• bir altın palmiye ve iki oscar ödüllü 1966 yapımı claude lelouch filmi. başrollerini jean louis trintignant ve anouk aimée paylaşır. siyah beyaz görüntüler ile renkli görüntülerin bir arada kullanıldığı, sahnelere uygun gülümseten müziklerin sahibi duygusal film. geceleri yatmadan önce asteriks çizgi romanı okuyan, dakik olmayan, ölmüş kocasını unutamayan bir kadın. aralık ayında bile üstü açık araba ile gezen, otomobil pilotu, renkli bir adam. ortak noktaları ise yatılı bir okulda okuyan iki küçük çocuk. hayat ve sanat arasındaki gerçeklik farkını sürekli vurgulayan ve sürekli hayatı seçen bir film. adam heyecanın sınırlarında yaşayan gerçekle burun buruna bir yaşam sahibi, kadın ise set arkalarında dünyaya kameralar arkasından bakan bir yabancı. bazı sahnelerinde kelimelere veya açıklamalara ihtiyaç duymadan sadece görüntülerle ipucu veren, izleyici ile oyun oynayan rengarenk aşk filmi.
  • benzerine kolayca rastlanabilecek bir hikayesi olmasına rağmen, şaşırtıcı dönüşlere sahip film. senaryoyu güçlendirici etkisi ise, renk kullanımı ile sağlanıyor sanki. anne'in ölmüş kocasıyla hatıralarını renkli izlerken, seneler sonra jean-louis'le yakınlaşma sahnelerini siyah beyaz izlemek, anne'in kararsızlığı, düşündürüyor. filmin metninden de anlaşılan, hatıralar canlılığını yitirmiyor ama yaşananlar da film gibi yaşanabiliyor. yine hangisine tutunmak gerektiğine, film yanıt veriyor. "mutluluğu reddetmek çılgınca."
  • 1966 yapımı claude lelouch filmi...

    iki oscar ödüllü, iki de oscar adaylığı bununan, altın palmiye sahibi film...

    o değilde bu müziği yok mu, dinlendiriyor insanı hacım...

    http://www.youtube.com/watch?v=k550-6_qumi
  • 1966'da altın palmiye'yi signore e signori ile paylaşmış filmdir.
  • nerede olursanız olun, dinlerken bir filmin içindeymişsiniz hissi veren film müziği.
  • 1966 da başlayan bir aşk..
    1986 da lelouch aşkın devamını da getirmiş..un homme et une femme 20 ans deja
    arka arkaya izlendiğinde hayat ile sanat arasında seçim yapmayı daha iyi beceriyorsunuz..

    yangında ilk kurtarılacak bir sanat eseri midir yoksa tam yanında duran bir kedi mi??
    bu soruya kedi diyen iki kişiden biri öyle dese de gerçekle karşılaştığında yine kediyi mi seçer??

    itiraf edeyim, devam filmlerinden hiç haz etmem..bir de numaralanmaları bana samimiyetsizliğe ekşi krema eklemek gibi gelir..gerçi yeni hayatımızda, yeni isimlerle devama yönlendiriliyoruz ya, neyse..
    (bu kategoriyi bozan-şahsım adına- yalnız cehennem silahıdır..burada bir çelişkim var,kabul ediyorum..
    ama kaç adet numarası olursa o kadar çok eğleniyorum..napiiyim)

    gelelim claude lelouch un devam filmi anlayışına..

    aşk nasıl bir şeydir ki aradan tam 20 yıl geçtikten sonra geri teper..

    aşk nasıl bir şeydir ki saatte kaç km hızla yol aldığın bu denli önemli olur..

    aşk nasıl bir şeydir ki km sayacına bakıp, diğerini sollamadan yanyana gitmeyi başarabilesin..

    aşk şöyle bir şeydir; ister erken var gideceğiniz yere ister daha geç..oraya vardığınızda ikinizdedir.

