veladet bahri
-
"sûsadım gâyet harâretden katî
sundular bir câm dolusu şerbeti
şerbeti karşımda tutdu hûriler
bûnu sana verdi allâh dediler
kardan ak îdi ve hem soğuk idi
lezzeti dâhi şekerde yok idi"
beyitleri okunurken dinleyenlere şerbet ikram edilmesi âdettendir. bu âdetler yitip gitmesin. amin. -
bu gece yine bekir sıtkı sezgin'in erken vefatı için yine üzmüş eserdir. kendisi bu satırları henüz 9 yaşında icra etmiş, bu yola erken girmiş, erken bırakmıştır. veladet bahri benim gözümde en etkileyici dini musikî parçalarındandır. yer yer şevk ile yerinizden sıçratır, yer yer oturduğunuz yerde hafif hafif dalgalandırır.
-
1899'da üsküdar amerikan kız koleji öğrencisi halide edip adıvar, hocası miss fensham’ın dersinde hz.isa'nın doğumunu yani veladetini dinlerken bir anda aklına hz. muhammed'in doğumu ve "veladet bahri" gelir ve olaylar gelişir (bkz: noel vs mevlid kandili/#97876112)
2023'de ekşi sözlük üniversitesi türk dili ve edebiyatı öğrencisi lairocse, manevi hocası johann sebastian bach'ın ascension oratoryosunda anlattığı hz. isa'nın göğe yükseliş hadisesini dinlerken bir anda aklına hz. muhammed'in göğe yükselişi ve miraç bahri gelir ve olaylar gelişir (bkz: miraç bahri/#158922419) -
süleyman çelebi'nin yazdığı mevlitte(vesiletü'n-necat)
peygamberimizin doğumunu anlatan kısımdır.
aruzun fâilâtün fâilâtün fâilün kalıbıyla yazılmıştır.
tam metni :
âmine hâtun muhammed ânesi
ol sadeften doğdu ol dür dânesi
çünkî abdullah'tan doldu hâmile
vakt erişdi hefte vü eyyam ile
hem muhammed gelmesi oldu yakîn
çok alâmetler belirdi gelmedin
ol rebiûl evvel âyın nîcesi
on ikinci gîce isneyn gîcesi
ol gîce kim doğdu ise ol hayrûl-beşer
ânesi anda neler görde neler
dedi gördüm ol habîbin ânesi
bir acep nûr kim, güneş pervânesi
berk urup çıktı evimden nâgehân
göklere dek nûr ile doldu cihân
gökler âçıldı ve feth oldu zulem
üç melek gördüm elinde üç âlem
biri meşrik bîri mağribde anın
bîri dâmında dikildi kâbenin
bildim anlardan kim ol halkın yeği
kim yakîn oldu cihâna gelmeği
indiler gökden melekler sâf sâf
kâbe gibi kıldılar evim tavaf
kâ'be savt etdi o demde nâgehân
dedi doğdu bû give şems-i cihân
geldi hûriler bölük bölük buğûr
yüzleri nûrundan evim doldu nûr
hem havâ üzre döşendi bir döşek
âdı sündüs döşeyen ânı melek
çün göründü bâna bû işler ayân
hayret içre kalmış idim ben hemân
yârılıp dîvâr çıktı nâgehân
geldi üç hûrî banâ oldu ayân
bazıları derler ki ol üç dilberin
âsiyeydî bîri ol meh peykerîn
biri meryem hâtun idi âşikâr
bîrisi hem hûrilerden bir nigâr
geldiler lutf ile üç mehcebin
verdiler bâna selâm ol dem hemîn
çevre yânıma gelip oturdular
mustafâ'yı birbirine muştular
dediler oğlun gibi hiç bir oğul
yâradılâlı cihân gelmiş değil
bû senin oğlun gibi kadr-ı cemîl
bir anâya vermemiştir ol celîl
ûlu devlet buldun ey dildâr sen
doğiserdir senden ol hulk-ı hasen
bû gelen "ilm-î ledün" sultânıdır
bû gelen tevhîd ü irfân kânıdır
bû gelen aşkîna devreyler felek
yûzüne müştâkdürür ins u melek
bû gîce ol gîcedir kim, ol şerîf
nûr ile âlemleri eyler latîf
bu gîce dünyâyı ol cennet kılar
bû gîce eşyâya hakk rahmet kılar
bû gîce şâdân olur erbâb-ı dil
bû gîceye can verir eshâb-ı dil
rahmeten lil'âlemindir mustafâ
hem şefîal müznibîndir mustafa
vasfınî bû resme tertib ettiler
ol mübârek nûru tergib etdiler
âmine eder çü vakt oldu temâm
kim vücûda gele ol hayrül enâm
sûsadım gâyet harâretden katî
sundular bir câm dolusu şerbeti
şerbeti karşımda tutdu hûriler
bûnu sana verdi allâh dediler
kardan ak îdi ve hem soğuk idi
lezzeti dâhi şekerde yok idi
içdim ânı oldu cismim nûra gark
idemezdim kendimi nûrdan fark
geldi bir akkuş kanâd ile revân
arkamı sîgâdı kuvvetle hemân
doğdu ol sâatde ol sultân-ı dîn
nûra ğark oldu semâvât-ü zemîn
sallû aleyhi ve sellimû teslimâ
hatta tenâlû cenneten- ve naîmâ
esselâtü vesselâmü aleyke yâ resûlallâh
esselâtü vesselâmü aleyke yâ habîbellah
esselâtü vesselâmü aleyke yâ
seyyidel-evvelîne ve âhırîn.
ve selâmun alel mürselin vel hamdülîllâhi rabbîl'âlemin.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap