• kendisini bir hakaret olarak ilk defa kullanan insanın beyin kıvrımlarından öpmek istediğim kelime. tanrım o ne güzel bir zekadır, o ne yaratıcı bir beyindir.

    hayatımda uyuz hastalığından daha illet hiçbir şey ile mücadele etmedim sözlük. iyileşince insan nirvana’ya ulaşıyor, eriyor* bir anlamda. haftalarca her yerinizi kaşındıran o göt eklembacaklıyı yenince dünyanın en mutlu insanı filan oluyorsunuz. yakalananlara şimdiden çok geçmiş olsun.

    permetrin içeren kwellada veya metrin gibi ilaçları kullanmasına rağmen uyuzu tam olarak bitiremeyen mağdurlar, çözümünüz wilkinson pomad isimli ilaç. etken maddeleri kükürt ve katran. evet tahmin ettiğiniz üzere, mangal, yeni dökülmüş sıcak asfalt ve kaplıca karışımı çirkin bir kokusu var.

    bunu eczaneden alıyorsunuz, keselenerek ılık bir duş aldıktan sonra tamamen kuruyup soğuyunca yüzünüz ve saçınız hariç vücudunuzun her yerine sürüyorsunuz. kendinize sevmediğiniz bir iç çamaşırı ve pijama çifti belirleyip onları giyiyorsunuz. her yirmi dört saatte bir bu ilaç aynı şekilde tekrar sürülecek ve kesinlikle duş alıp kıyafet değiştirmek yok. bu şekilde ilacı sürdüğünüz 3 geceyi geçirdikten sonra sabah duş alıp temizleniyorsunuz. tamamen temiz kıyafetler giyip hayatınıza devam ediyorsunuz. evi birkaç gün daha temizlemeye devam edin, şu salak sarcoptes scabiei maytı kalmasın hiçbir yerde, zaten insan vücudu bulamadıkça üç gün içinde ölüyor, birkaç güne hiçbir sorun kalmayacaktır evde.

    ben cuma gecesi başlayıp pazartesi sabahı bitirdim, klasik bir beyaz yakalı hareketi olarak. imkanı olan süreyi uzatabilir işi sağlama almak için, ama bir hafta sonu da yeterli oldu bende uyuzun bitmesi için. tedaviden sonra birkaç gün daha kaşınıyormuşsunuz gibi hissedebilirsiniz ama zaten bunların uyuz kaşıntısı olmadığını anlayacaksınız, zira o kaşıntıyı yaşayan neyi kastettiğimi çok iyi biliyor. kaşıntı hissiyatı sanırım psikolojik yorgunluktan oluyor, uzun zamandır deli gibi kaşındınız çünkü. o da geçiyor birkaç gün içinde ve sapasağlam hayata dönüyorsunuz. sevmediğiniz iç çamaşırları direkt çöp, kötü kokuyorlar çünkü. evi de bol bol havalandırın.

    bir de uyuz olduğunuzu lütfen saklamayın. özellikle insanların size dokunarak iletişim kurmayı sevdikleri bir bireyseniz çevreniz için büyük risk teşkil ediyorsunuz demektir. utanmak ve sıkılmak yok, zira bu hastalık tamamen saçma sapan bir şekilde gökten inmiş gibi kapılıyor ve hiçbirimizin bunda bir hatası bulunmuyor. ben de yakın zamanda ve o dönemde yakın ilişkide bulunduğum insanlar başta olmak üzere 70-80 kişiyi bilgilendirdim bu hususta. bunu yapmazsak bu illet bitmez, hiçbirimiz de bunu çekmeyi hak etmiyoruz.

    hepinize sağlıklı günler.

    edit: gelen onlarca mesaj üzerine bu entry'i güncellemem gerekti sayın yazarlar. sık gelen soruların yanıtlarını aşağıda bulabilirsiniz.

