• chp örgütlerini bilmeyene anlatmak zor. şöyle diyeyim; bu ülkede yapmak istediğiniz bir şeyi arkadaşlarınızla, ailenizle bile paylaşsanız insanlar önce size o şeyi neden yapamayacağınızı anlatmakla söze başlar, hevesinizi kırar. kimse size nasıl yapacağınız hakkında bir fikir vermez. desteklerini sadece içinde koca bir "ama" ile verir. örgüt içinde bu durumun ne halde olduğunu ancak örgüt içinde mücadele veren birileri anlayabilir.

    merkez ilçe başkanı seçildiğim gün çok hevesliydim. yaş 32, önseçimden çıkmışım, ardından kongre falan, silip süpürmüşüz. 4 adaydık, 3 tanesinin aldığı oy toplamından fazla oy almışız yönetim olarak öyle diyeyim. yaş ortalamamız da 36, yerimizde duramıyoruz. belediye bizde, şehir bildiğin chp kalesi değil ama başka partinin işi de zor. imkansızı başarmışız resmen. yerel iktidarın sende olduğu bir yerde, bu kadar "çocuğun" yönetimlerde yer alması ancak önseçimle mümkün olabilir çünkü.

    lokaller açtık, her cumartesi bir mahallede halkla birlikte sabah kahvaltıları düzenledik. 55 köyümüz var, her hafta bir gecede 3 tanesini ziyaret ediyoruz. katılım çok büyük, her seferinde konvoylarla gidiyoruz, üstelik seçim falan da yok yakınlarda. minibüsler tutuyoruz mecbur çünkü o kadar insanı kendi arabaları ile taşımak istemedik bir süreden sonra. oturduk bir gün yönetim olarak, baktık ki tuttuğumuz minibüslere ödediğimiz paralar ile bildiğin minibüs alabiliyoruz. biz de bir kampanya başlattık. partililerden bağış toplamaya başladık minibüs için.

    bir milletvekili adayımız telefon açtı yarım saat sonra. "yanlış iş yapıyorsunuz" dedi. "o minibüsü almakla bitmez, onun kaskosu var, trafik sigortası var, bir adam çalıştırmanız lazım" falan, 15 dk. neden yapamayacağımızı anlattı adam. ardından il başkanı aradı, cümleler aynı. yarım saat geçti genel başkan yardımcımız aradı. tahmin edebileceğiniz gibi o da bana bunu neden yapamayacağımızı anlattı. "aynı cümleleri duyduğum 3. telefon konuşması bu" dedim. "kampanyayı başlattık, duyurduk; artık geri dönüşümüz yok, sizi kim aradıysa geri dönüp vazgeçmeyeceğimizi söylersiniz" dedim.

    51 bin lira para topladım. minibüs 73 bin lira. bir lira daha toplayamıyorum ne yazık ki. çaycımız vardı bir tane 50 lira bağışladı, çerçeveletip astım. emekli öğretmen bir ablamız var, emekli maaşını bankadan çekip getirdi. para içinde yüzen üyelerimiz var, bir çoğuna 2. kez para istemek için gitmedim, dilenci gibi hissettirdiler çünkü ilk gittiğimde. sonuç 22 bin lira eksik. bankadan kredi çekip almayı düşündüm ki son çare aklıma genel merkeze gitmek geldi. elimde alacağımız minibüsün katalogları, bastım ankara'ya gittim.

