• tüketim toplumu ve kolaycılık sebebiyle önce yaprak jiletli tıraş aletlerine sonra da kartuşlu jiletlere yenik düşmüş fakat son yılların geçmişe dönüş modasıyla geri dönüş yapan tıraş aleti.

    son 40 50 senedir piyasada olan kartuşlu aletlerin ve öncesindeki yaprak jiletli aletlerin aksine alışkın olmayan ellerde tehlikeli olan fakat kullanınca müthiş rahat ve keyifli tıraş sağlayan basit bir alet ustura. bir işi yapabilen en basit alet en iyi aletse eğer tıraş konusunda bu alet usturadır.

    usturalar günümüzdeki gibi orijinal/enteresan bir nesne değil de gündelik hayatın bir parçasıyken üretimi yapıldığı ülkelere -dünyanın her yerinde üretimi olsa da asıl üretim ingiltere, almanya, fransa, isveç, amerika ve japonya'da yapılıyormuş ve böyle de devam ediyor- göre belli başlı bir karakteri varmış. bu karakteristik özellikler sayesinde usturalar ile az buçuk haşır neşir olan biri eline aldığı bir usturanın hangi dönemde hangi ülkede üretildiğini söyleyebilir. günümüzde ise usturalar tüm halkın kullandığı bir tıraş aleti olmaktan çıkıp belirli bir kesimin kullandığı ve koleksiyonunu yaptığı bir alete dönüştüğü ve üreticiler de bu kesimin isteklerine cevap vermeye çalıştığı için ülkesel ve bölgesel karakterler maalesef kalmadı ve herkes her şeyi üretir oldu.

    günümüzde usturalar iki ana başlıkta toplanıyor; jiletli usturalar ve çelik usturalar.

    jiletli usturaları pek anlatmayacağım fakat bu grubun en iyisi olarak dünyada kabul görmüş olan marka japon menşeili feather markasıdır. feather hem avrupa tipi katlanır hem de japon kamisori tipi jiletli usturalar üretiyor.

    çelik usturalar da kendi içinde japon tipi (kamisori) ve avrupa tipi olarak ikiye ayrılıyor. sonrasında ise kullanılan çeliğe, bıçak dizaynına, bıçak genişliğine ve bıçak profiline bağlı olarak dallanıp budaklanıyor. thiers issard super gnome gibi ufak ve kibar örnekleri olduğu gibi wade and butcher true wedge gibi antik görünümlü ve daha büyük örnekleri de olabiliyor.

    günümüzde hem büyük üreticiler hem butik üreticiler kullanıcıların tercihlerine göre yüksek karbonlu çelikten, paslanmaz çelikten ve çok katmanlı (damascus) çelikten usturalar üretiyor. bu çeliklerin birbirlerine göre avantajları ve dezavantajları var.

    yüksek karbonlu çelikler içerdikleri yüksek karbon miktarı sayesinde daha ince ve keskin bir ağız alabiliyorlar fakat yine bu yüksek karbon dolayısıyla hem ağızları bozulmaya, körelmeye daha müsait oluyor hem de daha kırılgan ve paslanmaya yatkın oluyorlar.

    + kolay bileylenmesi
    + diğer çelik tiplerine göre daha keskin ağız alabilmesi
    + piyasada bol çeşitliliğe sahip olması
    + diğer çelik tiplerine göre daha ucuz olması

    - gerekli özen ve bakım gösterilmez ise çok kolay lekelenmesi ve paslanması
    - diğer çelik tiplerine göre daha kırılgan olması (elinizden düşürdüğünüz binlerce liralık güzelim usturanız yere değdiği an bir kaç parça olabilir veya ağzında çatlaklar oluşabilir* )

    paslanmaz çelikler kendi içinde pek çok alt başlığa ayrılabiliyor bu sebeple detaylara pek girmeyeceğim zira bu entry bitmez. paslanmaz çelikler ihtiva ettikleri vanadyum, krom, molibden, tungsten, nikel vb çeşitli elementler sayesinde hem paslanmaya hem de ağızlarının bozulmasına karşı daha dayanıklı olabiliyorlar fakat bu da yüksek karbonlu çelikler kadar keskin bir ağız alamamalarına sebep oluyor. burada ufak bir not düşeyim; tıraş olma kolaylığı ve tıraş sonrası batma/yanma gibi rahatsızlıklar ile ağız keskinliği arasında tam bir korelasyon yok. ne kadar keskin o kadar iyi diyemeyiz. en konforlusu yeteri kadar keskin olmasıdır, ne daha az ne daha çok.