    1. ilacı reçetesiz veriyorlar, hatta 15 lira gibi bir şey fiyatı da. sadece ilacı bulmak biraz zor olabilir, gördüğünüz her eczaneye girip sormakta fayda var. ben ortaköy'de üç defa buldum, biri ile kendim iyileştim diğerlerini sözlükten başka yazarlar için satın aldım ve onlara teslim ettim, umarım onların da güzel haberlerini birkaç gün içinde alacağım.

    2. kırmızı noktacıkların ve özellikle kaşımaktan oluşan iltihaplı bezelerin yok olması çok daha uzun sürüyor, ancak wilkinson pomad’ı kullanırken de biraz kaşıntı olması normal, özellikle tedavinin ilk günlerinde. önemli olan sürecin sonundaki duşu aldıktan sonraki durum. ben o duşu aldıktan sonra çok çok az kaşındım ve o duştan sonraki bir iki gün içerisinde tamamen bitti kaşıntı. üçüncü günün sonunda temiz kıyafetler giyip hayatıma devam ettim, arada sırada rastgele yerler süreklilik arz etmeksizin kaşındılar, ama sürekli aynı yer kaşınmadığı için uyuz olmadığının farkındaydım, buna güvenerek artık ilaç kullanmamaya başladım ve izleyen bir haftada o kaşıntılar da giderek azaldılar, şu an hiçbir şey kalmadı. tamamen nasıl geçtiğini ise yine kendinizi gözlemleyerek anlıyorsunuz. pomad’ı kullanmayı bitirip sabah duş aldığım gün az da olsa kaşındım mesela, ama ilaç kullanmadım ve birkaç geceyi ilaçsız geçirip hastalığın durumunu görmek istedim. o az kaşıntı ertesi gün neredeyse yoktu ve diğer gün komple bitmişti. uyuz geceleri ve sıcak ortamlarda azdığı için ben hastalığın bitip bitmediğini anlamak için bu durumlarda ne olduğuna odaklandım yani. hiçbir ilaç kullanmadan rahatça uyuyabilip gündüz de kaşıntısız uyandığın gün hastalık bitmiştir diyebilirim.

    3. evet, bir tüp wilkinson pomad üç gün boyunca kullanılıyor.

    4. ben sadece çamaşır yıkatıp kuruttum bu sürede, her şeyi ütüleyip etrafa sirke filan dökmenin faydası vardır belki ama benim hayatta buna ayıracak vaktim yoktu. sadece çamaşır yıkatmakla da geçiyor yani, makineye atamadığım pantolonları kuru temizlemeye verip o sorunu da çözüyordum, normal ütü düzenimi ise hiç bozmadım bu süreçte. zaten google’a uyuz yazarsanız ilerideki sayfalardan birinde cerrahpaşa’da okutulan sunum çıkıyor: http://194.27.141.99/…mat/paraziter_hastaliklar.pdf burada da uyuzun insan vücudu dışarısında sadece üç gün yaşayabildiği belirtilmiş. yani sirkeydi, ütüydü ya da poşete koymak gibi önlemler tamamen süreci hızlandırmak için, zaten uyuz canlısı üç dört güne kendiliğinden ölüyor. o yüzden kendinizi çok hırpalamayın yeterince temizlik yapamıyorum diye. :)

