• türkiyenin faşistikkomunizmine biraz da gayr-ı müslim düşmanlığı sosu ekerek gerçekleştirdiği gavur avı politikası.
  • şevket süreyya aydemir e göre, "kan vergisi".

    --- spoiler ---

    [...] sanayi tetkik heyeti başkanlığı vazifemde bulunuyordum... bir gün evime prof. avram galanti efendi misafir geldi... söz tabii gene varlık vergisi yakınmalarına geldi...

    -- galanti efendi, dedim, siz tarihçisiniz, işi şöyle almalısınız: biz türkler asırlardan beri bin bir harpte, bin bir cephede kan dökmekten, askerlik etmekten, ticarete, sanayiye, para ve sermaye biriktirmeye vakit bulamadık. sizler, yani bütün azınlıklar ise bunları yaptınız. biz sizi savaşlardan koruduk. siz orduya asker vermediniz. hatta bir takım yollarla vergi de vermediniz. ticareti, sanayii, ithalat ve ihracatı, para ve sermayeyi ellerinizde topladınız. bu işler bizim asırlarca döktüğümüz kan pahasına ve hele tanzimattan sonra münhasıran siz azınlıkların ellerinde toplanan imkanları kollamak için oldu. tanzimat fermanı bile, bizleri bu savaşlardan kurtarmak için değil, sizlerin "mal ve can emniyetinizi" korumak gerekçesiyle ilan olundu. bu bizim asırlarca dökülen kanımızla sizin bu sefer vereceğiniz bir iki yüz milyon kağıt liralık varlık verginizi karşılaştırırsak ve buna hatta bir "kan vergisi" dersek, hesaplaşmamız acaba çok zalimane olur mu? ne dersiniz? isterseniz bizim dökülen kanlarımız ve sonu gelmez askerlik emeklerimizle sizin şu bir avuç vergi fazlanızı karşılaştıracağımıza, sizin biriken kan ve askerlik haklarınızı teraziye koyarak hesaplaşalım. eğer biz haksız çıkarsak, vergileriniz silinsin. ne dersiniz?

    --- spoiler ---

    şevket süreyya aydemir, ikinci adam, cilt 2 (istanbul, 1967)
  • evet, şevket süreyya aydemir'in ifade ettiği gibi ''kan vergisi''dir. çünkü alınacak parası olmayanın kanını almışlardır.
  • varlık vergisinin baş mimarı dönemin başbakanı şükrü saraçoğlu'dur. uygulamada azınlık-türk ve istanbul-anadolu ayrımcılığı yapılmıştır. bu vergi ile dönemin zengin gayrimüslimleri mallarının yarısını, müslümanlardan 4 kat daha fazla, vergi vermekle yükümlü tutulmuş ve adeta yok edilmiştir. devlet bürokrasisine yakınlığı bulunan kesimler çok az hasarla bu vergiden kurtulurken, vergi süresi 1 ay gibi kısa bir süre olduğu için gayrimüslimler vergilerini ödeyebilmek için mallarını haraç mezat satmak durumunda kalmışlardır.

    ayrıca, şükrü saraçoğlu "bu işin içinde para politikası da var. malları piyasa döktüreceğim" demektedir. nitekim tedavülde yaklaşık yediyüz milyon lira varken, varlık vergisi ile yaklaşık üçyüzonbeş milyon lira toplanmıştır.
  • verginin kanunu, 11 kasım 1942 de 350 milletvekilinin katıldığı bir oturumda, oy birliği ile kabul edilmiş..
    lakin 76 adet milletvekili, oylamaya hiç katılmamışlarmış..

    ki oylamaya katılmayarak, az da olsa rengini belli etmiş bu 76 kişinin içinde şu tanıdık isimler de mevcutmuş:
    reşat nuri güntekin
    hüseyin rahmi gürpınar
    hasan ali yücel
    celal bayar
  • milli burjuvazinin temellerinin atılması için gayrimilli bütün topluluklardan değişik oranlarda toplanan haset vergisidir.
  • türk burjuvazisini yaratma namına gerçekleştirilmiş, gerek planlamasında, gerek uygulamasında buram buram "ekonomiyi kitaptan öğrenmiş mühendis kafası" kokan, acizlik damgamız.

    tamamen kendi içine kapalı bir sistemde ticaret yaparak zenginleşecek, "türk rönesansı" 'nı olabildiğine tutucu bir ekonomik yapılanmada "kendi yağında kavrularak" doğurabilecek bir sınıfın yaratılabileceği gibi çocukça bir fikirden feyz alınarak gerçekleştirilmiştir.