    umut oran'la orada tanıştım. para işlerine o bakıyordu o dönem. "umut bey" dedim. "her hafta böyle bir çalışma yapıyoruz. baktık bu harcadığımız bu parayla bir minibüs alabiliyoruz. kampanya başlattık ama 22 bin liramız eksik. mümkünatı yok 1 lira daha toplayamıyoruz, bize yardımcı olabilir misiniz?" dedim. " başkanım bir saniye ben anlamadım. siz partiye bir minibüs alacaksınız, bunun için de 51 bin lira para mı topladınız?" dedi. "evet" dedim. "başkanım, ben bazı ilçeler kendi aralarında para toplayamayıp binalarının kiralarını ödeyemediği için kiralarını ödüyorum, siz gelmişsiniz partiye kazandıracağınız bir minibüs için 22 bin lira para istiyorsunuz, helali hoş olsun, bizim de katkımız bulunsun" dedi. odasında parande atacaktım sevinçten. telefonu kaldırdı, muhasebeyi aradı, hesabımıza 22 bin lira aktardı. bunların hepsi 5 dakika sürdü. bir kere sorgulamadı, bir kere neden yapamayacağımızı söylemedi. üstüne bir de "aracı aldıktan sonra bana gönderin, bir de ses sistemi kurup güzelce giydireyim aracı" dedi. teşekkür edip kapıdan çıkarken "bu kataloglar bende kalabilir mi?" diye sordu. orada bıraktık katalogları.

    minibüsü aldıktan 1 ay sonra il başkanlığımızın da aynı minibüsü alacağını duyunca il başkanını aradım. "abi, minibüs alacakmışsınız, onun kaskosu vardır, trafik sigortası vardır, takometresi vardır bir sürü dert almayın bence" dedim, bir yandan da gülüyorum. "ben normalde almazdım, her şey senin yüzünden oldu" dedi.

    sonra öğrendik ki umut oran 81 ile aynı marka, aynı model minibüs alınması için ödenek ayırmış. her il için 50 bin lira. üstünü il başkanlıkları bulacak ve para sadece minibüs alımı için kullanılacak. eğer üstünü tamamlayamazlarsa ayrılan ödenek kullanılamayacak.

    yerel seçimler geldi. 12-0 yaptık. bir tane akp'li belediye bulamazsınız burada. çok çalışarak mı oldu, zaten insanlar oy verecekler miydi, doğru adayları mı gösterdik, yoksa bize kolay il mi çıktı sabaha kadar tartışırız. bana göre temelinde umut oran'ın gönderdiği 22 bin lira yatar. 22 bin lira bir para birimi değil çünkü, bir cesaretlendirme birimi benim için.

    genel başkan olur, olmaz bilmiyorum. burjuva mı, halk adamı mı karar verecek adam hiç değilim. umut oran hakkında tek bildiğim, bu partideki "neyi, neden yapamayacağınızı söylemeyen" nadir adamlardan biri olduğudur.
  • 1,5 milyon dolar rüşvet yiyen hırsızın şerefsiz dediği dürüst siyasetçi.
  • yalan söyleyen mebus. şöyle bi açıklaması düşmüş, umarım muhabirden/ajanstan kaynaklanıyordur:

    "chp’ye oy veren seçmenin oylarını hdp’ye kaydırabilir olarak görmüyorum. chp seçmeni ve halkımız genel olarak bilgili. hdp’ye baktığımız zaman seçim barajının kaldırılmasıyla ilgili 4 yıldır parlamentodayım ve bir girişimleri olmadı. en ufak bir çabaları olmadı. çözüm süreci konusunda bile ak parti ile çalışırken seçim sürecinin düşürülmesi konusu yer almadı. ben hdp’yi samimi ve sahici bulmuyorum" (chp'li umut oran'dan hdp yorumu)

    kronolojik olarak, son on senede, dehap, dtp, bdp ve dbp'nin bileşeni olduğu hdp'nin "en ufak çabalarından" seçmeler:

