• fatih özgüven olsa gerek, bu filmin türkçeye "ayazda bir yürek" olarak çevrilmesinin yanlış olduğunu, bu çevirinin durumu arabeskleştirerek anlam kaymasına yol açtığını, doğru çevirinin "buzdan kalp" olması gerektiğini söylemişti, ki haksız da değildi, stephane, tek kişilik dünyasında hiç de öyle mutsuz, ayazda üşüyor gibi görünmüyordu.
  • hayata katılmak yerine onu uzaktan seyretmeyi seçmiş, yorgun bir adamın hikayesi.

    --- spoiler ---

    stephane öncelikle yeteneği olmadığından, hayran olduğu müziği yapmaktan vazgeçmiştir. film boyunca bir nota bile çalmaz kemanla. tamir edip teslim eder sahibine, sonrasında dinlemekten röntgenci bir haz alır. aynı seyirci yaklaşım, ortağıyla ve camille ile de sürer. sürekli camille'yi seyreder, dinler ama sahip olmak istemez, o zaman bu konumunu yitirecektir. aralarındaki kavgadan sonra peşini bırakmaması, hala konserlerine gitmesi zaten asıl istediğidir. hayatta tad aldığı kavramlar açısından mersault'tan ve diğer varoluşçulardan oldukça farklıdır. son sekansta camille ve stephane'in gidişini izler, çayına şekerini atar, insanlar yaşamaya o durup seyretmeye devam eder.

    --- spoiler ---
  • daniel auteuil ve emmanuelle beart'ın mükemmel filmi. çok sevdiği halde kendini uzak tutmak ne demektir, işte onu anlatır.
  • en çok tutmak istediğini yakalamak için bile elini uzatamayacak kadar ayazda kalmış bir yüreği anlatan, seyredenin içini acıtan, film boyunca "koşsana, yakalasana, tutsana" çığlıkları bastırılarak seyredilen film, hayat o yüzden serin*, ve de işte kafiye: düşler o yüzden derin*, ya işte öyleyken böyle.
  • aldous huxley, sessizlikten sonraki en anlamlı şeyin müzik olduğunu söylüyor. un coeur en hiver tam da bu iki kavramı anlatan çok güzel bir film. sessizliği bozan değil ona anlam katan, onun içinde eriyen notalara hayran olmamak elde değil. film, var olan duyguları ya da var olduğu düşünülenleri, istenip de hissedilemeyenleri ya da hissedilip de açığa vurulmayanları orkestranın birer parçasıymış gibi bazen tek tek dinletiyor bazen de hepsini birden işitmemizi sağlıyor. gerçeklerin estetik zevkle dile geldiği film daniel auteuil'in harika performansı sayesinde biraz "üşütse" de emmanuelle beart'ın hüzünlü güzelliği ve belirsiz sonu nedeniyle buzlarımızı biraz olsun eritiyor.
  • 21 uluslararası istanbul fim festivalinde gosterimde olan odullu fransız filmi..aska inanmayıp sadece muzige inanan keman ustası stephan * dost degil ortak diyerek adlandırdıgı is arkadası maxime * ve hayatlarına aynı anda giren genç bayan kemancı camille * arasındaki üçlü bir aşk öyküsü gibi gözükse de film boyunca bekledigin şeylerin geçekleşmemesinden dolayı insanı huzursuz kılıcı bir yanı da var..
  • şu hayatta en sevdiğim filmlerden biri olmasının yanında, bilmeyen insanlara neden şahane olduğunu anlatırken çok zorlanıyorum, sonunda film piç oluyor, ben de salak gibi kalıyorum ortada o oluyor.

    ben: ya bu "un coeur en hiver" süper film, şöyle güzel böyle güzel, oyunculuk-müzik-aşk herşey var bıdı bıdı
    bilmeyen insan: hadi ya, konusu ne?
    ben: işte bi keman tamircisi var, bunun ortağının çok güzel bi kız arkadaşı buna aşık oluyor ama bu reddediyor falan filan bıdı bıdı
    bilmeyen insan: niye reddediyor ki?
    ben: eee üüü işte keman yapıyor, eee kalbi buzdan?!
    bilmeyen insan: hıı anlıyorum (git allahın salağı, kendi filmi anlamamış bana anlatıyor bir de)

    bu arada türkiye'de dvd'sinin kanal d home video'dan çıkması, daha önce karşılaştığım çeşitli türkçe altyazı faciaları yüzünden beni oldukça düşündürüyor. nedense fransızca altyazılarda türk çevirmenler bir kendilerinden geçiyorlar, ortalık dağılıyor. dolayısıyla almaya korkuyorum.

    gelecekten gelen edit: ilk baştaki soru* hakkında gayet enteresan bir yazı için:
    http://faculty.frostburg.edu/…hil/forum/winter1.htm
  • nereden aklıma geldiyse gene, oturdum gene izledim. filmde cevabı oldukça derinlere gizlenmiş "stephane neden böyle yapıyorsun kuzum :((" sorusuna bir cevap düşündüm. film yorum için çok geniş bir alan bıraktığı için tabi doğru-yanlış denecek bir şey değil, benim yorumum sadece:

    --- spoiler ---

    stephane ilk başta oyun olarak başlasa da camille'i gerçekten seviyor. işin sonunda da itiraf ediyor zaten. camille'i neden başta kabul etmedi derseniz bir sürü cevabı var bunun, camille gibi "yanan" birisi stephane gibi "donmuş" birisini eritip yok edebilir mesela. hayatını keman tamiri üzerine kurmuş bir nizami olmak konusunda takıntılı bir insan ve dengesiz camille, stephane eninde sonunda camille'e istediğini veremeyeceğini tahmin etmiş olabilir. daha ziyade bunun cevabı ustasıyla olan alakasında gizli bence, o zamana kadar yanlızlık üzerinden şekillendirdiği hayatında ustasının ilişkisi onu aydınalttı. sonra camille'e gitti zaten. benim fikrim stephane olumlu bir değişim geçirdi filmin sonunda, kurduğu ilişkileri sorguladı ve içinde bulunduğu durumun farkına vardı. hatta iyice iyimserliğe bağlarsak camille'in filmin sonundaki bakışından ileride belki birleşirler mi diye hayal bile kurabiliriz, ama o kadar da değil muhtemelen.

    --- spoiler ---

    süper film kısacası.
  • bir olayi anlatan goruntuleri pelikule aktarmak yerine duygulari pelikule aktarmayi secen ve bu isi o tertemiz sinema diliyle basariyla yapan claude sautet'nin basyapiti.

    aslinda uc ana karakteri, filmde sik sik karsimiza cikan ve kayit icin hazirlik yapan uc enstrumana benzetmek de mumkun: keman, cello, piyano.
hesabın var mı? giriş yap