• şu anki yayını itibarıyle kanal d'de ismi "sevgililer günü? nefret ediyorummm!" şeklinde verilen film. bildiğim ve imdb'den desteklediğim kadarıyla orijinal isminde böyle bir eklenti yok. ne iş anlamadım? kanalda birileri dün üzülmüş heralde.
  • mevlana celaleddin rumi'den alıntılar yaparak şaşırtmış filmdir.
  • ---spoiler---

    (bkz: love actually)

    ---spoiler---
  • şu anda kanal d'de yayınlanan, eğlendirici bir kadroya sahip romantik komedi. kanal d nin verdiği isim ve dijitürkte verilen film bilgisi ise 2009 yapımı "i hate valentine's day" filmine ait. oh be moduma uygun bir film varmış diye ekran başına kurulmamla bütün sevgililerin sevişmesini izlemeye başlamam bir oldu.

    not: haydaaaaa filmi kestiler dizi vermeye başladılar...
  • bir sürü yeni nesil holywood oyuncusu geçidi dışında kayda değer pek bir şey içermeyen, umutsuzca noel filmlerinin havasını vermeye çalışmış bir film. yalnız, film bitimi sonrası bir kamera arkası görüntüsü hoştu doğrusu:

    --- spoiler ---
    başroldeki adamlardan biri julia roberts'i, jest olsun diye kendi şoförlü arabasıyla evine gönderir. işte o sahnenin kamera arkası görüntüsünde şoför, "burası da rodeo drive, hiç alışveriş yaptınız mı?" der senaryo gereği. julia roberts, bu filmin senaryosunda olmayan, ama pretty woman filminin senaryosunda olan bir cevap verir soğukkanlılıkla: "yes i have, but it was a big mistake. huge mistake!" yanlış bilmiyorsam, pretty woman-özel bir kadın'da bu sözleri, kendisine doğal görünümüyle satış yapmayan rodeo drive'da butik sahibesi iki ukala kadına söylemişti.

    --- spoiler ---
  • sevgililer günü üzerine hos bir film

    --- spoiler ---

    filmin jenerigi akarken cekim hatalari goruntulerinin icinde julia roberts'in pretty woman'a yaptigi atif gozlerden kacmamistir.

    "big mistake. big. huge !"

    --- spoiler ---
  • david bowie şarkısı olan sözlerinden bağımsız olarak sadece müziğiyle bi şeyleri özletiyor habire. neyi özlettiğini de bilemiyosun. özlemek öyle tatlı geliyor ki neyi özlemiş olabileceğini de umursamamaya başlıyosun sonra. boşluğa doğru güzel güzel özlüyosun.
  • david bowie'yi dinleyen biri değilim. ama bu şarkıya bayıldım. ilk duyduğum günden itibaren sürekli dinlemekteyim.

    klibini çok sıradan bulmuştum. yaşlanmış bowie eline klas bir gitar alarak, yine klas bir mekanda oturmuş, şarkısını söylemiş, arada gölgeler, geçişler vs var diye düşünmüştüm.

    sözlerini de okudum şarkının. adı çok sevimliydi şarkının, bir aşk şarkısı olsa gerekti, sözlerini okudum ancak mevcut ingilizcem şarkıda geçen kelimeleri anlamama yetse de şarkının sözlerini anlamama yetmedi.

    sonra biraz araştırdım, çok derinmiş sözleri.

    amerika'da birbiri ardına meydana gelen okul katliamlarını anlatmaktaymış şarkı. daha doğrusu katilin mevcut akıl sağlığı durumunun bir yansımasıymış.

    valentine told me who's to go : valentine bana kimin gideceğini/öleceğini söyledi.
    .
    .
    .
    the teachers and the football star : öğretmenler ve futbol yıldızı.
    .
    .
    .
    teddy and judy down : teddy ve judy düştü/vuruldu. vs.

    sonra klibi de meğerse bu olaylara göndermeler içermekteymiş.
    elindeki gitar bir tüfek metaforuymuş. ayrıca gitarını havaya kaldırdığı sahne ise charlton heston'ın (bkz: #3232861) bir etkinlikte elinde tüfekle verdiği poza göndermeymiş. sadece gölgelerin gözüktüğü bir sahnede o gölge tüfek gibi gözüküyormuş. benim gitarın tellerinin titreşmesini gösterdiklerini sandığım sahne ise bir kurşunun ilerlemesini temsil ediyormuş.

