• şu kısa hayatımda seyrettiğim en boktan film. film bile diyemiyorum. nasıl başladıysa öyle bitiyor. sadece giriş var gelişme de sonuç da unutulmuş.

    --- spoiler ---

    fikir şu karanlık bir gölge insanlarla temas edince insanlar buharlaşıyor. sadece elbiseleri kalıyor. bu... bu kadar, koskoca 1,5 saat bu olay etrafında korkan, tırsan, kaçan insanlar. sonuçta 2 kişi kalıyor onlar da öyle gidiyorlar. ışık lazım oluyor fenerin pili bitiyor. etrafta benzin odun istemediğin kadar. yakarım lan ben o şehri neron gibi. sabaha kadar evliya mezarı gibi ışıldatırım o şehri. ama yok fenere pil lazım...

    --- spoiler ---

    ben bundan iyisini yaparım. o derece. bunu film diye çeken yönetmene buadan sesleniyorum bırak sen bu işi...
  • --- spoiler ---

    "kiliseye sığınan kurtulur" temalı binlerce saçma hollywood filminden sadece biri.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    bir filmde kurgu olmadan sonuç nasıl olur çok iyi gösteren film. post apocalyptic olsun çamurdan olsun diyen ben bile zor dayandım filmi bitirmek için. la anladık i am legend'dan hallice bir fikirden odak alarak çıktınız yola. terkedilmiş sokaklar ve bomboş bir şehir, hadi bunu birde gizemli bir şekilde değiştirelim sıkılmıştır insanlar virüsten ottan falan diye tamam da la bir filmde hiç mi kurgu olmaz, hani anlattığı hiç mi bir metni olmaz. filmdeki klişelere klişe demek bile klişeye hakaret olur artık nasıl oluyorsa * mantık hatası desen zaten bir ton var. birde black smoke vari gölgelerin içine fısır fısır i am exist diye tekrarlamalar. ulan valla hayden christensen'den soğudum. birader gençsin yeteneklisin star warst'ta, awake'te falan umutlandık senden, bu herifte iş var diye ama afedersin ben senin ajansınında, menejerininde içine edeyim insan hiç mi önüne gelen senaryoyu okumaz.
    ha birde filmin içine daha kalıbına bakmadan rosemary's baby göndermesi koymuşlar. sonunda rick grimes'in atlantaya atın sırtında girişi vari the walking dead çakması bir sekans koymuşlar falan filan.
    bu arada post apocalyptic hastası biri olarak diyebilirim ki 2012 uyduruk filminden bile daha fazla zevk aldım şu filme nazaran. hiç bulaşmayın şu filme açın cloverfield, the host, i am legend falan tekrar izleyin. bir bu birde skyline var bu yıl çıkan bir başka rezalet. skyline daha da berbat.
    bu arada filmin yönetmeni brad anderson christian bale'in the machinist filminin yanında boardwalk empire'dan the wire'a fringe'den treme'ye kadar bir çok başarılı dizinin bazı bölümlerini yönetmiş ve anlaşılan hbo ile arasıda iyi ama birader ne bu film allah aşkına. hiç güzel durmuyor diğer yapımların yanında.

    --- spoiler ---
  • sinema tarihinin en kötü filmlerinden biri olmamasının nedeni imdb bottom 100'ü işgal eden mehmet ali erbil filmleridir. o derece kötü ve amaçsız bir film. imdb'de 0 puan olmadığı için verebileceğim minimum puan olan 1/10 vermek zorunda kaldığım anti sanat eseri. hollywood çıkışlı daha kötüsünü izlememişti bu bünye...
  • bütçesi $10m, getirisi toplam $22,197 olan film. bu rakamlar bile filmin başarısı hakkında bir ipucu vermektedir.
  • --- spoiler ---

    eleştirleri yapmadan, düşük bütçeli bir postapokaliptik film yapmanın zorluğunu göz önüne almak lazım. 10 milyon dolara çekilmiş. indie dediğimiz bir çok film 30 milyonu cebe koyup çekiliyor. para olsa nasıl olurdu? büyük ihtimalle film daha uzun olurdu (>87 dk), bar ve diğer kapalı mekanlar daha az olup, çok sevdiğimiz ıssız detroit panoraması tarzı, yüz binlerce insanın kayboluşu gibi şeyleri görürdük. bütçe çok önemli. belki filme 20 dakika ekleyecek paraları olsaydı, anlatım çok daha lineer ve net olacaktı.

    madem paran yok çekme diyenler olacaktır. zombi epidemisi de inandırıcı olabilmek için yüksek bütçeye ihtiyaç duyan bir janr, ama bir sürü şeye göz yumuyoruz bu düşük bütçeli filmleri izlerken, vanishing de niye yummayalım?