    önüne rakamlar ve grafikler konulan bir grup adamın, sosyolojik ve kültürel gerçeklerden kopuk, yeni düzen yapılanması girişimidir.

    yahudi'den, ermeni'den, rum'dan yağmalanılan paralarla, türkiye'nin şu an taşlaşmış konumda olan zengin aileleri kurulmuştur. ve bu ailelerden neredeyse hiçbiri de, kendilerinden beklenen atılımı gerçekleştiremedikleri için, ne maddi ne de kültürel anlamda türkiye'ye bir şey katmış değillerdir.

    -haklı olarak- sonradan görme olarak küçümsenmiş özal sonrası zenginleri bile, varlık vergisi zamanında kalma pseudo-aristokrat burjuvalaşamamış kesimden daha fazla katkıda bulunmuşlardır yaşadıkları topluma.
  • sonuçta yalnış bir şey. bugün sizdende vergi alınsa böyle hoşunuza gitmez.
  • “vergi müddeti bitti. vergisini vermeyenlerin malları bugünden itibaren haciz edilecektir. bedenen çalışacak olanlar şehirlerde toplanıp aşkale’ye sevk edilecektir.” (cumhuriyet 21 ocak 1943)

    (bkz: imza)
    (bkz: ismet inönü)

    “piyasamıza egemen olan yabancıları böylece ortadan kaldırarak, türk piyasasını türklerin eline vereceğiz.” (cumhuriyet 21 ocak 1943)

    (bkz: imza)
    (bkz: şükrü saracoğlu)

    (bkz: imza)
    (bkz: chp)
    (bkz: varlık vergisi)
  • geçmişi, bugünün şartlarıyla yargılayan hem lümpen liberallere, hem de yobaz dincilere süper bir cevap vermiş hasan pulur bugünkü yazısıyla.

