• komünizm ve kapitalizmin belki de uzlaştığı tek konu: tabi o kader tayini, işlerine yaradığı sürece...
  • self determinasyon olarak da ifade edilmekle birlikte, sadece uluslararası arenada tanınmış devletlerin kullanabileceği bir haktır.

    yani sen çıkıp mesela "ben kürdüm, benim halkımın kendi kaderini tayin hakkı var" falan diyemiyorsun. bunun için önce devlet olacaksın; hak ondan sonra geliyor.

    iyisi-kötüsü tartışılabilir.
  • kendi iradesiyle doğmamayı bile seçemeyen bir bireyin oluşturduğu insan topluluklarının 20.yy i model ıslak rüyalarıdır.
  • “ulusların kendi kaderini tayin etme hakkını sonuna kadar savunacağız”.

    “x ülkesinin toprak bütünlüğüne sonuna kadar saygılıyız”.

    bu iki cümle her söylendiğinde hemen herkese mantıklı gelmekte ama birbirine taban tabana zıt anlamdadır.

    devletler özellikle etnik kökenli iç karışıklık yaşayan ve rakip ya da düşman ülkeyi sıkıştırmak istediklerinde 1.’yi, dost ülkede benzer bir sorun patlak verdiğinde ise ise 2.’yi kullanırlar.

    edit: örnek istenmiş.
    mesela katalanlar bağımsızlık istediklerinde tüm avrupa birliği ülkeleri ispanya’nın toprak bütünlüğüne saygı duyulması gerektiğini, ayrılıkçı hareketlerin terörizme kayabileceğini (aba altından sopa gösterme, yani diyorlar ki, “özgürlük istemeyin, yoksa terörist ilan edilirsiniz”) ifade etmişlerdi.

    aynı avrupa devletlerinin birkaçı ırak ve suriye savaşlarının ilk safhalarında, yezidilerin ve kürt’lerin kendi kendilerini yönetme haklarının bulunduğunu ve bunu belli şartlarda destekleyeceklerini ifade etmişlerdi.

    (bkz: self determination) vs (bkz: territorial integrity)
  • saçma sapan bir kavram. daha en başta kavramın yaratıcısı komünistler bu kavramı umursamamış, ezip geçmiş. mesela lenin zamanında azerbaycan veya kırım çıkıp "hadi ben kendi kaderimi belirleyeyim" diye seçime gidecek de rusya "haa tabi evet" diyecek. ulusu mulusu geç daha geçen abd'de eyaletin teki kendi altınlarını kendi topraklarında saklamak için sesini çıkardı da orduyu eyalete yolladılar göz dağı vermek için. görüyoruz komünist çin'in tibet ulusuna yaklaşımını. veya dünyanın en eski medeniyetlerinden hindistanlıların kaşmir konusundaki yaklaşımlarını.

    zamanında ortaya atılmış üzerinde konuşmanın zaman kaybı olduğu kavram.

    ne diyor montesque "hak" hakkında? diğer konularda sayfalarca yazan montesque, hak hakkında sadece bir cümle yazmıştır: güçlü olan haklıdır.
  • neden ulusların kendi geleceklerini belirleme hakkı, ancak bundan çıkar ummaları durumunda başkalarınca kabul edilir?
hesabın var mı? giriş yap