    5. ruhsal olarak da çökmek yok, gerçekten dünyanın en saçma hastalığı olabilir, sinirden gülme krizlerine giriyordum ilk dönem :d hani "2019’da uyuz olma" fikri bile çok komikti, ama geçiyor günün sonunda, hepinizinki de geçecek yani. :)
  • köpeğimin* daha yavru olduğu dönemlerde başına musallat olan hastalık. öyle kolay da bir hastalık değil. hele ki köpeğiniz 20 günlükse...
    kendisi golden taklidi yapan kırma bir erkek. annesi teriyer, babası golden.
    hastalığın başlangıcı pek de hoş olmadı... şöyle ki;
    bir gün kalktığımda tj'in o minik kıvrımlı sapsarı tüylerinin, teker teker elimde kaldığını gördüm. "normaldir, tüy değiştiriyor" diye düşündüm. fakat hayır, dökülen tüyler hiç de azımsanamayacak boyutlara ulaşmıştı. daha sonra kulaklarının uç kısımlarında kalınlaşmalar fark ettim. bu işten kıllandım ve bu kez göz hapsime aldım. biraz daha geçtikten sonra kulağının ucundaki kalınlıkların üstünü kabuk bağladı. çok kötü bir görüntüydü. hemen veterinere koştum. uyuz olduğunu öğrendim, veterinerin üzgün, dudaklarını büzüştürerek umutsuzluk aşılayan o yüz ifadesiyle. "ee?" dedim şuursuzca. ve konuştu: "yani şimdi... tedavilerini yapalım bi bakalım yani yine de belli olmaz belki kurtulur"... kurtulur... kurtulurlurlur... kulaklarımda yankılandı resmen. evime geleli henüz 3-5 gün olmasına rağmen öyle bağlanmıştım ki resmen gerçek çocuğummuş gibiydi. tedavisi için gerekenler yapılamadı, ilaçları o kadar ağırdı ki o minnacık bünyesine veremedik. henüz 1 kilo. avuç içi kadar. mecburen tj'in bu işkenceyi, yeterli olgunluğa ulaşana kadar, bir kaç hafta boyunca çekmesi gerekiyordu. düşünün şimdi; vücudunuzda kabuklu yaralar var ve 5 saniyede 1 kaşınıyorsunuz. tahammül sınırınız nedir? ölümün eşiğine geldi de yine de vazgeçmedim oluk oluk dökülen tüylerini, vıcık vıcık kan ve irinle karışmış yaralarını temizlerken...

    ben de çok zorlandım tabi. garibim öyle çok kaşınıyodu ki... ama kaşımaması lazımdı yaraların kapanması için. çünkü tek bir kaşıma darbesi yaraları tekrar kanatıyordu. kanadıkça kaşınır, kaşıdıkça da kanardı. geceleri ağlardı acıdan. o acı çekerken benim de gözüme uyku girmezdi. sonra benim aklıma bişey geldi kaşınmasını engellemek için. mukavvadan bir elbise, şövalyemsi... kendi ellerimle kestim diktim. normal yürüyebiliyordu ama arka ayağını öne atamadığından kaşınamıyordu. bikaç gün işkence gibi oldu kaşınamadığı için fakat sonradan yaralar hızla kapanmaya başladı ve kurutuldu. bu arada 2-3 aylık bir süreçten bahsediyoruz. tedavisinin yapıldığı tıp fakültesinin veteriner kliniğinde uyuklamışlığım çoktur.

    sonuç olarak...
    "ölür yakında" gözüyle bakılan bir köpek şu an çok çok çok sağlıklı, eğitimli bir köpek* olarak ayağımın dibinde yatmakta.

    bir sokak köpeğinin, iyi bir bakımla harika bir hayat dostuna dönüşebilmesini göstermek istedim sadece. tj de bir sokak köpeğiydi. sokaktaki köpeklerin tek suçu, biz insanlar*ın belirlediği güzellik kriterlerine uymamaları. ve bu benim zoruma gitmekte.
  • üst edit: bu hastalık ile ilgili yeterli bilgiye ulaşamayanlar için dr. içten önaldı'nın uyuz ile ilgili tezini buldum. burada tedavi ile ilgili tüm bilgilere ve ilaçları bulabilirsiniz. lütfen doktorunuza danışıp kullanın.
    üst edit 2:ilgili tez açık erişimi mevcut olan bir tezdi, fakat tüm platformlardan kaldırılmış.

