gelirken yol parası vereceksin, çektiğin yol da cabası olacak. o yüzden bence merkezde kalmak ilk tercihiniz olsun.

    yalnız bu merkez işini çok karıştırdılar. amma aralarında bir fark kaldı, o farkınan da çok iyi çok da güzel oldu. nasıl bir fark? booking'te bir şehir için 3-4 farklı şekilde arama yapabiliyorsunuz. mesela roma'yı ele alalım. roma da istanbul gibi birden fazla merkezi sayılabilecek yeri olan bir şehir. işte booking'te roma için arama yaparken vatikan yakınında da mı yoksa ana tren istasyonu olan termini yakınında mı kalacağınızı seçebilirsiniz. arama motorunda bu seçenekler karşınıza geliyor çünkü. sonra da bu seçenekleri konum puanına göre sınıflandırdığınızda hangisi yakın hangisi uzak km bazından size bilgi veriyor. böylece istediğiniz konumda otel seçebiliyorsunuz.

    booking rezervasyonunun bir güzel tarafı da tatilinizden 48 saat öncesine kadar size iptal seçeneği sunan birçok hostel olması. yani gitmeden önce bir aksilik çıkarsa tek kuruş ödemeden rezervasyonu iptal edebilirsiniz. tabii bunun için rezervasyon yaptırırken otelin bu seçeneği size sunup sunmadığını iyi kontrol etmek lazım. bu seçeneğin verildiği odalar 5 euro vs fazla olur; ama kafanız rahat eder.

    3. rotanızı iyi belirleyin. avrupa'da ulaşım ağı çok gelişmiş olduğu için bir ülkeden diğerine sanki türkiye içinde bir şehirden diğerine gidermiş gibi gitmek mümkün. eğer gideceğiniz ülkedeki rotanızı bir daha geri dönmemek üzere belirlerseniz bu da size maddi fayda olarak dönecektir. diyelim ki hollanda, fransa ve almanya'yı ziyaret edeceksiniz. gitmek istediğiniz şehirlerin birbirine yakınlığını harita üzerinden belirleyin ve buna göre birinden girip diğerinden çıkacak şekilde rotanızı çizin. tren bileti satın aldığınız sitelere bakın, farklı rota kombinasyonları içerisinde hangileri arasında bilet fiyatları en ucuzsa onları tercih edin. "aynı mesafe değil mi ya ne farkedecek?" demeyin, avrupa'da çok farkediyor. bir de ben hep giderken uçakla girişi bir şehir, dönüşü başka şehirden yaparım, böylelikle ilk geldiğim şehre geri dönmek için tekrar para harcamamış olurum. özellikle pegasus'ta tek yönlü biletler genelde gidiş-dönüş alınandan ucuz oluyor. bu taktik de aklınızda bulunsun.

    4. marketten alışveriş yaparak karnını doyur. yurtdışında elimden geldiğince restaurant vs gibi yerlerde yemek yemem. giderim marketten alırım, hostelin mutfağında bir şeyler hazırlarım, ya da mutfak yoksa ton balığı ve peynir gibi hazır olarak yiyebileceğim şeylerle idare ederim. dediğim gibi lüks otel kafasında her gün başka bir restaurantta yersen o iş yine olmaz. restaurantta bir porsiyonluk öğüne belki 20 euro verecekken market alışverişiyle o paraya 2 günde 4 öğün çıkardığım çok oldu.

    bir de (aslında bunu konaklama maddesine de ekleyebiliriz) airbnb.com diye bir site var. eğer 3-4 kişilik veya daha kalabalık bir arkadaş grubuyla gidiyorsanız bu siteyi öneririm. bu sitede gideceğiniz şehirde ev kiralıyorsunuz, sistem bildiğim kadarıyla yine booking mantığıyla çalışıyor. ben o kadar kalabalık bir grupla hiç gezmediğim için bunu kullanmadım. ama evlerin konforu ve ücretlerinin bazen bir gecelik hostel parasına neredeyse denk olduğu, bir de bu paranın arkadaşlarınızla paylaşılacağı düşünülürse kalabalık tatillerde inanılmaz ucuz olabilir. bu evlerde mutfağı kullanma imkanı da olduğu için yukarıda bahsettiğim marketten alışverişle yemek olayını daha kolay gerçekleştirebilirsiniz.

