• çoğu zaman ağız tadıyla yapamadığımız şey.

    hadi üzüldün diyelim, paylaşamıyorsun kolay kolay. aldığın reaksiyonlar daha bi acıtıyor.

    - yaaaa buna mı takıyosun kafayı yaa bırak amk.

    - ergen mi oldun lan buna mı üzülüyon yani?

    - heh depresyona mı girdin aferin sdfjksldfsjkl

    - yav halloluuuur üzme sen kendini.

    - insanların ne dertleri var sen nelere üzülüyosun?

    "hayatla dalga geçiyoruz" adı altında kafayı yedik gibi geliyor bazen. günlük hayatta, sosyal medyada her sikten bi "orantısız mizah örneği" çıkarıcaz diye bokunu çıkartıyoruz.

    taşak geçmek iyi hoş da sürekli her şeyle dalga geçebiliyor olmak bizi daha "cool" falan yapmıyor amk.

    ben üzülüyorum lan, hem de bazen çok üzülüyorum. valla bak.

    şu an da hayvan gibi üzgünüm.

    ama rahat rahat üzülebilmek için etrafımda kimsenin olmadığı anları falan yakalamam gerekiyor ve bu daha çok koyuyor.

    üzüntü ve ben gizli saklı randevulaşıyoruz amk.
  • dağlanabilen bir hassa.
    imaj çağında üzülmek de parselle, gösteriyle, bağırarak. dıştaki o kalın mı kalın kabuğu kırabilen kaç sızı gerçekten dokunabiliyor kalbe?
    bazı üzülmekler, "göz yaşarır, kalp mahzun olur".
  • hüzne varan küçük patika. hayalkırıklıkları sıralanmıştır iki yanına yol boyu.
  • tanıdıklarım bilir; kolay kolay üzülen, dertlenen, sorunları büyütüp kafasına takan bir yapım yoktur.

    bir insan diğerini bile isteye neden üzer bir türlü anlayamam, ki bunu da yapmaktan daima imtina ederim. ederim çünkü birisini üzdüğümde/üzdüğümü farkettiğimde, üzdüğüm kişi kadar ben de üzülürüm. buna saflık de, salaklık de, empati de, ne dersen de ama böyle.

    herkes böyle değil elbet fakat yine de sormadan edemiyorum;
    -nasıl böylesine duyarsız olunabiliyor?
    -nasıl bir diğerini üzüp yaşamaya rahatça devam edilebiliyor?

    yapabileceğimden de değil ha, sadece merak ediyorum. nasıl?
  • "unutma, eger bir dis etken seni cok uzerse, duydugun aci o seyin kendisinden degil senin ona verdigin degerden geliyordur.
    onu da her an ortadan kaldirma gucun vardir."

    marcus aurelius
  • en zoru köşe bucak saklanarak üzülmek. kimseye belli edemeden. ıçinden ağlamak gelirken susarak, yalandan gülerek, seni üzene bile belli edemeden üzülmek.
    evet çok insani bir duygu ama yorucu..
  • eskiden babannem veya anneannemle otururken kolu veya bacağı olmayan birinden bahsederken hep kolu üzülmüş, bacağı üzülmüş derdiler; anlam veremezdim.
    üzülmek kopmak manasına geliyormuş.
    insanın ruhundan, vücudundan, aklından kopmak manasında.
    gayet pure bir kök.

    üzüm kelimesine bakılırsa bu kök daha net anlaşılır.
    koparılıp toplanan manasında.

    üzülünce şarap içmek demek ki %100 etimolojik bir eylem.
  • bu hissi yaşarken türlü türlü fiziksel ruhsal tepkiler verdim.

    nabzım 140 lara çıktı, 1 ay 100 altına inmedi, gözlerimin acısından bayılana kadar uyuyamadım, fiziksel olmayan bi halde karnım yandı günlerce, sütaş reklamlarına falan ağladım.

    lakin bugün ilk defa midem bulandı. çok fena şiddetlice midem bulantı. canımın yanmasından öğürecektim nerdeyse.
    insan her gün şaşıramıyor. "bu neydi lan" dediğim güzel bir gündü.
  • biz ancak; tattığımız, zevk aldığımız ama sonra kaybettiğimiz ve yeniden kavuşmak için de bir ümidimizin olmadığı nimetlere üzülürüz. *
  • en acısı, gereksiz insanlar tarafından üzülmek.
hesabın var mı? giriş yap