• yakup kadri son derece çarpıcı bir tanımlama ile bu zor durumu izah etmiştir.

    "utanç, bir yarasa gibi yüze yapışır ve alnımızın ortasından kanımızı emmeye başlar. vücut o kadar zaafa düşer ki, adeta bir posa halini alır. pespaye ve sefil bir şey olur. onun için utanmak, kendi kendinden nefret etmenin eşitidir."*

    bazı insanlar bu duygudan o kadar uzak ve bihaber yaşıyorlar ki hâl böyle olunca biz onların yerine de utanıyoruz.
  • en yoğun yaşadığım anlardan biri geldi bugün yine aklıma... haber ajansıyla ortak gibi çalışan üniversitenin fotoğraf kulübünün, bizi depremi belgelemek için izmit'e gönderişi, 5 makara filmle şoka girmiş halde enkazları, çadır kamplarını, mezarlıkları, giysi ve yemek kuyruklarını çekişim... parmağım deklanşörden hiç kalkmıyordu sanki. her şey beynimde çakıyordu. makineyi gözümden çekip bakmaya korkuyordum.

    kargo pantolonlu, kızıl saçlı, makineli tipi görenler yabancı gazeteci sanarak geliyorlar yanıma. dillerini bilip bilmediğimi soruyorlar. ellerinde fotoğraflarla, "kızım enkazdan çıkmadı", "oğlumu bulamıyorum, haber yapsanız?" diyorlar. dilim tutuluyor, hiçbir şey diyemiyorum. kilit! milyon parçaya bölünmek istiyorum o an, toz olmak, yarılmış yerin en dibine girmek, elimdeki makineyi fırlatıp atmak... kaçmak. o korkunç acziyet hissi, dev bir utanca dönüşüyor.
  • utanç herşey gibi günümüzde bölünmüştür,yapay utanç ve gerçek utanç. insanlar kendi öz utanç duygularına ulaşamadan aileleri tarafından ya da öğretmenleri ya da arkadaşları hatta medya ve siyaset tarafından öylesine utandırılmıştır ki, bu yapay utanç duygusu altında ezilmiş komaya girmiştir. mesela yoksul olmak özdeki gerçek utanma duygusunun çalışmasına sebep olacak bir şey değilken sistem tarafından yapay utanç hissetmenize sebep olur. yapay utanç gerçek utanç gibi geliştirici ya da özünüzü kouruyucu olmadığından, elinizdeki değiştiremeyeceğiniz koşullar ve yapay utanç duygusu ile kalakalırsınız. işte bu durum kronik bir yetersizlik duygusuna dönüşür..sistemim kullandıgı duygular üzerine bir sürü şey yazıldı..bence sistemin bizi utandırarak yönetmesi belki de en sinsi ve etkili yöntemdir..bedenimizden utandırır, finansal dururmuzdan, işimizden, sahip olduklarımızdan utandırır sürekli..böylece sistemi sürdürür..utandırılıp aldığınız telefonunuzdan yine utanmanız gerektiğini söyler bir süre sonra..taşıyamadığımız utanç duygularımızı daha sonra birbirimizin üstüne püskürtmeye başlarız..mesela utandırıldıgı telefonundan kurtulmuş biri başkalarını utandırmaya başlar..alın size sarmal..:)

    oysa utanç kişinin içinden gelmesi gereken oldukça geliştirici ve öze yakınlaştırıcı bir duygu.. yapay utanç duygusu ise tüm benliğinizi yıkan bir canavara dönüşür..sizi sarar çaresiz kalır özünüzle bağlantınızı kaybedersiniz. bu anlamıyla yapay utanç duygusu insan ruhu ve bedeni için kanseleojendir..bu yükün altındaki kişi aç bir hayvanı beslememekten ya da ihtiyacının fazlasını almaktan duyması gereken orjinal gerçek utanma duygusunu duyamaz..işte bu kadar kritiktir utanç duygusu..

