• (bkz: desmopressin)
  • hipotalamus tarafından üretilen bir nörotransmiter. kan dolaşımına girdikten sonra böbreklerdeki suyu tekrar emen ve idrar kesesinden uzak tutan pompaları açar. hipotalamus hasarı vazopressin'e de zarar verir ki 29 mart 1916'da iowa'da yaşayan mr. o'nun başına böyle bir şey gelmi. sağ şakağından tabancayla vurmuş kendini. on iki saat sonra bulunup hastaneye götürüldüğünde kurşunun optik sinirlere zarar verdiği ve adamın kör olduğu anlaşılmış. olayın vazopressin'le ilgisi de tam burada başlıyor. iyileşme döneminin ilk iki gününde toplam 396 gr. idrar yapmış. ilerleyen günlerde günde 4,5 lt işemiş ki ortalama bir erkeğin günlük idrar miktarının üç katına tekabül ediyor bu miktar. hatta sonraki günlerde 5,5 litreye kadar çıkmış idrar miktarı. bunun nedeni, kurşunun izlediği yoldaki beyin dokusunu şişirmesi ve bunun da hipotalamusu ezmesiymiş. hipotalamus vazopressin üretimini durdurunca hızla dolan idrar kesesi durmadan boşaltmaya geçmiş.
    bunlar hep sam kean'in insan beyninin gizemi kitabından.
  • (bkz: adh).
    böbrekteki toplayıcı tübüllere etki ederek, suyun geri emilimini sağlar.
  • vazo- :damar,
    pressör:büzücü baskılayacı

    vazopressör: damar büzücü
    vazopressin: damarları büzücü bir çeşit hormon.
    antidiüretik ( diürezi; idrara çıkmayı, önleme ) etki ile sıvı reabsorbsiyonu sağlar ve bu sayede damar volümünü artırır.
  • (bkz: antidiüretik hormon) (bkz: adh)
    (bkz: arginine vasopressin) (bkz: avp)
  • aşık olduğunuzda da hipotalamus tarafından üretimi artırılan hormon.

    edit: bir yazar haklı olarak konuya şüpheyle yaklaştı ve benden kaynak istedi. ben bir popüler bilim dergisinde biraz önce okuduğum linki paylaşıyorum. bu konu hakkında daha detaylı ve kesin bilgiye sahip olanlar beni uyarsın lütfen ki yanlış bilgilendirmede bulunmayayım.

    https://www.sciencefocus.com/…-when-i-fall-in-love/
  • böbrek hücrelerini etkileyerek idrar tüplerinden suyun geri emilmesini sağlayan hormondur. yetersiz salınması halinde bol idrar atılır. kişi sürekli su içmek ister. bu belirtiler şeker hastalığında da olduğu için bu duruma şekersiz şeker hastalığı (bkz: diabetes insipidus) denilmiştir.
  • vazopressin:''beyaz atlı prens'' vazopressin çövalyelik ve tekeşlilik hormonudur.bölgesini,eşini ve çocuğunu saldırganca korur.testosteronla beraber beyin devrelerini yönetir ve erkeksiliği artırır.

    vasopressin:gizli,arka planda,içten içe saldırgan erkek enerjiler,testosteronun erkek kardeşi,oksitosinin erkek kardeşi(oksitosinin yaptığı gibi aktif,erkeksi biçimde bağlanmayı istemenizi sağlar.)
  • "tarla faresini ele alalım. bu küçük yaratıklar sığ yeraltı geçitleri kazarak bütün yıl boyunca etkin kalmanın yolunu bulurlar. ama birçok fare ve memeliden farklı olarak tek eşli yaşar, ömür boyu süren eş bağları sayesinde birlikte yuva kurar, birbirlerine sokulur, birbirlerini tımar eder ve bir ekip olarak yavrulara bakarlar. yakın kuzenleri sefahat alemine dalmışken, bu hayvanlar neden böylesine adanmışlıkla bağlanır eşlerine? yanıtı yine hormonlarda aramak gerek.

    erkek tarla faresi belirli bir dişiyle yinelemeli biçimde çiftleştiğinde, beyinde 'vazopresin' adı verilen bir hormon salgılanır. vazopresinin beynin 'accumbens çekirdeği' olarak bilinen bölgesindeki reseptörlere bağlanması ise o dişiyle ilintilendirilen bir haz duygusunun ortaya çıkmasını sağlar. tek eşliliği kilit altına alan bu süreç, çift bağlanması (pair-bonding) olarak bilinir. ilginçtir ki, araştırmacılar genetik tekniklerle vazopresin düzeylerini yükselterek, çok eşli türleri tek eşli davranışlarına yönlendirebilmektedirler.

    peki vazopresin insan ilişkilerinde önem taşır mı? 2008'de isveç'teki karolinska enstitüsü'nden bir araştırma ekibi, uzun süreli heteroseksüel ilişkiler kurmuş 552 erkekte vazopresin reseptörünü kodlayan geni inceledi. bulgular, rs3 334 adı verilen genin bir bölgesinin değişik sayılarla ortaya çıkabildiğini gösteriyordu: bir erkekte genin bu bölgesi hiç bulunmayabilir veya tek ya da çift kopya halinde görülebilirdi. kopya sayısı arttıkça, dolaşımdaki vazopresinin beyin üzerindeki etkileri de o ölçüde azalıyordu. sonuçların böylesine basit oluşu şaşırtıcıydı: kopya sayısı, erkeklerin çift bağlanması davranışlarıyla ilişkilendirilebilmekteydi. daha fazla sayıda rs3 334 kopyası taşıyan erkekler çeşitli bağlanma ölçeklerine (ilişkinin güçlük derecesi, evlilikle ilgili algılanan sorunlar, eşlerin evliliğin niteliğine ilişkin değerlendirmeleri) göre yapılan ölçümlerde daha düşük puanlar almışlardı. iki kopya taşıyanların bekar olma eğilimi daha fazlaydı; bunlar arasında evli olanların ise evlilikle ilgili sorun yaşama olasılığı diğerlerine göre daha yüksekti.

    tüm bunlar, yapılan seçimlerin ve çevrenin bir önem taşımadığı anlamına gelmemeli; çünkü taşırlar. sonuçların asıl ima ettiği şey, dünyaya farklı yatkınlıklarla geldiğimiz gerçeğidir. bazı erkekler tek bir eşle yaşayıp ona bağlı kalmaya genetik bakımdan yatkınken diğerleri böyle olmayabilir. yakın gelecekte, bilimsel literatürün sıkı takipçisi olan genç bayanlar, erkek arkadaşlarının sadık birer koca olma olasılığını anlamak için onlardan genetik test yaptırmalarını isterlerse şaşmamak gerekir."

    incognito beynin gizli hayatı - david eagleman
hesabın var mı? giriş yap