• eğitimin ve bir ülkenin eğitim sisteminin, sorunlu bütün alanların gelişim ve dönüşümünde çok önemli olduğu hepimizin malumu.

    ziya selçuk'un yeni milli eğitim bakanı olması dolayısıyla internette kimdir nedir diye bakarken, ted'in bir birimi olan tedmem tarafından yayınlanan, ziya selçuk ve ekibi tarafından hazırlanan uep 2015-2022 isimli bi çalışmaya denk geldim.

    eğitimci değilim ama gayet yerinde tespitlerin ve uygulama yol haritasının olduğu güzel bi çalışma olmuş bence. türk eğitim sistemi mevcut sıkıntılarından mevcut şartlarda nasıl kurtulur ve sağlıklı bi yapıya dönüşür sorusunun cevabı olabilir bu çalışma. ben yeni gördüm ve okuyorum şu anda. mutlaka daha öncesinde bu çalışmayı bilen ve okuyan arkadaşlar vardır. ümit ediyorum ki uygulanabilir ve eğitim sistemimizin dönüşümü sağlanabilir bu vesileyle.

    eğitimci olan, eğitimci olmasa bile ülkenin geleceği il ilgili derdi olan arkadaşların da mutlaka okuması gerektiğini düşünüyorum. başlık bu vesileyle açılmıştır.

    çalışmanın linki şu:
    `https://tedmem.org/…sal-egitim-programi?wpdmdl=1137`
  • 2015 yılında türk eğitim derneği tarafından hazırlatılan program.
    217 sayfalık bu şeklen hacimli programı henüz yeni bitirdim. son bölümlere geldiğimde öğrendim ki, meğerse bu programı hazırlayan geçmişin tedmem direktörü, bugünün milli eğitim bakanı ziya selçuk'muş. bu bilgiye baştan sahip olmamak iyi oldu, zira beni önyargılı olmaya itebilirdi. programı okuyunca, birkaç yıl içerisinde iyice belirecek olacak eğitim politikalarını fark edebiliyorsunuz.

    uzun zamandır eğitim sistemi üzerine düşünen, üreten, kurgulayan biri olarak bu programa yönelik eleştirilerimi yazmak istedim. uzun uzadıya içeriğinden bahsetmek mümkün olmasa da benim dikkatimi çeken yerleri belirteceğim.

    öncelikle, ulusal eğitim programı (uep) 217 sayfa gibi şeklen hacimli olsa da maalesef içerik olarak çok zayıf kalmış bir program. ilk sayfalardan son sayfalara kadar neredeyse pek çok ifade sürekli tekrarlanıyor ve amiyane tabirle laf kalabalığı yapılıyor.

    program iyi niyetle hazırlanmış olsa da günümüz eğitim sisteminin artık iyi niyetten fazlasına ihtiyacı var. sorunlara ve onları meydana getiren kaynaklara odaklanıp çözüm önerilerinin sunulmasını beklerken, sorunların çevresinden dolanılmış iyi niyet beyanları ve bazı tutarsız, yersiz, etkisiz fikirler sunulduğunu gördüm. programın pek çok noktasında çözümler es geçilmiş ve niyet beyanı ile sorunlar geçiştirilmiş. birazdan bunların bir kısmına deyineceğim. fakat burada iyi niyetten neyi kastediyorum, birkaç örnekle açayım.

    "türkiye'de bilim ve sanat gelişmelidir."
    "öğrenci merkezli eğitim yaklaşımı getirilmelidir."
    "öğretmen alanında yetkin olmalı ve sürekli kendini geliştirmelidir."
    "öğrenci yetenekleri belirlenmeli ve bireye özgü eğitim programı getirilmelidir."

    vb.

    şimdi bu ifadelerin ortak noktası nedir?
    "ne yapılmalı?" veya "ne olmalı?" sorularının cevaplarıdır.
    herhangi bir eğitimciye sorulduğunda vereceği cevaplar üç aşağı beş yukarı bu şekilde olacaktır.

    programda dile getirilen "fikirlerin" büyük çoğunluğu daha önceden söylenmiş olanların tekrarından ibaret. bunların birkaçı hariç özgün ve yenilikçi değiller. muhtemeldir ki, bu açığı kapatmak için programda laf kalabalığı yapılmış ve şeklen şişirilmiş. eğitim sistemindeki sorunlarımız büyük ölçüde belli. bizim ihtiyacımız olan şey "ne" sorusunun değil; "nasıl" sorusunun cevaplarıdır. artık niyet beyanlarının ötesine geçiş tutarlı, planlı, yenilikçi ve yaratıcı çözümler geliştirmemiz gerekiyor. bu programa ayırdığım mesainin ardından üzülmemin sebebi budur. maalesef dosyayı elim boş kapattım. birkaç istisna var onlara geleceğim birazdan.