    + tamamen paslanmaz/lekelenmez değiller fakat yüksek karbonlu çeliğe göre daha dayanıklılar.
    + bir defa bilendikten sonra düzenli masat kullanımıyla keskinliklerini daha uzun süre korurlar
    + yüksek karbonlu çelik kadar kırılgan değildirler, daha dayanıklıdırlar
    - keskinlikleri yüksek karbonlu çelikler kadar olmaz
    - bilemesi, ağız açması daha zordur
    - yüksek karbonlu çelik usturalara göre daha pahalıdırlar ve piysada daha az bulunurlar

    damascus çeliği bol bol hurafe içeren bir konu. orijinal damascus bıçak/kılıç vs üzerinde gözüken desenler
    vaktiyle güney hindistan'dan gelen wootz çeliğindeki demir-karbon bileşiklerinden dolayı gözlenirken günümüzde damascus denilen bıçak/ustura vs üzerinde gözlenen desenler iki veya daha fazla farklı tip çeliğin defalarca kendi üzerine katlanması ile oluşmaktadır. vaktiyle wootz çeliği içeriğindeki karbon nanotüpler ve karbit nanoağlar sayesinde kırılganlaşmadan yüksek sertlik derecelerine çıkmayı başarabilmiş bir çelik türü ve son 200 yılda çeşitli denemeler yapılsa da orijinal wootz çeliği üretilememiştir fakat günümüzde modern alaşımlar sayesinde benzer veya daha iyi özelliklere sahip çelikler bulunmaktadır. bazı butik üreticiler modern çeliklere çeşitli ısıl işlemler uygulayarak ve karbon eklemesi yaparak wootz benzeri çelikler üretip bunlarla bıçak/ustura/kılıç yapmakta fakat o çelikleri yukarıdaki diğer iki ana çelik tipi altında sınıflandırabiliriz.

    modern damascus ise bir çelik tipinden ziyade üretim tekniği ve daha çok kozmetik görünümü için tercih ediliyor. kendilerine has, karakteristik bir görünümleri olduğu için özellikle butik üreticilerin pahalı modellerinde denk gelebilirsiniz. üretimleri sırasında katmanlarını oluşturan çelik tiplerinin seçimine ve gördükleri ısıl işlemlere göre farklı karakter ve farklı desenli damascus ürünler bulabilirsiniz. yüksek karbonlu çelik usturalar gibi olabilecekleri gibi paslanmaz çelik usturalar gibi de olabilirler.

    + kozmetik güzellik haricinde diğer tiplere göre kesin bir artıları yok
    -+ kendilerini oluşturan katmanların özelliklerine göre diğer tip usturaların sahip olduğu avantaj ve dezavantajlara sahiptirler

    bu üç ana tipe ek olarak bir de kamisorilerde ve bazı batılı butik üreticilerde görülen tamahagane var. kill bill'de uma thurman ablamızın yeşillik kıyar gibi kol bacak kesmesini sağlayan, katana yapımında kullanılan geleneksel japon çeliği. hala geleneksel yöntemlerle üretildiği ve ciddi emek gerektirdiği için bir kaç üretici haricinde kullananı yoktur. aynı wootz çeliğinde olduğu gibi tamahaganenin de günümüzde bir esprisi kalmamış olup modern alaşım çelikleri ile benzer veya daha iyi özelliklere ulaşılabilmektedir.

    + ihtiva ettiği yüksek karbon sebebiyle çok keskin ağız alabilmesine rağmen kullanılan yapım teknikleri sayesinde kırılgan olmaması
    + ecnebilerin novelty dediği gereksiz fakat orijinal, şov maksatlı, yapabiliyoruz demek için yapılmış bir ürün olması. sonuçta dünyada kaç kişinin tamahaganeden tıraş aleti olabilir ki
    - üretiminin meşakkatli oluşu ve arzın az olması sebebiyle fiyatlarının uçuk olması. iwasaki marka tamahagane bir kamisori kondisyonuna göre 1000 ile 5000 euro arasında alıcı bulabilmektedir.

    çelik tiplerimiz en özet haliyle bu şekilde. şimdi gelelim usturanın detaylarına. usturalar bıçak ucu (tip) dizaynlarına göre, bıçak profillerine (grind) göre, bıçak genişliklerine göre, bıçak şekillerine göre dallanıp budaklanıp çok farklı kombinasyonlar ile karşımıza çıkabiliyor.