    yolunuz açık olsun, biraz araştırmayla bu işler ucuza gelir emin olun. hiç öyle "ay ben elin memleketinde ne yaparım, ne kadar gider" vs diye kendinize korku aşılamayın. bir kez başarınca gelen özgüvenle emin olun bunca yıl bizim kazıkçı otel zincirlerinin açık büfelerindeki sıralarda çürüttüğünüz tatillere yanacaksınız.
  • benim de birkac tavsiyede bulunacagim baslik.

    - öncelikle akliniza hic gelmeyen ülkelerin, akliniza hic gelmemesinin bir nedeni var. gitmeye, görmeye deger olmamalari. ben sahsen kimsenin normalde gitmedigi bir ülkeye gidip (mesela letonya) mutlu oldugumu hatirlamiyorum. dogu avrupa ülkelerini (yunanistan ve hirvatistan disinda) kafadan eleyin.

    - almanlar gibi tatilinizi önceden ayarlayin. pegasus 6 ay sonrasinin biletlerini satiyor mesela. wizz air´e falan bakin. ucuz havayollarini ögrenin. bir de skyscanner´a girip bilet fiyatlarinin hangi ayda ne kadar degistirigini görebilirsiniz. yanilmiyorsam ucak biletini taksitle alabileceginiz siteler var. (eskiden ekobilet vadi, simdi enuygun. com gibi bir sey var)

    - akrabaya, ese dosta hediye kismini atlayin. bosuna masraf.

    - avrupa icinde otobüs ile seyahat cok ucuz. bunu bir secenek olarak görün. otobüs firmalari arasinda "eurolines" biletleri alabileceginiz en pahali bilettir. genelde o ülkenin dilinde websitesi olan cok daha ucuz bir otobüs firmasi mevcuttur.

    - vize islerini, ucak bileti kovamasini falan firmalara yaptirmayin. bir zahmet kendiniz yapmayi ögrenin.

    - hostellerde kalma fikrine alisin. düsündügünüz kadar kötü degiller.

    - hic paraniz yoksa cogu ülkede mcdonalds´in hamburgerleri 1 euro. gidip de sehrin en turistik yerinde yemek yemeyin. sehir merkezinin disinda ayni yemegi daha ucuza yiyebilirsiniz.

    - yaz tatiline gidecek olanlara hirvatistan´i öneririm. gercekten cok ucuz ve güzel.

    - bir de bir haftada 5 ülke görelim falan gibi bir sey yapmayin. ben bir ülkede yasamadikca kendimi o ülkeyi biliyor saymiyorum. gittiginiz yerde 3-4 günden az kalmayin. seneye baska ülkeye gidersiniz.

    - müzeye gidiyorsaniz, indirim seceneklerini ögrenin. pazar günleri bazi ülkelerde müzeler bedava ya da 1 euro mesela. diger günlerde de ögrenci kimliginizi gösterirseniz alabileceginiz indirimler var.

    - o ülkede dini özel bir tatil varsa, sokaklar bombos olacaktir. bu da biraz tatsiz olacaktir haberiniz olsun.

    - bir yerlerde hava güzelken gitmeye calisin, diger türlüsü genelde tatsiz oluyor.

    - gidilecek yerlere dair festivalleri kontrol edin. yapilacak aktivitelerden haberiniz olsun. mesela münih´e oktoberfest zamani gelip, edinburg´a international festival zamani gidip , aa niye kalacak yer yok, her yer pahali demeyin. siz de katilmak istiyorsaniz, rezervasyonunuzu ona göre yapin.
  • naçizane bir iki şey karalamak istediğim rehber.
    ailem almanya da yaşıyor. ziyarete gideceğimiz sıra burada bir araba almıştık ve "lan bütğn almayada çalışanlar gelip duruyo arabayla, biz neden gitmeyah" dedik ve arabayla avrupa turu olayına girdik. ondan sonra gerisi geldi zaten. çünkü yurt dışı tatil ve inceden gezginlik gerçekten hastalığa dönüyor.
    arabayla avrupa turunun bilgisini sonra edit ile vereceğim.
    gelelim konuya. nasıl tatili ucuza hatta bedavaya getiririm?