    bu lanet şeyden kwellada ile kurtulamıyorsanız eczane de yaptırabileceğiniz bir formül bırakıyorum. kullanımın talimatı ise: duş alıp havlu ile nemli kalacak şekilde kurulanın, ilacı enseden aşağı genital bölgeler dahil heryerenize sürün. sürdükten sonra 3 gün duş almıyorsunuz, 3 gün sonra iyice keselenip kurulanın. ilaç ağır kokuyor, mümkünse cuma akşamdan sürüp pazartesi sabah duş alın hatta. hamama gidip saunadan sonra güzelce keselenin en garantisi o.
    formül:
    30 gr soufre precipite
    60 gr huile de cade
    90 gr lanolyn
    120 gr vazelyn
    edit:40 tl gibi bir ücrete yapıyorlar.
    edit2: öncelikle gelen teşekkür mesajları için ben de teşekkür ederim, ne mutlu yardımım dokunduysa. uyuz böceği pertmethrin içeren ilaçlara bağışıklık kazanmış. doktorunuza bu reçeteyi yazdırdığınız zaman sgk karşılıyormuş.
  • insanı hayattan soğutur. uykularından eder, psikopat yapar.
    ilk uç ay 4 doktor "egzama" ve stres bozukluğu gibi teşhisler koydu. biz de gittik psikoloğa, oturduk karşısına derdimizi anlattık. sonra sayın psikoloğumuz "ölüm düşüncesiyle yüzleşmenin herkes için dönemsel depresyonlara yol açabileceğini, bunu çok kafaya takınca da fiziksel yansımaları olacağını, beynin böyle hastalıklar yaratarak beni mücadeleye devam ettiğime yaşadığıma inandırmaya çalıştığını" söyledi.
    bir de psikiyatriste yönlendirdi beni.
    ikna olmadım son bi kez acildeki doktora göstereyim dedim. çatır çatır uyuz olmuşum lan. ne ölümü ne korkusu. ilaçtan sonra bi ay daha kaşındık. derim falan yamalı gibi hep, uykumda kaşıyıp yara yapmışım izleri kaldı ama harbi düşman başına denen türdenmiş namıssız. bir de psikopat ediyor adamı, bir daha sinek de ısırsa uyuz mu lan acaba diye kendini yiyorsun. nerden kaptığın belli değil yatak yorgan giysi havlu koltuk ne varsa evde yıkayıp her yeri çamaşır suyuna boğup ütülenebilen her şeyi ütüledim.
    lakin bir de insanlık görevim var. o psikoloğa gidip, hani benim yaralar vardı ya, o ölüm korkusu değil uyuzmuş diyeceğim.
    o kadar el sıkıştık, şimdi o düşünsün
  • merhaba konu ile ilgili bilgilendirme yapmak istiyorum doktorum. arkadaşlar uyuzu sadece krem veya tablet kullanarak yok etmeniz mümkün değil esas problem çevresel temizliktir, temizliği temizlik hastası bir ev hanımı gibi obsesif bir şekilde yapmanız lazım bundan kurtulmanız için şimdi tarif veriyorum.antiscab krem vardır ondan alıyorsunuz ,kulaklarınızın arkasından başlayarak ,boyun dahil,tüm vücuda ayak tabanlarınız parmak aralarınız göbek deliğiniz dahil hiçbir şekilde iğne ucu kadar boş kalmayacak yer olacak şekilde sürüyorsunuz ama bunu sürmeden önce keseli bir banyo yapıyorsunuz,üstünde yattığınız bütün çarşafları yastıkları yorganları ,alezleri yıkayabiliyorsanız 90 derecede ,90 derecede olmuyorsa 60 derecede yıkıyorsunuz ve sonra hepsini buharlı kızgın ütü ile utülüyorsunuz. uyuz yatakta bulunabilir ,yatağı ütüleyin buharlayin ve yatakta mutlaka bir alez bulunsun yatağınıza kadar geçmesin. koltuk da aynı şekilde buharlamak yapabilirsiniz ütüleme yapabilirsiniz. sürekli oturduğunuz koltuk hangisi ise onu da iyice temizleyin. ıdeali koltuk veya yatağı naylon poşetlerle