• eskiden universiteler prestijli ve luks sayilabilecek bir dunyanin parcasiydi ve herkes bu serefe nail olamazdı. universiteli olmak bir ayricalikti. simdi ise, bir olmazsa olmaza donustu donuseli, yeni ihtiyaclar dogrultusunda meslek liselerinden bir gomlek daha iyi meslek universiteleri haline geldiler. uretim iliskilerinin 'fonksiyon' rayina oturdular. kisacasi ayaga dustuler. master bile standart oldu. yeni prestij seviyesi doktora... o bile eskisinden cok uzak... akademi endustrilesti, kalan saglar bizimdir. geriye kalan her neyse artik...

    edit: bu entry sadece turkiye'deki üniversite eğitimine dair değil, dünyada akademinin bugünkü haline ithafen yazılmıştır...
  • özellikle batı ülkelerinde ve abd'de gerçekten herkesin alması gereken bir eğitim olup olmadığı konusunda tartışma olan konu. hatta peter schiff bu konuda ilginç bir program yapmış. bence herkesin izlemesi gerek.

    http://www.youtube.com/watch?v=kxpwaohjsxg
  • üniversite eğitimi kişiye hayat görüşü kazandırır. neyin nasıl olup bittiğini, olayın mantığını gösterir. okuduğun bölüm hakkında uzmanlaşırsın. burdan yola çıkarak kendine ve dünyaya bir şeyler katmaya çalışırsın. aldığın diploma altın bilezik gibidir. sen üniversitedeyken bazı yetiler kazanmışsındır. ve bunları kullanabileceğin alanlarda gösterebilirsin. bunların yanında mezun olduğun bölümle ilgili spesifik çalışmalar yapabileceğin bilgiyle de donatılmışsındır.
  • üniversite okumak için gerekli iq seviyesi hakkında ; (bkz: #86939342)

    gereğinden fazla kişi üniversite okumakta mıdır? https://steemit.com/…-tells-us-why-this-is-the-case linkin altındaki yorumları atlamayınız.

    --- spoiler ---

    ı think that murray’s statement that too many people are going to college is very reasonable. ıf ‘higher education’ becomes more accessible for people with lower mental capabilities, then the term ‘higher education’ becomes more of an oxymoron.
    --- spoiler ---

    din eğitiminin üniversite eğitimine katılanlar üzerinde negatif etkisi; (bkz: #86349054)

    üniversite nasıl okunmalı ; http://v.cx/2010/04/feynman-brazil-education

    kişiliğin kişiyi üniversite eğitimine elverişsiz kılması (bkz: external locus of control) ; (bkz: nicolai sennels)

    türk usulü çocuk yetiştirmenin kırılgan çocuk/yetişkinler yetiştirmesi. (bkz: turk cocugu aglamasi)

    çocuğa okumayı kavramlardan kopararak sesler çıkararak öğretmenin pisa sonuçlarında okuduğunu anlama puanlarının düşüşü üzerindeki etkisi. (bkz: #82800839) (bkz: 13 senedir cocuklarin okumaktan nefret etmesi)

    mevcut (bkz: high context culture)'ümüzün gerek açık iletişimi etkilemesi yolu ile sorunların açıkca ortaya konamaması, gerekse otoriteye saygı yönü ile sorgulayıcı bir tutum alınamaması yolu ile açık ve yapıcı bir tartışma ortamı sağlanamaması.

    üniversitede eğitim görenlerin sayısının artması ekonominin hizmet ekonomisine dönüştüğünün bir kanıtıdır.
  • artık ilim avcılığından çok, diploma avcılığına dönüşmüştür. ciddi ve köklü bir yapısal reforma ihtiyacı vardır. "her ile bir üniversite" politikası işlevsizdir. bırakın doğu anadolu/güneydoğu anadolu şehirlerindeki üniversiteleri, bugün yalova üniversitesi bile akademik kadro bakımından tam değildir. her açıdan istanbul'un gölgesinde yaşamaktadır.
  • tanım: 80'lerden itibaren hem ekonominin dönüştürdüğü, hem kendi ekonomik bir unsur olan üniversitelerin, kapitalizmin temel ilkesi olan zaman ve maliyet ile sorgulanan işlevi.