    siz siz olun varlıgınızı hedef alan, değiştiremeyeceğiniz şeyler için oluşturulmuş yapay utancı tanıyın önce..ondan önce kafada kurtulun..üzerinizdeki bu yükü kaldırın ki tekrar yaşam akmaya başlasın..sonra gerçek utanç duygusunu hatırlamaya çalışın..o duygu sıcacık, sizi tamamlayan, sizi daha fazla özünzüe yakınlaştıran bir şey..ve cezalandırmaz sadece onarır..tam hissetmenizi sağlar.

    unutmayın utanç içerden gelmelidir, dışarıdan değil..
  • "insanlar utançlarıyla yüzleşmek istemiyor, üzerine tuğladan duvar örseler bile."
    (kieslowski, "dekalog 8"den)

    serbest çağırışım: belleğim beni yanıltmıyorsa şayet, poe'nun bir intikam öyküsünde, en yakın arkadaşını sarhoş edip diri diri bir tuğladan duvarın arkasına gömen hınçlı bir âşık söz konusuydu. anlaşıldığı kadarıyla diri diri gömülen kişi, hınçlı âşığın sevgilisiyle (ya da karısıyla) yatmıştı. utanç duymadan suç işleyen bir adama dersi böylece verilmiş oluyordu!
  • insanın en derinde yatan duygusudur. utanç insanı öyle rahatsız eder ve kendisinden öyle uzaklaştırır ki utanç kaynağı olan olay/duygu/düşünce hafızanın en derin kuyularına atılır.

    işte bu yüzden en derinlerinize baktığınızda görmek istemediğiniz, uzaklaştırmaya çalıştığınız üvey evladı, utancı görürsünüz.
  • ıngmar bergman'a göre duyguyu kurtaracak duygu.

    bir röportajında sormuşlar: gidişat kötü, dünya nasıl kurtulabilir?
    "utanç", demiş bergman. "dünyayı bir tek utanç kurtarabilir."
  • ölüm sebepleri arasında yerini almalıydı. utançtan ölmek gibi mecazi bir anlamla kalmamalıydı.
  • türlü türlüdür.
    yalan ortaya çıkar, başkasından utanırsın.
    haksızlık yaparsın, anlarsın. başkasından utanırsın.
    anlık bi hatadır, olur. insanlık halidir. başkasından utanırsın.

    söz verirsin, tutamazsın. umut verirsin, arkasında duramazsın. seversin, koşamazsın. sevdirirsin, sevindiremezsin. kendinden utanırsın. en ağırıdır. en ağrılısıdır..
  • "size sürekli utanç verici, ahlak dışı olarak öğretilenler aslında sizi en çok mutlu edecek olan, hayatınıza renk katacak olan şeylerdir."
    (de sade, "juliette: erdemsizliğe övgü")

    "en utanç verici olan her zaman için en çekici olandır."
    (de sade, "juliette: erdemsizliğe övgü")
  • atıf yılmaz'ın piyasa işlerinden biri konumundaki utanç, sahnelerin arabesk şarkılarla desteklendiği santimantalist bir melodramdır. gurur, kıskançlık, utanç gibi yaralayıcı duygular imkansız aşk konusu etrafında biçimlendirilmiştir. film aynı zamanda rayından çıkan hayatları kenar mahallelerde ve beyoğlu gece kulüplerinde takip eder.

    erkek (kadir inanır) ve kadının (filiz akın) onur ve gurur savaşı her ne kadar senaryo bir kadın (ayşe şasa) tarafından kaleme alınmış olsa da ataerkil bir bakış açısıyla, yeşilçam'a özgü dramatik unsurlarla çözümlenmeye çalışılmıştır. yeşilçam melodramlarının özelliklerini merak edenlerin ve bu alanda araştırmalar/okumalar yapanların dönüp bakmasında fayda var gibi. bunun dışında güçlü bir sinemasal özelliği olmayan bir filmdir utanç.

    şimdilik kaydıyla diğer atıf yılmaz filmleri:

    (bkz: bir yudum sevgi /@hanging rock)
    (bkz: cemo /@hanging rock)
    (bkz: dul bir kadın /@hanging rock)
    (bkz: düş gezginleri /@hanging rock)
    (bkz: hep o şarkı /@hanging rock)
    (bkz: kadının adı yok /@hanging rock)
hesabın var mı? giriş yap