    - önce tercihlerinizi belirleyin.
    çok çok turistik yerde minimum lükslükte tatil mi?
    o kadar turistik olmayan yerde nispeten daha rahat bir tık lüks tatil mi?
    çevrenizde çok az insanın gördüğü ülkelerde maceralı bir tatil mi? mesela kamboçya.

    - ülke - şehir tercihi: fiyatı etkileyen en önemli unsur. abd de tatil yapmak var afrika da veya uzakdoğuda. mesela newyork da bir hafta tatil parasına taylandda bir ay takılabilirsin. hatta çok daha fazla. ha ben oraya gitmedim ama arkadaşlarımdan gidenler var. fiyatlara inanamazsınız. aldık takyikleri yakında inşallah.

    - sezon tercihi: haziran - ağustos arası şehirler daha pahalı olacaktır. hem yol hem otel çok daha masraflı olacaktır. nasılsa denize gitmiyosun. hem yazın öğlen roma çok sıcak olur. çok kalabalık olur. nispeten bahar veya kış aylarını tercih edebilirsiniz. gitmeden önce planladığınız tarihkerdeki ortalama hava durumuna bakın.

    - yolculuk şekli: alternatif arayın. sadece uçakla gitmek zorunda değilsiniz. tren feribot araç kiralamayı falan inceleyin. mesela bir defasında vize bitmesine yakın yunan adalarına gidelim bari boşa gitmesin dedik. ora mı bura mı derken baktık mykonosa gidiyoruz. uçak bir tek bora jet vardı. kalanı atina aktarmalı ve dünyanın parası. ufak bir araştırmayla bir kişilik uçak parasının yarısından azına gittik. bir acentadan 3 adet feribot bileti. kişi başı sanırım 120€ falandı. kuşadası - samos, samos- syros, syros-mykonos. yol biraz uzundu falan ama arada3 ada gördük, mykonosta takıldık. üstelik yurtiçi gatilden ucuza geldi. hem de fısgık gibi gerçek bir butik otelde. mis gibi yemeklerle.
    alternatifleri değerlendirin. yol şeklinden, mesafeden, süreden korkmayın. imkan varsa ucuz yolu seçin. hem paranız cepte kalır hem de kültürü anlar insanlarla kaynaşırsınız.

    - gidiş zamanı: biletinizi ve otelinizi bayram, seyran, festival vs zamanına alıyorsanız isterseniz 2 yıl önce alın fiyat şişik olacaktır. onun için üç beş gün öncesi sonrası fiyatlarına bakın.
    biletinizin üzerindeki tarih hafta sonuysa ücret yüksek olacaktır. benim gidiş geliş biletlerim hafta içidir. mesela çarşamba gidiş yaparsam perşembe cuma oraları öğrenir, yol yorgunluğunu atar, hafta sonu takılırım. sonra biraz daha ara ara dinlene geze salı çarşamba atlar gelirim. hafta sonunu da orada geçirmiş olurum.

    -gezi şekli: taksi ile de gezilir kiralık bisikletle de. ben hiç bir şehirde mecbur değilken taksi kullanmadım. bisiklette kullanmadım. daha doğrusu üşendim prosedür falan. haftalık veya günlük kart aldım. metro otobüs vs kullandım. hatta paris ve romada onu bile almadım. pabuçlar rahat. e oturmaya mı geldik?

