• uçaktaki insanların teröristlere giriştiği sahnede, amerikalı'ların salonda alkış koparması gibi bir tecrübeyi görüp görebileceğiniz tek film olsa gerek. hükümeti, orduyu, faa'yı, havaalanı yönetimi ve kontrol kulelerini o kadar aciz durumda gösteriyor ki, bu filmin amacı olsa olsa olayla ilgili insanların kafasını karıştırmaktır diyorsunuz.

    --- spoiler ---
    ikiz kulelere giren uçakların united 93 olmadığını faa'nın sonradan fark etmesi, ordunun united 93'ün kaçırıldığını uçağın düşmesinden sonra öğrenmesi, bütün bunlar olurken kaçırılan diğer uçakları düşürme emri için otoritelere ulaşılamaması, bu ayrıntılarda bazıları.
    --- spoiler ---
  • yonetmenligini paul greengrass'in bloody sunday gibi biraz belgesel tadinda ve unlu oyuncular kullanmadan cektigi, 11 eylul 2001 gunu kacirilan dort ucaktan ucus numarasi united airlines 93 olan ve icindeki yolcularin mudahalesi ile washington dc'deki u s capitol binasina ulasmadan shanksville pennsylvania'da yere cakilan ucagi ve onun hikayesinin cevresinde o gun gelisenleri anlatan 2006 yapimi film.
  • bas rol oyuncusu olmayan bir film, oyuncularin cogu gercek insanlardan, hostesler, pilotlar ve askerler. belgeselvari bir tarzi var, greengrass hand held el kamerasiyla cok gercekci bir goruntu yakalamis, urkutucu. seyirciyi direk 11 eylul olaylarindaki united 93 ucaginin ve gozetleme kulesinin icine oturtuyor, cok gercekci ve drama tarafi olmayan bir film bu yonuyle ve bu kadar tarafsiz ve etkileyici olmasi dolayisiyla belki de bir ilk. the departed gibi bir remake tense boyle orjinal bir filmin oscar almasi daha adil olurdu.
  • 11 eylul'un amerika tarafindan tasarlanmis ve kontrolu altinda yasanmis olduguna dair inancimla ortusen film. filmde gecen olaylarin ne kadari birebir yasanmistir, bilmiyorum. yalniz ordunun burokratik celmelere takildigi telefon gorusmeleri, eger filmin bir safi-tarafi varsa, onu acikca ifsa ediyor diye dusunuyorum. bu 11 eylul saldirilarinda amerikan hukumetinin parmagi olmadigini dusunmek neyse de, bir 'acaba' dahi dememek icin sanirim aptal olmak gerekiyor. (bkz: zeitgeist the movie)

    http://en.wikipedia.org/…/united_airlines_flight_93 [ucusla ilgili her sey, sag altta da may day cagrisinin ve ucagi kaciranlardan ziad samir jarrah'in ses kayitlari var]

    http://www.september11news.com/…ight93hijackers.jpg [ucagi kaciran dort kisi]
  • oldukca fazla veda konusmasi barindiran film. bu bakimdan adami sebepsiz yere gerse de, ucaktaki delikanli abilerimizin kokpiti fethetme cabasi izlenmeye deger.
  • az önce bitirdim bu filmi ve çok uzun zamandır bir filmde bu kadar gerildiğimi hatırlamıyorum. bir o yana bir bu yana sallandım ben de. uçak korkum yok, iniş hariç hiç gerilmiyorum bile türbülanslarda falan ama plane crashfilmleri, videoları izleye izleye bende de olacak bu korku. acilen bırakmalıyım.

    --- spoiler ---

    burada birçok yazarın da söylediği gibi gereksizce kuran'dan falan ayetler kullanmışlar. çok fazla abartılmış.

    o judocu abimizin başı çekip üç kişiyi öldürme planları süperdi. ben böyle bir senaryoda asla hareket bile edemem korkudan. herifler bildiğiniz teröristlere daldı. helal spr dvm

    son sahnede uçağın düşmesine bile inanmadım. yok ya şimdi bir aradan sonra kurtulanların roportajlarını verirler diyordum fakat bilgi yazılarıyla kimsenin kurtulmadığını öğrendim. onca çabadan sonra başaracaklarına inanıyordum. çok acı oldu sonu. uçak gerçekten düşmüş ve bu hikaye gerçekmiş...

    aklıma takılan şeyse; yolcular 911 olsun, aileleri olsun, gerekli yetkililer olsun birçok kişiyi arayıp uçağın kaçırıldığını, bomba olduğunu söyledi. fakat bildiğimiz o 'amerikan hükümeti' hiçbir şey yapmadı. hatta uçak düştükten sonra haberleri oluyor sıradan bir vatandaş gibi. bu çok sinir bozucu..

