• benim için çok nostaljik 3 harftir.
    sene 86 ya da 87 mahalede elektronik işlerinden anlayan bi abimiz dedi ki ortaklaşa bi video cihazı alalım ben uzatma kabloyla tüm evlere yayarım görüntüyü.
    herkesin kafasına yattı ve herkes vide hakkında yorumlar yapmaya öneri sunmaya başladı.
    konu üzerine günlerce oturuldu konuşuldu. çok pahalıydı çünkü cihaz. ne marka alacağımız konusu daha çok ön plandaydı.
    tv den kayıt yapabilen mi alınmalı yoksa kayda gerek yok mu.
    beta mı olsun vhs mi. ve en önemlisi kimin evinde kalacak cihaz.
    evde çocuk olmayan aile tercih edildi ve kayıt yapma özelliği olmayan vhs video alınması kararlaştırıldı.
    video parası abimize teslim edildi ve akşam yolu dört gözle beklendi.

    herkes videoyu bekledi akşama kadar çaktırmadan.
    evin çocukları da şehrimizin dik rampalarının birinin başında, genelde balkonda ya da kaldırımlarda oturan mahalle kadınlarına ilk "geliyor" müjdesini verebilmek için dört gözle bekliyordu.
    ve sonunda rampanın en altında abimiz koltuğunun altında kocaman bir kutuyla görülüverdi .
    koltuğunun altındaki kutunun üzerinde toshiba yazıyordu.
    tüm bekleyen çocuklar çığlık çığlığa bağırmaya başladı "geliyooor" diye.
    kadınlar yaşlarının ağırlığı ile pek belli etmeseler de sevindiklerini, heyecanları yüzlerinden ve hareketlerinden okunuyordu.
    bir sürü kablo ve araç gereç hemen sokağın orta yerinde birbirine eklenmeye başlandı.
    video kuruldu. balkondan balkona kablolar gerdirildi, çelik tellerle sağlamlaştırıldı. tüm dağıtım işlemi başarıyla tamamlandı.
    sıra gelmişti film izlemeye.
    o dönemde tv de sinema filmi sadece hafta somları izleniliyordu.
    bu tüm sokak halkı için bulunmaz bir fırsat ve bütçeyi biraz aşan bir fedakarlıktı.
    ilk gelen film kemal sunal'ın garip filmiydi.
    akşam saat 9 gibi herkes televizyonunun başında filmi beklemeye başladı.
    ve film başladı. belki bu filmi onlarca kez izlemişizdir. bazen tv de rastlıyorum. hangi sahnesinde hangi konuşmanın geçeceğini bildiğimi görünce videolu günler geliyor aklıma.
    tüm sokağın biraraya gelip bir vhs videonun mutluluğunu paylaşması, birliktelik duygusunu en samimi haliyle ortaya koyması şimdiler için çok uzaklarda galiba.
    öpüşme sahnelerinde izleyen evlerden birinin biraz muhafazakar olmasıyla alakalı ileri sarılan ve kimsenin itiraz etmediği anlar belki de çocukluğumuzda kalan. şimdilerde çok uzaktaki birbirine saygılı mahalle kültürünün bir parçasıdır.
    artık vhs üretimi yokmuş. bizim video da yok zaten çöpe gitmiştir.
    ama kemal sunal'ın şarlo'nun yumurcağından alıntı garip filmi hala duruyor.
  • kisaca video home system.

    bir de eger 15 sene once ulkemize gelmis olsa dvd'ye "de ve de" , mp3'e me pe uc, cd'ye "ce de" diyecegimizin en guzel kanitlarindan biridir.

    vhs'yi okuyup da "vi eyc es" diyen biri var midir ?

    bildigin ve ha se. bakiniz vi ha se bile degil, dobra dobra, ve ha se.
  • neredeyse 20 yil boyunca kullanilmis bir formattir (bkz: oha). 2000 yilinda bile cogu filmin dvd'si yoktu, hala kullaniliyordu...ve tabii ki de dugun kasetleri vcd'ye aktarilmamisti.

    popularitesini porno sektorune degil ucuzluguna, kapasitesine ve lisanslamasina borcludur.

    turkiye'de asla avrupa ve abd'deki populerligine ulasamamistir. 90larda bile cogu insanda vcr yoktu. film (ve tabii ki de dugun kasedi) izlemek icin surekli birilerinden odunc alinirdi (vcr eski olanlardansa genelde esek gibi olur, 5 yasindaki velet zar zor tasirdi). buyuk 4-5 kent disinda da vhs kiralama/satin alma yerleri azdi. ecnebilerde ise blockbuster ve kucuk "mom'n'pop shop"lar almis basini gitmisti.

    iste bu yuzden vhs ile ayni camur kalitede olmasina ragmen vcd, turkiye'de cilgin bir populerlige ulasmistir. avrupa ve abd'de adi bile duyulmamistir vcd'nin. cunku heriflerde zaten vhs vardi.

    bi de kasedin cok sarilmis yerlerinde parazit olurdu ve bu uyari olurdu bize. mesela temel icgudu filminin kuku sahnesi veya alien'daki chestburster sahnesi. sahne gelmeden once hayvan gibi parazit olur (sarmaktan yalama oldugu icin), siz de "ahan da sahne geliyeeee" diye hazirlardiniz kendinizi.
  • 23 kere kopyalandığında olacaklar şurada görülebilir:

    http://www.youtube.com/watch?v=mes3chenvyi

    videonun başına gelenler şarkının adı ile uyumlu.

