• bilginin sürekli olarak saklandığı yerdir.kapasitesi sınırsızdır.
  • algı, duygu, düşünce ve bilumum bilişsel süreçlerin tek başına ya da birlikte aracılık etmesiyle her türlü bilginin kısa süreli bellekten filtrelenerek aktarıldığı yer olarak düşünülen yer. aslında böyle bir yer yoktur sadece bilişsel psikologların işini kolaylaştırmak için uydurulmuş bir fenomendir. o yüzden açılan bir beyinde aranmaması gerekir. diğer taraftan bilgilerin depolandığı bir yer vardır ki bunu gözle görebilirsiniz. (bkz: cerebral cortex) (bkz: git bak bakalım ben orada mıyım)
  • bazi bilim adamlarina gore anisal bellek ve anlamsal bellek olmak uzere iki temel bolumu olan bellek turu.
  • önemli şeyleri unutup önemsizleri hatırlamak gibi bazen bizi şaşırtan işler yapan belleğimiz. buraya girmek de çıkmak da zordur. istemediğimiz ve sık sık unutmaya çalıştığımız şeyler ironik bir biçimde daha bir yerleşir ve zaman zaman üzer bizi.* ama o kadar da gidip iyi bir niyetle dinlemeye çalıştığımız dersteki çok önemli bilgiler ertesi gün buharlaşıverir, sınav zamanı biz bunu görmüş müydük yeaa diye adamı ters yüz eder. ama çalışma mantığını bilip giriş çıkışlarını iyice öğrenirseniz istediğiniz gibi yönlendirebilir, hatta çok çalışırsanız belki bir melik duyar bile olabilirsiniz..
  • (bkz: usb)
  • bilgilerin depo yeridir. gunluk yasamda hafiza veya bellek olarak bilinir. bilgilerin kisa sureli bellekten uzun sureli bellege gecebilmesi ve orada depolama yapabilmesi icin bireyin yaptigi bilissel islemler sunlar olabilir:

    1) tekrar: bilgilerin tekrar edilmesidir. boylece bilgi hafizaya daha iyi alinir. bunun disinda not tutma da bir tur tekrardir.
    2) anlamlandirma: bireyin bilgiyi algı ve bilinç süzgecinden geçirmesi ve onu icsellestirmesi.
    3) kodlama: bilginin eski bilgilerle ya da anlamli bazi sembollerle eslestirilmesidir.
    4) orgutleme: bilginin iliskili oldugu diger bilgilerle, gruplandirilarak, ogrenmenin sistemli bir hale getirilmesidir.
  • bu konuda uzman olmamakla beraber araştırmalarımdan anladığım kadarıyla, yeni gelen bilginin sürekli olarak depolandığı bellek türüdür ve kapasitesi inanılmaz yüksektir. burada yeni gelen bilgi eski bilgiler ile örgütlenerek depolanır. yani yeni gelen bilgi ne kadar çok uyarıcıyı içinde barındırarak gelmiş ise hatırlanması o kadar kolaylaştıracaktır. (renk, ses, koku vb..)

    bir telefon konuşması esnasında karşı tarafa sorduğunuz bir telefon numarası size söylendiği anda kulağınıza gelen bir uyarım oldu ve bu bir saniye içinde kısa süreli belleğe gönderildi. telefonu kapattınız ve numarayı tuşlamaya başlayacaktınız ki yanınızdaki kişi kiminle konuştuğunuzu sordu, ona yanıt verip yeniden telefona döndüğünüzde 20. sn lik kısa süreli bellek zamanını açtınız ve numara aklınızdan uçup gitti.

    şimdi sahneyi baştan alalım. telefon numarası kulağınıza geldi, kısa süreli belleğe aktarıldı ve telefonu kapatır kapatmaz numarayı bir yere not ettiniz üstelik son 2 rakamının da arabanızın plakasının son iki rakamı olduğunu fark ettiniz. rakamı birkaç kez tekrarladınız ve telefona tuşladınız. artık büyük olasılıkla numara uzun süreli belleğinizde.
  • kısa süreli bellek sadece nöron membran potansiyelinin -70'den -55'e yakın bir değere inmesidir. (bkz: #81811649)

    uzun süreli bellek ise tekrar etmekle olur. bu da fazla long term potentiation yapmakla olur. bunda fazla glutamat nörona fazla kalsiyum sokar bu da nitrik oksit sentaz-1'i aktive eder. bu nitrik oksit te presinaptik nörona gider ve burada artan cgmp te daha fazla glutamat salınmasna sebep olur. nöronlarda bdnf sentezi artarak yeni sinapslar olur.

    burada ayrıca creb rol oynar. bu creb proteini hücre dna'sına etki ederek yeni protein sentezi yaptırır.

    yeni faz3'ü geçmiş creb antagonistleri var. büyük travmalardan sonra bu ilaçları alarak unuturuz.

    eğer yeni öğrendiğimiz şeyleri tekrar etmezsek. bunun sonucunda daha az glutamat salınır ve nöronlarda daha az kalsiyum oluşur. ve bu düşük kalsiyum fosfataz'ları aktive eder. bu da daha önce ampa(kainat) reseptörüne takılmış olan fosfatı söker.
    böylece epsp azalır. ve buna long term depression denir. böyle böyle unuturuz işte.

    az stress ve duygulanım da hafızayı kolaylaştırır. ama tam tersi fazla stress öğrenmeyi bozar.

    özetle uzun süreli hafıza ise protein sentezi ve yeni sinapstır.

    özetin özeti bol bol tekrar etmeden kalıcı bellek geliştiremeyiz. hem protein sentezi olacak hem de sinaps. zor iş hocam.
hesabın var mı? giriş yap