    -şehirlerarası gezi: alın size plan.
    arkadaşlarını bağladın. üç dört kişi gideceksiniz. bileti aldınız milanoya. italyanın yukarsına yani. girdin bookinge. açtın hostelleri merkez uzaklığına göre. hostel ucuz otel biliyorsunuz. 4 hatta 8 kişilik karma odayı komple kapattın. tamam wc banyo ortak. ama ucuz lan işte. dost edinmek de cabası.
    bi iki gün gezdiniz. bi araba kiralıyosunuz hop ordan venedik. gelmeden önce hosteli oradan da kapattın nasılsa. iki gün kaldın hop amalfi, hop roma, hop pompei, derken arabayı napoli havaalanında bırak atla uçağa gel. avrupadaki her ülke için geçerli. noolmuş oldu? ucuza bir hafta on gün içinde dünyanın en güzel ülkesini gayet ucuza, özgür ve turdan bağımsız gezmiş oldun. ne serbest zaman bekledin, ne sevmediğin şehirde kalmak zorundaydın, ne onların anlaşmalı yerlerinden yemek zorunda kaldın, ne de şehre bir saat uzaklıkta otelde kaldın. arabayla amalfiye gittin la manyak mısın?

    - yeme içme: "gardaş parise geldim bi restaurantta yapacam şarabımı mişlen yıldızlı yemeğimi " da diyebilirsin "gardaş ne gerek var düzgün bi yerden alak sandviçi, şarabı. eyfelin dibinde gömek serin serin" de diyebilirsin.
    pizza, makarna, hamburger doyurucu nispeten ucuz alternatifler. bunun yanında marketler ciddi ucuza gelir. orada her markette hazır sandviçler salatalar var. ancak malzemeyi alıp kendin daha ucuza yapman varken gerek yok. altı üstü ekmeğin içine malzeme koyacaksın otelden çıkarken. içkini dışarıda gençlerle de içebilirsin, barda da. ancak dediğim gibi marketler ciddi ucuzdur. nasklsa free shoptan aldın votkanı viskini. bir tane sağlam mug al (bkz: contigo) 10 12 saat soğuk tutuyor. takıl. madem konseptin ucuz tatil.

    - kur takibi: ucuz tatil için en önemli unsurdur. sebebi bir sonraki maddede

    - alış veriş: tatili ucuza hatta bedavaya getirmenin en önemli yolu.
    ilk yapmak gereken, gidilecek ülkeye göre birikimi dolar veya euro ile yapmak.
    elhamdülillah memlekette herşeyin ucu bi yerlerimize deyecek kadar pahalı. o yüzden eğer yurtdışına tatile gitmeyi planlıyorsanız çok acil olmayan ihtiyaçlarınızı liste yapın ve buradan almayın. erteleyebildiğiniz kadar almayı erteleyin. . ayakkabıdan elektroniğe geçerli bu dediğim.
    misal bir, bir buçuk yıl yurt dışına çıkamadık. planımız new york miami idi. birikimi dolar yaptık. aldığımda kur 2.60 -2.70 civarıydı. çıktığımızda 3tl. spor ayakkabı, gopro, hard disk, saat vs ihtyaçlarım vardı ve almadım buradan. hatta protein tozu lazımdı. idare ettim burada.
    sonra ne oldu? şu an burada tanesi 300 - 400 tl civarı olan 2 çift nike ayakkabı ve 200 - 250 tl olan puma ayakkabıyı toplam 150 $ a aldım. bir çift parasına 3 çift. bir gopro hero 4 silverı 925 tl den aldım. geldiğimde 1300 tl idi. yanındabir dolu aksesuar aldım, bir dolu derken hakkaten bir dolu. onlar dahil buradaki fiyatı geçmedi. burada şu an 1600 tl. bir michael korse saat burada1500 iken 400 tl ye aldık. yarı fiyatına 4 adet hdd, ps4 kolu, bir dünya elektronik zımbırtı. tanesi 10 15 $ dan banana republic gömlekler ve kot pantolonlar, guess tişörtler cabası. orada her yerde wifi olduğundan fiyatları internetten kıyaslama imkanınız var. kullanın.
    daha baya ihtiyacımız olan şeyleri aldık ve sadece bunlarla bile yol ve neredeyse otel param çıktı. daha free shop var.
    sadece telefon bile alsanız uçak paranız çıkar. öyle düşünün.
    bir de tax free olayı var. gittin almanyaya 600 € verdin aldın bi akıllı telefon yaklaşık %10u havaalanında basit bir işlemle sana iade ediliyor. burada 3000lik telefonu oradan 2000den aşağıya alabilirsin. (bkz: tax free)

