• fransız ihtilali serisi vol. v: ekmek, açlık ve isyan

    guerre de la farine, fransa krallığı'nın kuzey, doğu ve batı bölgelerinde, 1775 yılının nisan ile mayıs ayları arasında yaşanan bir isyan dalgasıdır. önce bir anda tahıl fiyatları şiddetle yükselmiş ve ardından devrimin ana sebeplerinden olan ekmek fiyatlarında büyük bir artış gerçekleşmişti; ekmek halk için temel bir besin kaynağıydı. insanların ayaklanmasına katkıda bulunan faktörler arasında kötü hava koşulları, verimsiz hasatlar ve 1773-74'te kraliyet dükkanlarından halka açık tahıl tedarikinin polis tarafından durdurulması da yer almaktadır. bu büyük çaplı isyan, xvi. louis'nin maliye bakanı anne robert jacques turgot tarafından, arz toparlanmadan önce, dayatılan buğday fiyatına kota koyulmasıyla ve askeri birliklerin konuşlandırılmasıyla yatıştı.

    un savaşı, ancien régime sırasındaki daha geniş bir sosyal ve politik krizin bir parçasıydı. bu olay, yalnızca açlığın neden olduğu bir isyan olarak değil, aynı zamanda fransız ihtilali'nin bir prelüdü olarak ele alınmalıdır.

    nedenleri
    ancien régime dönemi fransasında ekmek köylülerin ana besin kaynağıydı. gıda kıtlığı ise, modern tarım devrimine kadar her zaman var olan bir endişeydi ve 18. yüzyıl fransası bu konuda bir istisna değildi.

    bu dönemde kraliyet polisinin görevi, kanunu korumaktan çok daha fazlasını içeriyordu; polis toplumdaki pek çok sistem üzerinde görevliydi, hatta sokakları süpürmekten bile sorumluydu, ayrıca gıda stoğu üzerinde katı bir kontrol uyguluyorlardı. toplumsal düzeni korumak adına tahıl piyasası, ekmeğin kalitesini korumak ve her zaman tüm nüfus için bulunabilirliğini sağlamak için katı kurallara tabi tutulmaktaydı. tahıl tüccarlarına şüpheyle bakılıyordu; bu hayati gıdanın ununa diğer ürünleri de (tebeşir veya ezilmiş kemikler gibi) karıştırdıklarından veya tahıl istiflediklerinden şüphe duyulduğu için "halkın en acımasız düşmanları" olarak adlandırılıyorlardı. ancien régime, açgözlü ekmek piyasasının katı tedbirlerle yönetildiği bir ahlaki ekonomiyi tercih ediyordu. polis, unun saflığını kontrol ediyordu ve hiç kimsenin fiyatları yükseltmek için tahıl saklamayacağından emin olmak adına sık sık denetim yapıyordu. tahıl polisi, istifçiliği hafifletmek için kötü hasatla karşı karşıya kalan bölgelerin ihracatını yasaklıyor ve aşırı üretime sahip bölgelerden tahıl ithal ederek önlem almaya çalışıyordu. ayrıca bir tüccarı ununun fiyatını düşürmeye zorlama yetkileri vardı. (daha sonra bolluk zamanlarında kaybı telafi edilirdi.)

    aydınlanma çağı'nda, fizyokratik ekonomi düşüncesi ortaya çıktı. fizyokratlar veya kendilerine verdikleri isimle iktisatçılar, ayaklanmalardan önce maliyenin başı olan turgot üzerinde büyük bir etkiye sahiplerdi. turgot, hükümetin yeni ekonomi politikasının nasıl olması gerektiği konusundaki görüşünü, vincent de gournay'ye ait olan terimle özetledi: "müdahale etme, bırak geçsin" anlamına gelen, görünmez el kavramı olarak da bilinen "laissez faire, laissez passer". turgot, éloge de gournay adlı makalesinde, gournay'nin "bırakın yapsınlar" ekonomik ilkelerine olan inancını tutkuyla savundu ve buna göre, polis düzenlemeleri kaldırıldı, 13 eylül 1774'te serbest tahıl piyasası kuruldu.