hava almamacasına poşetleyip 8 gün o şekilde bırakmak olabilir kurtulmak için. yerdeki halılar üstünüzden dökülen deri parçalarından etkilenmiştir halıları kilimleri supurup kaldırıyorsunuz torbaya koyuyorsunuz ağzını sıkıca kapatıyorsunuz 8 gün boyunca o halıları unutuyorsunuz en az 8 gün kalması gerekiyor, 3 gün diyorlar ama hayır özellikle istanbul gibi nemli yerlerde 8 gün kalması gerekiyor. giydiğiniz kıyafetlerin hepsini 60 derecede yıkıyorsunuz sonra da ütülüyorsunuz kullandığınız cep telefonlarınızı sabunlu sularla siliyorsunuz uyguladığınız antiscab kremden üstüne sürüyorsunuz antiscab kremi uygulamaya başladığınız ilk gün bu büyük temizlik yapılmış olmalı. bu arada arabanız da süpürülecek temizlenecek bana kalırsa böcek ilaçlama firması çağırıp yatağınızı arabanızı koltuğunuzu ilaçlatmanız gerekir tekstil maddelerini yani yıkanamayacak tekstil maddeleri varsa da onları da poşetlere koyuyorsunuz battaniye gibi mesela yıkayamadıginızi 8 gün unutuyorsunuz ağzı sıkıca bağlı bir şekild. süpürgeyi etrafa dağıtmayacak bir şekilde boşaltıyorsunuz yorgan yastık ve diğer elbiselerinizi de çamaşır makinesine koyarken öyle havalara uçuşturup mikropları koymuyorsunuz çok dikkatli bir şekilde bu işi evde kim yapıyorsa ellerine eldiven geçiriyor hatta üstüne koruyucu önlük giyiyor etrafa savurmadan bir torbanın içine koyuyor torbadan direkt makinenin içine boşaltıyorsunuz yani tozlarını havaya karıştırmıyorsunuz. kullanmış olduğunuz ayakkabıları ve terlikleri aynı muameleyi yapın poşetleyip 8 gün unutun .antiskap kremi uygulamaya geçiyoruz artık antiskap kremi dediğim gibi kulaktan aşağı ayak tabanları parmak araları göbek deliği vesaire dahil hiçbir yeriniz kalmamacasına kullanıyorsunuz üstünüzde 14 saat kalıyor sonra yıkanacaksınız ama onu sürdüğünüz gün bu büyük temizlik yapılmış olmalı yatak çarşaflarını her şey değişmiş olmalı yatak buharlanmış ütülenmiş olmalı yastığınız yorganınız değişmiş olmalı ve keseli banyo yapmış olmalısınız. antiscabi bütün bu hazırlıklar sonrası sürüyorsunuz . aksam surup onka uyuyor,14 saat sonra yıkanıyorsunuz. sonra ikinci günün gecesi yatmadan tekrar antiskap sürüyorsunuz, 14 saat kalıyor yıkanıyorsunuz. sonra 3. gün gecesj tekrar antiscab sürüyorsunuz , 14 saat kalıyor ondan sonra yikaniyorsunuz. ama 3 gün yıkanma islemini keseli banyo olarak yapıyorsunuz
    ve o gun tekrardan yatsk yorfan yastik buyuk temizlik yapıyorsunuz. demek ki ne yapacakmışız ?antiskabı sürmeden önce ilk gün büyük temizlik yapacağız kendimizi de keseleyeceğiz sonra antiskap süreceğiz antiskab 3 gün 3 defa sürdükten sonra üçüncü gün gene büyük temizlik yapacağız gene kendimize de kese ile temizleyeceğiz . bu üç günlük döngüyü bir hafta sonra tekrar yapıyorsunuz.
