• kitap bir epigraf ile açılıyor ve epigrafın sonunda şöyle diyor: ''güzellik -olağanüstü- bir kötülük biçimidir''

    önce başka bir duruma değinmek istiyorum. insan bir kere mal olmasın. bakın bu çok önemli. kitapta bu muazzam sözün altında cesar moro(perulu bir yazar, 1903-1956) yazıyor ama allah' ın malı hala bu sözü mario vargas llosa' nın diye paylaşıyor.

    nobelli yazarlar hep ilgimi çekmiş ve sonunda da beni hep tatmin etmişlerdir. anlattıkları bir tarafa, anlatım biçimleri ve üslupları ile fark yaratıyorlar çoğu kez. tabii çevirmen celal üster' e de teşekkür etmek gerek bu noktada. ekşisözlük' te bir yazar nobel edebiyat ödülü için şöyle bir yorumda bulunmuştu; ''hak ettiği halde nobel' i alamamış pek çok yazar vardır ancak hak etmediği halde nobel alan tek bir yazar bile yoktur.'' okuduğum andan beri çok sevip çok kullandığım bir yorum bu, kesinlikle katılıyorum bu yoruma.

    kitabı çok büyük bir keyifle okudum. eşini kaybettikten sonra çok seksi bir hatunla ikinci evliliğini yapan bir baba ve bu babanın ilk evliliğinden olan dünyalar güzel bir erkek çocuk... bu üçlü arasındaki ilişkiyi leziz bir kurgu ile anlatıyor kitap. üvey anne ile çocuk arasında ilk başta sorun olabileceğinden çekinen baba, bu çekincelerinin boş olduğunu bir süre sonra fark ediyor ve ikili çok iyi anlaşmaya başlıyor. sonrası bir lirik şölen. olağanüstü bir kötülük biçimi olan güzelliğin etkisiyle geçilen sınırlar; ezilen, yok edilen erdemler, meleğin şeytana şeytanın meleğe dönüşmesi... erotik kitap deyince sakın ola ki ephesus yayınları' ndan çıkan bulvar gazetesi hikayeleri gibi bir şey sanmayın bu kitabı. güzelliğe edilen bir ibadet gibi bu kitaptaki sevişme pasajları. son zamanlarda okuduğum en iyi kitaplardandı. çok etkileyici bir anlatımı olan yazar, arkasına da güzellik gibi güçlü bir silahı alıp toplumsal değerlere, erdemlere saldırmış. akan kan fazlasıyla kışkırtıcı.
  • llosa'nın en kısa romanlarından biri ya da sanırım en kısası. otuzlu yaşlarının sonunda rigoberto isimli bir adamla ikinci evliliğini yapan lucrecia ve rigoberto'nun ilk evliliğinden oğlu olan, yaşı zikredilmese de muhtemelen 8-10 yaşlarındaki alfonso arasında yaşanan cinsel gerilim üzerine inşa edilmiş. altı farklı ressamın bölümler arasına serpiştirilmiş olan ve rigoberto ile lucrecia'nın cinsel yaşamlarını renklendirmek adına yardım aldıkları altı farklı resminin tıpkı benim adım kırmızı'da olduğu gibi dile gelerek kendi kendilerini anlattıkları kısımlar nefes kesiciydi. francis bacon'ın kafa 1 adlı eserinin kendisini her türlü ekstrem fetiş ile ilişkilendirdiği bölüm bir yana, fra angelico'nun meryem'e müjde eserinin meryem'in ağzından anlatıldığı bölüm kitabın tepe noktasıydı benim için. meryem'in nahifliği, ürkekliği ve masumiyeti, o kadar kız varken melek'in neden kendisine geldiğini anlamlandıramayışı ve o günden sonraki hayatının nasıl bir yola gireceğini kestiremeyişinin yarattığı korku çok etkileyiciydi. sanırım pamuk benim adım kırmızı'yı yazarken kullandığı fikri llosa'dan aparmış. alfonso ve üvey annesi arasındaki ilişki de kırmızı saçlı kadın'ı anımsatıyordu zaten. iki pamuk romanını iç içe okuyor gibi oldum ve müthiş keyif aldım. llosa ve pamuk'un bir dönem britanya kütüphanesindeki farklı odalarda başyapıtları diyebileceğimiz romanlarını eş zamanlı yazdıklarını düşünürsek de, edebiyat bu tür tesadüflere ya da bir tesadüften daha fazlası diyebileceğimiz benzerliklere her daim gebe olsa gerek.

    mario vargas llosa bugün 87 yaşında ve yaşayacağı fazla bir ömrü kalmadı. en azından ben yaşadıkça geride bıraktığı eserleri tekrar tekrar okuyabileceğim.
  • celal üster tarafından türkçeye çevrilmiş olan erotik roman. "... güzellik -olağanüstü- bir kötülük biçimidir..." diyen bir alıntıyla başlar; nitekim haklıdır da.
hesabın var mı? giriş yap