• uykunun ilk 90 dakikası içerisinde ağlama, çığlık atma ve yoğun korku ile ortaya çıkar. davranış değişiklikleri ve kaos yaratır. olaydan sonra kişi hiçbir şey hatırlamaz. bazen uyurgezerlik eşlik edebilir. hastada terleme, nabzının hızlı artması, panik korku oluşmuştur ve hasta kaçmaya başlayabilir. kendinde olmadığı için yaralanabilir .
  • uykudaki en önemli aşamalardan birisi rem aşamasıdır. rem aşaması ilk olarak uykunun 80-100 dakikaları arasında ortaya çıkar (sabaha doğru çıkanı da var). işte uyku terörü, rem döneminin olmaması ile karakterizedir. uykunun ilk 3 saati içindeki herhangi bir dönemde görülebilir. kişinin rem döneminin eksik olması sonucunda uyku terörü vuku bulur. hakikaten amnezi ile birliktedir, istese bile hatırlayamaz, isteseniz bile hatırlatamazsınız o dönemi kişiye.

    uyku terörü, uyku bozukluklarının parasomniler klasmanındadır. bir de dissomniler var ama konumuz değil.
  • uykunuzun terorist ruyaciklar tarafindan basilmasi...
  • depresyon, aşırı yorgunluk ya da anksiyeteye bağlanabilen bir bozukluktur. psikoterapi veya psikolojik danışmanlık ile çözülebileceği düşünülür. genelde (bozukluğun boyutuna bağlı olarak) medikasyon önerilmez.
  • yıllardır şikayetçi olduğum durumun yeni öğrendiğim isim halidir.

    korku kitaplarına ve filmlerine konu olabilecek kadar sağlam altyapıya sahip kabuslar, gece çığlık atarak ve bağırarak uyanmalar, kendimi bilmez şekilde oradan oraya savrulmalar. sonu nereye gider bilmiyorum sözlük. panik ve stres içindeyim.
  • uyku teröründen muzdarip kişilere uyku teröristi den(ebil)ir.
  • çocukluğumun nöbetleri. genelde hatırlanmadığı söylenir ama ben sıklıkla yaşadığımdan belki, hiç değilse başlangıcını ve bitişini çok net hatırlayabiliyordum. insanın algı bozukluğu en çok da seslerde kendini belli ediyor bu hastalıkta. baş dönmesi gibi tıpkı, sesler baş döndürücü bir şekilde geliyor. annemle babam beni sakinleştirmeye çalıştırırdı, yok bir şey geçti geçti derlerdi çok sakin ve sıcak ses tonlarıyla. bu bana inanılmaz bağırıyorlar ve benim kötülüğüme konuşuyorlar şeklinde ulaşırdı ve korkardım. bu nöbetlere epey alıştıktan sonra aslında o anda olayların o türlü gelişmeyip bana öyle geldiğinin ayırdına varmıştım lakin korkumda zerre azalma da sağlayamamıştım maalesef. işte bu çelişki, seslerin baş döndürücü gelmesi gibi bir his yaratıyor. onun haricinde her şeyden korkuyorsun. aslında dümdüz bir korku nöbeti bu. kabus görürken olduğu gibi, ottan boktan korkuyor, ağlıyor, bağırıyor ve bir türlü kendine gelemiyorsun. ben ağlamaktan yorularak sakinleşebiliyordum mesela ancak. mekan algısı da çok saçma sapan bir hal alıyor ve tüm derim karıncalanıyordu. hatta bu hissi hep şöyle tarif etmişimdir; toplu iğne ucu boyutunda demir bir boncuğu işaret parmağınla baş parmağının ucu arasında yuvarladığını düşün. fakat aynı zamanda bu ufacık boncuğun bir portakal büyüklüğünde gibi geldiğini. böyle saçma sapan bir algı bozukluğu, delicesine bir korku ve baş dönmesi, seslerin birbirine karışması, öyle ki sessizliğin bile dayanılmaz bir gürültü gibi gelmesi. benim bu entry'yi yazma sebebim ise, 26 yaşında koca bir herif olmama karşın, az evvel tarif ettiğim algı bozukluklarına dair nöbet başlangıcı semptomları bir bir göstermiş olmam, ancak heralde savunma mekanizmamın gelişimini tamamlamış olmasından mütevellit hemen kontrol altına alıp bertaraf edebilmiş olmam..
  • insanın bir tarafı doğranıyormuş gibi ciyak ciyak yataktan fırlayıp bütün apartmanı birbirine katmasına sebep uyku bozukluğu. bundan mütevellit terör deniyor herhalde. yaşayan şahıs herhangi bir rüya kabus hiçbir şey hatırlamaz, sadece sebebi bilinmeyen bir korku yaşar. ayrıca bu korku esnasında yastığı yorganı kapıp bilinmeyen istikametlere kaçabilir. bu esnada uyanık ve yaptıklarının farkında da olsa sadece bir izleyici olmaktan öteye gidemez, mantık mekanizması kapalıdır çünkü. akabinde uyanınca olan biten her şey çok manasız görünür. uyku terörünün psikolojik sebeplere dayandığı düşünülmektedir ki şahsi kanaatim de stresle ilintili olduğu yönünde. belli bir süre kullanılan psikiyatri ilaçları ile geçebilmektedir.
  • kardeşimin yıllardır içinde bulunduğu durummuş meğer. en son yaşadığımız durum en kötüsüydü sanırım. çığlıklar eşliğinde büyük bir korkuyla yataktan fırlamanın ardından yaklaşık 1 dakika sonra kendine geldi çocukcağız. kendine gelince de uyku haliyle çırpınırken kendine neler yaptığını anladık. yatağın sivri köşesine çarpılarak iki yerden kanatılan ayak, duvara vurularak şişen bir alın ve nasıl olduğunu anlayamadığımız bir sırt yarası.