    - bıçak ucu dizaynları

    *square point
    round point ile beraber en çok rastlayacağınız dizayn bu. usturanın ucu kare şeklinde ve sivri uçlu olacak şekilde biter. kare ucu sayesinde bıçak boyunca düz bir kesici ağıza sahip olduğundan burun altı gibi hassas manevra yapmanız gereken bölgelerde kullanışlıdır fakat yine aynı sebeple yeni başlayanlara tavsiye edilmez. yeni başlayanlar tıraş esnasında kesici ağıza odaklandığından usturanın ucunu düşünmeden manevra yapıp karenin sivri ucuyla kendilerini çizmeye meyilli oluyorlar.

    *round point (dutch point)
    en kullanıcı dostu ve yeni başlayanlara önerilen uç tipidir. bıçağın ucu yuvarlatılmış olduğundan kendinizi kesmeniz zordur fakat hassaslık isteyen yerlerde biraz uğraştırır.

    *french point
    hem estetik görünümlü hem de kullanışlı bir uç tipidir. kareye yakın ucuyla hassas olmanız gereken yerlerde rahat manevra yapmanıza imkan verirken yuvarlatılmış ve tam dik açılı olmayan ucuyla kendinizi kesmenizi engeller.

    *spanish point
    belirli bir amaca hizmet etmektense göze hitap eden bir uç tipidir. kullanış açısından fransız tipine benzer.

    *barber notch
    vaktiyle gün boyu ustura ile çalışan berberler usturaları daha rahat açabilsin diye bıçağın ucunda sırtına yakın kısmında bir çentik bulunur. günümüzde ispanyol tipi ile beraber daha çok estetik açıdan tercih edilen bir tiptir.

    - bıçak profilleri

    *wedge//true wedge

    en eski bıçak profili tipidir. günümüzde butik üreticilerin sipariş üzerine ürettiği usturalar haricinde rastlamanız zordur. 20. yy başlarına kadar özellikle ingiliz üretimi usturalarda kullanımı yaygındır. genellikle 7/8 ve 8/8 gibi geniş bıçaklı usturalarda görülür.

    diğer tip profillere göre profil açma safhasında bıçaktan zımparalanan metal miktarı minimaldir bu yüzden diğer tiplere göre daha ağırdırlar. kalın ve ağır olmaları sebebiyle tıraş esnasında geri bildirimleri azdır bu sebeple kullanması diğer tiplere göre daha zordur.

    sheffield, ingiltere'nin tanınmış markalarından wade & butcher veya joseph rodger & sons üretimi, bıçak geometirisi bozulmamış, kozmetik olarak iyi durumda, bıçağında çatlağı veya çentiği bulunmayan 7/8 veya 8/8 bir wedge ustura rahatlıkla 400-500 euro/dolar bandında müşteri bulabilir.

    *bellied hollow//extra hollow//full hollow//half hollow//quarter hollow

    günümüz piyasasındaki usturaların %90'ı bu tip bir profillerden birine sahiptir, bunların da yine büyük bölümü extra hollow veya full hollow tipi olanlardır. quater hollowdan extra hollowa doğru gidildikçe bıçağa profil verme safhasında çelikten zımparalanan metal miktarı artar ve bıçağın profili incelir (tek istisnası bellied hollow usturalarda bıçağın kesici ağzına yakın hafif kalın bırakılmış bir nokta olur, bu kısım sayesinde fazla esnemenin önüne geçilir). profil inceldikçe bıçağın esnemesi, tıraş esnasındaki geri bildirimi ve çıkardığı ses de artar. bu sebeple keyifli ve rahat kullanımlı usturalardır fakat kullanırken düşürmemek için dikkatli olmak gerekir ;çünkü karbon çeliğinden full veya extra hollow bir ustura yere düştüğünde kolayca kırılabilir veya çatlayabilir.

    hollow profilli usturalar arasında diğerlerine kıyasla öne çıkan bir tip var o da karbon çeliğinden yapılmış extra hollow usturalar. bu tip usturalar üreticiler tarafından singing razor diye pazarlanıyor ;çünkü deri veya keten üzerinde kayışlanırken ve bıçağın ucuna yakın bir noktadan bıçağa hafifçe vurduğunuzda aynı kristal bardaktan çıkan çınlama tarzı bir ses veriyorlar. yine aynı sebeple üreticiler bu tarz usturalara genelde müzikal isimler veriyor, örn. thiers issard "le grelot" (the bell) veya dovo "prima klang" (prime note) aklıma ilk gelen örnekleri. bu tarz singing usturalar diğer tiplere göre daha mı iyi tıraş veriyor derseniz cevabım hayır. sadece üreticiler tarafından pazarlama malzemesi olarak kullanılan hoş bir nüans.