    program boyunca ezber söylemler devam ediyor. öğrencinin bilgiyi yapılandırıp değerlendirebileceği bir sistem tavsiye ediliyor (bkz: yapılandırmacı yaklaşım) fakat bunun müfredatta nasıl kurgulanacağına dair en ufak bir fikir yok. ezberci eğitim kalkmalıdır türküsü tekrar ediliyor fakat bazı bilgilerin ezbersiz nasıl aktarılabileceğine dair herhangi bir şey söylenemiyor. çünkü, üzerine düşünülmemiş. günümüz koşullarında ezbersiz yabancı dil nasıl öğreteceksin, çarpım tablosu, periyodik cetvel gibi temel a priori bilgileri nasıl öğreteceksin?

    yine programa yönelik teknik itirazlarım var. program, okulu merkeze alan bir yaklaşıma sahip ve bunu sanki şu ana kadar uygulanan yaklaşım farklıymış gibi, yeni bir şey söyleniyormuşçasına sunuluyor. günümüz dünyasında eğitim dönemsel olmaktan çıktı; eğitim artık zaman ve mekan ile sınırlanmayacak tümüyle toplumsal bir süreç haline gelmesi gerekiyor. günümüzün okulları gerek dış yapısı gerek iç yapısı itibariyle modern bir eğitime elverişsiz. tamamen bakanlığın bütçesi bu okulları dönüştürmek için yetersiz olabilir, bunu dile getirirsiniz anlarım. fakat çıkıp da zaten yeterince okula hapsolmuş eğitimi, daha da sınırlamak akıl karı değil. bırakın okulla sınırlamayı, eğitim okuldışını kapsayacak ve informal düzeye de çekilebilecek ölçüde yeniden düzenlenmeli ve tümüyle toplumsallaşmalıdır. zaten mekansal değil; zaman aralığı olarak da hedef kitlesini değiştirmelidir. dünyadaki trendleri yakından takip ettiğini iddia eden bu program, okul merkezciliği gibi ilkel bir yaklaşıma sarılmış olması şaşırtıcı.

    yine programın büyük hatalarından biri, öğrenci değerlendirmesini tamamen öğretmenin öznelliğine bırakmakta. öyle ki, bu değerlendirmelerin ilerleyen yıllarda üst öğretime geçişte esas kabul edilmesi planlanıyor. (bkz: birikimli öğretmen kararı puanı) türkiye şartlarında bunun uygulanması çok büyük adaletsizlikleri beraberinde getirir. ülkenin her bir kurumu, kuruluşu, toplumsal alanın her bir köşesi çok yoğun bir nepotizmi hakimiyetinde. öğrencinin değerlendirilmesi bu gibi öznel yorumlara bırakılırsa, kayırmacılık alır başını yürür. özel okullarda öğrenci karar puanları şişirilirken, öğretmen üzerinde herhangi bir ekonomik etkisi bulunmayan ailelerin öğrencilerinin puanları normal seyrinde kalacaktır. bu akla gelen ilk adaletsizlik. fakat çoğaltmak mümkün. öğretmenlik mesleği ve okul müessesi önlenemez bir yozlaşmaya girebilir. programın ortaya koyduğu pek çok öneri ve tavsiye, realist değil. yukarıdaki bahsettiğim nepotizm gibi bir kanser görmezlikten gelinerek hazırlanmış. merkeziyetçi idareyi tasvip etmesem de nepotizm zayıflayana kadar öğrenci değerlendirmesinden tutun, bürokratik atamalara kadar eğitimin pek çok noktası merkezden idareye tabii olmalı. elbette beraberinde taşra teşkilatlarına ve okul idaresine kısmi esneklikler sunulabilir.

    programda savunulan ve nepotizme davetiye çıkaran bir başka fikir de üniversiteye girişte öğrenci referanslarının ve niyet mektuplarının belirleyici hale getirilmesidir. bu ikisi amerika'da dahi kayırmacılığa neden olurken, burada affedersiniz ama içinden geçerler.