    psikolojik danışman olan bir arkadaşıma durumdan bahsettiğimde öncelikle bir psikologla görüşmeli kardeşin, çözüm bulunamazsa bir psikiyatra gitmeli dedi.
  • çok nadir yaşadığım psikyatrik hastalık. benim için genelde şöyle gerçekleşiyor:

    kabus görmeye başlıyorum (her gerçekleştiğinde aynı kabusu görüyorum bu arada). o kadar saçma ve anlamsız bişey ki uyanınca bile neden olduğunu anlayamadığım şeylerden biri. bi kara tahtada 1 sayısından 500 sayısını çıkartıyorum, sonrasında sonucu bulunca bana iftira atmaya başlıyorlar (iftiradan çok korkarım) ve ben çıldırıyorum. hastalığın kötü tarafı ise bu; o kadar anlamsız ve bağlantısız saçma sapan 2 şeye bu kadar üzülebilmek. akabinde yataktan kalkıyorum kalkıyorum kendimde değilim. hava aydınlık olmasına rağmen etraf karanlık görünüyor. vücudumun içindeyim ama vücudumu başka biri kontrol ediyor ve ben seyirci gibi izliyorum. o kadar rahatsızlık veren birşey ki bir yandan bilincin var gibi fakat vücudunu kontrol edemiyorsun. içindeki diğer kişi vücudunu kontrol ediyor ve sen seyirci kalıyorsun. kendimi vücudumun içinden izliyorum. vücudum etrafa yumruk atıyor. yerleri dövüyor, küfürler hakaretler...

    bir anda bir donuklaşma geliyor. boş boş 10-15-20 dakka boyunca aynı noktaya bakıyorum (annemler bu bakıştan ve duruştan oldukça korktuklarını söylediler). bir anda uyanamıyorum. karanlık hava bulutu yavaş yavaş kayboluyor. kendimi yerde otururken uyanmış buluyorum.

    sonrasında hayat devam ediyor, yapıcak bir şey yok ne yazık ki.
hesabın var mı? giriş yap