• akademisyenlerin çoğu varlığını kabul eder.

    fakat bazı klasik edebiyatçılar ünsüz benzeşmesi hadisesinin uydurma bir kural olduğunu savunurlar. her kelimenin müstakil olduğunun ve belli kalıplarla (dil bilgisi kuralları) bu müstakilliğe müdahil olunduğunun altını çizerler. klasik edebiyata ait eserlerin çoğunda böyle bir kurala rastlanılmamasının bu düşüncede etkisi büyüktür.

    lakin yazı dili ile konuşma dili arasında farklılıklar bulunur. biz dil devriminden sonra istanbul türkçesini yazı dili olarak belirledik. bu konuda da bir çok tartışma mevcuttu ama konumuz bu değil.

    ünsüz benzeşmesi en nihayetinde bir dil bilgisi kuralıdır. yazarken ünsüz benzeşmesine göre yazmak tdk ve meb'in dil bilgisi müfredatına uygun bir davranıştır. lakin konuşurken kimse böyle bir zorunluluğa sokamaz insanı. ha kitapçı ha kitapcı ha kitabcı vs. vs.

    bundan 100 yıl sonra dilde ne gibi değişiklikler olur bilinmez. zirâ dili değiştiren yazılı kaynaklardır. internet gibi faktörleri ele aldığımızda da ilerde belki geleceğim yerine gelicem yazmak normal karşılanacaktır yazı dilinde de.

    dilin yöresel farklılıklarına bir örnek vereyim de mevzu belki daha iyi anlaşılır.

    "deñ" kökümüz var bizim.

    bilindiği üzere ñ (nazal n) "ng" sesini verir. hafiften bir g sesi mevcuttur.

    bu kelime günümüzde "denk" olarak kullanılıyor. g sesi değişerek k sesine dönüşmüş. hatta deng diye söyleyişler de mevcuttur.

    aynı kökten yöresel olarak iki kullanım da örnek verecek olursak "değişik" ve "deñişik"i örnek verebiliriz. deñişik daha çok kıyafetler için kullanılır.

    birisinde n tamamen kaybolmuş kalan g, yumuşak g'ye dönüşmüş. diğerinde ise nazal n varlığını koruyor.

    işin özü ünsüz benzeşmesi dil bilgisi kuralıdır ve istanbul türkçesi baz alınarak oluşturulmuştur. tarihsel ve yöresel bir arka planı vardır.

    yazı dili ortak dil olduğundan illa ki bir yeri kabul etmek zorundaydık. ha her dil bilgisi kuralımız uygun mu istanbul türkçesine ? tabi ki hayır.

    konu hakkında yazılacak daha çok şey var. dildeki bu değişiklikleri daha iyi anlayabilmek için ferdinand de saussure'nin dil bilimi üzerine yazdığı makalelerden ve kitaplardan faydalanabilirsiniz.

    teşekkürler, hoşça kalın !
  • liv tyler deniz akkaya benzerliginin kamera (ve dolayısıyla göz) önünde olmayan herhangi iki kişi için karşımıza çıkan şekli. mesela bütün belgesellerde aynı kabile üyeleri oynar. o çekimler de stüdyoda yapılmış zaten.
  • herkesçe bilindiği gibi; artık palavradır.
    tedavülden kalkmıştır. *
    bonus: (bkz: ünsüz ünsüze benzemez)
  • diğer ifadeyle sertleşmesi.

    meşhur kodlaması: fıstıkçı şahap (f, s, t, k, ç, ş, h, p)

    örnekleri:
    se-çk-in
    çalı-şk-an
    ayrılı-kt-an
    su-sk-un
    keba-pç-ı
    a-tk-ı
    e-tk-i
    bi-tk-i

    not: halle-tt-i; hisse-tt-i; zanne-tt-i; farke-tt-i
    "tt"ler ünsüz türemesi değil ünsüz benzeşmesidir.

    not: ünsüz benzeşmesine aykırı kelimeler vardır. bunlar: üçgen, beşgen, turunçgil.

    not: özel isim ve sayısal ifadelerde ünsüz benzeşmesi kuralı geçerli. ör: mesut'tan. ör: 3'te. 1994'te.
  • bitki kelimesinin kökünün “bit-“ olmasıyla beni şaşırtan dil kuralı.
  • bu kuralı bir oyunla anlatayım.
    (f, s t, k, ç, ş, h,p) »sert ünsüzler
    kendilerini hep "fıstıkçışahap" olarak tanıdık. tipi bir hayal edin. şöyle pala bıyıklı, tespihli bir adam gibi değil mi?

    ben bu sert ünsüzlere "taş fırın harfler" diyorum. aman çocuklar duymasın!
    haliyle ılıklığa ve bilimum kılıbıklığa tahammülü yok bu harflerin. kıl oluyor, uyuz oluyor.

    (c,d,g) bu harflere de "light kepekli harfler "diyorum.

    taş fırın harfler ister mi hiç yanında böyle light kepekli harfleri? istemez tabii. baskın gene sahip olduğundan kendisine "benzetecek" bu ünsüzleri.

    örnekleyelim:

    dolap-dan »dolaptan
    hafif- ce»hafifçe

    görüldüğü üzere "p" yanına "d"yi kabul etmedi. "f" yanına "c"yi kabul etmedi.

    ne kadar da cinsiyetçi bir yaklaşımla anlattım ama değil mi? aman önemli olan konunun anlaşılması.
    ders bitmiştir. çıkabilirsiniz.:)))))
hesabın var mı? giriş yap