• bu hesap aslında yakın bir dostumun arkadaşının hesabı idi. mümkün mertebe tanım dışı olan subjektif şeyleri temizledim. hani çelişkili falan bir şey denk gelirse trollükten değil gözden kaçmıştır. yani hesabın asıl sahibini şahsen tanımıyorum.

    yıllar evvel, ilk açıldığı dönemde bir sözlük hesabım vardı. çok eski yazarlardan, hala da yazan bir ahbabımın önerisi üzerine açmıştım. sonra yıllarca kullanmadım. son 4-5 aydır falan yazıyorum açıkçası.

    herhangi bir konuda uzmanlığım yok. en iyi bildiğim şeyde bile uzman değilim. yalnız neyi bilmediğimi iyi bilirim, kimden ne öğrenebileceğimi de iyi sezerim. bir ajandam yok. varmak istediğim bir yer yok. kurnazım ama kurnazlık yapmıyorum. katı vicdani hallerim var. belki de doğayla özdeşmeyen bir insani hassasiyetim var. uzun vadede kendimi de kurban ettiğim. tabii bu da mahiyetini bilemeyeceğimiz bir durum. neyi biliyoruz ki...

    sınırlı alanlarda belli başlı gerçekler var. bana göre sözlükte yazmak en iyi ihtimalle nadas. ama çoğunlukla kompleks, kayıp, acz ve haya kırıklığıyla ilintili. hani romantik komedilerin statik sonu vardır ya. insanlar çoğunlukla bu şekilde bakar her şeye.

    nasıl bir yapım varsa, her niyeti, her öyküyü, dahil olduğum, olmadığım her duyguyu, tadı, kokuyu, vaziyeti, kurguyu, fikri, örüntü okuyabiliyorum. bunların kökenlerini, bağlantı yerlerini, diğerleriyle reaksiyonlarını, dönüşümlerini duyumsayabiliyorum. aklım bu kaosun içinde misafir terliği misali geziyor. sherlock'lar, mentalist'ler, nostradamus'lar yanımda okul çocuğu gibi kalır. yalnız sefalet konusunda da tam tersi. kayıp, ruhsuz, saçma ve bezdirici yaşama ilüzyonunu olanca haliyle kabullendim. rol de yapıyorum asya mitlerinde tersini canlandıran hayali hayvanlar misali. faust'u geçeli çok oldu. bence insanın konuşması için en doğru zaman konuşacak takati kalmadığı zaman. hele anlattıklarınızın bir anlamı olmadığını bilmek inanılmaz özgürleştirici bir duygu.

    hiçbir bok olmamanın rahatlatıcı bir duygusu var. garip bir çelebilik ve bilgelik geliyor acz ve cahilliği kabullendiğinde. tek bir tuz zerresi dahi üzerinde imtiyazım, iktidarım yok. hafif bir meltem misali geçip, gidiyorum.
  • kendisine gelen mesajları kapatıp mesajla soru gönderen sözlükdaşımız :) telepati ile mi dönüş yapayım arkadaşım ne yapayım?
  • senelerdir çözemediğim yakın dostumdur. illuminati, tapınak şövalyesi, mason locası, cia, kahtalı mıçı, seri katil, teorik fizikçi, rahip, dublör, işportacı istediğini söyle hiç birisi oturmaz bu adamın üzerine ama sanki hepsidir aynı zamanda. uzaylı tanımının hakkını verecek dünya gözüyle tanıdığım tek kişi.

    snowden’la vodka içen, david lynch’le sergilere katılan, dünya çapındaki mankenlerle aşk yaşamış, pavyonda garsonluk, kumarhanede güvenlik yapmış bir tip düşünün. tayland’da, norveç’te bahis oynanan dövüşlere katılıp, kırık kaburgayla yurda dönüp esenler’de işporta tezgahı açan adam. balıkçıda içerken tanınmış mafya babalarıyla 40 yıllık ahbap gibi selamlaşan, telefonda game boy advanced emülatörü ile pokemon oynayan bir adam. dahası sinsi gibi asla fotoğraf çektirme alışkanlığı olmayan, bir anda ortalıktan kaybolan, cep telefonundaki tüm numaraları ezbere bilen fil hafızalı bir ucube.

