• yakında rejiminin değiştiğini ve maduro’nun ineceğini gördüğümüz ülkedir. çünkü böyle yönetimler bir muhalif liderlik oluşana kadar devam edebilir. şu anda da böyle bir liderlik oluşmuş görünüyor, belli ki bir egemenlik alanı da bulunuyor ki tutuklanıp hapse atılamıyor. eğer toplum maduro’dan memnun değilse buradan sonraki süreç sadece zaman meselesi, gitgide daha çok kişi yeni başkanın arkasına geçecektir, çünkü fitil yanmış artık
  • türklerin hakkında epey kafa karışıklığı yaşadığı ülke. türk medyasına bakıyorum arada ve durum içler acısı hakikaten. kimseden objektiflik beklemiyorum, böyle bir takıntım yok ama biraz soğukkanlı ve rasyonel olmak bu kadar zor mu yahu?

    her şeyden önce sosyalistler ülkede sol bir iktidar olduğunu düşünerek destekleme eğilimindeler ama bu destek birkaç açıdan sorunlu. öncelikle sırf sol olduğu için destek atmak rasyonel değil. çok özcü bir yaklaşım ve ideolojik dayanışma din gibi bir şey olmuş durumda solcular için. geçmişte yaşanılan yenilginin getirdiği bir psikolojik yük var. bir de kibirliler ki sormayın gitsin. açık açık dikta rejimlerine destek atıp bir de üste çıkmalarına bitiyorum doğrusu.

    sosyalizmin bir mantığı var ve çıkış noktasını takdir ediyorum. üzerine fikri zeminde çok emek sarfedilmiş bir felsefi ve siyasi görüş sosyalizm. kesinlikle dikkate alınmaya değer ama bizim sosyalistler bu dünya görüşünün dünyada geçirdiği dönüşümü ıskalıyorlar. avrupaülkelerinde sosyalizm demokratik yapının bir parçası olacak şekilde yeniden tanımlanırken, biz bu konuda çok mesafe alamadık (hakkını yemek istemem, rahmetli bülent ecevit ve ismail cembu konudaki en ufku açık kişilerdi). ortalama bir sosyalistimiz dünyada ne kadar otoriter rejim varsa destekleme eğiliminde. sloganlara hapsedilmiş bir rüyada yaşıyorlar. amerikan karşıtı iki laf edin sizi sonsuza dek savunsunlar. yahu recep tayyip erdoğan bile zaman zaman çok fazla muhalif ses işitmek istemediği konular olunca bu topa giriyor.

    muhafazakarlar ise gerek amerika karşıtlığı gerekse erdoğan- maduro yakınlaşması sebebiyle sempati besleme eğilimindeler. fakat fazla basite indirgenen bir yaklaşım bu da. bir kere sosyalistlere getirilen eleştiri pekala muhafazakarlara da getirilebilir; sırf erdoğan iyi ilişkiler kurdu diye bir hükümet desteklenmez. ayrıca mesele lokal değil bölgesel ve hatta küresel bir sorun haline geldi bile.

    hükümetin de yanlış yaptığı kanaatindeyim. bu kadar çabuk angaje olmak birkaç yük getirebilir. öncelikle venezuelayı kazanalım derken diğer bölge ülkelerini kaybedebiliriz. ayrıca bu politika maduro'nun olası devrilmesi ile birlikte ters tepebilir. yeni hükümet bizi bir kere mimlerse, hasarı toparlamak çok kolay olmayabilir (latin amerika ülkeleriyle ilişkilerimiz çok iyi ve türkler çok seviliyorlar bu tarafta. bir defasında ''keşke hiç bulaşmasak diyorum bazen, kadim beceriksizliğimiz yüzünden işlerin boka sarması olası'' gibisinden bir şey söylemiştim. bunu kastediyordum işte).

    ikincisi, kötü yönetimi ve otoriter yapısıyla meşhur bir yönetimin yanında durarak kendi kalemize gol atıyoruz. yukarıda da değindiğim gibi yeni bir hükümet kurulursa ilişkiler büyük hasar görecek. ama asıl tehlike bütün dünya bizi otoriter ülkelerin dostu olarak görmeye başlayacak. zaten sicilimiz epey bozuk, iyileştirmeye çalışmadığımız gibi yeni çentikler atmaktan da geri durmuyoruz.

    yapılan sandık vurgusu da yerinde değil zira kendini geçici başkan ilan eden juan guaido da seçilmiş birisi ve yine seçilmiş meclisin başkanı. hatta öyle ki seçilmiş meclisin yerine kontrol edebileceği paralel bir meclis kurmuş olan bir diktatöre karşı mücadele ediyor. yani ortada bir darbe yok, aksine maduro'nun bir darbe yaptığı bile söylenebilir. bence türkiye'nin pozisyonunu tekrar değerlendirmesi ya da en azından fevri çıkışlar yapmaması gerekir.

    bir de orta yolcular var. ''hugo chavez iyiydi ama nicolas maduro her şeyi mahvetti'' diyen kesim. chavez de aynı yolun yolcusuydu, sadece kansere yakalanıp öldü de bugünleri görmedi (göremedi değil görmedi). chavez öngörüsüzlüğün kitabını yazmış bir adam. petrol fiyatlarının kısa sürede dip yapacağını öngöremedi. amerika'nın krize gireceğini öngöremedi (bakmayın bu kadar tantana yapıldığına, venezuela 2008 krizinde battı asıl. amerika'da epey bir yatırımları vardı venezuela'nın ve yumurtaları tek sepete koyunca olan oldu. neyse uzun hikaye). devletleşmenin ve petrole bağımlılığın iyi kötü üretken ve eğitimli olan halkı atalete terk edeceğini, üretimin durup kıtlığın başlayabileceğini ve nihayetinde ülkenin batacağını öngöremedi. nicolas maduro gibi cahil, kaba, görgüsüz bir otobüs şoförünün ülkeyi yönetmek bir kenara mafyalaşıp uyuşturucu trafiğine bulaşacağını öngöremedi.

    bu pilav daha çok su kaldırır. ülkedeki gelişmeleri takip etmeye devam edeceğim...
  • 21. yy polonya’sı.
  • dunyada pek cok yerde yoksulluk gordum; biliyorum hep daha kotusu var ama daha yapisal bir gozlemle konusacak olursam, hastaneleri, yollari, arabalari olmayan, restoranlari ya da magazalari olmayan.. yemegin, suyun, pazarin, her seyin az oldugu ya da olmadigi.

    ama baskent caracas’ta gordugum yoksunlukta baska bir hal vardi: kapali ya da bos dukkanlar, elindeki cihazlar bozuldugu ve onarilamadigi icin guc bela tedavi eden ve her seyiyle pahaliya mal olan hastaneler, tamir edilemedigi icin ya da yakit alinip kullanilamadigi icin harabeye donusen araclar ve kamyonlarin arkasinda ayakta yapilan toplu tasimaya bile verecek paralari olmadigi icin islerine, evlerine saatlerce yuruyerek giden ve yeni bir ayakkabi alirsa bir aylik maasini vermesi gereken insanlar, gunler suren elektrik kesintileri ve tehditkar sokaklarindaki alabildigine kalabalik ve yaya kalmis kargasanin arasinda iyi yurekli, temiz giyimli, yardimsever insanlar ve tikisip kaldiklari bu darbogaz..

    sorumlulari elestirmek yasak. kaldigimiz otelde aylik 20 dolara calisan resepsiyonist genc kiz, benim durumum kotu degil, ac kalmiyorum ama .. derken gozleri doluyor, kiyafetlerimize ve telefonlarimiza bakiyor.. bu benim secimim degildi, diyor. bazilari isi sansa birakmiyor ve goc edip baska ulkelerde calisip ailelerine para gonderiyor. onlarla da diger ulkelerde karsilastigimda yuzlerinde ayni darbogazi gorebiliyorum.

    bir dunya dolusu insanin acisi bir genc kizin yuzunde teselli bekliyor..
  • sıcak kanlı ve sevecen insanlarının bir an önce refaha kavuşmalarını istediğim ülke. şu canto del pilon-maria marquez klipteki sevimli çocukların, dans eden insanların vs.. büyük baş dangalakların hırslarının tuzağına düşmesi ve çile çekmeleri herkesi üzüyordur diye düşünüyorum. uğruna can yakılan bütün kutsalların, görüşlerin, inanışların amk.
  • ne maduro, ne amerikan uşakları
    yaşasın bolivarcı venezuela halkı.
  • tahmini olarak venezuela'da 300 milyar varil petrol bulunmakta.kaynak

    son zamanlarda bu ülkede çıkan olayların nedeni de tam olarak bu yüzden. aynı olayları abd'nin ortadoğudan çekileceğiz açıklamalarıyla birleştirirsek, abd ihtiyacı olan enerji kaynaklarını artık başka yerde arayacak. bu başka yer de en karışık, en fazla petrol rezervine sahip venezuela oluyor.

    (bkz: 23 ocak 2019 venezuela olayları)

    edit: "madonna'nin yagli zencisi 2" nickli kullanıcı uyardı: "abd'nin enerji ihtiyacının %90'ı abd topraklarından çıkıyor. kaynak."

    abd'nin venezuela mevzusuna bu kadar karışmasını, "ihtiyacı olan enerji kaynakları" yerine "borçlarını döndürebilme amacıyla istediği maddi kaynakları bulabilme" şeklinde revize edebiliriz sanırım. nitekim abd'nin döndürmesi gereken devasa bir borç var. ona da şuradan bakabiliriz
hesabın var mı? giriş yap