    *frame-back//faux frame-back

    piyasada en az gözüken profil tipi olan frame-back vaktiyle isveçli üreticilerin alman (solingen'li) üreticilerle rekabet edebilmek adına tasarlamış oldukları bir profil tipiymiş. 19. yy ortalarında isveç'teki üreticiler solingen'de (almanya) veya thiers'de (fransa) bulunan atölyeler gibi seri üretim yapamıyorlarmış ve bu sebeple piyasa giren özellikle alman usturaların fiyatları ile yarışamamışlar. onlar da fiyatları kısabilmek adına profil açmak gibi meşakatli bir işlemi ortadan kaldırıp daha ucuz çelikten yapılma ustura sırtlarına isveç çeliğinden yapılma ve profil açma işlemine göre daha az meşakatli bir üretimi olan jilet gibi bıçakları takarak cevap vermişler hatta berber kullanımı için üretilmiş değiştirilebilir bıçaklı versiyonlarını da üretmişler.

    koleksiyonumda hiç bulunmadığı için tıraş hissiyatları adına bir şey söyleyemiyorum fakat kullananlar genelde çok beğeniyor. ara sıra açık arttırma sitelerine düşüyorlar. kozmetik durumlarına ve bulunabilirliklerine göre 50 ila 500 euro arasında el değiştiriyorlar.

    faux frame-back tipi ise aynı frame-back usturalar gibi konkav olmayan düz bir profile sahip fakat frame-back usturaların aksine tek parça çelikten mamül usturalar.

    - bıçak genişliği

    usturaların bıçak genişlikleri avrupa üretimi bile olsa inçin sekizde kaçı olduğuyla belirtiliyor. bu genişlik bıçağın sırtından kesici ağıza kadar olan kısımdan ölçülüp bir inçin sekizde kaçına tekabül ediyorsa ona göre söyleniyor. tam bir ustura 8/8 olarak geçiyor diğerleri de buna göre sıralanıyor, 11/16 ve 9/16 gibi ara boylar da piyasada görülebiliyor.

    günlük kullanım için ustura arayanlar ve yeni başlayanlar için ideali 5/8 veya 6/8 bir ustura. büyük üreticiler (thiers issard, boker, dovo vb.) 7/8 veya 8/8 de üretiyor olsa da yoğunlaştıkları asıl ebat bu.

    bıyık veya sakal rötuş için kullanılacaksa 2/8 ve 3/8 gibi ufak ebatlar daha kullanışlı ki zaten vaktiyle berberlerin saç ve favori düzeltirken kullanılması için üretilmişler.

    7/8 ve özellikle 8/8 gibi daha büyük ebattaki usturalar bence kullanımdan ziyade koleksiyon amaçlı fakat bu 8/8 bir usturayı günlük kullanamayacağınız manasına gelmiyor.

    usturanın tüm diğer değişkenleri gibi bıçak ebadı da tamamen kullanıcıya kalmış ve aslında yukarıda yazdığım genellemelerden bağımsız. 8/8 bir usturayla her gün rahatça tıraş olabileceğiniz gibi 5/8 harici bir usturanın yüzüne bile bakmayabilirsiniz. kişiselleştirme konusu aslında ustura ile tıraşın kalbi diyebiliriz.

    - ağız ve omuz profilleri

    ağız ve omuz profilleri de aynı bıçak genişliği, uç tasarımı diğer tüm öğeler gibi tercih meselesi olup (honlama hatası sonucu olanlar hariç), görsellik harici aslında çok da kullanımı etkilemezler. ağız tipleri aslında görseldeki dört tipten daha çok fakat en çok görülenleri bunlar. bunların haricinde wavy, double frown ve honed out heel gibi başka tipler de bulunuyor. omuz tipleri de yine görseldekinden daha fazla, özellikle ufak imalatçıların da çoğalmasıyla beraber usturaların görünümlerinin sınırı hayal gücünüzün sınırına yaklaştı fakat hepsini buraya koymaya çalışırsam zaten uzun olan bu entry de hayal gücünüzün sınırlarına yakınsayacak diye kısa tutuyorum *

    * straight edge ve smiling edge

    ağız tipleri arasında honlama hatası olarak ortaya çıkmayan ve üretim esnasında karar verilen iki ağız tipidir. görsel olarak farklı dursalar da aslında tıraş esnasında çok da bir farkları yoktur fakat içinde benim de bulunduğum bir grup smiling usturaların özellikle boyundaki boşluklara daha iyi oturduğu için daha rahat ve kolay bir tıraş verdiğini iddia eder.

    smiling ağızlı usturalar bir de smiling (hollow) omuz tipiyle birleşip karşınıza çıkabileceği gibi düz veya hafif gülümseyen bir omuz tipiyle de birleşip karşınıza çıkabilir.