    çok tehlikeli adam çok. ne yaptığını, ne ettiğini asla anlatmaz, sordukça söyler, o da işine geldiğinde. çünkü bir çok şeyi anlatmadığını biliyorum. büyük manipülatör ve de ultra gazör. salon beyefendisinden palyaçoluğa iki saniyede geçebilir. senelerdir sözünü etmediği halde, fikriniz olmadığı halde alakasız bir mekanda akıl alıcı bir şekilde piyano çalabilir, israil’lilerle, japonlarla kendi dillerinde konuştuğunu hayretle seyrettim. "anime seyrederken kaptım japoncayı, israilliler’e bildiğim sözcükleri salladım" falan dedi ama bariz yalan. el yazısı 7 yaşında bir çocuğunki gibidir. gördüğü bir şeyi karakalemle kusursuz çizer ancak aklından bişey çizdiğinde yine çocuk hamlığında çıkar. antik yunan’dan girdiği muhabbeti kimsenin seyretmediği boktan bir yerli diziye bağlayabilir.

    bazen dünyanın en klas adamı diye düşünürsünüz ama beş dakika sonra sanki bu düşüncenizi okumuş gibi iğrenç ve basit bir şey yapıp öyle bir tiksindirir ki cinnah travestileri bunun yanında richard clayderman gibi kalır. bir de bu adamın garip huylarından biri mahalledeki bakkala ayrı isim, yemek yediği restorana ayrı isim, iş yaptığı forkliftçiye, taksiciye ayrı isim vermesi, dahası bir yerlerden topladığı sıradan mesleklere, kişilere ait kartvizitleri kendininmiş gibi alakasız yerlere dağıtması. zır deli keranacı :) zaten tebdil-i mekan düsturuna inandığından iki senede bir taşınır.

    dahi ve denyo sözcüklerinin hakkını veren, asosyal, hasta ruhlu, kuvvetle muhtemel uzaylılar tarafından insan ruhunun derinliklerini okumak için simülasyonun dışından yollanmış mahlukattır. teorim ise şu, çoğunlukla yalnız geçirdiği vakitlerde çok ciddi bir şekilde lisan, edebiyat, spor gibi şeyler üzerinde ciddi etüd yapıp, dışarıda o sekansları sunarak bir nevi tiyatro oynuyor. bunu da bir amaç uğruna değil kişisel zevki için stand up tadında yapıyor. ayrıca entry'lerini okumaktan da deli gibi keyif alıyorum.
  • ayakları düz ecinni. üstüne üstlük somutçu. hem de nasa'nın geçen haftalarda "çok önemli bir açıklama yapıcaz" diyip sonra da "arseniğin içinde yaşayan bakteri bulduk" demesine "sizin vereceğiniz haberi skiim. adamı ne boş yere heyecanlandırıyorsunuz lan? yok mu kollu, bacaklı uzaylı?" diye tepki veren cinsinden.

    hani bazı insanlar olur, hayatınıza hiç beklemediğiniz bir anda girer ve etkileşim alanınızı başka bir eksene kaydırır ya. hah işte benim için o adam bu adam. bu eksen kayması ile nice kıymetli ecinni kattı hayatıma. gerçi biz buradan tanışmasak, başka bir ortamda, paralel evrende, ne bileyim hala kaldıysa örgü yelekli bir arzuhalcinin önünde filan denk gelecektik. aksi eşyanın tabiatına aykırı olurdu. bunu da hep cümle içinde kullanmak istemiştim şahane denk geldi. mehehe. anlayacağınız biz hep aynı yollardan geçmiş, aynı dereden gusüllenmiş, aynı golden showerdan tiksinmiş adamlarız. elbet bir noktada kesişecekti yollarımız.

