• stefan zweig'ın 1939'da yayımlanmış kitabının orjinal ismi. türkçede önce "acımak" sonra "acı duygular", ingilizcede ise "beware of pity" adı altında basılmıştır. aynı kitabın, "kalbin sabırsızlıgı" ve "tehlikeli merhamet" adlarıyla da basımları bulunmaktadır.

    kitapta, avusturyalı genç ve tecrübesiz bir subay olan teğmen hoffmillerin hayatından bir kesit anlatılmaktadır. ikinci dünya savaşı patlak vermeden hemen önce, teğmen hoffmiller, yeni görevi gereği viyana' nın küçük garnizon kasabalarındaki bir tabur birliğine gönderilir. bu küçük kasabada iş haricinde yapacak birşeyler bulamamanın sıkıntısıyla yaşarken, kasabanın ileri gelen soylularından olan kekesfalvalar ile tanışma olanağı bulur. bu varlıklı ailenin konağına yaptığı sık ziyaretler, aynı zamanda yaşamını ters-yüz eden ve kendisini sonu belirsiz girdaplara sürükleyen bir sonun da başlangıcıdır.

    romanda acıma duygusunun* işlenişi ise hoffmiller'in bay kekesfalva'nın kötürüm olan kızını tanıması ve arkadaşlık kurmasıyla başlıyor. sevgi ile acımak arasındaki ince ve belirsiz çizginin yorumlanması ve bunu yaparken zweig' in kalemini adeta dansettirircesine yaptığı olağanüstü psiklolojik tahliller, okuru kitaba baglıyor. belinden aşağısı felçli olan bu kızla tanışması sonrası olaylar, tamamen kahramanımız hoffmiller' in istemi dışında gelişiyor. lanet olası (hoffmiller' in deyişiyle) acımak duygusunun genç teğmen' e yaşattığı şaşırtıcı sonuçların detaylarını kitapta bulabilirsiniz.

    romanın konusu ara sıra bir türk filmi senaryosu havasına bürünse de bu ona kesinlikle bir kusur değil, çekicilik katıyor. yaşama karşı bakış açınızı bir kez daha gözden geçirmek istiyorsanız, bu kitabı okumalısınız.

    (bkz: acımak/#778783)
    (bkz: merhamet/10)
    (bkz: stefan zweig)
  • stefan zweig 'ın eli ayağı düzgün bir kurguya ve harika psikolojik tahlillere sahip romanı. elimdeki baskısı eski başka bir isimle sonradan yayınlanmış olabilir.
  • steafan zweıg romanı... kekesfalya ailesi ile teğmen hoffmiller arasındaki ilişkiyi konu alan hoş bir roman
  • acıma duygusunun abartılması halinde ne kadar tehlikeli olabileceğini müthiş psikolojik analizlerle ortaya koyan stefan zweig romanı. kitap için bir merhamet anatomisi demek de mümkün. merhamet duygusunun kalbinizi esir alacak denli güçlü olmaya başlamasının öyküsü.

    kahramanımız teğmen hofmiller'in tesadüf sonucu tanıştığı saygın bir ailenin felçli kızına duyduğu sevgi-merhamet karışımı duygu bir süre sonra genç teğmenin ruhunu esir almaya başlar. teğmen artık eski teğmen değildir. ata binmekten büyük bir mutluluk duyan genç asker, felçli edith aklına geldiğinde müthiş bir vicdan azabı duymaya kendi fiziksel gücünden ve bu güçten aldığı zevkten utanç duyan bir kişiliğe bürünür. aynı teğmenin felçli kızın babası herr von kekesfalva'ya duyduğu acıma hissi ise babaya kızının iyileşme ihtimali ile ilgili aslında doğru olmayan ancak babanın duymak istediği türden umut dolu sözler söylemeye iter: "aslında o anda daha fazla konuşmamalıydım; ama acıma duyguma engel olamıyorsum. böylece epey ileri gidip haddimi çok aşan açıklamalarda bulundum. onu cesaretlendirmek isteği içinde bu tedavi yöntemi sayesinde 3-4 ay içinde mucize sayılacak iyileşmeler sağlandığını ve bu yöntemin edith'te de büyük ihtimalle başarı sağlayacağını söyledim. anlattıklarımın olumlu etkisini gördükçe abartma isteğim de şaşılacak derecede artıyordu."
  • kitabın arka kapağından:

