• bir röportajda ümit sayın'ın "hayatı boyunca yaptığı belki de en iyi şarkı" olduğunu söylemesiyle kıymeti biraz daha artan, "bunlar o kadar özel şarkılar ki, ben o gecelerde sabaha kadar ağlayarak yazdım onları" cümlesiyle yürek burkan, tam da o anda sağanak yağmurun küçük ama acıtan damlalarının bu parça eşliğinde nasıl da can yakabileceğinin hatırlanmasıyla gücü doruklara çıkan olağanüstü şarkı...

    evet, her şarkı herkes tarafından beğenilmeyebilir;
    ancak gün gelir, öyle bir sahneye fon olur ki notalar, ve öyle bir ana tarif olur ki birkaç cümle; kendinizi asla dinlemeyeceğiniz bir şarkıya tutulurken bulursunuz...
    ve hiç de pişman olmazsınız...

    "vazgeç gönül
    vazgeç sesini duyan yok
    bir yağmurun içinde ateş böceği misali
    bir yanıp bir söndün..."
  • genellikle ithaf edilen kisilerin haketmedigi kadar guzel olan sarki..
  • 90'lara dair en güzel eserlerden. zeynep dizdar'ın ilk albümünün ilk şarkısı. müzikte sözlerin de önemli olduğu zamanlardan. insanın kendini vazgeçişe ikna çabasının şarkısı. zeynep dizdar şarkıyı öyle içli okumuştur ki adeta "tüm gayretin nafile, yanacaksın, yanmalısın" hissini veriyor dinleyiciye. şarkı sadece karşılıksız aşkın bir feryadı değil, karşılıksız kalmış her çırpınışın tesellisi olmaya aday.
  • platoniklerin, asik olup da karsilik bulamayanlarin, bu güne kadar kimseyle çikmamis yine de o güne kadar aralarda asik oldugu bir iki kisisi olan insanlara uydugunu düsündügüm, sabahtan beri dinledigim, gözlerimi dolduran sarki.
    ölümlü dünya, herkes bir gün ölecek. kimileri sevdikleriyle yaslandiktan sonra birlikte, kimileri de yalniz... bu, bence yalniz ölecek olan insanlarin sarkisi. her ne kadar yalniz ölecek olsa da hala bekledigi kisinin disarlarda bir yerlerde oldugunu düsünen kisilerin sarkisi. o kisinin hiçbir zaman gelmeyecegini anlamis olsa da, yine de içinde bir yerlerde umut besleyen insanlarin sarkisi. kendilerine, bu umuttan, bu arayistan vazgeçmelerini, artik birakmalarin gerektigini söyleyen sarki. yalnizlarin, kaybedenlerin sarkisi.

    vazgeç gönül... vazgeç seni anlayan yok
    bir yağmurun içinde, ateş böceği misali
    bir yanıp, bir söndün..
  • gece yarısından sonra lise yurdunda meb damgalı soğuk yatakta yorganı üstünüze doğru çekersiniz. alt ranzanın karanlığında, kolları oldukça uzun, şirin mi şirin eşofmanınıza ve yastığınıza sarılırken walkmaninizin kulaklığında çalan şarkıdır. muzo'nun programını gülümseyerek dinlerken bir anda bu ayarda şarkılar başlar. aklınıza uzakta bıraktıklarınız gelir, gözleriniz dolar. kolay değil ilk kez uzaklardasınızdır. kısacası, güzel zamanlardı be..
  • neyleyim doğan günü neyleyim sensiz günü
    geceler çoğalırken aydınlık kar getirmez ki
    sevda bahçesinde kurutulmuş bir gül idim
    beni sakla bir ömür sev diye diye ölendim

    vazgeç gönül vazgeç sesini duyan yok
    bir yağmurun içinde ateş böceği misali
    bir yanıp bir söndün

    vazgeç gönül vazgeç seni anlayan yok
    bir yağmurun içinde ateş böceği misali
    bir yanıp bir söndün
  • piiz tarafından yapılan coverıyla yeniden diilere dolanmıs manidar , burukluk hıssettıren parca.
  • enfes bir sarkıdır. ama oyle boyle değil ya. yakmaksa yakmak, yıkmaksa yıkmak, aglatmaksa ağlatmak... ama ask ah ask dedirten sarkı...
  • ilk duyduğumda "bir yağmurun içinde ateş böceği misali " kısmını algı yollarımdaki tıkanıklığın iyice artması sebebiyle " bir yağmurun içinde ateş böceğim salih" şeklinde anladığım, bunların dışında esasen süper olan bir eser.

    bunu alan bunu da aldı;
    (bkz: yanlış anlaşılmış şarkı sözleri)
  • orhan gencebay'ın söylediğinin adı vazgeç gönlüm'dür...
hesabın var mı? giriş yap