• yüreğin kekelemesi hali ...
  • iyidir utanmak. bu duyguyu kaybettiği noktadan itibaren iğrençleşiyor insan.

    (bkz: insan kalma alıştırmaları)
  • naifliktir, dogalligin di$a vurumudur.. carpitilmami$, maskelenmemi$ olu$umdur.. utanmi$, kizarmi$ insan yalansiz insandir. icindekini saklamayandir, olmasi gereken insandir.
  • ankara katliamından sonra herkesin birbirini arayıp "iyi misin, tanıdığın var mı?" diye sorduktan sonra oluşan sessizlikte hissedilen duygu.
  • insanoğlunun en yüce duygusudur utanmak..
    utanırken küçüldüğünü hissedersin, ama aslında büyüyorsundur.
  • insanoğlunu hayvandan ayıran en önemli şey düşünebilmek ise, düşünen hayvandan ayıran en önemli şey de utanabilmektir...*
  • vicdanın ve pişmanlığın yarısı olan duygu.
  • hayatın gerçeğidir.

    sabah kalktım. etrafa özensizce atılmış kıyafetler... masanın üstü leş... üç tane boş sigara paketi, kendini aşmış bir kül tablası, boğazım bok gibi. utandım. neyse ki o anda yalnızdım... köşedeki pastaneci ile samimiyiz, üç poğaçaya karşılık, bir "sonra veririm" verdim. utandım ama... sanırım biraz hassas bir yapım var.

    otobüse binerken güzel bir kızın önüne kaynadım. utandım sonra sonra... oysa, belki, kim bilir... iş yerindeki taş, beni tuvalete girerken gördü. insan olduğumu unutup utandım. bir an -nedendir bilmem- o taşın ben tuvaletteyken kapıya kulağını dayadığı gibi bir paranoya nöbetine yakalandım. daha da fazla utandım.

    para çekerken arkamda bekleyen adamın, bakiyemi görüp görmediğini bilmiyorum. gördüyse utandım.

    ne güzel gülümseyerek bakıyordu oysa ona doğru yürürken. ulan ayak, ulan taş... o yalpalayarak yere düşmemek için verdiğim çabayı super slow motionda yaşadım. o an utanmadım. ama sonra nasıl utandım anlatamam. anlayışlıdır benim sevgilim, incedir. konuyu değiştirme çabasından dolayı yerin dibine battım. bir insan yemek yerken izlenmekten utanır mı kardeşim. utandım, ne yapayım. bir organizmanın içine katı partiküller alması, onu öğütme çabası... ıgh, halen utanıyorum aklıma geldikçe...

    süper geçmiş bir gecenin, yanyana yatılıp sigara içilen o huzurlu anında, her şeyi mahvedecek bir olgu varsa, o da taraflardan birinin karnının guruldamasıdır. karın boşluğumdan çıkarak, tüm odayı dolduran o ses kulaklarımda yankılanırken, panik yapmadım, soğukkanlı davrandım ve bilgisayardan hemen murat boz'un uçurum şarkısını açtım. o geçici rahatlıkla doya doya utandım. hem karın gurultusuna, hem de şarkıyı açmak için yeltendiğimde açıkça görülebilen, göbek kenarlarımda tekrardan oluşmaya başlayan yağ halkasına... umarım utanmamı gerektirecek başka bir şey olmamıştır, görünmemiştir.

    sevgilim uyuyakalırkalmaz bilgisayarın başına geçtim. allahım... o facebook'da umarsızca, acımasızca taglandiğim ilk okul resimleri... o resimlerin altındaki "ehe, ehe, aha, aha, kiki, kiki" yorumlarına yanaklarım kızardı. listemdeki herkese tek tek utandım. tag i kaldırsam yine utanacaktım nasılsa.

    sözlüğe girdim. nickimden utandım. kendiniyazanhikayelermiş... ulan o an, götten sallayacak başka şey bulamadın mı? yazsana efendi gibi bir şey... üstelik de onuncu nesil sabırtaşı yazar. ben utanmayayım da kimler utansın.

    şimdi ekrana baktım, bütün bu rezil olmalar, utanılması, 25 kırmızı yanak gücünde utanılması gereken bütün bu zavallılıkları halen pişkince sanki iyi birşeymişçesine yazmış olmamdan utandım.

    edit: son noktayı koyduktan sonra daha fazla utanmayacağımı sanıyordum. ama bu kadar kişiye yalan söylüyor olmaktan utandım.

    edit: utanıyorum, sözlük utanıyorum. hadi siz inandınız yalan olduğuna, peki ben sizi yalan olduğuna inandırdığıma olan utancımı kendime nasıl açıklayayım?
  • şöyle düşündürdü bugün;
    - utanmak, nedir?
    - o yaptı ben utandım, olanlardan.
  • yanlış yapılan kişiyle göz göze gelememektir.
hesabın var mı? giriş yap