• unutmak bazen zorunluluk; unutabilmek bazen meziyettir. zira bazen güçlü bir hafıza ağır bir cezadır.

    iz bırakan birinden bahsediliyorsa eğer, zamanla unutulur gibi olur elbet. kalp mültecidir sığınacak yer arar. başka insanlar çivi çiviyi söker misali hayatımıza girer. yaşadığımız deneyimler, uzun süre içimizde yaşar. bazen duygusal hafıza zayıflar, ancak filmdeki bir sahne, bir parfümün kokusu açıverir kapısını anıların.
  • formülünü verebilecek olan, dilesin benden ne dilerse. yaşlandık amına koyim.

    "insan bir kere birine geç kalır ve bir daha hiç kimse için acele etmez."
  • bu kişinin profili gizli yazısını gördükten sonra unutmalarım başladı. hayat çok garip, biri giriyor hayatına, onu gördüğün her an çok değişik duygulara giriyorsun. ona alışıyorsun falan. sonra ne oluyorsa, kader çelme takıyor ve istediğin hiçbir şey olmuyor. uzun süre unutamıyorsun. fotoğraflarına bakıyorsun, eski mesajları okuyorsun. bazen kendine kızdığın da oluyor. hiç unutamayacağını düşünüyorsun ama o bunu da yapmanı sağlıyor. kendisinin simasını hatırlamayacak seviyeye geldiğin günler oluyor. en son ne kadar değişmişlere kadar gidiyor olay.

    uzun lafın kısası; hiç unutmayacağını düşündüğün günleri bile unutursun, bir insanı nasıl unutamayasın?
  • açılın amirim formül'ü veriyor.
  • furuğ ferruhzad türü bir kayboloşu ummaktır belki de:

    ah, bırak kaybolayım sende
    benden iz sürerek bulamasın artık kimse izimi....
  • bir baskasini degil, kendini affedebilmektir unutabilmek.

    anlamadiklarini, anlamadigini, anlayamadigini kabullenmektir.

    bir baskasini karalamak, kirletmek degil,
    kendi sebeplerini gorebilmektir unutabilmek.

    inanmak istedigin seyi, yanlis bilgilere dayali, belki bir inat, belki bir umut -kimbilir sizin ki neydi-, belki tamamen -korluk- uzerine kurdugunu,

    ya da, tamamen dogru fizik kurallarina dayali bir kagittan bir kulenin, -elinizde olmayan bir ruzgar esse- yikilabilecegini kabullenmektir unutabilmek.

    kimi zaman asla unutmadigini da anlamaktir, degismektir unutabilmek.

    insan kendine bir terkedilmisligi, bir aldatilmisligi
    ya da
    bir terketmisligi, bir aldatmisligi
    sigdiramaz.

    hele ölümü hiç sigdiramaz.
    bazi kosullarda
    unutmamak ama kabullenebilmektir unutabilmek

    neyi mi

    sadece insan oldugunu... tanri olmadigini.

    ve hayatin normal sartlar altinda surmedigini; kendine anlatmaktir unutabilmek.

    aslinda her kosulda: akan zamanin farkinda olmaktir.

    uktecinin notu: "unutmak degildir , unutabilmek
    bambaska biseydir
    unutabilenler doldursun"
  • bilinçli olarak yapılabilecek bir şey değildir.
  • ölen, ölmüş sevilen seni eskisi gibi seviyorsa o canlıdır. annenin orada olduğunu bilen çocuk rahatlığı sağlar, istediğin gibi oynamaya dönebilirsin. ölen sevdiğin, seni eskisi gibi sevmiyorsa, daha sağlığında ölü, yaşamayan bir tarafı varmış. gelelim sana... sen ölenini eskisi gibi seviyorsan, her gün yanında gibi, o ölmemiş gibi; bu bir noktadan sonra senin can kaybın, yaşam eksiğin anlamına gelir. sen kaybettiğini günü gelip unutabilmeli, gündemden düşürebilmeli, seyreltebilmelisin. akış ilkesi. akamıyorsan cansız ve tutuklusun. (bkz: ölen ile ölünmez/@ibisile)

    (ilk giri tarihi: 31.3.2020)

    "zengin olmak, başka türden bir sarhoşluktur, unutmaktır. zaten insan bu yüzden zengin olur, unutabilmek için." louis-ferdinand celine - voyage au bout de la nuit
  • unutan, iyileşir. nietzsche
  • imkansız olan şey sanırım. sadece mevcut duruma alışıyorsunuz, hayatta kalmak için alışmaya çalışıyorsunuz. görmezden gelmeye çalışıyorsunuz.
    tüm bu çabalarınız birine benzetmeyle ya da birini andırmayla yok oluveriyor.
    üzücü ama yapacak bir şey yok; elinizde olan bir şey yok. eğer teselli olacaksa; birgün öleceğiniz ve yok olacağınız gerçeği size bir parça huzur verir hale geliyor, yaşananları daha anlamlı kılıyor.
hesabın var mı? giriş yap