    evdeki herkes sanki hastaymış gibi aynı tedavi alıyor yoksa bundan kurtulamazsınız söylemedi demeyin. ilaçlar da direnç gelişmeye de başlamış, şu anda bir salgın var ve bilin bakalım akp ne yapmış? uyuzu bildirilir hastalık olmaktan çıkartmış!!! yani doktora gittiğinizde uyuz diye size tanı koyduğunda bu, bildirimi yapılan hastalıklar listesine alınır, istatistiği falan tutulur. şu anda bundan vazgeçilmiş cildiye uzmanlarının söylediğine göre toplumun şu anda %20'si uyuzla mücadele ediyor onun için çıkarmışlar çünkü toplumun %20'si uyuz dediğinizde ülkeye hiçbir turist falan gelmez üstelik uyuz tüm dunyada bildirilir bir hastalıktır bulaşıcı olduğu için uyuz olduğu tespit edilen kişilerin izole edilmesi işe de gitmemesi okula da gitmemesi gerekiyor en azından antis-kap sürülüp bir 24-48 saat geçene kadar işe ve okula gitmemeleri gerekiyor diyor kaynaklar, bazı yerlerde bu izolasyon süreleri daha uzun sürüyor velhasil-i kelam bunları yapmazsanız iyileşemezsiniz. yastıklarınızı koltuklarınızı koltukların üstündeki battaniyeleri kilimleri masa örtülerini vesaire bunların hepsini ya 60 derecede yıkayıp ütüyeceksiniz ve mümkünse tabii 90 derecede yıkayacaksanız ve güneşte kurtaracaksınız veya bunların hepsini eğer yıkayamıyorsanız torbalara koyup 8 gün boyunca ağzı bağlı şekilde hayvanın boğulmasını bekleyerek bir tarafa koyacaksınız torbalarla. evinize misafir kabul etmiyorsunuz, misafir de gitmiyorsunuz. butun bunlar da size akp hükümetinin bir kazığı olarak gelsin çünkü bu kadar çok sığınmacı ipini koparan it kopuğu ülkeye kabul ederseniz tüm halkınızın uyuz olmamasına imkan yok. eğer her şeyi düzgün yapmanıza rağmen kurtulamazsınız tabletler var onlardan alıp gene iki döngü şeklinde ailecek alıyorsunuz ama temizlik bu işin esasıdır temizlik yapmazsanız o böcekler yataklarınızda yaşıyorlar ve size tavsiyem güvenilir bir ilaçlama firması bulup evinizi arabanızı da ilaçlatmanızdır bir diğer tavsiyede ben olsam cildiye doktoruna gittiğimde koltuğa oturmam sedyeye de uzanmam ayakta baksın çok saçma mı geliyor size bence hiç saçma değil bu öyle berbat bir hastalık ki insanlar bir şeye sinirlendiğinde boşuna uyuz oluyorum demiyor türkçede hepinize kolay gelsin
  • cildiyecilerin pek de teşhis edemediği böcek kaynaklı hastalık. lise çağlarındaydım, kuzenim istanbuldan gelmiş , bizde kalıyor. derisine ne olduğunu sorduk, "doktor dermatit dedi, bulaşıcı değil" dedi.. ne bilek gardaş, doktordur, doğru söyler dedik. benve kuzenim bi güzel beraber uyuduk, e tabi bana geçti. sivas hastanesine gittim, cildiyeciye durumu anlattım "kuzenimde de vardı sonra bana bulaştı doktor bey\hanım), doktor yok bulaşıcı değil dedi, bana da dermatit teşhisi koydu. haftalar geçti. annemde babamda ablamda da çıktı. başka bir doktora gittik, nedense bütün doktorlar durumu anlatmamıza rağmen bulaşıcı olmadığı konusunda ısrar ediyor. bu arada kuzenimin de anne babasında ortaya çıkmış ve kuzenim nedense doktor zihniyetinde, o da bulaşıcı değil diyor. herhalde 3 ay kaşındık ailecek. sonra annem "uyuz mu bu yoksa" dedi. abimle büyük larousse ansiklopediden araştırdık (o zaman internet nerde,) belirtiler tutuyordu. doktora tekrar gittik, "biz uyuz olmuşuz, bize uyuz ilacı ver" dedik, o da verdi. ilacı sürdük ve bir günde kurtulduk kaşıntıdan. kuzenime uyuz olduğumuzu söyledik, inatla kabul etmedi. dermatitte ısrar ediyor. şans eseri benzil benzoat içeren bir dermatit kremi sürmüş ve kurtulmuş. o yüzden o uyuz değil huhahaha (benzil benzoat : uyuz tedavisinde kullanılanbir yağ)
  • iğrenç bir parazitin sebep olduğu hastalık.