    1775 bahar hasadından önceki dönemde tahıl rezervleri tükenirken, yeni mahsuller henüz gelmemişti ve 1775 baharında kıtlık ortaya çıktı: her bölge kendi kıtlığıyla karşı karşıya kalmıştı. öyle ki bazı bölgeler kelimenin tam anlamıyla bir kıtlık yaşarken, diğerlerindeki kıtlık durumu devlet tarafından sağlanan sabit fiyatlarla önlenmeye çalışıldı. en çok etkilenen bölgelerin tedariğini sağlamak ve kıtlığın en şiddetli etkilerini azaltmak için kraliyet müdahalesi talep edildi ve yardım da kısmen sağlandı. ancak serbestleşmeyle birlikte tahıl sahipleri tahıl stoklayarak spekülasyon yaratmaya başlamıştı. tahıl piyasasının önde gelenleri, piyasayı köşeye sıkıştırmaya yönelik çabalarında kendilerince zekice hareket ederek, kârın daha yüksek olabileceği kötü hasat alanlarında tahıl satışı yapmak için hasatı verimli geçmiş bölgelerden toplu alım yapmaya başladılar ve bu, ülke çapında önemli fiyat artışlarına ve daha fazla kıtlığa neden oldu. hasat bölgelerinde bile durum kötüleşiyordu; daha yüksek fiyatlar buralarda da kendisini gösterdi. sonuç olarak, 1775'in başlarında yaşanan gıda kıtlığı daha fazla insanı daha hızlı bir şekilde etkiledi ve kral, birkaç küçük yerel karışıklığın aksine ulusal bir krizle karşı karşıya kaldı. 17 gün içinde, sadece paris civarında 180 çatışma listelendi ve neredeyse ülke genelinde her noktada isyanlar baş gösterdi. tahıl akışını kontrol eden birimlerin raporları, tahıl hasadıyla ilgili sorunlar olduğunu ve bunu sorunların, kıtlık ile daha az tahıl bulunabilirliğine neden olduğunu işaret ediyordu. tahıl kıtlığı haberi korkuyla karşılandı ve halkın neredeyse tamamının karşılayamayacağı yüksek fiyatlardan kaynaklanan öfke yükseldi. şehirlerde depo ve fırınlara saldırılar düzenlendi. geniş tarım alanlarında bulunan nehirlere ve yollara barikatlar kuruldu. 25.000 asker isyanı bitirmek için görevlendirildi ve 162 tutuklama gerçekleşti. isyancılar, kötü niyetli olmaktan ziyade hayatta kalma içgüdüsüyle, belirli bir tarım bölgesinin buğdayının daha yüksek satın alma gücüne sahip diğer bölgelere taşınmasını engellediler. reform karşıtları ayaklandı ve sevkiyatlarla gelen tahılı ele geçirdiler. bunun için "adil fiyat" olduğunu düşündüklerini kendi fiyatlarını teklif ettiler. bu uygulama ise, halk vergilendirmesi olarak biliniyordu ve halkın, bir miktar gücü kendi eline alabilmesinin bir yolunun olduğunu göstermişti.

    yabancı ülkelerden artan sevkiyatlar gibi tahıl kıtlığı sorunlarıyla başa çıkmak için belgelenmiş çabalar olsa da, kıtlığın kasıtlı olarak xvi. louis tarafından pacte de famine aracılığıyla düzenlendiğine dair teoriler ortaya çıktı. insanları açlıktan kırmak için buğday mahsullerini yok etmenin veya istiflemenin amaçlandığı bu pacte de famine söylentileri, 1789 yazında büyük korkuyu tetikleyecekti. buğday ve toplumsal konularla ilgili sorunlar, krallık ekonomisinin yapısal kırılganlığını açığa çıkarmıştı ve aynı zamanda düzen karşıtı hareket fikrini halkın aklına kazımıştı. un savaşıyla üçüncü kesim'in alt tabakaları için kıtlık korkusu, her zaman varlığını koruyacak olan mevcut bir korku haline gelmişti. parisli kadınlar yıllar sonra, açlık ve çaresizlik sebebiyle 5 ekim 1789'da versailles sarayı'na cesurca yürüyecek, ekmeğin sadece bir öğünde değil, çocukları için daima bol ve ucuz olacağına dair bizzat kraldan güvence isteyeceklerdi.

    turgot, zor da olsa isyanları bastırdı, tahıl piyasası üzerindeki serbestliği kaldırıp kontrollü yönetimi yeniden tesis etti ve serbest tahıl ticareti fikri itibarını yitirdi ama bu ekonomik deney, halkı versay'daki hükümetten buz gibi soğutup uzaklaştırdı. bu sebeple un savaşı, fransız ihtilali'nin bir başlangıcı olarak görülmektedir. ekmeğin adil bir şekilde fiyatlandırması, fransa halkının zihninde evrensel bir insan hakkı olarak yer edindi ve ihtilal döneminin en büyük tetikleyicisi oldu. çocuklarına bir ekmek bile yediremeyen aç insanlar, gerekirse tüm dünyayı ateşe verebilirdi; nitekim takvimler devrimi gösterdiğinde bunu yapmaktan tek bir çekince bile duymayacaklardı.
  • yunanistan'ın galaksidi kasabasında, 200 yıllık bir geleneğe sahip olan eğlence. paskalya’dan 40 gün önce düzenlenen karnaval yortularının son günü, saatlerce süren bir un meydana savaşı gerçekleştirilir. bu sayede her yıl, tonlarca un heba olur.
  • 1981'den beri yapılan bol püskürtmeli savaş.
  • 1775'te nisan-mayıs aylarında çıktığı söylenen fransız savaşı, ayaklanması. burada bahsedilen un savaşı bildiğimiz un, buğdaydan yapılan unun savaşıdır. fransa'nın büyük bölümünde buğday ve undan kaynaklı ayaklanmalar olmuştur. 18. yüzyılın sonlarında bile ekmek, hala pek çok şeye kadirdi. bu dönemlerde ortaya çıkan fizyokrasi akımı tam da tarım odaklı büyümeyi savunmuştur. tarım odaklı sorun, tarım odaklı çözümleri beraberinde getirmiştir. ancak buradaki en dikkat çekici nokta bu akım daha sonra evrimleşerek modern ekonominin tamamını kapsayan laissez faire mottosunu dünya lügatına sokmuştur.
  • üsküdar anadolu lisesi klasiği diye düşünerek yıllar evvel evden un paketlerini çalarak giriştiğimiz, ancak paketlerle hocalara yakalanıp, neredeyse disiplinlik olduğumuz, terle karışan unların kafamızda hamur haline geldiği rezalet.
  • birleşmiş milletlerin katıldığı savaş. üstünde un yazan bi sürü kamyon, tank vb. bulunur
hesabın var mı? giriş yap