    iki tür acıma duygusundan söz eder yazar: "birincisi, duygusal ve zayıf olanı, başka birinin yaşadığı felaketlerden kaynaklanan acı ve hüzünden olabildiğince çabuk kurtulmak için çırpınan bir yüreğin sabırsızlığıdır. diğeri, tek gerçek acıma duygusu ise duygusal olmayan ama yaratıcı olan, ne istediğini bilen; sabırla, gücü yettiğince, hatta gücünün bile ötesinde katlanmaya ve dayanmaya kararlı olunan acıma duygusudur. " 20. yüzyılın kült kitaplarından biri olan sabırsız yürek, insanca duyguların savaşın dehşeti karşısında allak bullak oluşunun romanıdır.
  • filmi çekilesi kitaplardandır.

    "...beceriksizliğimin nerede bitip kabahatimin nerede başladığını bunca yıl sonra bile kestiremiyorum. sanırım hiçbir zaman da bilemeyeceğim."

    kitabın hemen başında yer alan bu sözler herkesin hayatından bir döneme ışık tutar.
  • öncelikle bu kitabın “acımak” duygusunun ayrıntılı bir tanımı olduğunu söylemek gerek.

    bu entry spoiler içerecektir. çünkü toni hofmiller'a kızıyorum deliler gibi. kitabı okurken pek çok aşamada kendisine haykırmak istedim “yapma!”, “etme!” diye.
    en başında kendine acıması ve kekesfalva ailesine sırf sosyal yaşam için yakın durması hiç olacak şey miydi? sonrasında, kendisini bu kadar çaresiz hissedecek ve olur olmadı, birbirinin ardından devam eden ve acıma duygusunun körüklediği sabırsızlıklarına ne gerek vardı?
    en sonunda ise albayla konuşması biraz akıllıca geldi ama onun önerilerine bel bağlayıp olay yerini terk etmesi hiç ama hiç olmadı. albayın önerisi ile kasabayı terk etmesi ve başka bir birliğe transfer olması ve albayın sorunları çözeceğine inanması nasıl bir iyimserlik örneği böyle. bu olaylar gelişirken kitabın içine girip, hofmiller'a “senin başına gelen işler bunlar, işinin başında dur, konu seninle alakalı, gidersen çözülmez aksine hep karışır!” demek istedim. hofmiller'da çılgınca bir acıma duygusu ve olaylar karıştığında da birilerine ve birilerinin düşüncelerine teslim olma hissi vardı, bu beni çıldırttı, evet.

    birde, kekesfalva'nın ve condor'un acıma duygusu ile yaptıkları evlilikleri göremedi, onların bu teşviklerini anlayamadı ya, sonsuza kadar vicdanıyla başbaşa yaşasın şimdi.
  • alm. kalbin sabirsizligi.
  • yordam kitap'tan deniz banoğlu çevirisi merhamet adıyla yayınlanmıştır.

    --- spoiler ---

    okuyucunun beklentisi hoffmiller'in ilona'ya pompalaması yönünde ama öyle birşey olmuyor. sonuçta roman ciddi psikolojik analizlerin üzerine oturuyor. böyle yüzeysel şeylere ayrılacak yer yok. ancak okuyucu yine de ilona'ya pompa mevzusunu kafasından atamıyor. sonuçta hikayenin bu pompa olayı hikayenin akışını da bozmuyor, zira kitabın sonunda hoffmiller'ın aklından geçen düşünce de "o günden beri birşey daha biliyorum: vicdan hatırladıkça, hiçbir suç unutulmaz." değil mi?

    --- spoiler ---
  • ben yaba kitapevi tarafından yayımlanan hafize topuzoğlu'nun çevirmeni olduğu versiyonunu okudum ancak sözlükteki yorumlara baktığımda benim okuduğum kitap ile milletin okuduğu kitabın alakası yok. teğmen, kötürüm kız vs. hiç bir karakter uyumlu değil. benim okuduğum kitap bir üniversite öğrencisi ile profesörün ilişkisi üzerine. spoiler olmaması adına daha fazla detay vermeyeyim ama arkadaş bilen biri aydınlatsın. ben ne okudum siz ne okudunuz?
hesabın var mı? giriş yap