    belki oha diyeceksin ama son seyahatim nasıl bedavaya geldi anlatayım.
    annemi ziyarete almanyaya gittim. gidiş izmir - istanbul - frankfurt, pegasus süper eko bilet. 130 civarıdı sanırım. sadece 8kg el balizi bakkım var. yanında tr çıkışlı bir uçak bileti bedava. dönüş 30kg bagaj hakkı olan bilet. toplam 9 gün.
    valize çok yer kaplamayacak şeyler kodum bir tane de kabine alabileceğim spor çantası gibi bir şey koydum içine. biliyorum boş dönmeyeceğim. sonra başladım burada almadığım şeyler için ihtiyaç listesine bakmaya. mesela orjinal gopro bataryası 40 tl. burada 100 civarı. onun gibi bir dünya zımbırtı.
    sonra valideye alış verişe çıktık. cidden pahalı memlekette yaşadığımızı anladım. anneme ne kadar ucuz falan diyorum şaşkınlıkla. şaka gibi lan. sorsan tarım ülkesiyiz ve çok daha ucız sanıyoruz memleketi ama sütü bile daha ucuza içiyo adamlar. almanya marketi daha ucuz bizden. adamlar ortalama 2000 birim parasının 0.8 i ile süt, 1 civarına 1kg yoğurt alıyo. etler 3 - 10 arası. şaşkınım resmen. en pahalı ürğnü bizdekiyle aynı gibi. sonra başladık turlamaya, sensodyne diş macunları 0.8 ile 2civarı. burada 20 tl saç spreyi orada 2 civarı. adamlar 20 tane efervesan multivitamini 0.60€ ya satıyo lan. zaten kullanıyorum.
    anlatıyorum şaşkınlıkla, annem de "valizin bomboş al götür oğlum manyakmısın" dedi. ben de hakkat la dedim uzun süre dayanacak ve çok kullandığımız malzemeleri aldım koydum valize. sadece evde zaten kullandığımız hatta gelince markete çıkıp alacağım şeylerden resmen gidiş geliş param çıktı. bunlar öyle yük de olacak şeyler değil.
    son maddeyi ayrıntılı anlattım ama ben çözümü öyle buldum. daha önceki tatilimizde zaten ihtiyacımız olan ve almaya karar verdiğimiz ve burada tanesi 2200 tl den satılan samsung galaxy s4 ün ikisini 2000 tl ye almıştım. yan şeylerle beraber o tatilim bedavaya gelmişti.
    tatilim ucuza çıksın diyorsan bunlar önemli.
    tabi bu benim çözümüm.
    ne uğraşıcam diyebilirsin. paran çoktur, uğraşmak istemezsin ayrı konu. burada maksat taktik vermek.isteyen alır isteyen almaz. ben ortaya koyayım da.
  • güzel arkadaşlıklar kurarsanız bazen barınma masrafı ödemezsiniz dolayısıyla tatil daha ucuza gelmiş olur.
  • koronavirüs'ün sürekli mutasyonları peydahlanırken düşünülmemesi gereken rehberdir.

    ha tatil iyi bir şey tabii, ona şüphe yok.
  • ukraynaya gidin. hem de acilen gidin neresine olursa gidin
  • anlık türkiye’deki döviz kurlarına rağmen(1$=18,59/1€=18,09) yurt dışında uygun ve ucuz yollu yurt dışı tatili yapılabilir, evet.

    önceki entry’lerde şahane öneriler zaten verilmiş. iş bu entry ‘yaw dolar 18 olmuş yurt dışı mı kalır’ söylemlerine karşıt olarak ve yurt dışı seyahatine yüreklendirmek adına kaleme alınmış olup her şeye rağmen yurt dışında ucuz tatil nasıl yapılır sorusuna alternatif bir bakış açısı getirmiştir.

    (bkz: 5 bin tl ile yapılabilecek en iyi yurtdışı tatili)
hesabın var mı? giriş yap