    - seçim barajı aihm'de (9 mart 2005)
    - sadece dtp destekledi: muhalefet ve iktidar karşı (21 aralık 2005)
    - dtp: yüzde 10'luk seçim barajı mutlaka değişmeli (6 ağustos 2006)
    - dtp: aihm kararı adil değil (31 ocak 2007)
    - dtp'den yüzde 10 seçim barajı düşürülsün teklifi (16 temmuz 2008)
    - dtp 'meclis' için dört şart belirledi (16 aralık 2009)
    - bdp: seçim barajı yüzde 3 olsun (09 temmuz 2010)
    - 'pkk'yi dağa çıkaran bdp değildir' (04 eylül 2011)
    - bdp seçim barajının %3'e inmesi için meclis'e teklif verdi (5 aralık 2012)
    - seçim barajında uzlaşma çıkmadı (3 ağustos 2013)
    - hdp'den yüzde 10 seçim barajı tepkisi (8 aralık 2014)

    daha da yazılabilir. yani ne diyim, hdp bissürü konuda yerden yere vurulabilir ancak seçim barajının düşürülmesi ya da tamamen kaldırılması için kanun teklif(ler)i vermemiş, aihm'e başvurmamış, parti metinlerinde veya söylevlerinde bangır bangır bağırmıyorlarmış gibi.. hadi onu geçtim, barajın reel hedefi ve muhatabı değilmiş gibi..

    sanırım, barajın yıkılma ihtimalinden sonra parti artık söylem değişikliğine gitti. kılıçdar hdp'ye pek bulaşmıyor, özellikle mebuslar attan alta hdp'ye kayması muhtemel oyları elde tutmak için "samimi deyil hdp" türküsünü çığırıyorlar. kaldı ki, chp'nin "seçim barajı" eleştirilerinin* tarihi de pek eski değil. hadi onu da geçelim, hdp neden doğru dürüst "hazine yardımı" alamıyor?

    "siyasi partilere yapılacak hazine yardımını kısıtlayan yasa teklifi, meclis genel kurulu'nda kabul edildi. yasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte sadece genel seçimlerde yüzde 7'nin üzerinde oy alan siyasi partiler hazine yardımından yararlanabilecek." (hazine yardımı kısıtlanıyor)

    "tbmm'de grubu bulunmasına karşın seçimlere siyasi parti olarak katılmadığı için dtp'ye hazine yardımı yapılmayacak. 2005'te akp ve chp'nin siyasi partiler yasası'nda (spy) anap'a karşı yaptığı değişiklik olmasaydı, dtp de bu yardım alabilecekti. bütçe gelirinin beş binde 2'si, son seçimde yüzde 7 ve üzeri oy almış siyasi partilere hazine yardımı olarak veriliyor" (dtp'ye hazine yardımı yok)

    dün dündür bugün bugündür, e mi umut beğ. chp de acayip değişti, öyle mi? peki, herhangi bi özeleştiri yapmadan "samimi ve sahici" olan ve olmayan kim?
  • çok yakından tanıdığım kadarıyla hakkında çıkan bu abuk subuk haberlere bile gülmeyecek ciddiyette bir insandır. efendi, nezaket-tevazu sahibi, ölen köpeği oscar'ın heykelini işyeri bahçesine diktirecek kadar da sevgi doludur.
    bir de ilkokul seviyesinde bir yazışmanın konusu haline getirilen umut oran sizin gibi aptal değildir ak troller.
  • egeboy'dan bildiğin süt oğlan muamalesi görmüş, chp içinde kafası çakallığa çukallığa değil de, siyasete, ekonomiye, hakka, hukuka çalışan 3-5 adamdan biri.
  • gecen kurultayin genel baskan aday adayi bugünün parti meclisi üyesi.orda görmek kendisini sevindirici.deniz baykal'in karsina cikma cesaretini göstermesi, küsmeden calismasi burayi hak ettiginin ispatidir.hayirli olsun.
  • sabah gazetesi ile atv’nin satışı için başbakan tayyip erdoğan tarafından havuz kurulduğu iddialarına ilişkin verdiği soru önergesini -doğal olarak- kendi web sitesine koymuştur. sonrasında ise telekomünikasyon iletişim başkanlığı tarafından kendisine web sitesine koyduğu soru önergesi haberinin kaldırılması tebliğ edilince bu tebliğe sert tepki göstermiştir.

