• dr. who'nun en iyilerinden vincent and the doctor adlı bölümüne konu olmuş, bazı şeyleri görebilen ve bunları hiç göremeyen insanlara ipuçları vermeye çalışan yalnız ressam.
  • mehmet güreli'nin "zamboni sokağı" adlı albümünde yer alan çok özel bir parça aynı zamanda. sözleri ise şu şekilde:

    renkleri söylemedin
    gizledin benden teo
    sararmış dalların keyfini süremedim
    evlerin arasından karanlığa hapsettin
    ve ben her şeyi kendim öğrendim
    bir sabah uyandım boğuldum ışıklardan
    kendi dünyamın bile keyfini süremedim
    en iyisi başka başka yerlere gitmek dedim
    ve ben her şeyi kendim öğrendim
    bir sayfa açıldı doğruldu sokaklar
    sabahın çiçekleri kendini gizlemedi
    en iyisi hemen başka yerlere gitmek dedim
    ve ben her şeyi kendim öğrendim
    bir sabah uyandım boğuldum ışıklardan
    kendi dünyamın bile keyfini süremedim
    en iyisi başka başka yerlere gitmek dedim
    ve ben her şeyi kendim öğrendim
  • neredeyse hiç entry girilmemiş hakan gerçek‘in tek kişilik oyunun adı. tek kişilik tiyatro oyunlarını hep daha çok sevmişimdir. belki de tiyatroya tek başıma gitmem nedeniyle. bir insanın adım adım yaşadığı merhaleleri ve dönüşümünü, saplantısı derecesindeki tutkusunu belgeselvari gerçeklikle sunuyor oyun. biraz daha karakteristik ve popüler televizyon işleri yapmış olsaydı, buralar böyle dutluk olmazdı gibi. böyle harikulade bir metni böyle oynayarak, izlediğim en etkileyici tek kişilik performansların zirvesine ortak oldu.
  • kardeşi ve hayatıyla ilgili merakı olan, 1990 yapımı 'vincent and theo' filmini izleyebilir. don mclean'in 'starry starry night' olarak da bilinen 'vincent' isimli şarkısı ise van gogh'la aranızda -henüz oluşmamışsa- duygusal bir bağ oluşturur; zaten duygusal bi bağınız vardıysa da aşka sürükler.
  • boş tuvale resminin dökülmesini beklemek gibi bir sahne oyunu. dedikodu havasında duyduklarından sıkılanı engelleyecek dolu bir oyunculuk sahneleniyor.
    anlatıdan çok oynanmasını izlemek isterdim. son kısımlarında kendi kendine canlandırdığı gibi; ama olmadı tabi.

    hakan gerçek'i tebrik eder. sevgilerimi iletirim.
  • sayko bir şarkı. sayko bir de klibi var.

    sinem güngör'ün yumuşak yumuşak söylediği, bağımlılık yaratacak türden bir şarkı. sözlerinde de epey marjinal bir duruş var. "toplumu sikeyim van gogh sen iyi misin? "şu sıra delirmek en normal şey oysa...

    sözleri de şöyle;

    tüm düzenleri kabuklu, sen hepsini soydun.
    tüm zihinleri vakumlu, sen hepsini duydun.

    beni de duydun

    ve öyle derin
    ve öyle hisli yürekli
    ve öyle kaygıdan sonunda delirdin
    bu düzen der ki sen hep deliydin

    toplumu sikeyim van gogh, sen iyi misin?

    *cevabı theo'ya mektuplar'da vermiştir belki van gogh: "insan bazen korkunç umutsuzluğa kapılıyor, sanki cehennemdeymiş gibi hissediyor."
  • annesi anna carbentus'un portresini siyah beyaz bir fotoğrafına bakarak resmetmiştir.

    görsel

    bu eser için, bu portreyi kendim için yapıyorum, renksiz fotoğraf görmeye dayanamıyorum ve kendisini hatırladığım kadarıyla renklerin ahengi içinde bir portresini yapmaya çalışıyorum demiştir. resmi bitirdikten sonra kız kardeşine yazdığı bir mektupta resmi hiç sevmediğinden bahsetmiştir.
  • vincent van gogh 19. yüzyıl sonlarının en iyi ressamlarından biridir.bana göre tüm zamanların en iyilerinden biridir.

    çoğu kişinin bildiği bir yıldızlı geceler tablosu vardır ki...gecenin maviliğinde parlayan ay ve yıldızların altında ki manzara...
    hafif bir rüzgar varmış gibi resmedilmiş bulutlar...
    gerçekten büyüleyicidir.
  • yaşadığı trajik hayata dayanamayıp intihar eden ressam. yaşarken hiç değeri bilinmemiş hep dışlanmış. kel ölünce sırma saçlı oluyor.
  • yakinda kendisi hakkinda bir yazi dizisi hazirlayacagim ressam. van gogh uzerinden -ve tabii ki tablolari da dahil olacak sekilde- uretmek, delirmek, yalnizlik, tutku ve suphe, ask ve yikim, adanmislik ve gerceklikten kopus, yakinlik ve uzaklik, sureklilik ve gecicilik gibi kavramlari da islemeye calisacagim. bu yazi dizisinin uzunlugu ne olacak su an kestiremiyorum. su an kafamda toplarmaya calisiyorum. umarim meraklilarini cok fazla bekletmem. parca parca koyacagim buraya. bu surec icerisinde tek istedigim, bu ortaya cikacak seyi, bitmeden, kimse ile paylamamaniz. sadece siz okuyun. bu surecte sizin de bir hikayeniz olsun. bitirdikten sonra isterseniz "bunu ben yazdim" dahi diyebilirsiniz referans gostermeden.

    "to suffer without complaint is the only lesson we have to learn in this life." demis van gogh yani,

    bu hayatta ogrenmek zorunda oldugumuz tek derstir sikayet etmeden aci cekmek...

    bir saman ogretisi de soyle der, (istemsizce aklima geliyor)

    ders, sen ogrenene kadar devam eder.

    evet, umuyorum ki gorusmek uzere.
hesabın var mı? giriş yap