    üniversite eğitimi hakkında içindekileri dökmek isteyen, bu başlıkta yazılanları tartışmak isteyen kişiler yeşillendirebilir.

    aynı zamanda herhangi bir şekilde üniversite eğitiminin tarihine, dönüşümüne, etkilerine yönelik herhangi bir kitap okumuş, ucundan kenarından eğitimle ilgilenmiş kişiler de yeşillendirirlerse sevinirim.
  • "entel dantel bir adamsın. bunu zaten biliyoruz. sağlam mürekkep yalamışsın. ama bu da tek başına yeterli değil. doktor kocasından dayak yiyen kadın öğretmen arkadaşım vardı. üniversite eğitimi çok da gözde büyütülecek şey değil. eğitimi olmayan bir balıkçı hayatın sırrına ulaşabilir. hah işte sende ikisi de var. hem okullu hem alaylı. nasıl okulun üzerine bir şeyler kattıysan hayatının üzerine katmak için de uğraş içinde olmuşsun hep." (bkz: entel dantel/@ibisile)

    (bkz: türkiye'de üniversite eğitimi)
  • üniversite meslek için mi var?
    akademik eğitim bir felsefedir. para kazanmanın binbir türlü yolu var. ne yazık ki mi desem bilemedim ama alınacak eğitimin karşılığı para değil.
    dünyayı farklı yorumlak en iyi kazanımıdır belki de bu birkaç yıllık sürecin.
    hukuk fakültesi mezununun en büyük kazanımı birini savunmak değil kendi haklarını öğrenmesidir. inşaat mühendisinin en sağlam yapıyı yapması belki de bir nesnenin ayakta kalma felsefesini anlamasının yanında bir hiç kalacaktır.
    öğretmen iyi bir öğrenci mi yetiştirir yoksa iyi birini yetiştirmenin yolları ona öğretme mekanizmasının kutsallığını mı sunar?
    çoğumuz lise mezunu dahi değiliz. anlamanın naifliğini birilerinden bekliyoruz. oysa ki dünyanın en iyi üniversitesi ellerini başına, dirseklerini masaya koyup aşağı bakmakta yatıyor.
    tek başına saatlerce yürümedikten sonra üniversite mi okunur? kalabalığın arasına karışıp farklı fikir edinmedikten sonra?
    tiyatronun iki kere ikisi tüm seyircilerde bir ile on arasındadır, rasyonel olmamak kaydıyla.
    para için okuyanın mesaisi en fazla beşe kadardır. yorumlamak için yirmi dört saat bile yetersizdir oysa.
    gerçek mezunların çoğu bu ülkede asgari ücrete çalışacak. ama anlamanın verdiği ümidi hiçbir para karşılayamayacak..
    güzel bir kızla evlenmeyeceksin, audi’n olmayacak. sokakta bir bakışa onlarca anlam yükleyeceksin. yok bir anlamı ama üreteceksin. anlamanın verdiği ümitsizliği de veremeyecek hiçbir para.
    birkaç kitabın hayaliyle, yeni bir dil öğrenmenin tebessümüyle çıkıldı yola.
    anlamanın verdiği lanet, anlamsızlığın başına geçirilmiş bir ip kaldı.
    delilerin intihar etmemesi mantıklı kıldı intiharları ama intiharlarımız mantıksız kaldı bu gece.
    para? emeğinin karşılığı?
    zannetmiyorum.
  • asıl eğitim ortamında bence.
  • her meslek için teorik bilgi birikimi her ne kadar önemli de olsa pratik olarak desteklenmedikçe uyuşma ve verimlilik söz konusu olamaz .
    türkiye bu konuda epey geriden geliyor ki bu da gelişmekte olan ülke sınıfından kurtulamıyor oluşumuzun bir göstergesidir .
    bakıldığında staj eğitimleri veriliyor ancak bunun yeterliliği tartışılır, sonuçta mezun olunca kişiden beklenilen okuduğu bölümü içselleştirmiş olması ve çalışma hayatına başlaması .
    ancak gerçek hayatta cv ye bakan firmalar 'e senin tecrüben yok alamayız ' cevabı ile hayal kırıklığı yaratmaktan öteye geçemiyorlar .
    eğitim 4 sene ise sağlanması gereken imkanlarla staj süresi artırılmalı ve önemsenmelidir ki ülkenin beyin gücü artırılsın ve gelişebilmenin önü açılsın.
hesabın var mı? giriş yap