• ne kadar çok kişide farkındalık yaratırsa o kadar iyi olacak kampanyadır.

    istanbul'da merkeze uzak yerlerde bile lüks siteler, avmler inşa edilirken şehrin ortasındaki bu yeşil alan için ağzının suyu akanların bolca bulunduğunu tahmin etmek zor değil. ama istanbul'un kentsel bölüşüme değil, kentsel dönüşüme; betona değil yeşile ihtiyacı var.

    http://www.change.org/…çılmasını-istemiyoruz?#share
  • evim, koruya 600 metre. çocukluğum, okul pikniklerim, koşular, kırık dökük motosiklet ile denemeler, yazmak, okumak, içmek için kullanmışlığım var. ancak bunların hiç biri, bakımsız olduğu gerçeğini değiştirmiyor. kent ormanı altında saçma sapan taşlar ile büyüsünün bozulmasnı istemem ama düzenleme şart. tabi akp için düzenleme kelimesinin anlamını biliyorsunuz...
    edit: imzalanması ve takipçi olunması gereken kampanya.
  • hilmi türkmen, 1.derece doğal sit alanı olan validebağ korusu için planladığı, adını "çılgın proje" koyduğu projesinde validebağ korusunu koru olmaktan çıkarıp içinde çocuk parkı, seyir terasları, göletler, açıkhava tiyatroları ve düğün salonları olan bir park haline getirmek istediğini açıkladı.

    eğer yukarıdaki açıklama doğruysa yapmayın bunu. güzelleştirmeyin lütfen. gidin ağaç dikin boş bulduğunuz yerlere sayın başkan. doğal haliyle kalsın.
  • bir park projesinin 'çılgın' olarak adlandırılması bile kıllanmaya yeter.
  • desteklenmesi gerek.
  • bir deli kuyuya taş atmış, bin akıllı çıkaramamıs. ıstanbul'da yeterince taş atılmış, beton kaplanmış yer var. validebağ'da onlardan biri olmasın
  • hilmi türkmen seçimlerden önce yaptığı açıklamalardan anlaşılacağı üzere orası üzerinde bir takım emelleri var, karşı çıkılmalı mahkemeye gidilir mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verir gene hiç bir şey olmamış gibi çalışmaya devam edebilirler. taksim parkında gösterilen dayanışma burada gösterilmeli yoksa korunun geleceği karanlık.
  • daha dün bir afakan basma anında dellenip bisiklete binip kendimi dışarı attım. önce validebağ korusuna gitmeye üşendim. fakat derken bir aşağı bir yukarı sürerken baktım ki validebağ dört yol ağzına kadar gelmişim.

    içeride turlayıp turlayıp sonunda acıbadem'e çıkan kapısının oraya geldiğimde uzun süredir gördüğüm en güzel gün batımlarından biri vardı. bisikleti dayadım, ağacın dibine oturup hiçbir şey yapmadan seyrettim.

    "eeh sizin duvar gibi!" diye kendimi dışarı attığım için, üstümde pijama falan vardı, ısırganlar kıçıma battı, dondum ama, orada oturup da gün batımını bonzai orantılarını andıran ağaçlar ve bayır aşağı mosmor çiçeklerin eşliğinde seyredince 10 dakikada falan pamuk gibi bir insan oldum. geçen sene ilk kez bisikletle koruda ne kadar iyi hissettiğimi, "tamam ya, koşuyolu iyi, burası olur." dediğimi hatırladım, baya validebağ korusunun ruhen iyi geldiğini düşündüm. sonra üstüne de bu imza kampanyası...

    ulan zaten korunun hali ortada, nereye varacağı da belli zaten aylardır da sanırım görmezden geliyordum. imza kampanyasını görünce de iyice içime oturdu şimdi. çünkü malumunuz tecrübeyle sabittir ki, imzamı atmış dahi olsam hukuka uygun davranmanın gereklilik değil bir lütuf olarak sunulabildiği saçmasapan bir dönemdeyiz. bir gün lütfedilen şey başka bir gün lütfedilmez, bir de üzerine sen arsız olursun.

    imza attım atmasına da, eğer burası sonunda bir şekilde istedikleri "çılgın" hale getirilmezse benim nickim sinabey değil. umarım en azından bir kaç sene daha olduğunun da ötesinde gaspedilmez.

    not: bu hızla yazmaya devam edersem 2015'te görüşürüz.
  • destekleyin ulan şu kampanyayı.
    ben oraya yakınım gerekirse gider kapısında yatarım.
    daha aktif bir şekilde hareket etmek gerekiyor; üç beş kişinin rantı için güzelim korunun yok edilmesine izin vermeyelim.
    (buranın konusu değil ama o üsküdar belediye başkanın da seçimi nasıl kazandığını insanlar az çok biliyor, daha mazbatasını almadan devir teslim töreni yaptı adamlar belediye binasında, ordan hesap et.)
  • (bkz: koruyu koru)
hesabın var mı? giriş yap