• tüketim toplumu.

    en fazla ne kadar rezil olabilirsiniz? kaç gün mesela?

    sürekli anlık paylaşımlarla gündem akıp gidiyor. bir adet insan için maksimum 5-10 saniye rezil oluyorsunuz. genelde hepsi de eş zamanlı oluyor. bir an dikkatler üzerinize toplanıyor. 1-2 güne hop unutuluyor.

    utanmak için utandirilmak gerek. sürekli "puuu sana" diyen komşu teyzeler bile başını başka yöne çevirdi. gündüz kuşağında, müge anlı larda falan daha fazla malzeme var o teyzeler için.

    ınsanların gözünde rezil olmak biraz magazinel bir durum. o da akıyor zebil gibi maşallah. taa adıyaman'daki adama puu deme lüksü var artık teyzelerin.

    ha insan kendinden utanmaz mı? bir yaratıcı'dan utanmaz mı? annesinden babasından? utanir ama utanmak için sağlam kalmış bir gönül ilişkin olması lazım. allah'tan, anne babadan ve hatta kendinden kalben kopmak da çok rastlanan bir durum. cevap yine tüketim toplumu ve sosyal medya. aynaya bakıp kendinle hesaplaşmak yerine üç beş selfie çekip ınstagram'daki sen'e bakmak daha konforlu ve iç açıcı.
  • çok fakir ya da çok zengin olmak.

    (bkz: orta sınıf ahlakı)
  • ne zaman kalktı ulan? bize niye kimse haber vermiyor mal gibi utanıyoruz hala?
  • deneyimlemektir. örneğin ilk kez sizden yardım isteyen biri büyük çekince ve mahçubiyetle yapar bunu, lakin bu durum tekrarlandıkça ve siz sorgusuz sualsiz yardım ettiğiniz müddetçe minnet ve mahçubiyet tavrı ortadan kalkmaya başlar. zamanla lütfettikleriniz sizin kararınız ve insiyatifiniz olmanın dışına çıkıp mecburiyetinizmiş gibi bir hal almaya başlar.

    ne yazık ki insanlar her şeyi sömürdükleri ve tükettikleri gibi içinde bulundukları faktörlerin ışığında ar, gam, utanç gibi duygularını da sömürür, tüketirler. bu sebeple utangaç, çekingen insanlar her zaman daha samimi gelmiştir bana.
  • internetin ceplere girmesi.

    internet bu kadar yaygın değilken, yani insanlar özel hayatlarını (yediği yemeği, yattığı yeri, ev hâlini, eğlenirkenki hareketlerini) kamuya şimdiki kadar açmıyorken kişilerin özel alanları hakkında malumat alabilmek zordu. bununla birlikte "utanmazca" olayların döndüğü birtakım içeriklere ulaşabilmek de aynı ölçüde "çaba" istiyordu. sözgelimi, bayiiden malum gazeteyi veya köşebaşındaki cd'ciden malum filmi zorlanmadan isteyecek kişi kolay bulunmazdı arkadaş çevresinde.

    internet şebeke suyu gibi bir hâl aldığından beri her isteyen her istediği içeriğe (soft erotizmden çocuk pornosuna kadar) çok basit bir arama sayesinde hemencecik ulaşıyor. çok kolay bulunan ve çabuk tüketilen (bu tabir rahatsız edici oldu belki ama maalesef realite) içerik -hatta malzeme- çok şeyi normalleştirirken aynı zamanda "paylaşım"lar yoluyla da sonsuz şekilde yayıyor/çoğaltıyor. yuvarlanan kar topu örneği...

    son aşamada insanlar "herkes izliyor, herkes yapıyor" ("amatör" ve "gizli çekim" kategorileri ve hatta "özel çekim" olup daha sonra bir şekilde yayılanlar ve hatta tv'lerdeki reality show'lar) düşüncesine kapılıyor. "bunun sonucunda da herkes telefonuyla aynı işe girişiyor" gibi bir sonuca varmayacağım tabii.

    şunu söyleyeceğim: insan "el-âlem ne der" kafasından kurtulmalı elbette. fakat "el-âlem neler yapıyor, biz falanca filanca yapmışız, çok mu" batağına saplandığı anda şiraze kayıyor. tonlarca özel şeye çoğu zaman gayrımeşru şekilde şahit olup etraftaki tüm herkesi özel görüntülerdeki bireylerle özdeşleştirmeye başlıyor, bilinçli veya gayrıihtiyari... bu her halükârda tehlikeli. çünkü eninde sonunda ya kişi kendisini sapkın hislere salıyor ya da etraftaki insanlara sapık/ahlaksız/teşhirci gözüyle bakıyor. mesela sevgililerin tamamen imkânsızlıklar sebebiyle sokakta öpüşmesine haddi olmamasına rağmen karışma hakkı buluyor kendinde. bunun gibi onlarca örnek yazılabilir.

    meseleyi sadece pornografi üzerinden tartıştığım anlaşılmasın, çıkış noktam orası en net ve ortada olan örnek bu.

    peşin not: bu yazdıklarımdan, internet ahlaksızca bir şeydir, erotik içerikler yasaklansın dediğim sonucunu çıkaran olur mu bilmiyorum ama, onlara başa dönüp tekrar okumalarını önerebilirim ancak.
  • imam-cemaat durumudur...
  • paranın getirdiği özgüven olması muhtemel
  • hafızalarımızın günü birlik haline gelmesindendir.bugün gündem olan bir konuyu 3 gün sonra unutmuş oluyoruz.böyle olunca nasıl olsa unutulacak diye düşünülerek insanlar daha rahat ve umursamazca davranabiliyorlar
  • ar damarının çatlaması olabilir mi acaba? veya utanılacak durumlar için köylülük yakıştırması. utanmak vicdan ve terbiye ölçütüyken yoz kültürde girişimcilik ve başarıya tehdit olarak görüldü. işlenen suçlar için ödenmesi gereken duygusal bir bedel olarak aktarıldı. hislerimizde insanlıktan çıkıp beynimizde gerçekleştirdiğimiz onay alıp mutabık kaldığımız makina devriminin bir ürünüdür belki.
    edit: imla.
  • sebebi uzakta aramaya gerek yok.

    (bkz: ar damarı) çatlaması.

    sokak ortasında sevişiyor insanlar yahu ? ben bu kadar rahatliga hazır değilim arkadaş ister yobaz deyin ister cahil.
    evinizde ne yaparsanız yapın sokağa niçin taşıyorsunuz...
    basit bir öpücük olsa neyse birbirinizi yiyorsunuz iyice saçmaladınız.
hesabın var mı? giriş yap