    (bkz: fading like a flower)
  • vhs formatında piyasaya sürülen son hollywood filmi a history of violence oldu.
    huzur içinde yat manyetik teyp.
    (1977-2006)
  • seksenlerin beta'sı(bkz: betamax) şimdinin dixv player'ıysa, vhs de blu-ray player gibi bir şeydi. vhs'si olan aile mahallede doğrudan sınıf atlardı. ve tahmin ederim -küçükken insan yalnız tahmin edebiliyor- "bize gidelim mi? film izleriz, hem de vhs'de" cümlesiyle nice ekmekler yenmiş, nice filmler çevrilmiştir. hey gidi...
  • 80li yıllarda en büyük eglenceydi. karnemiz iyi olduğu takdirde rahmetli babam yaz tatili boyunca her hafta 1 film kiralamamiza izin verirdi. 55 ekran hitachi tv'de vhs filmleri izlerken aldığım hazzı, şimdi hiçbir yerde alamıyorum. mahalledeki arkadaşlar toplanır heyecanla izlerdik. 80ler unutulmaz. herseyin ama herseyin tadı vardı.
  • ilkokulda yazılılardan her 5 alışımda haftasonları 5 taneye kadar kiralama hakkımın olduğu video kaset türü.
    (bkz: hortlaklar vadisi)
    (bkz: uçan katiller)
    (bkz: elm sokağında kabus)
    (bkz: sarhoş karateci)
    (bkz: şeytanın ölüsü)
    (bkz: katil piranhalar)
    (bkz: küçük emrah)
    (bkz: allah allah)
    (bkz: hülya)
    (bkz: acıklı film)
    (bkz: şarkılı türkülü film)
    (bkz: cüneyt arkın)
    (bkz: kemal sunal)
    (bkz: ahu tuğba)
    (bkz: tarık tarcan)
    (bkz: neslihan acar)
    (bkz: banu alkan)
    (bkz: döğüş filmi)
    (bkz: korkunç film)
    (bkz: kırmızı yazılı film)
    en nihayetinde;
    (bkz: 80'lerde çocuk olmak)
  • adını duymamla birlikte çocukluğuma flashback yaptıran nostaljik kaset türü.

    hatırlıyorum, hatırlıyorum... görüyorum, görüyorum diye hava atan falcılar gibi entrye giriş yaptım. maksat heyecan uyandırmak?!?! bu taktiğim umarım bir yerimde patlamaz... çocukluğumda (80'lerin sonu 90'ların başı) video kaset türü olarak bir vhs, bir de beta(max) vardı. o zamanlar pek revaçta olan ve şimdilerin korsan cd dükkanları gibi adım başı bulunabilen video kaset satan/kiralayan dükkanlara gittiğimde vhs kaset reyonu, her zaman beta kasetlerinden sayıca daha az olurdu. ben de seçimimi her daim kısıtlı arşivi olan vhs'den yana yapmak zorunda kalır, beta kasetler içinde bulunan türlü türlü filmlere bakarak iç geçirirdim. bazen de aklım sıra, istediğim beta filmleri alarak içindeki film şeritlerini vhs kasete takma planları yapar; ama bu fikriyatımı hep icraatsız bırakırdım. sırf bu sebepler yüzünden, bana iyilik yapıp vhs video, kendine beta video alan dayıma az kızmadım. çocukluk ve hayvanlık işte...
  • teknolojinin ilerlemesi ile birlikte, her şeyin yerini zamanla daha gelişmişine bırakmasına tanıklık ederken, bir yandan da geçmişe duyulan özlemin (artık özlem mi başka bi' şey mi bilemiyorum) sonucu olan retro kafasının eskiyi tekrar kullanıma açmasını izliyoruz. vhs'ler ise, plaklar, haliyle pikaplar, gramofonlar, daktilolar tekrar tekrar raflarda yerini bulurken, hiçbir yerde yerini tekrardan alamayan, insanların dönüp de yüzüne bakmadığı hatta neredeyse hatırlamadığı kaset tipidir.

    halbuki ne güzeldi onlar. hala yapılıp yapılmadığını bilmediğim, ilkokul birde yapılan "okuma bayramı" adı altındaki müsameremin video kasetini hala pamuklara sarmalar sararım. "ay ben nostalji seviyorum yea" deyip gramofonlara saldırmakla olmuyor. iş vhs oynatıcılarda film izlemeye gelince kimse nostaljik olmaz, olamaz. tabii, buldunuz blu-ray'leri, çılgınlar gibi izleyin. sizi gidi.
hesabın var mı? giriş yap