• friends dizisinde ross'un diline doladigi olay. o aniden gelebilecek tehlikelere karsi her an hazirlikli oldugu icin hicbir olaya asiri ve ani tepki vermezmis efendim. halbuki rachel ve phoebe perdenin arkasindan birden firladiklarinda kucuk bi kiz gibi ellerini kollarini sallayip kosarak cigliklar atmasina sahit olmustuk ayni bolumde. en guzel friends episode'larindan biri: the one with the unagi.
  • ross geller'ın unagi durumunda olup olunmadığını sınamak için süper bi yöntemi vardır. o bölümde bir kuytu köşeye pusup, unagi durumunda olup olmadığı sınanacak kurban yaklaştığı anda danger! danger! danger! diye bağırmıştır. o an insanı yarmıştır.
  • (bkz: friends)
    (bkz: tow the unagi)
  • dünyanin en sevimli antidepresanı olan friends bölümlerinden birinin adı.

    sizi çok seviyorum ve ölene kadar izlemeye devam edicem aşklarım. *
  • ross geller a göre aniden gelen tehlikelere karşı kendini savunmayı sağlayan japon savunma sanatıdır ve kendisi bunu kara-tay kursunda öğrenmesine karşın asla beceremez ve aslında yılan balığı olduğunu bir türlü kabul etmez.
  • hayatımda yediğim en leziz yemeklerden biri. türkiye'de aynı lezzeti bulamayacak olmak çok üzücü. japonya seyahatimiz sırasında nagoya'da sumo güreşi izlemeye gittiğimizde, bir japon çiftle tanıştık. sayelerinde sumo güreşi konusunda oldukça aydınlandık, tabii bu arada bir samimiyet kurduk. güreş bittikten sonra ne yapacağımızı sorduklarında, unagi yiyeceğimizi söyledik, çılgına döndüler resmen. meğersem en sevdikleri yemekmiş. birlikte yemeyi önerdiler, biz de kabul ettik. planlananın dışında bir yere gittik. bize ancak 40 dakika sonra yiyebileceğimizi söylediler. makul karşıladım. çünkü gitmeden önce okuduğum yorumlarda, deli sıra beklendiğiydi. 40 dakika normaldi. tabii o 40 dakika, oldu bize bir buçuk saat. midemiz kazındı, içeriden de oldukça güzel kokular geliyordu. sonra binanın önündeki sıra bitti, binanın içine girdik ki ne görelim, bir salon dolusu insan sıra bekliyormuş halihazırda! neyse şükür ki, gelir gelmez japon dostlarımızdan biri rezervasyon yapmış, böylelikle tüm o salonu beklememiş olduk.

    ahşap bir kabın içinde japon usülü pilav, onun üzerine pişmiş yılan balığı ve son olarak tarifi gizli özel bir sos. japon dostlarımızın verdiği bilgilere göre bu sos her unagicide farklı olmakla birlikte, bunu tatmak bir keyifmiş efendim. ama son zamanlarda oldukça pahalı bir yiyecek halini alan unagiyi her istediklerinde yiyemiyorlarmış. kendisi ancak ayda bir kere yiyebildiğini de belirtti.

    japonya'ya yolu düşen olursa, yemeden dönmesin dediğimdir. japonların sevdiği kadar vardı. fiyatı da ucuz değil gerçekten, hazırlıklı olunmalı.
  • the complete awareness off all dangers gibi bişey olarak açıklamıştır ross bu self defence technic'i.
  • meditasyon sırasında "om" demek gibi, unagi bir durumla karşılaştıktan sonra işaret ve orta parmakları birleştirip başın yan tarafında 180 derece çevirmek farzdır
  • 1997 yapimi bir shohei imamura filmi.. esas adam karisini yatakta baska bir adamla yakalar ve karisini bicaklayarak oldurur ve pek tabi hapse girer ve olaylar gelisir.. fakat asil olaylar hapis sirasinda adamcagizin bir yilan baligi beslemesiyle baslar.. bunalimlara gark olan kahramanimiz, bir tek beslemesi, yilan baligini kendine dost bilir, onunla konusur eder.. cogu uzak dogu filmi gibi yari uykulu yari trans halinde seyredilen bir filmdir.. uykudan uyanir gibi olunan tek sahne ise adamin bir gece yine kabuslar gormesi ve trainspottingvari bir sekilde akvaryuma dalip, balikla iyiden iyiye halvet olmasidir..
  • (bkz: ross geller)
hesabın var mı? giriş yap