    * frown(ing) edge

    ustura üretilirken değil sonrasında honlama esnasındaki hatalarla ortaya çıkan bir ağız tipidir. kullanımı da honlaması da zordur. frown düzleşene kadar bıçağı bileyerek düzeltilebilir. 2. el ustura alırken dikkat edilmesi gereken bir durumdur.

    * hone out toe

    aynı frowning ağız gibi bu da üretim esnasında değil yanlış honlama ile oluşur. küçük boyutlarda aynı frowning gibi bıçak düzelene kadar bileme ile sorun çözülebilir fakat başlıktaki örnek görseldeki gibiyse düzeltilmesi usturayı tamamen bitirir.

    * omuz tipleri diğer öğeler kadar bile tıraşa etkisi olmayan salt görselliğe yönelik bir tercih olduğu için açmaya gerek görmüyorum. piyasada en çok bulacağınız tipler düz ve düze yakın olanlardır. antika veya modern klasikler içerisinde gülümseyen tipler de bol bol bulunur.

    - ustura almak isteyenlere ufak tavsiyeler

    usturaya yeni heves etmiş birisine eskiden olsa ebay'den kaliteli bir markanın eski bir usturasını ucuza (20-40 eur) kapatıp başlamasını tavsiye ederdim fakat paypal'in gidişi ile artık çok da kolay değil dolayısıyla iyi bir markanın giriş seviyesi bir modeli ile başlamak daha rahat fakat daha tuzlu (80-100 eur). günümüzde hala üretim yapan üreticilerden (dovo, thiers issard, boker, ralf aust, wacker, hart steel) bütçenize uygun bir model beğenebilirsiniz. bu markaların bazıları vaktiyle ülkemizde distribütörü ile bulunuyordu fakat bildiğim kadarıyla artık yoklar dolayısıyla alıp deneyip eğer beğenmezseniz muhtemelen aldığınız fiyata satabilirsiniz. sonrasında eğer ben bu işe devam edeceğim derseniz 2. el usturalarda yapısal olarak nelere dikkat edilmeli, düzeltilemeyecek kusurlar nelerdir vb. konularda bilgi sahibi olup antika ve vintage usturalara da geçebilirsiniz. dubl duck, bismarck (dovo tarafından satın alınmadan önce), joseph elliot, filarmonica, j.a. henckels, genco, wade & butcher, union cutlery, joseph rodgers & sons ve puma antika/vintage ustura bakmak isteyenler için ilk anda aklıma gelen markalar.

    yeni başlamak isteyenlerin genelde gözünde en çok büyüyen konu bileme taşlarının alımı ve bileme işinin kendisi. buraya yeni bir paragraf açmam gerekiyor ;çünkü dilimizde bileme kelimesi çok genel bir anlamda kullanılyor. yabancılar bileme fiilini üç farklı alt anlama bölmüşler; grinding, sharpening ve honing. grinding bileme işinin ilk adımı, yukarıda anlattığım profilleri açmak için yapılıyor. sharpening bileme işinin ikinci adımı, açılan bu profile bir ağız açmak için yapılıyor. honing ise bilemenin son adımı, açılan ağıza keskinlik vermek ve ağızı mümkün mertebe çapaklardan arındırıp pürüzsüz bir kesici yüzey oluşturmak için yapılıyor. genel olarak 120 ile 800 grit aralığındaki taşlar grinding için, 1000 ile 3000 grit arası taşlar sharpening için, 4000 ile 10000 grit arası taşlar ise honing için kullanılmakta. 10000 üstü finishing ve polishing olarak kabul ediliyor. usturalar hassas kesici aletler oldukları için yukarıda bahsettiğim grit seviyeleri bir miktar daha yukarı taşınabilir.

    evde restorasyon yapacağım demiyorsanız 4000/8000 kombine bir taş yanına da 12000likbir taş ve bunları düzeltmek için bir düzleme taşı ile kendi işinizi kendiniz görebilirsiniz. her bir kaç ayda bir 12000lik taş ile ufak dokunuşlar yaparak usturanın tekrardan tam bir honing işleminden geçmesini erteleyebilirsiniz.

    honing ve kullanılan taşlar derya deniz birer konu desem abartmış olmam. yağ taşları, su taşları, sentetikler, doğallar falan derken uzun uzadıya araştırma ve deneyim gerektiren bir konu. daha bu işin profesyonelleri bile kendi aralarında bu konularda bir fikir birliğine varamamışken burada yazıyı uzatmama gerek yok. internette sırf taş cinsleri (belgian yellow, belgian blue, arkansas, vb.) hakkında birer ansiklopedi bilgi yazanlar var. kendi usturasını kendi honlamak isteyen veya eski ustura alıp restore etmek, gerekirse ağız açmak isteyen bu hobisinin ilerleyen kısımlarında zaten kendisini bu bilgi denizinin içinde bulacaktır.