    bu programın belki de en büyük açığı ve olumsuz eleştirileri en çok hakkeden kısmı, ders saatlerini azaltmamasıdır. ilkokulda 6, ortaokulda 7, lisede 8 olarak belirlenen günlük ders saatiyle herhalde öğrencinin okulu sevmemesini nasıl sağlarız, nasıl okulları iyice hapishaneye benzetiriz, nasıl çocukların turşusunu kurarız gibi soruların cevabı olarak ortaya kondu.

    program kapsamında ortaya konan en yaratıcı fikir etkileşimli eğitim bölgesi direktörlüğü. ilçe mem'lerin yerine getirilmesi planlanan bu mekanizma, eğitimin işleyişi ve idaresi üzerinde önemli bir egemenliğe sahip. bir öğrencinin hangi okula gidebileceğinden tutun, hangi dersi seçebileceğine kadar öğrencinin kaderini belirleyecek pek çok ince detay bu eebd'deki "yetkili kişilere" havale edilmiş. takdir edersiniz ki, bu direktörlüklere gelecek insanların yetkinlikleri tartışmalı olacağı için verilecek kararlara uzun vadede güvenmek de zor olacaktır. ayrıca, yine yeniden eebp ile eğitim-öğretimde idarecilerin öznel yorumlarına yaslanılmış olması beraberinde kayırmacılığı, negatif veya pozitif ayrımcılığı getirecektir. tekrar olacak belki, fakat bu programın ne denli realiteden uzak kurgulandığının bir başka göstergesidir.

    bu programın eğitim sistemimizin en önemli problemlerinden biri olan disiplin sorunlarına dair en ufak bir ibare içermemesi ayrıca ilginç.

    peki bu programın hiç mi olumlu tarafları yok?
    elbette var.

    adına isterseniz eebd deyin isterseniz ilçe mem demeye devam edin, bölgesel teşkilatların güncellenerek geliştirilmesi gerekli. eebd'ye programda çok fazla yetki ve imkan verilmiş olsa da ortaya konan iç işleyişi itibariyle isabetli bir fikir.

    lise türlerinin ikiye* indirilmesi ve bunlardan bilim liselerinin atfedilen ayırt edici önem de yine önemli bir fikir. bilim liselerine girişlerin %2'lik dilimle sınırlanmış olması da ayrıca isabetli. anadolu lisesi ise, bilim liseleri haricinde geriye kalan tüm liseleri içeriyor. böyle bir kapsama alındıktan sonra artık liselerin isimlerinden anadolu gibi gereksiz ve mantıksız bir ifade çıkarılsa daha iyi olur. her liseye sadece ismiyle hitap edebilelim.

    benim hoşuma en çok giden fikir ise, akademik takvimin tek tip değil; bölgelere ve hatta şehirlere özgü olacak şekilde hazırlanacak olması. akademik takvim belirlenirken, bölgelerin iklimleri ve başlıca geçim kaynakları göz önünde bulundurulacak. böylelikle, doğu anadolu gibi sert karasal iklim bölgesinde kış tatili daha uzunken; yaz tatili çok daha kısa olacak. fikrin kendisi güzel ve olumlu fakat özgün değil. bunu ben daha önce düşünmüş ve hatta yazmıştım.*

    ayrıca, online olarak ulaşılabilecek okul portfolyosu, öğretmen portfolyosu ve öğrenci portfolyosu gibi geç kalmış dijital araçlara da program önemli bir yer ayrılması güzel.

    fakat bunların haricinde olumlu pek bir yanı yok.
    halihazırda söylenenlerin tekrarından ibaret, şeklen hacimli, içerik olarak kısıtlı ve sığ bir program.
    eğitimdeki sorunların ana hatlarını es geçen, esaslı çözümlerden yoksun bir program.
    bu programla, eğitim sisteminin düzelmesi, modernleşmesi pek mümkün değil.
    batı'da gördüğümüz bazı yapılmışları elekten geçirmeden kopyalamak ve özümsemek tarih boyunca yaptığımız en büyük hatalarımızdan biri. yapılandırmacı eğitim anlayışı da bir süredir bu şekilde ele alınıp uygulanmaya çalışılıyor. olmuyor ve olmayacak. iğreti duracak, sırıtacak ve toplumsal yapımız gereği sürekli red yiyecek.
    türk eğitim sistemine yönelik denemeler tekraren başarısız olacak.

    başarısız olmayacak esaslı bir dönüşüm için;

    (bkz: eğitim sistemi için yeni nesil ders modeli)
    (bkz: eğitim sistemi için yeni çerçeve)
    (bkz: eğitim sistemi için ölçme ve değerlendirme sistemi)
    (bkz: eğitim sistemi için disiplin modeli)
hesabın var mı? giriş yap