    basın toplantısı şuradan izlenebilir.
  • daha önce seçim barajı üzerine konuşurken durduk yere söylediği hdp hakkında yalanını aktarmıştım, bugünlerde metin feyzioğlu gibi "gizli evetçi" oldu muhtemelen.

    geçtiğimiz günlerde, cartagena'da sosyalist enternasyonal'in xxv. kongresi düzenlendi. george papandreou yeniden başkan seçildi, 14 aralık 2014'ten bu yana başkan yardımcısı olan umut oran da "tazelendi". bi gelişme daha var, onu sona sakladım.

    pyd, kasım 2015'te luanda'da gerçekleşen se konseyinden bu yana "consultative member" zaten. bu seneki konseyde "full member" olarak statünün yükselmesi isteniyordu, olmadı. umut bey, kongre sonrası yazılı açıklamada "pyd savaş suçu işliyor, üyeliğini reddettik" diyerek "kulis çalışması" yaptığını açıkladı. hükümetlerin bi şekilde etkin olduğu her "politik enternasyonal"de olduğu gibi, se'de de bunlar hep yapılır. örneğin, "observer member" polisario'nun tam üyelik hedefleri fas hükümeti tarafından engellenir alttan alta (buna rağmen "consultative" olabildiler konseyde), ancak se'de böyle açık seçik müdahelenin olduğu ifade edilmesine, hele hele muhalefet partisinin yazılı açıklamasına yansımasına şahsen pek karşılaşmadım.

    dolayısıyla havuz medyasının sözcülerinin "hükümetin/akp'nin yapamadığını yaptı" açıklaması yalandır. oran, pyd'ye çoktandır karşı çıkıyordu ve hatta "chp temsilcisinin sosyalist enternasyonal’deki utanç verici çabası" olarak yerilmişti zaten. bu çabaya rağmen, pyd alt kademe bile olsa sandalye kaptı. ve tam kongre öncesi evet cephesi'nden mal hareket partisi grup başkanvekili erhan akçay "chp, pyd'yi meşrulaştıracak" diyerek ve havuz medyası da "chp ve pyd kolombiya'da buluşacak" haberlerini yayarak ayar çekti. yani, pyd'ye engel ile referandum 2017'yi bi potaya eritiyorsa, tam da hükümetin ve evet cephesinin istediğini yapı umut bey. aksi açıklamalar, en hafif deyimle kendini kandırmaktır.

    zira sona sakladığımı şimdi açıklayayım: ynk genel sekreteri celal talabani, bu konseyde onursal başkan oldu. yani, açıklamasında "barzani'nin kürdistan bayrağı" diyerek aşağıladığı ala rengin se'de daha güçlü şekilde dalgalanacak.

    (bkz: chp’nin sosyalist enternasyonal’de pyd hazımsızlığı!)
  • umut oran, kendisine yönelik iddialar için "bu bir mit saldırısıdır" dedi. ak medya'nın bağzı tasmalıları ise "cevap vereceğine, suçu mit'e atıyüür" diyorlar şimdi de.

    öyle ya da böyle, umut oran, mit faaliyetleri hakkında en çok araştırma yapan mebuslardan biridir. serap eser, mit tırı vs. yazılı soru önergelerine bi göz gezdirin isterseniz. bu yüzden bizzat mit ve ak medya tarafından hedefe konulmasında şaşılacak bişey yok. ayrıyetten, "cevap veremiyüür" diye sızlanmayın isterseniz. siz zararlı çıkarsınız. zira, umut oran'ın -mit hakkındaki- sorularının hemen hemen hepsine bakın nasıl "cevab" verilmiş:

    "süresi içinde cevaplandırılmadığından gelen kağıtlarda yayımlandı"
  • chp genel başkan adaylığını açıklayan biri.

    o halde lütfen kendisine bir parti kursun da seçim sonuçlarını izlerken emineanım'la birlikte çekirdek çitlesinler.
hesabın var mı? giriş yap