    ilk usturanızı alıp kullanmaya başladıktan sonra zaman içinde yerli ve yabancı kaynaklardan yararlanarak hem bilgi sahibi olup hem de iyisinden bir taş seti sahibi olabilirsiniz. bu süreçte eğer tekrar bileme gerekirse ülkemizde bileme işlemi yapan profesyonellerden yardım alabilirsiniz. düzenli kullanımda eğer elinizde tek bir ustura varsa sakal yoğunluğunuza, sakal sertliğinize ve tıraş sıklığınıza de bağlı olmakla beraber sırf deri masat yardımı ile usturanız keskinliğini 3 ila 6 ay arası koruyacaktır. tüm bunlar demek değil ki her ustura sahibi kendi işini kendi görmeli. bir veya daha fazla usturası olup ihtiyacı oldukça profesyonel hizmet alan bir çok insan da var.

    ilk başlarken forumlarda fazlaca vakit geçirip bir ton bilgi göreceksiniz, krom oksit pastalar, deri ve keten masatlar, elmas pastaları vs. ilk başlarda mümkün mertebe bunlarla kafanızı bulandırmadan sade ve uygun fiyatlı bir deri masat ve ustura ile başlayıp sonrasında dilerseniz bunlara dönmeniz iyi olacaktır. çok fazla seçenek, kombinasyon ve bilgi yeni başlayanların kafasını bulandırmakta bire bir.

    ustura konusuna girmişken sabun/krem ve fırça konusunu atlarsak olmaz ama o tamamen başka bir başlığın konusu ki bunca yazının peşine bir de high mountain white, two band, at kılı, domuz kılı falan devam edersem zaten duvar olan bu yazı iyice kale duvarı gibi olacak. belki ileride onlar için de bir entry ayarlarım. meraklısı forumlarda istediği bilgiyi bulacaktır.

    yeni başlayanların yararlanabileceği bir kaç kaynak;
    srp
    b&b
    sharpologist
    geltir (yerli forum)

    toparlamak gerekirse; ustura konusu ve yan ürünleri derya deniz konular. ben yukarıda konuya ufak * bir girizgah yaptım. bunların hepsini kafaya takıp araştırmaya kalkarsanız aylar geçer ve sonunda tek bir kalem bile ürün alamamış olursunuz dolayısıyla benim tavsiyem keyfinize ve bütçenize göre kaliteli bir ustura ve basit bir deri kayış almanız. sonrasında dilerseniz bu zevkinizi derinleştirebilirsiniz. honlama olayı da gözünüzü korkutmasın, yukarılarda söylediğim gibi her ustura kullanan bu işi kendi yapmıyor ve profesyonellerden yardım alıyor.

    keyifli günler!
  • yıllar sonra bana düzenli sinek kaydı yapma alışkanlığı aşılamış traş aleti. arko traş sabunu ve traş fırçasıyla birlikte insan sakal traşı olmaktan haz duyar, zevk alır.

    jiletli ustura ve orjinal ustura olarak ikiye ayrılır.

    jiletli usturayı hemen hemen her asker malzemesi satan dükkanda bulabilisiniz. jiletli usturada jilet tercihiniz perma sharp olursa daha iyi olur. jiletli usturada türkiye'de iki marka vardır. biri ali bıyıklı diğeri sedef.

    orjinal ustura türkiye'de pek bulunmayan bir üründür. gittigidiyor'da dovo marka bir kaç adet vardır lakin ateş pahasıdır. bir de tahtakale'de zaza han'ın girişinde bir dükkanda cüzi bir fiyata lorena marka ustura alınabilir.
  • klasik ustura turkiye'de pek kullanan olmadigi icin hakkinda cogunlukla yanlis bilgi bulunan bir tras aletidir,

    madem oyle biraz bilgi verelim ki, bugun eksi sozluk icin ne yaptin demesinler.

    ilk olarak yanlis bilinen ana unsur usturanin sikca bilenen bir alet oldugu yanilgisidir.