    bu film mantıksız diyen insanların hepsi, gölgelerin halüsinatif etkileri olduğunu göz ardı ediyor. kadın misal, çocuğu bulacağım diye sokak lambasına doğru gitmesi, sinemacı adamın hayal sahneleri vs. bazen salakça davranmalarına sebep var. senarist tembelliği değil yani.

    sonra, imdb dahil herkes sebebin açıklanmadığına ver yansın etmiş. ben izlerken ise tam tersi, umarım açıklamaya çalışmazlar diye düşünüyordum. virüs, aztek, lanet vs. bir şeyler dese inandırıcı olacak mı? yeni bir şey katacağını sanmam anlatıma. siktir et işte karanlık geldi insanlar kayboluyor. yani altından uzaylı çıksa "bravo!" der misin? ne gerek var?

    benim yorumum şöyle:

    croatoan, i exist, ben varım manasına geliyor. insanlar hayatta kalma (var olma) amacı güttükleri sürece hayatta kalabiliyorlar ve karanlık hem metofor hem sözlük anlamı ile kendini feda etme / yaşamının değerini göz ardı etme söz konusu olduğunda işe yarıyor. nasıl karanlık pilleri emip daha çabuk bitmesini sağlıyorsa, hayatta kalma güdüsü yüksek olanları daha zor yok edebiliyor.

    bu teori, kadının çocuğun sesini duyunca yelkenleri suya indirip karanlığa atlamasından ve hayden'in çocuğun hayatı için kendininkini hiçe saymasından sonra pfft diye yok olmalarını açıklıyor. daha önce karanlığa eksopoze oluyorlar ama öyle hemen yok olmuyorlar. çünkü önceden hayden, bencil ve bu sebeple hayatta kalmak isteyen birisi (adamın biri ateş istemişti vermemişti hatırlarsanız.) kadın ise çocuğunu bulabilmek için hayatta kalmak istiyordu bulduğunu sandıktan sonra o hevesi azaldığı için karanlık onu daha çabuk tüketebildi. sinemadaki adam ise en son okuduğu şey croatoan'dı. belki i exist manasına geldiği için kendini tüketmeleri daha uzun vakit almıştır. ama o da oğlanı kurtarmaya çalışınca 1 sn'lik karanlık onu tüketmeye yetiyor.

    karanlık, pili çabuk tüketebildiği halde güneş enerjisini tüketemiyor. tabii, güneş hayatın kaynağı, umut, gelecek gibi şeyleri simgeliyor.

    oğlan ve kızın hayatta kalmalarını, tıpkı hayvanların da hayatta kalması gibi, bilinçsiz bir yaşama bağlılık ve ümit dolu olmalarına bağlıyorum. oğlan, annesinin öldüğünü anladıktan sonra, yine de hayata tutunmayı şeçiyor. hakeza küçük kız da ne olursa olsun yaşama bağlı vs.

    tabii, bu yorumları yapan ilk kişi benim sanırım. imdb, rotten tomatoes vs.de herkes "bu ne lan her bok mantıksız, otur sana 0" tarzı yorumlarla geçiştirmiş. sanırım yönetmen, daha kriptik olmak ve holivud gerilim klişelerinden uzak durmaya çalışmak adına, bir takım rahatlıkları seyirciye çok görmüş. bunlardan ilki karanlığın kaynağı ve işleyişi, ikincisi ise kesin/ muallak olmayan bir son.

    --- spoiler ---

    20.000 dolar hasılat ne demek? benim sahip olabileceğim bir mebla. o kadar kötü değil. bir kere, mizojini küfür, ırkçılık, seks, kan, kusmuk ve diğer vücut sıvıları yok vanishing'de. üstelik bu etmenler bir çok korku yönetmenin bolca kullandığı, böylece elde etmesi kolay bir kitle edindiği şeyler. eli yüzü temiz, alnı ak, hiç bir ucuz numara yok bu filmde (kadın memesi, aşk, şiddet ve ergenlere hitap eden diğer şeyler). soundtrack çok güzel.

    gişe başarısı için yetmemiş. dvd'den de çıkaramamışlar parayı. böyle bir maddi hezimeti hak etmiyor çünkü, çok daha fazlasına göz yumabilen korku seyircilerinin bu kadar kusuru da hazmedebilmesi gerekirdi.

    ben öyle düşünüyorum. 7/10 verdim.
  • dün akşam tv2'de seyrettim. film hakkında hiçbir bilgim olmadığından ve pazar akşamı tembellik yapmak için bir uğraş aradığımdan olsa gerek burada gördüğüm olumsuz eleştirilere karşın keyifle izlediğimi söyleyebilirim.

    filmin bütçesi küçük olabilir, tipik bir kıyamet sonrası dünya ve insan(lık) gibi konusu da olabilir, oyunculuklar ve karakterler arası ilişki/uyum da sıradan olabilir ama filmin kurgusunun olmadığını, bir sonuca bağlanmadığını söylemek haksızlık olur.