    efenim kaşıntılar önce göbek hizası, apış arası ve tenasül organı etrafında yoğunlaşır. daha sonra bilekler, koltuk altı çevresi, bacaklar kaşınmaya başlar. gün içerisinde kaşıntı az olur ancak sıcak ortamlarda, gün sonunda, banyo yaparken ve özellikle geceleri kaşıntılar artar. hastalığın ilk günlerinde tatlı tatlı başlayan kaşıntılar, gün geçtikçe şiddetlenir. cinsel yolla bulaşan hastalıklar grubuna da girmektedir.

    belirtilmiş olan kaşıntılar görülmeye başlandığında dermatoloğa başvurulması gerekir. bu hastalığın hijyenle alakası yoktur. sosyo ekonomik çevreyi xiklemeksizin herkese bulaşabilir bu illet.

    (bkz: zalvor)
    (bkz: kwellada lotion)
  • hastalık olanını, insanlar hastalıklar içinden pek tercih etmezler genelde.

    hani ayıptır uyuz olmak gibi bir durum var, kabul etmek istemezler bu durumu.

    doktor uyuz olmuşsunuz derse mesela, ortam bir anda bumbuz olur, hakarete uğramış tavırları takınır hasta, hatta itiraz edeni bile çıkar sık sık.

    bu sebeple sosyete uyuzu diye bir tanımlama geliştirilmiştir hatta. hastaya sosyete uyuzu olmuşsunuz dediğinizde pek o kadar bu etkiler oluşmaz. hmm en azından sosyetesini olmuşum bak diyerekten teselli bulur bir miktar.

    eğer biri size sosyete uyuzu olmuşsunuz dediyse yani, bilin ki uyuz olmuşsunuzdur.
  • bir kız küfürü. karşı cinse yöneltiğinde 'seni sempatik ve çekici buluyorum' manasına da gelir.
  • insanın sosyal hayatını kısıtlayıp moralini alt üst eden, hayatı bir pencere arkasından kaşına kaşına izleten ve düşman başına bile gelmesin denilecek türden bir hastalık.

    yaklaşık 10 gündür ben de bu hastalıktan muzdariptim. umarım uyuz illetine düşmezsiniz ama düşerseniz de benim gibi kendinize ah vah etmeyin diye yaşadıklarımı ve bu süreçte öğrendiklerimi yazayım. belki birine faydam dokunur.

    öncelikle kendimi bildim bileli alerji ilacı kullanan biriyim, bunu niye söylüyorum? çünkü ilaçlar nedeniyle hastalığı biraz geç fark ettim. birçok yiyecek ve içeceğe alerjim var. kaşındıkça yediğim içtiğim bir şey dokundu sanıp ilaç içtim. kaşıntılar geçmek bilmeyince hastanenin yolunu tuttum.

    benim kaşıntılarım yoğun olarak göbek ve bacaklardaydı. karnımda su çiçeğine benzer küçük küçük kırmızı noktalar oluşmuştu. doktor muayene etti ve kan tahlili istedi. sonra da sonuca bakarak uyuz olduğumu söyledi. o an hissettiğim utancı anlatamam. gerçekten çok kötü bir his.

    doktor bu hastalığın herkesin başına gelebileceğini, uyuz mikrobunun genellikle göbek, koltuk altı ve göğüs bölgesinde görüldüğünü söyledi. bende ilk safhalarda göğüs ve koltuk altında herhangi bir kaşıntı yoktu, sonradan oluştu.

    neyse doktor, ilaç olarak metrin diye bir losyon verdi ve losyonu;
    - boyundan aşağı * vücudumun her yerine sürmemi
    - bir gün boyunca bu ilaçla kalıp banyoyu da bir gün sonra yapmamı
    - gün sonunda tüm çamaşırlarımı ve çarşaflarımı kaynar suyla yıkamam gerektiğini söyledi. dediklerini harfiyen yaptım, kaşıntılarım sadece anlık rahatlama sağladı ama geçmedi.