    bir kere duzgun bilendikten sonra en az 3 ay en fazla 5-6 ay sadece her trastan once kilagisisini almak kaydi ile kullanilabilir. bileme islemi icin kullanilabilecek en iyi malzeme tane degeri (bkz: grit) (1000-)3000-8000 arasinda olan dogal su taslaridir *, turkiye'de bileme taslari genellikle yag tasi olarak bilinir, halbuki yag tasi* nadir olarak ustura bilemek icin kullanilir, bunda zannedersem suyun asindirici etkisinin yaga oranla daha fazla olmasi etkendir, kabul goren en iyi biley tasi japon'ya da elde edilen dogal su taslaridir* ancak ve maalesef kaliteli olanlarin 500 usd'den baslayan fiyatlari el yaktigi icin bunun sentetik olanlari uretiliyor seri fabrikasyon ile, gerci onlar icin dahi ucuz demek mumkun degildir iyi kalite bir tugla* 80-150 usd civaridir, ki ustura bilemek icin en az 3 adet (kombine taslar haric) farkli tane degeri * olan tugla kullanilir.

    ustura, bicak vs. kesiciler gibi bilenen bir alet de degildir, zira usturanin tras esnasinda sakaldan gordugu karsi kuvvet cok yuksektir, keskinligini tum tras islemi boyunca saklamasi icin duzgun bilenmesi sarttir, bileme konusunda zamanla kazanilan tecrube, el aliskanligi verirse de, biley isi detaylari cok olan bir hunerdir, sahsi kanaatimse buna bilim dali demek hic abartili olmaz, zira celigin tipini, sertlik derecesini anlamak gereklidir.

    ustura bileme konusunda dunya capinda efsane olan ilk isim amerikali lynn abrams'dir kendisi ayrica srp'nin kurucusudur, ustura konusunda benim bildigim ikinci isim dmitrich lakabli rus amcadir, ki rusya'da honemeister olarak anilan yegane isim odur. internette bir suru videolari mevcuttur ama yakindan bakip ustanin eline verdigi aciyi gormedikten sonra bunlarin pek cok faydasi olmaz diye dusunuyorum.
  • usturayla traş olurken işinizin kolaylaşmasını istiyorsanız,

    -duştan sonra traş olun, cildiniz ve sakallarınız daha yumuşak olur.
    -suratınızı bol köpürtün, sakallarınız ve cildiniz daha da yumuşayacaktır.
    -traşa nereden başladığınız önemli değildir, yalnızca favorilerde ve eğer var ise bıyıkta yüksekliği iyi ayarlamaya çalışın. bunun için kesimden önce köpüğü usturanın tersiyle veya elinizle silip yükseklik ayarlamanız hata yapma şansınızı azaltacaktır.
    -hepsinden önemlisi cildinizi gerdirin, çok gerdirin! usturayla traş olurken kestiğiniz noktada en ufak bir gevşeklik olursa kendinizi kesersiniz.
    -usturayı yüzünüze çok dik tutmayın, çok yatayda tutmayın. zamanla gerekli açıyı bulacaksınız.
    -çene kenarları (et ile kemiğin yakın olduğu noktalar) sıkıntı yaşayacağınız noktaların başında geliyor. iyi gerdirmezseniz, kemik kısmını kesersiniz.
    -büyük ihtimalle başlarda korkup yavaş traş olur ve kendinizi çizer, ilerleyen zamanlarda ise ben bu işi öğrendim düşüncesiyle daha hızlı traş olmaya çalışıp kendinizi kesersiniz.
    -ustura kullanmayı bir arkadaşınız üzerinde daha kolay öğrenirsiniz. cesaretli arkadaşlar edinin.
  • yasemin mori şarkısı. deli bando'dan.

    ustura gibi çarkın ve her dönüşte yan buluyor
    yüzün kana bulanıyor
    uu insafsız
    şiddetin de yol buluyor
    içinde parçalanıyor
    gazla gidelim gazla
    dolanıyor
    gazla gidelim gazla gidelim
    dolanıyor
    kırmızı kurnaz tilki

    ustura gibi çarkın ve her dönüşte yan buluyor
    yüzün kana bulanıyor
    uu insafsız
    şiddetin de yol buluyor
    içinde parçalanıyor

    güneşim vardı suya düştü
    hiç çıkmıyor oniki gündür
    yıldızlar vardı bir bir kaydı
    ama şimdi hepsi yerli yerinde
    parçalayabilir
    susturamaz
    durduramaz
    ve şenlik var sensizlik var

    kırmızı kurnaz tilki
    aşkın ellerine düştü
    yıldızlara dolardı düştü
    kırmızı kurnaz tilki
    aşkın ellerine düştü
    yıldızlara dolardı düştü

    sorma
    ah sorma

    neyin var neyin güçlü
    neyini aldılar neyin ızdırabı peşine düştü

    söz: yasemin mori
    müzik: yasemin mori
  • eskiden sakal bırakana olumsuz bakılırdı. bakımsız, kirli adam imajı taşırdı o döneme göre.
    şimdi ise tam tersi.
    herkes de sakal var. kısa tarz sakal da değil, saç gibi upuzun sakallar...

