• linklerdeki haberleri tıklamaya üşenecekler için gelsin: kendisi, bir haftalık cezasının bitimine bir kaç saat kala tutulduğu koğuştan alınmış, gardiyan olarak askerlik yapan kraldan çok kralcı fırat keser ve ayhan aslan tarafından iki saat boyunca dövülmüş ve dayak sonrasında ayağa kalkamadığı halde "numara yaptığı" gerekçesi ile temmuz sıcağında güneş altında bir sandalyeye kelepçelenerek yarım saatten fazla süreyle ve susuz bırakılarak tutulmuştur. tutuklu olduğu bir hafta boyunca da zaten sürekli dayak yiyen ve susuz bırakılan ana kuzusu uğur'un bedeni bu ağır işkenceye dayanamamış ve susuzluktan ötürü böbrekleri ve beyni iflas etmiştir. durumun ciddiyetini anlayıp götü tutuşan yetkililer uğur'u gata'ya sevk etseler de maalesef bu aslan parçasını kurtarmak mümkün olmamıştır.

    şimdi ben bu dayağı atan o iki allah ın cezası katilin de, o alayın komutanının da taa diyeceğim gg olacak. allah nasip etti, 2 hafta önce baba oldum; düşünüyorum da o yaşa getireceğim, sabahlara kadar uyumadan başında bekleyeceğim, çocuğumla ilgili güzel hayallerim olacak ama iki tane köylü ve bir kaç kompleksli komutan yüzünden evladım hem de bu şekilde hayatını kaybedecek ha? ulan allah hepinizi bildiği gibi yapsın. en ağır acıları tadasınız inşallah. ulan bizi bile soğuttunuz ordudan. belki de komple lağvedilmesi çok daha doğru olacak. lanet olsun hepinize.

    edit: gg
  • kendisi lütfedilip (!) gata'da tedavi edilirken onu bu yaşa getiren anne ve babası "şu an rütbelilerin aileleri kalıyor, siz er ailesisiniz, burada kalamazsınız" denilerek gata misafirhanesine alınmamıştır. ayrıca vefatından sonra da ne bir özür ne de başsağlığı dilenmiştir. dövülerek katledildiği cinayet tümeninin komutanı tümgenera lberkay turgut, tabur komutanının binbaşı doğan aydın, bölük komutanının ise üsteğmen serdar akdemirdir; kayıtlara geçsin, hesabı sorulsun.
  • bu çocuğun ailesine saldıranlar var ya, hepsi orospu çocuğudur.
  • yaş kararları sırasında kimin kara kuvvetleri komutanı olacağını sekiz bin saat bağıra bağıra televizyonlardan haykırarak tartışan bir ülkede adı olmayan bir eğitim zaiyatıdır. yaş fotoğrafında baş köşede başbakanın tek başına oturması bence süper de, sorumluluğu da alamayacaksa o fotoğraf anca kenan evren ifade verdi diye sevindirik olanları kandırmaya yarar, ben onu diyeyim.

    hassiktir lan hem orduyu hem akp'yi aynı anda eleştirdim. şimdi ben düşüneyim.
  • umuyorum ki şu gencecik çocuğun ölümü devlet olarak başımıza öyle bir iş açsın, öyle bir kapanmaz yara versin ki bir uğur kantar daha konuşulmasın. kendi çocuklarının tırnağına zarar gelse ortalığı ayağa kaldıranlar elin çocuğuna gönüllülük esası ile askerlik yaparken tuvaletteki bok kadar değer vermiyor.
  • bu talihsiz kardeşim içtimaya geç kaldı diye 7 gün cezaya gönderilmişse, ki bu tür vakalar genellikle azarlamayla veya en iyi ihtimalle 'soft dayakla' geçiştirilir, hakaretler filan edilir, onu cezaya gönderen astsubayından subayına kadar herkes bu 'cinayette' sorumludur. çünkü işler genellikle şu yöntemle yürütülüyor. diyelim uğur içtimaya geç kaldı ve o içtimayı o gün bir astsubay alıyor. o astsubay illa ki bir ton küfür edip, bu çocuğu okkalı şekilde dövünce, kardeşimiz de isyan etmiştir, olaylar iyice büyümüştür. öyle ya başçavuş vururken esas duruşta saygı göstermelisin, küfürlere "emredersiniz komutanım" diyerek cevap vermelisin. vesselam astsubay tutanak tutmuş, sağa sola imzalatmış, bölük komutanının da onayıyla uğur'u cezaya yollamıştır.