    cehennnem silahı serisi beni nasıl gerçek hayattan biraz uzaklaştırıp anlık ya da saatlik keyifler yakalatıyorsa bu aşk hikayesinde ( lelouch'un bu iki filmini bir hikaye diye isimlendirmek daha manalı geldi ) tersi var..
    aşkın bu derece gerçek olarak bana geçtiği başka kaç hikaye sayabilirim bilmiyorum..
    belki de sadece kendi hikayemi..

    bir sırt ısır sende de izi kalsın..
  • müziği francis lai tarafından bestelenmiş olan film.
  • jean louis trintignant in bas parmaginin anouk aimee nin sirtina degebilme ihtimalini dahi sevdirebilecek kadar zekice cekilmis 1966 tarihli fransiz filmidir. anouk aimee nin gamzelerinden uzun kirpiklerine kadar her kivrimiyla yarattigi cazibesi beni benden oyle bir zerafetle almistir ki filmin sonlarina dogru jean louis trintignant i icten ice siyah beyaz kiskanmaya basladim. telefonu olsa arayip akilli ol demem isten bile degildi.

    (bkz: turk erkegi)
  • ic mekanlarin siyah beyaz dis mekanlarin renkli olmasi filme ayri bir özellik katmistir, kisacik zamanda yakalanabilen mutlulugu, cok az dialogla ifade eder lelouch filminde, daha cok bakislardan, dokunmalardan, mimiklerden anlariz karakterlerin hissiyatini, muzigi de o kadar guzeldir ki hala i-pod'umun en cok dinlenen sarkilari arasindadir. sozleri soyle:

    comme nos voix ba da ba da da da da da da
    chantent tout bas ba da ba da da da da da da
    nos cœurs y voient ba da ba da da da da da da
    comme une chance comme un espoir
    comme nos voix ba da ba da da da da da da
    nos cœurs y croient ba da ba da da da da da da
    encore une fois ba da ba da da da da da da
    tout recommence, la vie repart

    combien de joies
    bien des drames
    et voilà !
    c'est une longue histoire
    un homme
    une femme
    ont forgé la trame du hasard.

    comme nos voix
    nos cœurs y voient
    encore une fois
    comme une chance
    comme un espoir.

    comme nos voix
    nos cœurs en joie
    on fait le choix
    d'une romance
    qui passait là.

    chance qui passait là
    chance pour toi et moi ba da ba da da da da da da
    toi et moi ba da ba da da da da da da
    toi et toi et moi.

    yabadabadu gibi gozukse de cok guzeldir...

    yanlis zaman yanlis mekan, bir turlu denk getirememe, kacirilan bakislar..... biraz iklimleri andirir ama daha naifi daha sevecenidir
  • üzerinden an itibarı ile 48 yıl geçmiş , ilk defa 2014 senesinde seyrettim.
    yarım asıra yaklaşmış bir yedinci sanat eseri ama bugün dahi insanı sarıp sarmalıyor demek ki bu aşk denilen meretin çaresi ilacı olmadığı gibi zamanı ya da mekanı da yok.
    çok sade ve duru bir hikaye, belki de zamanın ötesine taşmasının sebebi bu..
    bir de lelouch'un sihirli değneği değmiş tabii, son sahnede baş rol kadın oyuncusu anouk aimée'ye doğaçlama yaptırılmış onu aktör jean-louis trintignant'ın karşılayacağı ve bu şekilde bir sahnenin çekileceğinden haberi yokmuş, ee lelouch bu ne kadar sıra dışı olduğunu merak edenler varsa otursunlar on dakika ayırıp kısa metrajlı c'etait un rendez-vous'yu seyretsinler.
    gerçek fransız kadınları nasıl olur , doğma büyüme parizyen anouk aimée'ye bir baksınlar..
    fazla gözükmemesine rağmen, paris neden güzeldir sorusuna cevap arayanlar da baksınlar, 48 sene önce çekilen filmin mekan ve caddelerinin hâlâ aynı olduğunu görsünler(belki trafik akışı değişmiştir epi topu)..

    dip-not : son sahnenin çekildiği merdivenle çıkılan o paris garını bilenler lütfen bir haber salsınlar, bir yeşil yaksınlar sevabına, ne zaman olursa olsun ..ben hiçbirine benzetemedim..
hesabın var mı? giriş yap