    yine varlık vergisi

    aradan 70 yıl geçmiş, hâlâ varlık vergisi’ni tartışıyoruz, eleştiriyoruz.
    demek ki geçen gün türkiye cumhuriyeti’nin yol taşlarından biri “varlık vergisi”dir, derken abartmamışız.
    varlık vergisi adı üstünde “varlıklıya salınan” bir vergidir, kim varlıklıysa ödesin, hele varlığının kaynağı belli değilse...
    * * *
    iyi de vergiyi nasıl ödettireceksin?
    adamın malını, mülkünü, yatağını haraç mezat sokakta sattırarak mı? ya da aşkale’ye sürerek mi?
    üstelik itirazı mümkün olmayan bir vergiyle?
    * * *
    dedik ya, 70 yıldır bu vergiyi tartışıyoruz, tartışanlardan biri de doç. dr. hakkı uyar...
    önce bir durum tespiti yapıyor:
    “avrupa’yı ardından da tüm dünyayı 1939-1945 yılları arasında kasıp kavuran ikinci dünya savaşı türkiye’yi de olumsuz yönde etkiledi. ikinci dünya savaşı yıllarında türkiye’nin nüfusu 19 milyondu. asker sayısı da 1937’de 150.000 civarındaydı. savaş yıllarında bu oran yaklaşık on kat arttı; yani asker sayısı yaklaşık bir buçuk milyona ulaştı. 18-45 yaş arasındaki erkek nüfusun büyük bölümü askere alındı. bu üretimi düşürdü, tüketimi arttırdı. almanya ile savaş kapıdaydı. bir başka tehlike ise, sovyet tehdidiydi. türkiye bir denge oyunu oynayarak savaşın dışında kalmaya çalışıyordu. üretimin düşmesi, fiyat artışını ve karaborsayı doğurdu. ithalat da savaş nedeniyle neredeyse yok derecedeydi.”
    * * *
    türkiye’yi yönetenler, ekonomiyi düzenlemek için önemli üç yasal düzenleme yaparlar, varlık vergisi kanunu, toprak mahsulleri vergisi ve milli korunma kanunu...
    * * *
    köylüden toplanan tahıllar camilerde depolanıyordu. eleştirilerin bir bölümü de buydu. toplanan tahılların depolandığı yerler arasında camiler de vardı. çünkü, silo vb. depolar neredeyse hiç yoktu. dolayısıyla camilerden başka büyük ve tahıl depolamak için kullanılabilecek başka mekânlar yoktu. bu nedenle kimi camilerin ihtiyaç nedeniyle ibadete kapatılıp silo olarak kullanılmasının nedeni budur. üretken erkek nüfusun askere alındığı, neredeyse her 11-12 kişiden birinin askerde olduğu bir ortamda kitleleri beslemek için tahılları koyacak başka büyük mekânların olmayışı bu zorunlu uygulamayı doğurmuştu.
    * * *
    toprak mahsulleri vergisi ile milli korunma kanunu, nedense varlık vergisi karşısında suskundurlar.
    sayın uyar, ikisinin de önemini belirtir:
    “toprak mahsulleri vergisi, ikinci dünya savaşı yıllarında devletin uygulamaya koyduğu bir vergidir. varlık vergisi nasıl kentli zenginlerden (özellikle gayrimüslimlerden) alındıysa bu vergi de köylüden alındı. varlık vergisi kadar bilinmese de köylüyü olumsuz yönde etkileyen bir vergidir. dönemin ekonomisine damgasını vuran bu iki vergiye ek olarak milli korunma kanunu’nu anmak gerekir. hükümetin temel derdi artan bütçe açığını kapatmak, asker sayısı 150.000’den bir buçuk milyona tırmanan ordunun ihtiyaçlarını karşılamak ve ekonomiyi kontrol altında tutmaktır. varlık vergisi’nin uygulamada bazı sorunlar yarattığı bir gerçektir. sorunların en yoğun olarak yaşandığı şehir istanbul’dur.
    milli korunma kanunu ise, hükümete fiyatları belirleme, ürünlere el koyma ve ayrıca zorunlu çalışma yükümlülüğü getirmede sınırsız yetkiler veren bir yasadır. ocak 1940’ta savaş başladıktan hemen sonra refik saydam hükümeti döneminde çıkarıldı. devlete ekonomiye her türlü müdahale imkânı sağladı.”
    * * *
    o dönemin ünlü bir vergisi de “yol vergisi”dir.
    neydi bu vergi?
    bu vergi, aşar vergisinin kaldırıldığı dönemde (1925) kabul edilen vergidir. tek parti dönemi boyunca 5-12 lira arasında değişen miktarlarda uygulandı. 18-60 yaş arasında erkeklerden alınan bu vergiyi, kentli ve çalışan erkekler kolaylıkla ödeyebilirken, parasal ekonomik/kapitalist ilişkiler ağına girmemiş ve kendi ürettiği ile geçinen köylü ödemekte zorluk çekti. vergiyi ödeyemeyen köylü, bedensel olarak 3 günden az olmamak üzere çalışmak zorundaydı (yol yapımında). vergiden muaf olmanın bir yolu da en az 5 çocuk sahibi olmaktı. nitekim türk köylüsü vergiden muaf olmak için çoğunlukla en az 5 çocuk sahibi olma yoluna gitti; hatta, 5+1 modelini benimsedi. çünkü o dönemde hastalıklar nedeniyle çocuk ölümleri yüksekti. bir çocuğun ölümü nedeniyle sayı 5’in altına düşünce vergiye tabi oluyorlardı. bu nedenle bir çocuk fazla yapılması yoluna gidildiği gibi, ölen çocuğun bildirilmemesi ve yeni doğan çocuğa ölen çocuğun kimliğinin verilmesi gibi uygulamalar yaygın olarak görülmekteydi. karşılıksız paranın basılmadığı, bütçede imkânların dar olduğu bu dönemde yolları bulunmayan ülkeye yol yapmanın bir başka yolu olmadığı gibi, cumhuriyetin devraldığı 11 milyonluk nüfusu arttırmayı teşvik etmenin de başka bir yolu yoktu.
    * * *
    sayın hakkı uyar görüşlerini şöyle noktalıyor:
    “demem o ki, varlık vergisi kadar, köylünün tepesine binen toprak mahsulleri vergisi’ni de anlatsak... ezilenler sadece azınlıklar değildi, köylüler de ezildi. ama asker sayısını 10 kat arttırırsanız, devlet olarak birilerine bunu fatura etmek zorundasınız. hele kapıda hitler ve stalin bekliyorsa...”
    * * *
    biz de öyle diyoruz...
    yalnız sayın hakkı uyar’ın “varlık vergisi’nin uygulamada bazı sorunlar yarattığı bir gerçektir” yargısını bir hayli hafif buluyoruz.
    eğer bu sorunlara, “bazı sorunlar” denilebilirse...

    http://gundem.milliyet.com.tr/…/1359610/default.htm
hesabın var mı? giriş yap