    --- spoiler ---
  • "abi hadi sinemaya gidelim" deyip izlenildiğinde, yaklaşık 2 saatlik bir işkenceye dönüşen film. benim gibi bilinçli bir izleyicinin ise * büyük zevkle izlediği belgeselimsi.
  • kuşkusuz bu filmin bulunması gereken noktayı tespit edebilmemiz için bir otuz yıl beklememiz lazım. görsel açılımları yüzyılın ayrıksı tutumunu aydınlatan bir eylül gününün gelecek kuşaklara bıraktığı şey daha akıllı ve açık yürekli olmalı. o insanlar bizim yarınımıza bakarken kavuşamadığımız noktaları açıklamakta kuşkusuz daha hisli olacaklar. bundan yetmiş yıl sonra; istanbul'dan new york'a 15 dakikanın biraz altında uçacak teknolojiye ulaşırsa çocuklarımız, o zaman dünyanın kuşkusuz daha biçimsiz ve göz almayan sınırlardan oluştuğunu bilen insanların kalpten gelen cümleleriyle aydınlanıp kararacak her gün. ve o güne kadar gün; paradise now ile intihar bombacısının iç çelişkilerini, dogmatik tezatlar ve sosyal biçimlerin biçimsizliğiyle kavuştururken şimdiye; bize sakinleşmek ve kendi tarafımıza yaslanmak düşüyor... bu düşülen gölgede- greengrass'ın filmi, kendi amerikan formunun zoraki betimlemeleriyle keskinleşmiş. bu hikayeyi açan paradigma seçiminde en bilindik yanın konuşlandırılmasıyla ilgili. bu açılımda ki oriyantalist yaklaşım filmin tek geri adım atan yeri. onun dışında episode 3 kadar plot spoiler'e yer bırakmayan, bilindik ve etkilerini amerikalı siviller kadar üzerimizde taşıdığımız bir yanı olduğu açık filmin. onlar için dünyayı yeniden algılamak için durulan her boşluk, bizler için belirli kısıtlamalar ve önyargılar taşıyor. oysa teröristlerin safında ilk çevrilen arapça cümle "seni seviyorum"-aynı bilinmezliğin bir kenarında durmuş iki safın, kendi eylemleri sonrası biçimlendirdikleri dünyadan stratejik bağlamda ne kadar uzak olduklarını anlamak için çok güçlü bir empati duyumu gerekmiyor. yolcuların karşı koyuşunda ki sadelik ve gerçeklik hissini karşılayan bir açılış bu. air force one veya yeni bir die hard olağanlığından eser yok. neredeyse gerçek zamanlı ilerleyen bu filmin 9/11'i oluşturan alt yaratımlar üzerinden kendine biçtiği pay seçiçilikten geçiyor. omuz kamerası, hiç tanınmamış oyuncular ve aynı şeyleri ikinci kez yaşayan, 4200 uçakla aynı coğrafyada uğraşmak zorunda kalan federal aviation administration ben sliney (filmde kendini oynuyor). işte bu dünya ve bu an için bu geceki iki kelimemiz. hayat -- ironi
  • insani bakımdan olabildiğince acımasız fakat gayet de akıllıca planlanan bir katliamın sonuçlarından ziyade, olaylar esnasında yaşanılanların ilgiyle izlenebilecek bir kurgusu - uzun sayılabilecek süresine ve kontrol kulesindeki diyolagların izleyiciyi yormasına rağmen - united 93.
    dört uçaktan hedefine ulaşamayan tek uçağın filmin ana mekanı olması ve o uçakta neler yaşandığını kimsenin hiçbir zaman bilemeyecek olması gerçeğinden yola çıkan yönetmen, neler yaşandığını olabildiğince düzgün ve tarafsız yansıtmış fikrimce.
    o güne dek 20 yıldır uçak kaçırılmayan ülkede uçakların kaçırılmasını geçin, o uçakların binalara çarptırılmasını dehşetle ve aciziyetle izleyen kule görevlilerindeki aptallaşma süreci ve o rehavetle gelen yetkinin yetkisizliği gayet iyi yansıtılmış. rüyalar ülkesi güçlü mü güçlü amerika'nın, burnunun dibindeki gerçek bir olay tokat gibi suratında patlağında neler yapamadığını 11 eylül'de cnn'den canlı kanlı izleyen biz dünya insanları, united 93'te de simülasyonunu görmüş olduk. hiç uğruna ölen yüzlerce insanı bir kez daha hatırlayarak...
    sinema adına da, "world trade center gibi kötü bir filmden her yönden keskin çizgilerle ayrılan united 93, izlenmeye değer" gibi bir cümleyi rahatlıkla kurabilirim.
  • 11 eylul olaylarinda kacirilan ve daha sonra dusurulen 4. ucagin * hikayesini anlatan film. yonetmen the bourne supremacy ve bloody sunday den hatirladigimiz paul greengrass.
hesabın var mı? giriş yap