    babamı bildim bileli hergün sabah erkenden traş olurdu.
    bayram, seyran, izin günü onun için farketmezdi.
    emekli oldu yine devam.
    baba derdim emekli oldun bırak sakalı bak keyfine. kaşındırıyor oğlum, bana göre değil derdi.
    bana da ondan geçmiş sanırım bu özellik.
    liseden beri tertemiz traşımı olurum jilet ile.
    makine ile traş olmak;bende temizlik hissi yaratmıyor.
    yüzü güzelce köpükleyip, kaliteli jilet ile kazımakdan aldığım hazzı çok az şeyden alıyorum.
    etrafımdaki arkadaşlarımın neredeyse tamamı sakallı.
    onlar bana şaşırıyor, ben onlara.
    berbere her gittiğimde saç traşı sonrası ustura ile sakalları da kestiririm.
    usturanın verdiği haz çok daha başka.
    sonrasında kolonya ile cildi yakmak ise tarif edilemez,anlayamazsınız...

    ustura alıp sürekli onunla traş olmak yıllardır aklımdadır.
    dün gittim aldım, jilet takılanlardan tabiki. başlangıç için bunu tavsiye ediyorlar.
    bugün işten eve geldim. sanki bir çocuğun yeni oyuncağını açar gibi açtım paketi.
    berberi izlemiştim, jileti hemen taktım.
    acemisi olduğum için direkt yüzüme sürmedim tabi.
    göğüs kıllarımın kesilme zamanı geldiği ve de olası yaraların görünmeyecek olduğu için ordan başladım işe.
    yönleri anlayana kadar 5,6 çizik attım tabi.
    öyle, böyle derken zorda olsa yaptım.
    hemen gaza geldim, olmayan sakallara bir perde geçeyim dedim.
    yüz kısmında daha hassas oluyor insan haliyle. yanakları ustura ile geri kalan yerleri normal jilet ile aldım.
    ilk deneyim fena olmadı yani.
    benim gibi traş olmayı yaşam ritüeli haline getirmiş ve bundan haz duyan kişilere acilen usturaya geçiş yapmalarını tavsiye ediyorum.
  • tanım: her erkeğin banyosunda bulunması gereken aletin başında yer alır.

    imalattaki her işe ayrı alet prensibi aslında traş için de geçerlidir. ustura, sadece permatiğin alamayacağı uzunluğa ulaşmış sakalı kesmek için değil, ama aynı zamanda top sakalın ve favorilerin konturunu düzeltmede kullanılır.

    ama ben en çok koltukaltı kıllarını kesmede kullanmayı seviyorum. soğuk bıçağın cildimin üzerinde kayarken yarattığı ürperti yok mu? of ki of! seksten sonra en çok keyif veren on şey listemde başa oynar.

    ekonomiciler daha iyi bilirler hani şu kendisine değer/anlam atfedilen ürünler vardır ya, ustura o listede en tepeye oynuyor.

    ben üniversitede iken, yurtta çok popüler olmuştu. muhtar çakmağı, sigara tabakası ve ustura herkesin sahip olması gereken bir nesne haline gelmişti. bu kafanın bir benzerine yolda isimli kitapta rastlamıştım. jack kerouac kankası ile mahalle berberinde üç paraya traş oluyorlar ve kendilerini route 66'e vuruyorlar.

    aradan yıllar geçti. şimdi sanayideyim. bazen patron ustalara sakallarını kesmediği için fırça atıyor. çocuklar da berbere gidecek vakitlerinin olmadığını söyleyerek kendilerini savunuyorlar. evde sakal traşı olmuyorlar. çünkü permatikle bile traş olmayı beceremiyorlar. yüzlerini çiziyorlarmış.

    durumumuz bu.

    ustura kemaller, o güzel atlara binip gittiler.
  • geleneksel çelik usturaların yapımı baya zahmetliymiş.

    http://youtu.be/z_-s0phrzng
  • hem muhafazakar hem de muhalefet olunması olanaksız olduğundan tutunamamış dergi...
    bir de islam da resim çizmek yasak diil mi hoca?
  • gırtlak kesmenin en çok mümkün olduğu berber edevatı...
    hazır adamın eli kolu bağlı önündeki sandalyeye oturmuş, bu fırsat kaçırılmaz...
hesabın var mı? giriş yap