• random house'un ünlü "yüzyılın 100 romanı listesi"nde de mevcut, bizde can yayınları'nın bastığı hacimli bi malcolm lowry romanı. okumak nasip olmadı henüz.
  • john huston yonetiminde filmi de cekilmis, romandan adaptasyonu ise abiler abisi cabrera infante tarafindan yapmis.
  • albert finney, jacqueline bisset, anthony andrews ve katy jurado'un rol aldığı john houston filmi. albert finney bu filmdeki rolüyle osacar'a aday gösterilir. filmin müzkleri de en iyi müzik dalında oscar'a aday olur.
  • yüzyılın 100 romanı listesinde olan malcolm lowry romanı.
    kitabın konusu;insanlığın geçmişi ve geleceği,evrenin anlamı ve tarihidir.
  • kör noktada kalmaması dilenenlerden.
    yuvarlana yuvarlana büyük bir keyifle okunduğunu öğrendiğim.

    arka kapağından:

    "1957 yılında daha 48 yaşındayken intihar ederek ölen ünlü romancı malcolm lowry, kısa süren yaşamının tümünü intihara koşan bir yarış gibi yaşadı. onun yaşam öyküsünü yazan douglas day'a göre: malcolm lowry, alkolik olduğu için delirmedi, deli olduğu için alkole sığındı. 1936-1944 yılları arasında, dokuz yıl boyunca, damıta damıta ürettiği yanardağın altında adlı bu romanı öylesine bir başyapıt olarak çıktı ki ortaya, tüm öbür yazdıklarını gölgede bıraktı. bu kitap, yazarın kendisidir. yani insanlığın geçmişi ve geleceği, evrenin anlamı ve tarihi. kitabını kırparak basmak isteyen yayıncısına yazdığı uzun mektup, onun ikinci başyapıtı sayılabilir. romanını anlattığı ve savunduğu bu uzun mektubunu kitabın sonunda bulacaksınız."
  • bir çok yazarın favori kitapları arasında saydıkları roman. birinci baskıdan 21 yıl sonra, nihayet yine can yayınlarından ikinci baskıyı yapmış bulunmaktadır. bu baskının da tükenmesi bir 20 yılı bulur herhalde.
  • bitirene kadar göbeğim çatlamıştı bu kitabı, pek de methediyorlardı halbüsü. öyle pek bir şey kazanmış gibi de hissetmemiştim.
  • yanardağın altında kurmacanın akıcılığına kapılıp bir çırpıda okunacak bir kitap değil, çünkü öyle çarpıcı bir öyküsü yok. evet göbek çatlatandır.pekiyi zor bir kitap mı? hayır. sadece ilgi istiyor, duyarlılık istiyor, dikkat istiyor. sökülmesi gereken bir kitap. zaten lowry de itiraf ediyor " donanımının nesnelden çok öznel oluşu; yani bir romancınınkinden çok belli bir şair tipine uygun bir donanım oluşu..."

    yazarın kitabımı şöyle okursanız şu anlamları çıkarırsınız şeklinde okuyucaya yol yordam göstermesi sıkıcıdır.ama ya anlamsızlık girdabına kapılmışsa, kendisine haksızlık ediliyorsa, dünya yanından hızla akıp gidiyorsa, kısacası "soğuk dünya onu anlamıyor" üstelik yargılıyorsa. lowry eserini, kendini savunmak durumunda bırakılmış.
    bundan dolayı kitap lowry'nin yayıncıya yazdığı mektupla birlikte okunmalı. kitap ulysses gibi bir günü kapsıyor ve 12 bölümden oluşuyor, burdaki 12 bölüm 12 saate tekabül ettiğini lowry mektupta açıklıyor. bu mektup biz aceleci okurlar için yol haritası mahiyetindedir.

    kitap, çeşitli gönderme ve imgeler ormanı...en önemli ve sıkça yapılan gönderme "orman". yaşadığımız karanlık ve nemli orman, tam da insanlığın varolduğundan beri ve günümüz insanın daha da beterini yaşadığı hayat...orman anlamına gelen cantina isimleri hayatımızı tükettiğimiz karanlık ve nemli ormanları anımsatır.
    las manos de orlac filmindeki katilin kanlı elleri, insanlığın genel olarak kanlı ellerini; yol kenarında ölmekte olan adam yine genel olarak yol kenarında ölmekte olan insanlığı temsil etmektedir.
    kitabın bir yerinde "ölümü yasalardan iyi biliyorlar" diye bir cümle var. bu latin amerikayı, balkanları, ortadoğuyu, kısacası dünyanın savaş alanlarını anlatır.
    adorno'nun auschwitz'ten sonra şiiir yazılamaz dediği gibi lowry'e göre de ebro savaşı sürerken, bedford alanına bombalar yağarken, dünyanın büyüsel temelinin olmayacağını söyler.

    lowry'nin anımsatığı üzere baudelaire'in dediği gibi, yaşam bir simgeler ormanıdır. yanardağın altında, bir simgeler ormanı...
  • zamanında hürriyet yayınlarından çıkan baskısı aziz üstel tarafından türkçeye çevrilmiştir.
  • lowry'nin kitabın sonundaki uzun mektubunda söylediğine katılıyorum: hızlı okunması gereken bir kitap bu. ayrıntıların kaçırılmaması, diyalogların atlanmaması ya da olay örgüsünün dikkatlice izlenebilmesi gibi kaygılarla yavaşlamak hiç de uygun bir okuma şekli değil. değil mi ki anlatılamayan, dile gelmeyen ama yaşanmış olan, travmatik etkiler bırakarak geçip gitmiş olan olaylar, romanda ancak mescal'in savunmaları zayıflatıcı etkisi sayesinde yüzeye vurabiliyor ve yüzeyde bıraktığı izler de homojen olmaktan epey uzak, action painting gibi biraz. birleştirmeye çalışmak, izini sürmek çabaları "yanardağın altında"yı sıkıcılaştırmaktan başka bir işe yaramaz.
hesabın var mı? giriş yap