    pardon filminde aydın'ın "üçümüzün mapusta yatacağı doğarken alnımıza yazılmış" iddiası kadar osuruk bir tespit oldu ama idare edin. gerçi öncesinde tapınakçılar, agarttha, yuvarlak masa şövalyeleri, merlin, lancelot, avalon, gül-haç ve hermes trismegistes... nasıl bir biri ile ilintili ise biz de öyleyiz böyleyiz şeklinde girişecektim. sonra, ne diyorum lan ben? dedim. fular bir an klavyeye takıldı zaar.

    bir de ben bu adamla muhabbet ederken kendimi efexor xr üstüne iki duble skoç çakıp uykuya yatmış gibi hissediyorum. çünkü, turgenyev ve nihilizm üzerine bir şeyler konuşurken nasıl oluyorsa konu bir şekilde travestili cüceli soygun ortamlarına geliyor. lan noliy? demeye kalmadan bir kafa ayarı çekiyor hoop evrimsel psikoloji üzerinden ülkedeki semtçiliğin naturasını anlatmaya geçiyor. bir türlü uyanamıyorum. adam resmen kelimelerle sevişip, imgelerle boğuşurken arada ya olm bırak bu işleri bunlar hep pseudoscience diyor. hakan yavaş ciğerimi söktün diyorum dinlemiyor. serdar yabancı değiliz diyorum durmuyor. siktirtme şimdi redpilini dedikten sonra beni ve üç arkadaşımı sekiz yaşında izlediği fakat adını hatırlamadığı animeyi aramak için queste gönderiyor. sonra bize arattığını kendi bulup, sokayım sizin gibi otakuya diyor.

    tamam diego forlan gibi sap sarı saçlarıyla yeşil sahalarda doru bir at gibi yaldır yaldır koşturmuyor ama ortamlarda attığı goller buradan montevideo'a yol olur. ayrıca sorg gibi bir babayiğidin övdüğü/sevdiği adamın boş çıkması mümkün olabilir mi? adamın arkası sağlam bi kere. hele bunun gop'dan yürek yemiş bir arkadaşı var. onu da yanlarına alırlarsa bu kardeşliğin karşında ancalagon olsa duramaz. mordor merkezden sauron'un sarı gözüne soka soka geçer, 320,86'dan bozdururlar yüzüğü.
  • varos cocugu oldugu iddiasinda. varosta edebiyat dersine perihan magden mi giriyordu acaba?

    su sitede yazilarini okumaktan en cok keyif aldigim yazarlardan biri*. yazmaya devam et lutfen ustadim.
  • tam "abiiiie" diye gevşek gevşek mesaj atmalık entrylerini okuyorum ama mesaj gönderilemiyor. bence bunun önüne geçmek için yapmış. vizyoner bir abi :'(

    (bkz: global futbol anlayışı)
  • en meşhuru diego forlan'dır. bunun harici ekşi sözlük dışında da tanıdığım iyi kalpli, samimi yazar
  • ''burada okumaktan zevk aldığım suser sayısı bir elin parmaklarını geçmez. mesela kolpalık ve zikzakçığılın doğu/batı felsefesi etkisindeki bireyciliği ve kolektivizmini dansöz kıvraklığıyla çözmüş olan uruguayli golcu yani nam-ı diğer celil abim. türkonun bu topraklara has medeniyet oryantalizmini, her türlü davranış kalıbı içindeki herzeyi gözünden tanıyan bir herifçioğlu kendisi. ona bakınca aha benim söylemeye mecalim olmayan türlü şeyi söylüyor keraneci diyorum. neden? çünkü aynı deliklere, peynir kovalayan fare merakıyla girmiş çıkmışımız. yaşamı tek bir perde ve tondan, tek bir davranış ya da düşünce kalıbı üstünden şekillendirmemişiz. işte böyle insanları seviyorum özel yaşamımda da.''

    demiştim dün yazdığım entrynin satır aralarında bir şeylere değinirken. havada kalmasın. nick altı işlerini pek sevmiyorum ama kendisi herhangi bir din kurmadan müridi eyledi beni. şu heriften 3- 5 tane daha yapsalardı keşke *
  • iyi yazıyor.
hesabın var mı? giriş yap