    -------------spoiler-------------
    benim anladığım filmin ana teması "hayat (ışık/ışık ile) yolunu bulur" diye özetleyebileceğim bir teze dayanıyor.
    * karanlık insanları/insanlığı yutuyor ama ışık da bir sonraki yaşam için gerekli olan insanları seçiyor.
    * karanlık sadece insanlığı yutuyor, başka hiçbir canlıya zarar vermiyor. filmin sonunda bunun dünyayı aslında nadasa bırakılması olduğunu anlıyoruz. (nasıl mı, lütfen okumaya devam edin.)
    * ışığın seçtiği tüm insanlar bir barda toplanıyor, ve biz neden burada toplandık ki bunun bir anlamı var yok tartışması yapıyorlar. (luke ile rose arasındaki tartışma)
    * yüzlerce, binlerce araba içinde sadece bir kamyonetin aküsü çalışıyor ve luke bunun tamamen anlamsız bir tesadüf/seçilim olduğunu söylüyor.

    * ama filmin ilerleyen kurgusu ışığın tüm seçilmişleri bir "ulvi görev ve bilinç ile" seçtiğini bize anlatıyor. kurgu tamamen bu seçilim dizgisine bağlı::
    - luke kamyoneti çalıştırabilecek tecrübe, bilgi ve cesarete sahip, seçilmesinin sebebi kamyonetle james'i kiliseye götürecek olması,
    -rosmary, luke'u kurtarmak ve onun kamyoneti çalıştırmasına yardımcı olmak, paul'ün son ana kadar dayanmasını sağlamak için seçilmiş,
    -paul james'in karanlık bara girdiğinde lavaboda olmasını sağlamak için seçilmiş,
    -kamyonet elma ile yüklü olduğu için seçilmiş; neden çünkü filmin sonunda kamyonetin hareketiyle sağa sola devrilen elmalar atı kilisenin önüne çekecek,
    -james'in annesinin en son kiliseye gitmiş olmasının sebebi, james'in kiliseye gitmesini motive etmek için; james'in kiliseye gitmesi çok önemli çünkü. (neden mi, lütfen okumaya devam edin.)
    - james kiliseye gitmeli çünkü briana ile buluşmalı.
    -briana kimseyle temas etmemeli, sadece james ile temasa geçmeli, görevini yerine getiren hemen kaybolmalı (ki zaten başrol oyuncuları dahil tüm seçilmişler görevini yerine getirir getirmez kayboluyor)
    -peki james ile briana neden buluşmalı, çünkü güneş tekrar doğduğunda dünyanın yeni (siyahi) ademi ile (beyaz/sarışın) havvası yeni dünya ve yeni insanlık için at üstünde yola çıkmalı.
    -briana'da yaşadıkları sürece sönmeyecek bir ışık vardır (briana öyle söylüyor), bu ışık yeni hayatı kuracaktır.

    "ışık(hayat) bir şekilde yolunu bulur"
    -------------spoiler-------------
  • şimdi bir ekşi geleneği var; hani ssg'nin meşhur ağaç-orman muhabbeti. 3 eylül bilmemkaç filan yer depremi başlığına şöyle yapan deprem, böyle eden deprem diye 100 kere yazanlara "e yeter da!" denilir ya o gelenek. efendim bu filmin başlığına 100 değil 100.000 kere bu film kötüdür yazsanız ağaç-orman muhabbeti yapılamaz. o derece kötü, o derece berbat bir film bu.

    spoiler falan koymadan sonunu söylemek istiyorum ama sonu da yok başı da yok, hatta ağzımı bozup eklemek istiyorum ki götü başı ayrı oynayan bir film bu. hatta film bile değil. la valla sinire bağladım. off b!e yazık lan paralarımıza. gitmeyin olm! bunları okuyup da giden toptur, dombilidir. hıncaldır, uluçtur.

    evet o derece hırs yaptım. :)))))
  • --- spoiler ---

    yakarız bu gezegeni repliğini duymamış bir avuç insanın çaresizliği.

    --- spoiler ---
  • kendine bir iyilik yap, bu filmi asla ve asla izleme. yoksa o neydi, böyle bi şey niye vardı, bu neeee diye delirebilirsin. benden uyarması.
hesabın var mı? giriş yap