• bütün bunlar, üniversiteyi bitirmiş de iş bulabilmiş insanların başından geçenlerdir.

    bir de olayın diğer yüzü vardır: "türkiye'nin en iyi üniversitesi" nin "en değerli bölümü"nden mezun olmuş, belki de üstüne mba filan yapmış, bir plaza'nın tepelerinde yer uman* gencimiz okulunu bitirip 'mezuniyet tatili'ni yaptıktan sonra şehrine -veya iş bulmak istediği şehre [tamam istanbul ya da ankara'ya]- dönüp iş aramaya başlar.

    cv'ler yollanır, kariyer.net, yenibir.com vs tavaf edilir, görüşmeler ayarlanır. genellikle aldığı cevaplar belli bir spektrumda oynaşır:

    * sizin kadar kalifiye bir elemanı karşılayacak gücümüz yok
    * eee tabi şimdi bir de askerlik mevzu var..
    * ee şimdi biz proje koordinatörü olarak değil de sekreter olarak alabiliyoruz..

    ilk birkaç görüşmeden sonra morali bozulan gencimiz, arayışlarını sürdürecek, ve hayallerinin çok altında olsa da bir yerde işe başlayacaktır. ne de olsa o süperdir, kıymetini bilmiyorlardır, kendisini gösterecektir çalıştığı yerde!

    ilk iş günü büyük heyecanla başlar. anne, baba, sevgili artık kimin yanında yaşıyorsa güzel bir kahvaltı hazırlar kendisine, yeni takımını giyer, traş olur, saçlar jölelenir, güzelce işyerine yollanır.

    ilk günler gayet güzeldir, şirketin diğer çalışanlarıyla tanışır, ağabeyleri ablaları kendisini aralarına alırlar belki, yol yordam gösterirler.

    şimdi burada tüm hayatı etkileyecek bir kırılım gerçekleşir:

    a) ortamdan memnundur, pozisyonunu sevmiştir, işini sevmiştir gayet güzeldir.
    b) ortamdan memnun olamamıştır, daha iyisine layık olduğuna inanıyordur.

    ilk durumda hiç sorun yok, devam eder, belki yükselir belki yükselmez, çok hırs yapmaz.
    oysa ikinci durumda iş hayatında 'orospu çocuğu' tabir edilen insanlar türer. sırf yükselmek, daha çok para, daha yüksek statü elde etmek için başkalarının kuyusunu kazan, 'good people are only my stepping stones' diyen tiplerdir bunlar.

    bu ikincilere kızmak mümkün müdür diye düşünmek gerekir. sen bir adamı 'aslansın kaplansın, kralını tanımazsın' diye pohpohla onlarca yıl, ondan sonra adam girsin ne bileyim 'uzman yardımcısı' olarak, bütün gün data toplasın, rapor yazsın, ilgisiz alakasız binbir adamla muhattap olsun, elbette ki şoku atlatmak kolay olmayacaktır.

    - sistem beni bu hale getirdi abi.
    - doğrudur.
  • bundan kurtulmak için lise ile üniversite arasına bir, bilemedin iki sene iş deneyimi yerleştirmek lazimdir.
  • emekli olana kadar devam eder
  • tecrubesizligin verdigi tirsiklikla mudurlerinizden, yoneticilerinizden tipki ilkokul siralarinda konusurken yakalanip tahtaya sozluye kalktiginiz zamanlardaki gibi korkarsiniz... gelisiminizde yasanan nevi gerilemedir... universite son sinifta olmak denen seyin nimetlerinden sonuna kadar faydalanip da kurtlar sofrasina dusunce basaramama korkusu icinizi kaplar, cunku okulda ogretilen hicbisey burda isinize yaramamaktadir. zamanla ortama alisir, yasadiklarinizdan daha az etkilenmeye baslarsiniz... icinizdeki siz, zamanla bir munzeviye donusur, kalabalik icinde yalniz, ama bundan mutlusunuzdur.
  • (bkz: #2139284)
  • zirveye gidilir, ve/ya bunye alkole batirilir boyle yenilir (umarim) bu depresyon; lakin depresyonla olan bu savas 5 yil da surer 15 yil da kimbilir...
  • bu depresyonu yasamak icin oncelikle bir is sahibi olmak gerekmektedir fakat gunumuzde is bulmak zordur,is bulunamayainca da baska bir depresyon devreye girer.
  • genelde universitenin son 1 senesinde yavas yavas girilmeye baslanan depresyondur.
  • bu depresyonun ana sebeblerinden biri insanın universite bitimi sonrası ne yapacagını bilmez şaşkın ördek yavrusu misali ortalarda dolanmasından kaynaklanır..zira universitede lay lay lom okuyup eglenmiş, gelecek ve idealleri hakkında pekte fazla düşünmemiş olan genç birden universite bitince ne yapacağını bilmez bir şekilde oturur durur..benim hayatımın amacı neydi, ne için okumuştum o kadar sene diye sorular sormaya başlar..birde o genç universiteyi yurtdışında okuyup gelmişse hele o zaman durum daha vahimdir zira genç bu seferde türkiye'ye alışmaya çalışır..birde bunun uzerine sabah 9 aksam bilmem kaça kadar tüm zamanını alan müstesna bir işte çalışmaya başlar ve aynı zamanda arkadaşlarının teker teker evlenmeye başladığını görürse o zaman iyice afallar..amanin ben eski şeker cocuk/kız candy universite yaşamıma dönmek istiyorum..kırlarda,bayırlarda koşmak,gezmek,tozmak,eğlenmek, hayatı lay lay lom yaşamak istiyorum der ama o zamanlar çoktan geçmiştir..eski hayatına dönmek çabasıyla işi bırakıp ben kendimi akademik olarak daha da geliştiricem master yapıcam iyi işler bulacagım ayağına bir 2 sene daha okur ama durum değişmez giden yıllar geri gelmez..lale devri dönemi sona ermiştir..genç sonunda boynu bükük bunu kabullenir, önündekiyle yetinmeye bakar..ya da hep geçmişte kalarak yaşar..
hesabın var mı? giriş yap