    ancak astsubayın içi rahat etmemiştir, aramıştır merkez komutanlığının başçavuşunu, bu da o disko denilen yere ve inzibatlara filan bakan kişi oluyor, rica etmiştir, demiştir ki, "size bi' asker gönderdim ağabey, ona gece gündüz ızdırap olun" o da "yok olmaz öyle şey" der mi, "hay hay kardeşim" sözüyle kolları sıvar ve emrindeki gardiyan asker abilere talimatını verir: "bu çocuğu s.kmezseniz, ben sizi s.kerim"

    gardiyanlar tamamen ve her zaman en iri yarı en vasıfsız, en kaybedeceği olmayan ve en cahil tiplerden özellikle seçilir. "vur deyince öldür" akımının temsilcileri de gereğini yapar. uğur burada ahmet, mehmet gibidir. her yerdedir. mantık bu olduğu sürece, ki bunların senaryo değil, birebir gerçekler olduğunu ve askerliğini yapmış hemen herkesten duyabileceğinizi belirtmeliyim, biz daha çok uğur'lar kaybederiz.

    hiç umudum yok da, eğer bir ceza filan verilecekse, gardiyanlar zincirin en son halkasıdır. siz daha atın göklere evlatlarınızı, "en büyük asker bizim asker" diye. teslim ettiğiniz kollar, sizlere kalkıp, küfür ettikçe huzur buluyorlar, bir bilebilseniz...
  • ölümünden sorumlu kişiler nasıl hesap verecekler bakalım ve umarım hakettikleri cezayı en ağır bedeliyle öderler. uğur gibi k.k.t.c.'de askerken belirli aralıklarla 2 hafta süreyle disko cezası almış birisi olarak çok rahat diyebilirimki;

    insan bünyesini ciddi anlamda zorlayan cezalara maruz bırakıldım. çömelip saatlerce ayaklarına kan gitmeyecesine kadar beklemek, güneşin altında saatlerce esas duruşta dikilmek, 5 kg tüfekle dakikalarca ellerin havada asılı kalması, bilumum çim yolma, durduk yerde tuğla ile duvar örüp geri yıkma, zaman zaman sırf ego tatmini için süründürülmek, ördek yürüyüşü, komando dansı vs türevi. bu cezalar tabiki pek çok askere uygulanıyor ama bahsedilen yer 'disko' ise durum biraz daha farklı oluyor.

    disko cezası bence bir insanlık suçudur ve bir çok kardeşimiz bu hücrelerden sakat çıkıyor. sağlam çıksa bile psikolojisi muhakkak etkileniyor.

    dileğim bir an önce bu çağdışı ceza türü yasaklanır ve buna göz yumup kendi çocuğuna askerler arasından şoför, öğretmen, koruma seçip krallar gibi yaşamasını sağlayan büyükler(!) cezasını çeker..
  • cenazesinde bir erkek akrabasının ''uğur'u devlet öldürdü '' diye bağırırken ağzı kapatılmaya çalışılmıştı.

    bu, şimdiye kadar askerden ölüsü dönen bir tc vatandaşı için tv'den duyduğumuz en net cümledir.
  • insan hayatının ne denli ucuz olduğunu bizlere acı bir şekilde aksettiren hayatının baharında yitip giden genç bir arkadaşım. sebebi içtimaya geç kalması. yani bu adamın 5 ya da 10 dakika koyun gibi dizilme törenine geç gelmesi ölümle son buluyor bu memlekette. askerliğimi yapalı 6 ay oldu. döndüğümde içten içe bu ülkeden ve doğusundan öylesine nefret ettim ki bana ne insanlarını sevdirebilirler ne suyunu. gg gerekçesi ile içimden geçenleri dilediğim şekilde dile getiremiyorum ama oğlunu askere gönderen o anayı düşünen var mı? ya o babanın hissettiklerini. madde bağımlısı eğitimsiz şehir hayatı görmeyen insanlara komuta gücü verilirse ne olacağını görüyoruz. bunun adı cinayettir.
  • dayak sebebiyle öldüğü için komutanın biri çıkıp "şehit oldu" falan demeyecek. şehit sayılmıyormuş çünkü.

    aman ordumuz yıpratılmasın. ordu yıpratılmadık ana avrat bırakmasın ama, kendisi yıpratılmasın. çünkü daha çok yıpratılacak ana var. bunun için bize güçlü, gururlu, dimdik ve onurlu bir ordu lazım.
hesabın var mı? giriş yap