    benim aşk şarkısı sandığım şarkının meğer böyle de derin anlamları varmış.
  • her yıl en az bir örneğini gördüğümüz; onlarca ünlü ismi ikişer ikişer eşleştiren, çiftler arasında iş-arkadaşlık-akrabalık ilişkileri ile mutlaka bir bağlantı kuran ve istisnasız her çiftin sonunun mutlu olduğu, klişelerle dolu all-in-one romantik-komedi paketlerinin 2010 modelidir. love actually ve he's just not that into you gibi başarılı örnekleri de olsa da bu türün, valentine's day onlardan biri değildir.

    jessica biel ve anne hathaway (başarılı değil) başarısız olmayan oyunculuklar sergilemişlerdir filmde. bryce robinson adlı 1999lu veletin de başarılı olduğunu söylemek mümkündür, fakat karakteri love actuallydeki küçük çocuğu fazlasıyla anımsatmaktadır. kathy batesin filmdeki işlevi ise büyük bir muammadır.

    --- spoiler ---

    eğlencelik bir film olarak, vaktinizi boşa geçirdiğinizi düşündürtmeyen bir film olabilir. hatta sırf taylor swift ve taylor lautnerın kendileriyle nasıl dalga geçtiklerini (bi dakka lan, yoksa gerçek halleri miydi o, eyvah eyvah) izlemek bile yeterlidir. ikilinin filmin sonundaki çekim hataları kısmında isim benzerlikleri ile dalga geçtikleri kısma ise güldüğümü itiraf etmem gerekir. taylor lautnerdan bir vücut şovu bekleyen ergen genç kızlarımızın ise hayal kırıklığına uğramamak adına izlemesi tavsiye edilmez.

    carter jenkinsin canlandırdığı alex karakterinin çıplak gitar çalarken kız arkadaşının annesine yakalandığı sahne ise fazla american pie durumu gibi gelebilir.

    --- spoiler ---
  • sıkıcı bir sehrin sıkıcı aksamlarından bir digerinde, yapacak bir sey olmadigindan ve o kadar da kotu degildir diye dusunerek, sifir beklentiyle gittigim film.

    --- spoiler ---

    kadro gercekten de cok iyi. anne hathaway, jessica biel ve jennifer garner hala cok guzeller. hos, filmedeki en buyuk hayal kirikligi kendi adima, jennifer ve anne ablalarimizin dizlerinin gorundugu sahneler oldu ama, o kadar kusur kadi kizinda da olur dedim ve jessica bielcigimin kusursuzlugu hemen o korku dolu sahneleri unutturuverdi.

    julia robertstan pek haz etmeyen bendeniz, bu filmdeki rolunu, soguklugunu, sonrasinda o dunyalar tatlisi ogluna kavustugu sahneyi falan pek bir begendim. ayrica o diil de, kliselerin orta yerinde pek de guzel bir suprizdi gercekten. ben sahsen hic anlamadim culyanin sevgilisine degil de ogluna kostugunu.

    ayrica. hepimiz bir donemde bir adet en yakin arkadas edindik karsi cinsten. ve hepimiz onu opmeyi gecirdik icimizden. "nasil olurdu lan acaba sevgili olsak" dedik. filmin sonunda jennifer garner ilen ashton kutcherin opusmelerinin mukemmellikten uzak olusu da, gulumsetti.

    son olarak, mc steamy'nin gay olmasi, her grey's anatomy izleyicisi gibi beni de derinden yaraladi ve shepherd denyosunun gecenin sonunda yatakta tek basina huzunlu huzunlu takilmasi bir kotu kadin kahkahasi attirdi evet.

    --- spoiler ---

    kisaca, icimde hala butun romantik komedilerin buyusune kapiliveren salak bir liseli kiz var ve o bu filmi bildigin cok sevdi. gozleri bile doldu hatta.
hesabın var mı? giriş yap