    doktorun verdiği ilaçtan derman bulamayınca abime durumu anlattım, çünkü geçen aylarda onların da iş yerlerinde biri uyuz olmuştu. onun gittiği doktor, eczacıların uyuz için farklı bir karışım hazırladığını söylemiş. abim de bana ondan yaptırıp yolladı. karışımı banyo yapıp temiz vücuda sürmemi* ve hiç yıkanmadan 3 gün boyunca ilaç sürmeyi tekrarlamamı söyledi.

    karışım, görünüş ve kıvam olarak vazeline benziyor. içinde minik minik sarı parçacıklar da vardı. baktığımda kokusuz bir karışım gibiydi ama sürdükten sonra kömür dumanı gibi bir koku ortaya çıktı. ilk kez sürdüğümde hafif hafif yaktı ve kaşıntı yaptı. hepsine katlandım da sadece yağ sürmüş güreşçi gibi kalmak gerçekten çok zordu.

    söylenenleri sırayla 3 gün tekrarladım ve 3. gün sonunda banyo yaptım. vücut karışımdan dolayı yağlı yağlı olduğu için direkt su dökmek yerine önce duş jeli veya şampuan, elinizin altında hangisi varsa onunla vücudunuzu ovalayın daha sonra su döküp iyi bir kese yapın. ben ilacı böyle çıkardım. uyuz olduğum sürece giydiğim tüm kıyafetlerimi ve kullandığım eşyaları sıcak suyla yıkadım. şimdi çok rahatım. ne bir kaşıntım kaldı ne de bir rahatsızlığım.

    not:
    - ilacı sürerken gözden çıkardığınız kıyafetleri giymekte fayda var. çünkü 3 gün üst üste aynı ilacı sürüp kıyafet değiştirmeden durduğunuz için kıyafetler tekrar giyilecek gibi olmuyor, zaten görmek istemeyip atıyorsunuz.

    - bu süreçte mümkün olduğunca kaşınmamaya çalışın, kaşındıysanız da tırnaklarınızı da kesin ki altında mikrop birikmesin.

    - gündüzleri pek kaşıntınız olmuyor, oluyorsa da günlük koşuşturma içerisinde insan fark etmiyor. özellikle akşam olunca kaşıntılar başlıyor. gün geçtikçe kaşıntının şiddeti de artıyor. ben bu yüzden hemen uyumaya çalışıyordum.

    - bir de sıcak hava kısmı var. yani bulunduğunuz ortam sıcaksa, kaşıntınız da sıcağa oranla artıyor. ona da dikkat edin derim.

    ben yandım siz yanmayın notu: kaşıntımın yoğunluğunu fark ettiğim gün, internetten araştırma yaptım ve birçok yerde sirke önerilmiş, sirkeli suyun kaşıntıyı geçirdiği yazılmıştı. bunu sakın denemeyin! ben yandım, mecazi değil! bildiğiniz yandım. üstte demiştim ya vücudumda küçük küçük kırmızı noktalar vardı diye işte o bölgeler öyle bir yandı ki sirke diyen kim varsa gelmişine geçmişine saydım. tabii benim sirkeli su yapmak yerine sirke bidonunu direkt vücuduma dökmemin etkisi de olabilir, bilemiyorum ama sonuç olarak sirke işe yaramadı.

    kamu spotu notu: yanınızda sürekli anormal bir şekilde kaşınıp kaşınıp "ben iyiyim ya" diyen bir arkadaşınız varsa kolundan tuttuğunuz gibi hastaneye götürün, yoksa onun ceremesini siz de çekiyorsunuz.

    son olarak; umarım kimse bu derde düşmez.

    haftalar sonra editi: ilacı kullandıktan sonraki ilk günlerde görülen hafif kaşıntılar da tamamen bitti. eski rutine geri döndüm. tedavi bittikten sonra birkaç gün daha görülen kaşıntılar normalmiş, doktor öyle söyledi.

    ilacı da eczacılar hazırlıyormuş. şehrinizdeki eczacılardan isteyebilirsiniz. benimkini abim istanbul'dan yollamıştı.

    iki yıl sonra gelen edit: ilacı soranlar için de fotoğrafını ekliyorum görsel
hesabın var mı? giriş yap